
"Mert gitmemiz lazım"
"Bu hal ile nereye gideceksin Zeynep?"
"Ne varmış ya benim halimde?"
"Dışarıda kar var kızım manyak mısın sen!?"
"Ee yani?"
"Donarsın. Ipıslak olmuşsun zaten"
"Umrumda değil alışkınım ben"
Gözü o sırada elime takıldı. Yutkundu, evet acıyordu, sızlıyordu, baya baya kan akıyordu. Ama umurumda değil. Şuan sadece şu boktan yerden kurtulmak istiyordum
"Sen sormadan ben söyleyeyim" Dedim sormasına engel olarak.
"Çok acımıyor. Gayet iyiyim"
"Saçmalıyorsun"
"Hayır saçmalamıyorum"
"Zeynep elinin ortasında delik var deli misin sen?!" O sırada içeriden öyle bir ses geldi ki
"ZEYNEP!!. GEBERTECEĞİM SENİ!" Dilek uyanmıştı.
"Kes sesinide yürü!" Kolundan tutup koridora çıktık. Hala bağırıyordu.
"Gel buraya! Derini soyacağım senin!"
Burası o kadar büyüktü ki. Her yerde oda vardı biz dümdüz ilerliyorduk. En son çıkışı bulduk ve çıktık. Etraf ormanlıktı. İlerlemeye başladık. En son dilek durdu.
"Elimde görüntüler var Zeynep!" Durdum.
"Ya bu görüntüleri abine atarım sizde ormanda kaybolursunuz. Yada buraya tıpış tıpış gelip hak ettiğinizi yaşarsınız! Kimsede görüntüleri görmez"
"Sen bana şantaj yapamazsın!" Diye bağırdım
"Ne o? Korktun sanki?"
Ne yapacaktım ben şimdi? Eğer gidersem daha çok işkence edecekti. Bu sefer dayanamazdım. Ama abim. Çok kötü olacaktı
peki ormana girince ne yapacağız?
İlla bir çıkışı vardır.
Ya bulamazsak?
Abim bizi bulur.
"Ha Zeynep? Cevap gelmiyor? Duyamıyorum!"
Cevap vermedim.
Sessizce "mert"
"Evet?"
"Ormana giriyoruz"
"Ölmek mi istiyoruz?"
"Tabiki hayır. Burada durmak istemiyorum"
Mert kolumu tuttu ve ormana doğru gittik. Arkadan dilek bağırıyordu.
"BİTTİNİZ SİZ! BİTTİNİZ!"
yazarın ağzından.
Tolga Ve timi askeriyeye geliyorlardı o sırada Erdem komutan tolgayı aradı.
"Tolga"
"Emredin komutanım"
"Kötü bir durum var. İzlemek istemeyeceğin görüntüler var. Pek iç açıcı değil"
"Ne gibi komutanım?" Endişelenmişti. Zeynepe veya merte bir şey mi olmuştu?
"Gelince görürsün. Fakat acele edin"
"Emredersiniz komutanım" Daha sonra telefonu kapattı ve daha hızlı sürmeye başladı.
"Ne olmuş komutanım?" Dedi kopuk
"Pek izlemek istemeyeceğimiz görüntüler göndermişler. Erdem komutan pek iç açıcı değil diyor"
"Allah'ım sen koru"
"Amin amin"
Askeriyeye geldiklerinde hemen içeri girdiler. Erdem komutan onları karşıladı.
"Toplantı odasına"
"Emredersiniz komutanım!" Dedi hepsi birden.
Soyunma odasına gittiler askeriyeye özel olan formalarını giydiler ve toplantı odasına gittiler.
"Başlatıyorum "
Video başladığında arkadan sesler geliyordu. Tolganın duyduğuna göre dilekti bu.
"anneciğim seninle güzel bir oyun oynayacağız gel bakalım"
"gelmiyorum"
"Geleceksin!"
sonra biraz daha bağırışma koptu. Tolga sinirden elini yumruk yapmış izliyordu.
sonra odaya doğru savrulan Zeynep göründü videoda. Tedirgin şekilde etrafa bakıyordu. Hemen sonra dilek girdi odaya. Zeynepin kolundan tutup bir yere oturttu. Zeynep aslında kendini koruyabilirdi. Neden korumamıştı? Neden karşı gelip bağırmamıştı? Dilek zeynepin kolunu bir tahtanın üzerine koydu. O sırada Zeynep tedirgince etrafı bir kez daha taradı. Ve video çeken kamerayı fark etti, bakışları değişti. Sinirle dileğe döndü
"Aklından bile geçirme dilek!" Dilek psikopatça bir gülümseme ile zeynepe baktı. Sonra bakışı değişti ve sinir ile bakmaya başladı.
"Öleceksin Zeynep! Duydun mu?! Benim tecavüz ile doğan bir çocuğum olmayacak! Öleceksin!"
