8. Bölüm

8. Bölüm

Fato
gotten_bacakli

Oy ve yorum atmayı unutmayınnn

 

Telefonu elimden bırakıp yatağa fırlattım. Gözlerim önümdeki test kitabına döndüğünde oflayıp kafamı masaya yasladım.

 

Oturup hıçkıra hıçkıra ağlamama çok az kalmıştı. Her boka ağlayabilecek bir insandım.

 

Geçenlerde cocopocks yemek istemiştim. Süt bulamayınca ağlamıştım. Sonrasında ise sütü bulduğum da hiç bir şey olmamış gibi hayatıma devam edip cocopocksumu yemiştim.

 

Derin bir nefes aldım. Hazırdım. Yapabilirdim. Hadi Zuhal çalıştır saksıyı.

 

"Cüce?" Başımı kaldırıp yılgınca abime baktım. İşte boy hırsızı biri daha

 

Resmen hakkımı almışlardı şerefsizler.

 

Yanıma gelip alnımdan öptü. Elinde meyve tabağı vardı. Masaya koydu.

 

"Bak kıymetimi bil cüce, gittim senin için üşenmeden meyve tabağı hazırladım."

 

"Eyvallah" diyip ağzıma bir elma dilimi tıktım. Harbiden acıkmıştım. En son ne zaman yemek yemiştim lan?2

 

Bakışlarını odada gezdirdi. "Lan kaç haftadır böylesin. Gel bir dışarı çık. Hava mava al, kendine gel." diyip bir camış olduğundan kollarımdan tutup beni zorlanmadan kaldırdı.

 

Koskocaman elleriyle yüzümü kavrayıp alnımı öptü. "Hadi cüce yeter, çık git artık evden. Bıktım her gün seni görmekten. Hadi yallah." diyip odadan çıkmıştı. Resmen abim tarafından evden kovuluyordum.

 

O kadar üşeniyordum ki dışarı çıkmaya ama artık biraz mola vermeliydim. Yeterdi be

 

Beyin nöronlarım artık isyan ediyordu. Otobüste kaptana çaresizce bağıran abimiz gibi 'Alma alma' diye bağırıyorlardı. Yatağa fırlattığım telefonu alıp uçak modunu kapadım.

 

Çoğu bildirim Sinan'ın attığı reelslerdi. Hepsini bir ara izlemeyi aklıma not ettim. İzlemediğim zaman beni anında vatan haini ilan ediyordu.

 

Hemen onu aradım. "Lan sonunda beni hatırladın." dedi. Gözlerimi devirdim gülerken.

 

"Abartma Sinan. Cips kola yapalım mı Allah aşkına?" dedim. Bunu reddedemezdi. Cips koladan bahsediyorduk.

 

"Olur valla kanka." diyerek tribini bitirdi. "Oğuzları da çağıralım mı?" diye sordu.

 

"Sen bilirsin kanka bana fark etmez."

 

"Tamamdır ben arıyorum Oğuz'u. Kolalar benden gerisi senden. Hadi hazırlan çık lan sende." diyip telefonu yüzüme kapadı.

 

Mikrop Sinan

 

Telefondan gelen mesaj sesiyle bakışlarımı telefona çevirdim. Mesaj atan Çınar'dı.

 

 

Çınar: Lannn

 

 

Çınar: Harbi geliyon muuu

 

 

Siz: hee geliom

 

 

Çınar: Aferin adam ol

 

 

Siz: Def ol lan1

 

 

 

Üstümdeki bugs bunnyli pijama takımımı çıkardım. Ne olurdu cips kolaya böyle gitsem? Artık toplumun koyduğu bu yargıları aşmamız gerekiyordu bence

 

Altıma gri bir eşofman bulup üstüme de beyaz baskılı bir sweat geçirmiştim. Aynadan kendime öpücük attım. Makyaj yapacak ne kafam ne de sabrım vardı.

 

Kuş yuvasına dönmüş saçlarımı elimden geldiğince tarayıp insan gibi bir hale sokmaya çalıştım. Salık bırakmaya karar verip odadan çıktım.

 

Zıplaya zıplaya yürürken salona girdim. Babam beni görünce "Hanım bu hanım kızımız da kim Allah Allah."

 

Babama sevimlice sırıtıp hemen ona yanaştım. Yanağını sulu sulu öpüp "Ama baba tıp okumak için çok çalışmam gerekiyor " dedim. Yanına oturduğum zaman hemen kolunu omzuma attı.

 

"Kızım tamam çalış da abartma, yorma kendini bu kadar."

 

"Salak ya bu oksijensizlikten beyni duracak" abime dil çıkartıp babamın yanından kalktım.

 

"İyi be tamam. Dışarı çıkıyorum. Gecelere akacağım. Aramayın beni." diyip salona terk edecektim ki kıçıma yediğim terlikle durdum.

 

"Giderken çöpü de at." diyen anneme aval aval baktım.

