

Gözlerim yavaşça aralandığında. Etrafı bulanık görüyordum. Midem bulanıyor başım dönüyordu. Kendimi toplamaya çalıştım, etrafa baktığımda. Fazla aydınlık olmayan sadece küçük bir camdan gelen ışık vardı. İçerisi bomboştu, Küçüktü. Bir sandalyede elim ve ayaklarım bağlıydı. ama bir dakika mert nerede?
kendimi toplamak adına öksürdüm ve boğazımdaki kuruluk azda olsa gitti.
"Kimse yokmu!"
hiçbir yerden ses çıkmadı
"Heeyy!!"
ses gene gelmedi.
"Mertt!!"
Kapı açıldı ve içeri kirli sakallı bir adam girdi. Yanından ise sarışın bir kadın.
Ve bu sarışın kadın dilekti. Yani annem.
"Beni özledin mi anneciğim?"
"Pislik! Senden nefret ediyorum!"
"Aaa çok ayıp ama" dedi. Dudaklarını büzerek konuşuyordu. Tam bir pick me gibi
"Mert nerede lan! Orospu karı!"
"Bana bak!" Dedi yandaki kirli sakallı adam. Üzerime doğru yürüyordu ki dilek adamın kolundan tuttu.
"Çocuğumuza böyle davranmamalıyız hayatım"
Ne? Ne zırvalıyor bu kadın. Bu yanındaki it benim babam mı yani?
"sen gene ne saçmalıyorsun?"
"Tatlım tabiki senin haberin yok. Baban olur kendisi"
"Yalan!"
"Doğru!"
"Değil! Bu adam benim babam falan değil. Sende benim annem değilsin!"
"Ben senin öz annenim oda senin baban!" Dedi dilek yanındaki adamı gösterirken
"Değil dedim Değil!"
"Sen kabul etsende etmesende o adam senin baban. Bende annenim."
"Hayır" diye mırıldandım delirmeye yakın bir şekilde
Mert neredeydi? Ne yapmışlardı ona? Şuan tek istediğim mertin yanında olmaktı. Kim bilir neredeydi.
"Mert nerede?"
"Yan odada" dedi kirli sakallı adam
"Ne yaptınız ona?"
"Bir şey yapmadık. Baygın ama uyanmış olması lazım"
Ne demek baygın. Allahıma kitabıma sikerim belanızı.
"beni ona götürün"
"Hayır" dedi dilek
"Tamam yürü" dedi adam. Dileğe karşın daha kabulüm bir adamdı. Ama belli olmazdı böyle şeyler. Eğilip ayaklarımı çözdü daha sonra da ellerimi. Ayağa kalktım ve kolumdan tuttu odadan çıkardı. Etraf çok kötüydü. Biraz ilerledikten sonra bir kapının önüne geldik içeriden bağırma sesleri geliyordu.
"Zeynep nerede lan! Piçler. Ne yaptınız kıza!" Oda beni merak etmişti. Ve baygın değildi.
Adam kapıyı açtı ve mert ile göz göze geldik. Sinirden gözleri kıpkırmızı olmuştu.
Kirli sakallı herif yani güya babam. Beni içeri attı. Evet bildiğiniz fırlattı. sonra da kapıyı arkamızdan kilitledi. Ayağa kalktım.
Mert hemen kolumu tuttu
"İyimisin? Bir şey yaptılar mı sana?" ısırırım seni çocuk.
Ne diyorsun sen be?
Ay pardon müzeyyen.
"Yok ben iyiyim. Sen iyimisin?"
"Bendede sıkıntı yok"
Etrafa göz gezdirdim. Abi hiç mi kaçacak delik olmaz? Burada yoktu
Bir köşeye çöküp oturduk. abimler en son opresyondaydı ne yaptılar acaba? diye düşünmeden edemedim.
"Mert"
"Söyle"
"Abimler iyimidir sence?"
"Onlara bir şey olmaz. Ama bize ne olacağı şüpheli işte" dedi. Haklıydı. Bizi kaçırmışlardı. Ama ne yapacaklarını belli değildi. Ayrıca abimler görevdeydi. Şuan bizi öldürseler abimin haberi olmayacaktı. En çokta buna canım yanardı sanırım.
Bir kaç dakika hiç konuşmadık ama bu sessizliği mert böldü
"Zeynep"
"Söyle"
"Hani ilk tanıştığımızda.. Sen demiştin ya abim beni kurtarmasa şuan hala sokaklardaydım diye"
"Evet"
"Neden sokakta yaşıyordun?" Sanırım anlatma vaktim geldi.
"Ben ailemi asla görmedim. Tanımadım. Gözümü açtığım andan itibaren bir yurttaydım. Tabi oraya yurt denirse." Biraz sustum sonra devam ettim
"5 yaşıma kadar orada kaldım. Ayrıntıya girmeye gerek yok. Hapishane gibi bir yerdi. Sadece üç öğün yemek veriyorlardı o kadar. Gerisini biz hallediyorduk. Kıyafet yıkaması olsun. Temizlik olsun. Hepsini biz yapardık"
Devam ettim konuşmaya
"Sonra 13 yaşında bir kız geldi yurda. Her akşam defterini kalemini alır bir şeyler düşünür yazardı. Yanına gittim sordum bende. Meğer yurttan kaçmak için plan yapıyormuş. Dedim bende seninle gelebilirmiyim. Tamam dedi o da gel dedi."
"Sonra"
"Sonra. Kaçtık. Ama kızı buldular bende o gün sokak çocuğu oldum. Sokakta bir şekilde büyüdüm"
"Nasıl hayatta kaldın kızım sen?"
"Orasını bende bilmiyorum işte" Dedim gülümseyerek. Önceden travmam olan şeyleri gülümseyerek anlatıyordum. Hayat böyle bir şeydi işte.
Kolunu tekrar omzuma attı destek olmak adına. Bu sefer bir şey demedim. Öyle durduk.
tolganın ağzından
Zeynep ve mertin askeriyeye gitmiş olması gerekiyordu. Fakat şuan büyük bir savaşın içindeydik.
"Komutanım!" Dedi duman
"Söyle!"
"Çok kalabalıklar komutanım!"
"Ne o korktun mu yoksa?"
"Estağfurullah komutanım"
Önümüzden geçen iki kişiyi daha geberttim. Prenso denen bir herifin sağ kolunu yani en çok bilgi bilen adamını arıyorduk. Bu adam bizi prenso ya prenso da çolağa götürecekti.
"Komutanım herif kaçıyor!" Dedi kurt
Kafamı gömdüğüm yerden kaldırıp herkese ateş ettim bu kadar oyun yeter artık.
"YİĞİT ATEŞ!"
hepsi çömeldiği yerden kalkıp ateş etmeye başladılar. Herkes teker teker geberince adamın arkasından koşmaya başladık.
"Nerede lan bu!" Çapkın sinirlenmişti. Bende aynı şekilde.
"Sakin! Uzağa gitmiş olamaz dağılalım kurt, duman efe sağ taraf. Ben çapkın ve kopuk siz benimle sol tarafa geliyorsunuz."
"Emredersiniz komutanım!" Dediler hepsi bir ağızdan.
Çapkın ve kopuk arkamda ilerliyorduk. Çalılıklardan ses gelince hemen oraya döndüm yavaş yavaş yürüdüm ve çalılığı elimle çektim
"Adi herif. Saklandığı yeri görüyormusunuz komutanım"
"Gördüm kopuk. Kör değilim Allah'tan"
Adamın ensesinden tutup kaldırdım. Böyle âdilerin kafasına sıkıp gebertmek gerekiyordu belki ama bize lazımdı. Önceden yakaladığımız canlı bombaların söylediği kişilerdi bunlar. Şuan yakaladığımız adam prenso nun sağ koluydu. Bunu istihbarata götürecek ve daha sonra prensoyu bulacaktık.
Telsizden Erdem komutanı aradım.
"Söyle tolga"
"Komutanım adamı yakaladık. Arabaya doğru götürüyoruz"
"Aslanlarım benim. Size helal olsun"
"Sağ olun komutanım"
Biraz bekledikten sonra tekrar konuştum
"Komutanım"
"Söyle tolga"
"Zeynep ve mert gelecekti askeriyeye geldiler mi?"
"Zeynep ve mert mi? Hiç gelmediler buraya"
işte o an içime bir kurt düştü. Kesin bir şey olmuştu
"Nasıl gelmediler komutanım? En son okuldan çıkmışlardı."
"Buraya giren çıkan olmadı tolga"
"Tamam komutanım" Dedim ve telsizi kapattım
"Ne olmuş komutanım"
"Kopuk sakin ol aslanım"
"Ne olmuş komutanım. Merte veya Zeynep e bir şey mi olmuş"
"Kayıplar"
zeynepin ağzından
Bir süre daha böyle bekledik. Ne bir gelen giden vardı nede bir ses. Artık bıkmıştım.
Kapı açıldı ve Dilek hanım içeri girdi
"Anneciğim seninle güzel bir oyun oynayacağız gel bakalım"
"Gelmiyorum"
"Geleceksin!" Dedi ve kolumdan tuttu. Mert ayaklandı.
"Bırak onu!'
"Sen karışma sonradan gelme şey!"
Dilek beni kolumdan sürüyerek odadan çıkardı. İstersem onu komalık ederdim ama yapmadım. Büyük bir odaya soktu beni. Etrafta bıçaklar, elektro şok ve daha nicesi vardı.
işkence mi görecektim yani? Yaşattıkları yetmedi. Birde ondan işkence mi görecektim?
Beni bir yere oturttu. Ve sağ elimi bir tahtanın üstüne koydu. Elinde bıçağı görünce ne yapacağını anladım. Tedirgin şekilde etrafa bakınca bir kamera gördüm. Benim bu hallerimi çekip abime yollayacaklardı.
"Aklından bile geçirme dilek!"
"Öleceksin Zeynep! Duydun mu?! Benim tecavüz ile doğan bir çocuğum olmayacak! Öleceksin!"
Sadece tecavüz çocuğuyum diye mi yapıyordu bunu? Bu kadar mı yani?
Kolumu sertçe tuttu ve bıçağı havaya kaldırdı. Gözümü kapattım elimde hissettiğim yüksek acı ile çığlığı bastım. Bıçağı hala elimden çıkarmamıştı.
"Şunu yapmaya kes!" Dedim acı içinde
ağlamammı gerekiyordu? Bu denli bir acıya ağlamammı gerekiyordu? Üzgünüm. Ben ağlamak nasıl bir şey unuttum. Ağlayamam.
bıçağı hızla elimden çekince inledim. Titreyerek elimi tahtanın üstünden çektim. Elimde bir yarık vardı...
çok geçmeden arkadan bir bağırma yükseldi
"Zeynep!" Mertti bu.
"Şerefsizler! Ne yapıyorsunuz ona!" Cevap verecek halde değildim mert bağırmaya devam ederken dilek beni kolumdan tutup kaldırdı. Bir varilin önüne getirdi. İçi su doluydu.
Beni boğacaktı.
"Yapma şunu!" Dedim.
"Geber!"
Dedi ve kafamı suya soktu. Çırpınmaya başlayınca saçımdaki elleri dahada sertleşti.
Dayanamayacağımı anlayınca ayağımla tekme atmaya çalıştım. Şükür biraz nazlı bir bedeni vardı hemen geri çekildi. Bende kafamı sudan kaldırıp büyük bir nefes alıp ellerimle boğazımı kavradım.
Yürüyecek halim yoktu. Yere düştüm. Dilek üstüme tekrar gelmeye başlayınca tekme atıp onuda yere düşürdüm. Cebindeki anahtarı fark ettim ve ayağa kalktım. Suratına bir tekme daha attım ve bayıldı beter ol
Anahtarı aldım ve mertin kapısının önüne geldim. Hala bağırıyordu.
"Zeynep!"
"Mert" Dedim güçsüzce
"Zeynep iyimisin?! Ne yaptılar sana?"
"Hırpaladılar sadece Bir şey yok" Aynen. Şuan elinin ortasında bir delik yok yani?
anahtarı kapıya doğru soktum ve çevirdim kapı açılınca mert ile göz göze geldik. Ipıslak saçlarım ve elimden damlayan kanım. Hepsine teker teker baktı.
"Zeynep" dedi. Sanki içinden bir parça kopmuş gibi
"Ne yaptılar sana?"
sustum. Ne diyebilirdim ki. Öz annem tecavüz çocuğu olduğum için bana işkence ediyordu ölmedim mi diyecektim?
cevap vermeyeceğim anlayınca gelip sarıldı. Gücüm yoktu. Bir şey demedim. Haraket etmedim. Bana sarılmasına izin verdim.
________________________________________
Canlarım merhabaa!!
Bu bölüm biraz hüzünleneceğizz
sizce mert ile zeynepi sevgili yapsam mı diye merak ediyorum.
Oy ve yorum yazmayı unutmayın
görüşürüz!!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |