11. Bölüm

11. Bölüm

Sayfaların arasındaki gül
gullactatlisi

kitap 35 oy olur bence bu bölümden sonra. Ne dersiniz? Ayrıca Yorumlarınızla destek olabilirsiniz. Keyifli okumalar 💖

Hızlıca merdivenlerden inip dışarı çıktım. Daha Kürşat gelmemişti.

Karşımda duran araba farlarını açıp kapattı. Tanıdığım bir araba değildi. Yanına gidip camından içeriye baktım.

Demir abiydi.

Ön koltuğun kapısını açmaya çalıştım ama kilitliydi. Cama kapıyı açması için iki kere tıklatım. Demir abi içeriden bir tuşa bastı ve kapının kilidi açıldı. Bende hızlıca bindim.

Demir abinin arabasını hiç bir zaman tanıyamıyordum çünkü galericilik işi yapıyordular. Her geldiğinde, ellerinde olan rastgele bir arabayla geliyordu.

"Selam Demir abi, Kürşat nerede?" dedim emniyet kemerimi bağlarken.

Demir abi derin bir nefes alıp verdi "Kürşat abin gelemedi"

"Neden," dedim merak içinde.

"Leyla ne yapacaksın? Ben geldim fark eder mi?

"Hayır ondan söylemedim. Yani ben ona yazmıştım, o gelir diye düşündüm.

"Yanlış düşünmüşsün."

"Demir abi, gergin misin acaba biraz?"

"Gergin değilim."

"Peki."

Sessizce yola devam ediyorduk. Demir abinin sinirli olduğunu düşündüğüm icin özellikle konu açmıyordum. Fakat Demir abi bana yönelttiği soruyla sessizliği bozdu. "Sen neden Kürşat'tan rica ettin?"

"Neyi?"

"Neyi olabilir?"

"Fatih'e götürmesini mi diyorsun?"

Cevap vermedi. Bu onun dilinde evet demekti sanırım. Hemen devamını getirdim.

"Sizden birine yazacaktım. İsmi en üstleydi. Bende direkt ona yazdım?" Dedim. Neyi sorguluyordu anlamıyordum.

"İsmi en üstteydi? Neden en üsteydi peki, konuşuyor musunuz?"

"Demir abi bundan sanane? Abim yazdı geçen gece Kürşat'ın telefonundan, oldu mu?"

"Oldu."

"Ayrıca ben ona, beni fatihe götür demedim. Abimi sordum o da abim gelemediği için kendisi teklif etti. Naziklik yaptı yani."

"Yesinler onun nazikliğini."

Sadece göz devirdim.

"Siz kürşat'la can ciğer kuzu sarmasıydınız? Ne oldu birden bire?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Kürşat abinle aramızda bir şey olmadı. Ama bu yanlışı onanylayacağım anlamına gelmiyor."

"Yanlış dediğin ne tam olarak?"

"Sana karşı olan tutumu."

"Nasıl yani?" dedim merakla.

"Fazla yakın."

Gür bir kahkaha attım.

"Kürşat herkese öyle Demir abi. Gevşek biri yani. Biz onu böyle kabul ettik. Abim bile tınlamıyor Kürşatı. Takma boşver."

"Abinde bir garip zaten."

"Yoksa o da mı bana yakın davranıyor?" dedim alayla.

Göz devirmişti ama görmüştüm, gülümsemişti.

Yollar akıp giderken daha fazla konuşmamıştık. Geldiğimizde "Geldik." demişti. Bende teşekkür edip arabadan indim.

Sağ koltuğun camını indirip bana seslendi, "Dönerken de ben alacağım seni. Haber et bana. Tamam mı?"

Başımı salladım.

"Güzel"

****

Sultanahmet, Ayasofya, Yerebatan Sarnıçı, Gülhane Parkı gibi yerleri gezmiştim. Sirkeciye yürüyerek geçmiştim. Notlarımı almıştım, eleştirilerim, beğendiğim veya beğenmediğim şeyleri yazmıştım. Daha önceden de gelmiştim fakat araştırmacı gözüyle gezmek bir farklı oluyormuş bugün bunu anlamıştım.

Şimdi geri dönecektim ama Demir abiyi aramaya çekiniyordum. Arayıp, gel beni al demek biraz zor gelmişti. Aslında onu aramam gerektiğini o söylemişti. Ama bilirsiniz işte...

Metroya doğru yürümeye başladım.

Bu sırada sanki beni duyabiliyormuş gibi Demir abi aradı. Hızla yanıtladım.