 

"Niye kıçıma atıyosun anne 37 numara terliği? Seslensen olmaz mı? " elindeki elmayı soyarken cevapladı.

 

"Seslenmeye üşendim." Kendi kendime sabır dilenip odadan tam çıkarken yine kıçıma terlik yedim.

 

Ters ters anneme bakarken elindeki elma dilimin uzattı. "Yer misin?" kendime engel olamayıp gülmeye başlayıp yerdeki terlikleri alıp annemin önüne koydum. İki yanağını da öptüm.

 

"Sağ ol anne hadi görüşürüz." diyip elmayı ağzıma tıktım.

 

Sonunda salondan çıkmayı başarmıştım. Çöp poşeletlerini aldım. Evden çıkıp hemen ayakkabılarımı giydim. Asansör neyse ki bizim kattaydı.

 

Asansöre binip aynadan kendime son bşr çekş düzen verdim. Asansör durduğunda inip hemen apartmandan çıktım.

 

Kapıda yere çökmüş ve kediyi seven bir adet Nil görmeyi beklemiyordum.

 

"Kız seni arıyorum da niye açmıyorsun?" Başını kaldırıp açık yeşilleriyle bana baktı. Allah var güzel kızdı. Erkek olsam kesinlikle aşık olacağım bir tipti.

 

Kucağında siyah kediyi severken "Telefon sessizdeydi... Bir de şey ya telefonu kaybettim ben." dedi.

 

'Salaksın' adlı bakışlarımı attığım da kıkırdadı. "Nil kalk hadi cips kola yapacağız." Kaşları alayla yukarı kalktı.

 

"Bizi hatırlaman ne hoş..."

 

"Sinan gibi konuşma, çarpmıyım ağzına" ağzına hayali bir fermuar çekip kucağındaki kediyi nazikçe yere bıraktı.

 

Ayağa kalktığında da üstünü başını silkeleyip hemen bana sarıldı.

 

Ayrıldığında "Hadi gidelim" diyip yürümeye başladı. Bende peşine takıldım. Çöp konteynerinin yanından geçerken çöp poşetlerini oraya fırlattım.

 

Telefon sesiyle hemen cebimden çıkarıp arayan kişiye baktım. Sinan'dı.

 

Telefonu Nil'e uzattım. "Al sen konuş ben de abur cubur alayım." Telefonu elimden alıp başını salladı.

 

Bende mahallemizin gururu haysiyeti olan biricik bakkalımıza gittim.

 

İçeri girdiğimde Kemal abi oturmuş çayını içiyordu.

 

"Selamın aleyküm abi."

 

"Ooo aleyküm selam akşama var mısın 101 oynamaya? " bu teklife hayır demek olmazdı.

 

"Olmaz mı abim."

 

"Valla gel kızım. Dördüncümüz olmadığından şu bacak kadar velete kalıyoruz."

 

Bacaksız velet dediği şu an yanında oturan sırıtarak bizi izleyen dokuz yaşındaki Mete'ydi.

 

"Ayıp ediyorsun Kemal Amca." dedi gücenmiş gibi bakarken.

 

"Bacak kadar taş çalıp duruyor."

 

"Okey'in olayı budur Kemal Amca." dedi bilmiş bilmiş Mete.

 

Onlara gülerken bir kaç paket cips ve çekirdek aldım. Çikolatalı sütleri de alıp Kemal abinin yanına yürüdüm.

 

Paralarını verip elimdeki poşetlerle bakkaldan çıktım.

 

"Allah'a emanet. Görüşürüz Kemal abi" dedim.

 

Nil'in yanına hızlı adımlarla giderken "Nerdesin be on saattir?"

 

"Ben ne yapayım Mete ve Kemal abi atışıyorlardı gene." gülerken gözlerini devirdi.

 

Telefonumu bana verdi. "Her zamanki parktalarmış." başımı salladım. Buraya çok da uzak değildi. Beş dakikalık bir yürüme mesafesi vardı. Sessiz sakin bir yerdi. Pek insan gitmezdi.

 

Beş dakika yürüyüşümüzün ardından parka gelmiştik. Gülüşerek konuşuyorlardı. Çınar'ın bakışları bana dönünce yüzündeki gülümseme daha da genişlemişti.

 

Hemen boş yere Sinan'ın yanına oturdum. Nil de boş bir yere oturmuştu. "Ooo kardom gelmiş. " diyip bana sarıldı. Gülümserken kollarımı ona doladım.

 

Ondan ayrıldığım da sırıtarak bana bakarak Oğuz'u gördüm.

 

"Best bacım nasılsın?"

 

"İyiyim best kardeşim sen nasılsın?"

 

"Seni gördüm daha iyi oldum bacım." Ona gülüp Cafer'e ve Akın'a baş selamı verdim.

 

Sonunda gözlerim Çınar'a döndüğünde dudakları kıvrıldı. "Merhaba bücür."

