5. Bölüm

5. Bölüm (mert)

Umay
gozlerinbanaotuken

Sevilmek nasıl bir duygu? Bunu ben bilmiyorum. Peki, sevmek nasıl bir duygu? Sürpriz. Bunuda bilmiyorum. Son birkaç gündür keyfimin yerinde olması. Benim için normal değil. Ben hiç. hiç bir işim olmadan öyle kös kös oturmadım. Bu benim doğama aykırı. Neden ben? Diye düşünmedim hiç. Ama şuan bu salonda bu sessizlikte oturuyorsam. Düşünmek zorundaymışım gibi hissediyorum. Neden ben? Ben sadece 13 yaşında bir çocuğum, Neden bunları yaşıyorum? Babamla veya annemle parka gitmek yerine. Sokakta kuru ekmek için kavga ettim. Tertemiz yeni kıyafetler alınması gereken yaşta çöpten yırtık kıyafet giydim. Etrafa gülücükler saçmak yerine, kendimi korumak için dövüşmeyi. Nazik olmamayı öğrendim. Şimdi ise bu salonda boş bir kutu gibi duruyorum. Sebep? Abim. Hayatımda ilk defa beni seven koruyan biriyle tanıştım. Oda benim abim.

Bunları düşünürken kendimi buldum aslında. Meğer ben ne güçlü bir kızmışım dedim.

O sırada içeri sırtında siyah çantasıyla benim yaşlarımda bir çocuk girdi içeri. Hemen yüz hatlarımı düzelttim ve tepkisiz olarak çocuğa bakmaya başladım

Mert (kopuğun kardeşi)

 

Bu kim şimdi?

Yüz hatlarım birşey belli etmezken iç sesim kendini belli etmeye başlamıştı bile. Valla bende bilmiyorum içses.

Benim burada olmamı beklemiyormuş gibi bir bakış attı. Sonra

"Sen kimsin?" Dedi.

harika. Bir kafası gidik daha. Ya güzel arkadaşım bir genç kıza sen kimsin? Denir mi?

İçses. Sus artık.

"Selam" Dedim.

"Seni buralarda hiç görmemiştim. Birinin akrabası mısın?"

"Tolga Aktaş'ın kardeşiyim"

"Ne? Ama onun sadece babası vardı. Ve oda şehit oldu"

"O iş biraz karışık. Neyse ben cevap verdim. Sıra sende, sen kimsin?"

"Ben Murat'ın kardeşiyim"

murat? Ha tamam. Kopuğu diyor bu. kopuk zaten bugün söylemişti kardeşinin burada olduğunu.

"Kopuğun yani?"

"Aynen" bu niye böyle ergen ergen konuşuyor yahu.

Ya içses sus artık. Ne çok konuştun be kardeşim.

çocuk yakışıklı bu arada.

Ay yeter.

"Anladım" konuşulacak bir şey kalmayınca ilerideki masayı çekti. Ve çantasını yere koydu sonra içinden kalemkutu ve bir kitap çıkardı.

Ay bu çocuk okula gidiyor.

Bilmiyorduk içses sağol.

"Senin eşyaların nerede? Yaşıt gibi duruyoruz getirde beraber soru çözelim" dedi

haydaa. Şimdi ayıkla pirincin taşını.

Harbiden ya. Ne diyeceğim şimdi ben bu çocuğa.

boğazımı temizledim.

"Ben okumuyorum"

"Nasıl yani?" sıç

"yanisi şu. Ben hiç okula gitmedim"

Kaşlarını çattı.

"Okuma yazman da mı yok kızım. Ne demek ben hiç okula gitmedim"

"Bana atar gider yapma. Sokakta yaşıyordum ben. Abim kurtarmasaydı hala sokaktaydım şuan"

Her cümlemde daha çok şoka giriyordu.

"Ayrıca okuma yazmam var tabiki. İlla bir şekilde öğreniyorsun" Dedim.

"Tamam sana çok soru sormayacağım. Özelin olabilir. Çarpma, toplama veya çıkarmayı falan biliyormusun?"

"Sadece toplama ve çıkarma var bende"

abi aşırı utanıyorum şuan. Okuma yazmam var Allah'tan.

"Tamam benimde ödevim yok zaten. Bunları öğrenmen lazım. Gel biraz benimle çalış. Ha bu arada. Abimlere söylüyorum seni okula göndersinler. Böyle hayat geçmez. Çocuğuz daha."

Kafamı salladım. haklı. Bir defter çıkardı ve bir soru yazdı. Anlattı. Çözümünü gösterdi. Daha sonra ona benzer bir soru daha yazdı. Ve onu da ben çözdüm.

örnek soru.

Ali 46 elma alıyor. Daha sonra başka bir yerden ise 34 tane armut alıyor. Ali arkadaşına 16 tane elma ve 10 tane armut verdiğine göre. Alinin elma ve armutun toplamı kaçtır?

Ya kardeşim bune. Operasyona mı gidiyoruz. 46 elma nedir?

tolganın ağzından.

Ben, kopuk ve efe ilk canlı bombanın yerine gelmiştik. Sivil olarak etrafta dolanıyorduk

"Yiğit 1, yiğit 2"

"Dinlemede" dedi kopuk

"Dinlemede" dedi efe

"Bir sorun varmı?"

"Şuanlık yok komutanım" dedi kopuk

"Burası da normal" dedi efe

"Anlaşıldı"

Kurt, duman ve çapkın. Avm deki canlı bombayı kontrol ediyordu. Biz ise metrodakini

"Yiğit 3. Yiğit. 4. Yiğit 5."

"Dinlemede" dedi kurt

"Dinlemede" dedi duman

"Dinlemede" dedi çapkın

"Anormal bir durum varmı?"

"Şuan yok komutanım" dedi kurt

"Burası normal komutanım" dedi çapkın

"Bir sorun yok komutanım" dedi duman

"Anlaşıldı"

Etrafa göz atarken siyah kabanlı bir adam gördüm. Sol eli kabanın uzunluğundan dolayı içerde kalmış gözükmüyordu. Sağ eli ise cebindeydi.

"Saat 10 yönü siyah kabanlı adam dikkat"

"Anlaşıldı" dedi kopuk

"Anlaşıldı" dedi efe

Yavaşça ilerleyip adamın yanına geldim. Biraz tedirgin oldu.

"Ya abi merkeze hangi metro iniyor?"

"Bilmiyorum kardeşim git başımdan"

"Sadece soru sorduk abi ya"

Cevap vermedi. Gittikçe tedirgin oluyordu.

"Saat kaç"

"Bilmiyorum"

"Sende Saat vardır abi. Aç kolunu bir bakayım"

"Yok bende Saat filan"

"Ya abi bir bakayım" tam kolunu açacakken koşmaya başladı

"Dur lan!"

"Saat 11 yönü kaçıyor yakalayın!"

"Emredersiniz komutanım!" Dedi kopuk.

Silahımı belimden çıkarıp havaya sıktım. Herkesi bağırarak ortamdan uzaklaştı.

"Dur dedim sana Dur!" Adam durdu. Bana doğru döndü ve düğmeyi gösterdi.

"Eğer ani bir haraket yaparsan patlatırım burayı"

"Şehit olmaktan korkmuyorum"

"Bende ölmekten korkmuyorum"

"Sıkarım lan kafana!"

"Komutanım!" Dedi kopuk.

Gelmişlerdi. Efe ve kopuk adamın arkasında duruyordu.

"Ani bir haraket yapmayın!"

"Emredersiniz komutanım"

"Ah komutan ah. Sizin bu kendinizi feda etme olayınızı hiç anlamıyorum."

"Sen anlamazsın zaten. Adi köpek"

O sırada Telsiz çaldı.

"Sakın kıpırdama" Dedim silahı doğrultmaya devam ederken.

"Dinliyorum komutanım" Erdem komutan aramıştı.

"Tolga orada durum nasıl?"

"Komutanım yakaladık. Ama düğmeye basmakla tehdit ediyor"

"Sakın öldürmeyin. Bize canlı lazım. Etkisiz hale getirin."

"Emredersiniz"

Efe ve kopuğa gözlerimle işaret verdim.

Efe Yavaşça haraket edip adamın baş parmağını tuttu.

"Bırak lan!" Dedi adam.

Kopuk da o sırada bir iğne ile adamı bayılttı.

"Helal olsun size"

"Asıl size helal olsun komutanım"

"Yiğit 3"

"Dinlemede" dedi kurt

"Durum nasıl?"

"Yakaladık komutanım istihbarata götürüyoruz"

"Anlaşıldı"

"Sizde durum nedir komutanım"

"Biraz naz yaptı ama yakaladık. Bizde götürüyoruz askeriyede toplanırız"

"Anlaşıldı komutanım"

"Hadi alın şu iti de gidelim"

Kopuk ve efe adamı iki kolundan kaldırıp araça bindirdi. Bende şoför koltuğuna geçtim ve milli istihbarata götürdük. Daha sonrada askeriyeye geldik. Bizi Erdem komutan karşıladı

"Aslanlarım benim. Bir görevin daha üstesinden geldiniz. Sizinle gurur duyuyorum. Şimdi dinlenebilirsiniz"

"Emredersiniz komutanım" dedik hep beraber.

Erdem komutan askeriyeye girdi.

"Ya komutanım bizim bu avm deki korkak çıktı ya" dedi çapkın.

"Bizimkide tam tersi bize kafa tutuyor gerizekalı" dedi efe.

"Tamam sonra konuşuruz bunları gelin dinlenelim azıcık" Dedim ve askeriyeye girdik herkes odalara girdi. Duşlarını aldı. Ve salonda toplandık

Salona girdiğimde mert ve Zeynep ders çalışıyorlardı bir dakika ne? Mert ve Zeynep ders çalışmak?

zeynepin ağzından.

Abim üstünü değiştirmiş bir şekilde salona girince keyfim birazdaha yerine gelmişti.

"Abi"

"Zeynep. Ne yapıyorsun abicim?"

"Mert ile ders çalışıyorum abi" Ben şok. gelip sarılması falan gerekmiyor muydu? Neden şivesi değişti şimdi?

"hoşgeldiniz tolga abi" dedi mert

"Hoşbuldum aslanım" aslanım?

"Ne çalışıyorsunuz?"

"Matematik. Ama Zeynep fazla geri. Bu zamana kadar okula gitmemiş. Onu okula yazdırmamız lazım" ayol ne okulu. Ben memnunum hayatımdan

"AA bak doğru dedin onu. Aferim sana"

"Ya benim vermem gereken kararları siz niye veriyorsunuz pardon? Belki ben okula gitmek istemiyorum"

"Okul fikiri sorulacak bir konu değil Zeynep. 6 yaşındaki bir çocuğa okula gitmek ister misin diye sormuyorlar. Sende gideceksin" AA çıldırcam ya. Bari devlet okulu falan olsun.

"Tolga abi Zeynep bizim okula gelsin"

"Sizin okul neydi kolej mi devlet mi"

"Kolej" sıç. İnşallah abim izin vermez. Zengin bebeleriyle uğraşamam bir de.

"iyi tamam o zaman. Hem Zeynep'e sahip çıkarsın" kusura bakmayın ama araya gireceğim

"Pardon? Ben kendimi koruyamıyor muyum? Kimse peşimde sülük gibi dolaşmasın. Bakarım ben kendi başımın çaresine"

"O manada söylemedim. İlk defa okula gidiyorsun, ortama alışmanı sağlamak için"

"Ben 5 yaşımda bir günde sokaktaki ortama alıştım okula mı alışamayacağım"

"Tamam Zeynep kimse dolaşmayacak peşinde. Şu bir hafta boyunca mert sana konuları anlatsın. Sonra yazdırırız seni"

neyseki 1 hafta var. Direkt bugünde yazdırabilirdi.

"Tamam. Kabul" mert bana o sırada göz kırptı.

Lan ne? Göz mü kırptı? İnşallah yanlış görmüşümdür. Yoksa farklı anlayacağım.

____________________________________

Canlarım selaaammm!

Bu sefer bölümü uzun ve komik yazmaya çalıştımmm.

İnşallah olmuştur

Oy ve yorum yazmayı unutmayın

Diğer bölümde görüşmek üzere!!!

 

Bölüm : 30.11.2024 00:30 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...