"Efendim?"

"Bitmedimi işin daha?" dedi Demir abi.

"Bitti ama gelmene gerek yok gerçekten. Metroyla dönerim."

"Saçmalama. Konum at"

Derin nefes alıp verdim.

"Tamam atıyorum."

"Gir bir kafeye otur, bir şeyler ye. Tansiyonun falan düşmesin."

"Tamam." Dedim ve telefonu kapattım.

Hemen yanımda duran kafeye girdim bir çay ve bir dilim pasta söyledim.

Gerçektende tansiyonum düşmüş olabilirdi. Çünkü hafif baş dönmesi ve vücudumda hafif titreme vardı. Ellerimi masaya yüzümüde avuçlarıma dayayıp beklemeye başladım.

Aradan 10 dakika geçmişti fakat benim siparişim hala yoktu. Bir garsonu durdurup sordum. "Kolay gelsin. Benim bir siparişim vardı ama gelmedi. Kontrol edebilir misiniz acaba?"

"Tabi efendim." Dedi ve gitti.

Ellerim zangır zangır titremeye başlamıştı. Tansiyonum düşmüştü ve gerçekten bir şeyler yemem gerekiyordu. Kafamı kaldırdığımda siparişimin geldiğini gördüm. Şükürler olsundu. "Efendim kusura bakmayın. Sizin siparişinizi hazırlamayı unutmuşlar o yüzden gecikmiş."

"Tamam önemli değil. Bir de su getirebilir misiniz acaba bana."

"Tabi Efendim." Garson çocuk yanımdan ayrıldı. Bu sırada Demir abi kafenin kapısından içeri girdi. Karşıma otururken beni süzdü.

"Bir sorun mu var?"

"Sanırım tansiyonum düştü. Kötü hissediyorum"

"Tamam yesene pastadan biraz. İlaçların yanında değil mi?"

"Çantamı değiştirdim. İlaçlar öteki çantada kaldı"

"Aferin sana Leyla, aferin." Sinirlenmişti.

Elimdeki çatalı pastaya bastırıp ağzıma götürdüm. Demir abi ise beni izliyordu. Bir anda yerinden kalktı "Ellerin titriyor kızım ver şu çatalı." Dedi ve çatalı elimden alıp yanımdaki boş sandalyeye oturdu. Çatalı pastaya batırdı ve kocaman bir parçayı ağzıma uzattı. Verdiği pasta ağzıma zor sığmıştı. "Çayından da iç." dedi. Bir yudum da çayımdan aldım. Daha sonra yine pastadan kocaman bir parça alıp uzattı.

"Hepsini alamıyorum ağzıma, çok büyük."

Demir abi direkt gözlerime baktı. Derin bir nefes alıp bıraktı. Ve çataldaki pastanın yarısını tabağa bırakıp tekrar ağzıma uzattı. Bu sırada benim su siparişim gelmişti. "Teşekkür ederim."

"Demir abi yedirmek zorunda değilsin gerçekten. Kendim yiyebilirim."

"Evet biliyorum, zorunda değilim." Dedi ağzıma tekrardan pasta uzatırken. Çataldaki pastayı aldım ve ağzım doluyken konuşmaya devam ettim. "Demin derin bir nefes alıp bırakınca sıkıldın sandım."

Çok çok ufak bir şekilde gülümsedi ve "Ağzın doluyken konuşma." Dedi. Ve hemen arkasına ekledi. "Sıkılmamla bir alakası yok onun."

Pastanın yarısını yemiştim ve baymıştı.

"İyi bari. Sende yesene pastadan."

Benim çatalımı pastaya bastırıp ağzına götürdü. Yuttuktan sonra "Güzel miymiş?" dedim.

"Güzelmiş" dedi.

"İyi bari, gerisini sen ye doydum ben."

"İyi hissediyor musun kendini şuan?"

"Evet evet daha iyiyim."

"Çayını da iç kalkalım." Bardağıma uzanıp çayımı yudumlamaya başladım.

"Sende pastanı ye."

****

Evin önüne gelmiştik. "Teşekkür ederim Demir abi." dedim arabadan inmeden önce.

"Rica ederim."

Kapıyı açtım tam çıkacaktım ki Demir abi "Leyla" diyerek durdurmuştu. "Efendim"

"Eve çıkıyorsun, o ilaçları içiyorsun, sonra bana yazıyorsun, sonra uyuyorsun. Anlaştık mı?"

"Tamam Demir abi."

"Aferin sana. Hadi git bakalım

Bölüm : 18.12.2024 21:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...