 

"Merhaba merhaba." dedim gıcık bir sesle. O ise gülümsemekle yetindi.

 

"Kız sen deli misin? Resmen üşenmedin gittin çocuğun numarasını buldun, mesaj attın." diyen Cafer'e omuz silktim.

 

"Ne yapayım çok sinirlenmiştim. Mosmor olmuştu kolum." dedim huysuzca

 

Sinan bana gülüp kolunu omzuma attı. "Haklı abi, sağ koluydu bir de ağlaya ağlaya ders çalıştı. Bolca beddua etti sana." dedi Çınar'a dönüp.

 

"Evden ayetel kürsi okumadan çıkma." dedi ciddiyetle.

 

Herkes gülerken Çınar mahcup bir şekilde bana döndü. "Valla özür dilerim bücür. " ona ters ters bakıp bir şey demedim.

 

"Bu bakış neydi biliyor musun, Çınar? 'Al özrünü müsait bir yerine sok' bakışıydı. " dedi Cafer.

 

"Evet öyleydi" dedim başımı sallarken.

 

"Lütfen büyü yapmadığını ona söyle Zuhal. Başımın etini yiyor günlerdir. " ilk defa konuşan Akın'ın dediklerine güldüm. Bu dörtlünün içerisindeki en sessiz oydu.

 

"Şahsen ben memnunum halimden. 'Sen biraz kısalmış gibisin lan' diyip korkutuyorum. Götü tutuşuyor salağın." Oğuz'un söylediklerine hepimiz gülerken Çınar ensesine bir tane yapıştırdı.

 

Bir iki saat asla sıkılmadan konuştuk sohbet ettik, güldük eğlendik.

 

Abimin 'Yeter lan bu kadar hadi gel eve.' mesajıyla Sinanlara döndüm. Çoktan akşam olmuştu.

 

"Abim çağırıyor ben gideyim." Dedim.

 

"Bizimkiler sizdeymiş. Siz de kalırım bugün." dedi Sinan da.

 

"Dışlanıyorum resmen." diyerek dudak büktü Nil. Hemen yanağından makas aldım.

 

"Sende gel sarışın." dedim çapkınca sırıtırken bana gülüp başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Teyzemler geldi. Gelemem."

 

"Hadi o zaman kalk Zuhal. Geç gidersek Sarp abin ağzıma tükürür." Evet kesinlikle tükürürdü.

 

Abim tam bir dağ ayısı olduğundan yanımda erkek gördüğü zaman geliyorlardı ona. Tabii bunu asla bana yansıtmazdı. Genellikle etrafımdaki erkekleri bana yansıtmadan tehdit ederdi.

 

Onun yüzünden mi desem sayesinde mi desem hiç sevgilim olmamıştı. Olmamaya da devam ediyordu. Şahsen kollarımı açıp sevgili aramadığım için önemli değildi.

 

Sinan'a az çektirmemişti. Sinan benim için sürekli kardeşim olarak görüyorum diyerek abimi ikna etmeye çalışmıştı.

 

Sonunda amacına ulaşmıştı. Ama bu abimin hala beni kıskanmadığı anlamına gelmiyordu. Annem 'babandan bile kıskanırdı seni' derdi.1

 

"Haklısın hadi kalk." diyip ayaklandım. Sinan ve Nil de benimle beraber ayarlanmıştı.

 

Herkes ayaklanmıştı. Kapı önü konuşması misali ayakta konuşuyorlardı. Çınar'a döndüm o oturuyordu. Alayla konuştu.

 

"Biz de ayaküstü konuşalım mı? Ama ben kalkamam. Kısasın ya başımı eğerken boynum ağrıyor." ona ters ters baktığımda keyifli bir şekilde güldü.

 

"Beni sinirlendirmekten keyif mi alıyorsun?"

 

"En büyük eğlencem."

 

Derin bir nefes verdim. Küfür etmeyecektik. Kibar piremseslerdik.

 

"Uzun bir süre görüşmemek dileğiyle Çınarcım." dedim gülümserken bakışları bir kaç saniyeliğine gamzeme döndü.

 

Dudaklarını büzdü. "Ayıp ediyorsun bücür. Görüşmeyelim mi?"

 

Sırıtarak "Görüşmeyelim." dedim.

 

"Görüşürüz görüşürüz büyücü."

 

"Kısa kal inşallah" diyip yürürken kahkahasını duydum. Yüzümde benden bağımsız bir tebessüm oluştu.

 

Herkese son kez görüşürüz dedikten sonra üçümüz kalmıştık.

 

Nil bir anda "Son gelen diğerlerine çikolata alır." alır diyip koşmaya başladı.

 

"Lan." diyip bende onun arkasından koşmaya başladım. Sokakta kahkalarımız yankılanırken koşmaya devam ettik.

 

Bu kurguda nasıl bir yol izleyeceğimi hiç bilmiyorum. Ama yazması çok eğlenceli

 

 

 

Bölüm : 02.02.2025 21:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...