Bu cümleden sonra tim haraket edemedi hepsinin içinden tek bir soru geçiyordu Zeynep tecavüz çocuğu mu? Peki bunu neden bize söylemedi?
video devam etti o sırada.
Dilek eline bir bıçak aldı. Zeynepin elini daha da tahtaya bastırdı. Bıçağı havaya kaldırdığı sırada Zeynep gözlerini kapattı. Tolga da aynı şekilde gözlerini kapattı. büyük bir feryat. Çığlık. Zeynep öyle bir bağırdı ki. Tolga'nın kulağının içinde bir kaç saniye gitmedi o çığlık. Sonra kendini toparladı ve zeynepin nefes nefese söylediği cümleyi duydu.
"Şunu yapmayı kes!" Dilek sonra bıçağı çıkardı.
oturduğu yerden kaldırdı saçlarından tutup boğdu. Tolganın dokunmaya korktuğu saçları diplerinden çekiştire çekiştire zeynebi boğdu.
zeynep dileği tekmelerek yere düşürdü. Boğazını tutup nefes aldı. Dilek ayağa kalkınca tekrar tekmeledi. Dileğin cebinde bir şey gördü. Ayağa kalktı dileğin kafasına vurup bayılttı cebindeki anahtarı aldı ve sendeleyerek çıktı.
Video kapandı.
"Komutanım..." dedi kopuk
"Sus. Konuşma"
"Bu konuşmalarınızı daha sonraya saklayın. Şimdi sadece Zeynep ile merti kurtarmamız gerekiyor. Dinleyin beni."
zeynepin ağzından
Ormana girdik. yaklaşık 30 dakikadır yürüyorduk. Elim sızlıyordu ama önemli değildi. Fakat donmak. Titriyordum.
"Oturalım istersen"
"Ha ne?"
"Titriyorsun. Dinlenelim istersen"
"Yok iyiyim ben"
"Ya sabır"
"İyi oturalım gel"
Gülümsedi. Ve bir ağacın kenarına oturdu. Bende onun yanına oturdum.
"Ne yapacağız şimdi?" Diye sordum.
"Sen üşüyormusun? Onu söyle önce"
"Fazla değil. Saçlarım da kuruyor zaten."
"Peki elin?"
"Sızlıyor sadece"
"Canın acıyor ve söylemiyorsan çok fena bozuşuruz ona göre"
"Niye yalan söyleyeyim ya"
"İyi madem"
1 saat sonra
Gerçekten hava çok soğmuştu. Mert bunu anlamış olmalı ki, hırkasını çıkarıp bana uzattı.
"Giy şunu"
"Olmaz"
"Kızım alsana"
"Ya olmaz sen üşürsün"
"Üşümem ben giy."
Daha fazla itirazlarına dayanamadım ve hırkasını aldım. Üstüme geçirdim, fazla bir şey değişmemişti ama olsun. Bir kaç dakika sonra uzaktan sesler gelmeye başladı. İlk başta kirli sakallı adam sandım. Çünkü dilek hanım bana işkence ederken ortalıkta gözükmüyordu.
Hemen ayağa fırladım.
"Kesin o adam geldi. Mert gidelim"
"Zeynep sakin ol. Belki başka biridir"
Sesler yaklaşmaya başladı. O sırada hiç ummadığım bir şey oldu.
"Zeynep! Mert! Ses verin!"
abimler. Bizi buldular.
Sevinçle seslendim.
"Abii!! Buradayız"
"Zeynep koş" dedi mert. Alimlerin oraya doğru koştuk.
"Zeynep! Sesimize gelin!" Abimler hala sesleniyordu. Onlara doğru geldik. Ve abimi gördüğüm gibi ona sarıldım. Burası güvenli yerdi. Burada hiç birşey olmazdı, olamazdı.
"LAN siz nerelerdesiniz ya." Dedi duman.
""Hiiç duman. Canım anneciğimle kahvaltı ettim" Dedim. O sırada en tatlı sesimi yapmayı unutmamıştım.
"Şakanın hiç sırası değil" dedi abim.
"Nasıl oldu şu iş bir anlatın bakalım" dedi kopuk.
"Asleriyede anlatırlar. Şimdi sık boğaz yapmayalım çocukları. Buz gibiler zaten" dedi abim.
______________________________________________
Canlarım merhabaa. Büyük bir aradan sonra bölüm atıyorum sonunda
Üzülmeyin diye mutlu bitirdiim
Bu arada nasıl bölümler istiyorsunuz? Fikir verinde yazayıımmm.
kitabımızla ilgili tiktok hesabı açtım tiktoku olanlar oraya da bir baksıınn
İSİM
kayipkardesim.postyy
Diğer bölümde görüşmek üzereeee
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |