
Ertesi gün
"Leyla ben çıkıyorum." Diye bağırdı abim.
Koşarak yanına gittim. "Nereye gidiyorsun?"
"Burak'lara"
"Aaa bende geliyim mi?"
"Senin ne işin var orada?"
"Sıkıldım evde. Nisa da yok zaten. Geleyim mi?"
"İyi gel hadi." Yaşasın!
Kapıya doğru yürürken durdurdu. "Böyle mi geliyorsun?
"Evet?"
"Abicim pijamayla gidilmez, ayıp olur. Git değiştir üstünü."
"Abi üstümü değiştirince saçımı da yapmam gerekecek. Saçımı yapınca makyaj da yapmam gerekecek. Beklemen lazım yani?"
"İyi bekliyorum Git hazırlan. 10 dakikan var."
Koşarak odama gidip mavi renk kot şort giydim üzerine de askılı bir body giydim. Yüzüme highliter, kapatici, rimel, allık, ve koyu renk bir gloss sürdüm. Omuzlarımın biraz altına gelen saçlarımın fönünün üzerinden geçtim ve beyaz spor ayakkabılarımı giydim.
"Hazırım ben."
"İyi çıkalım hadi."
Evi fazla uzak değildi o yüzden yürüyorduk.
"Bu arada Burak'ın teyzeoğulları da var. Söylemeyi unuttum."
"Ciddi misin?"
"Evet. Noldu ki?"
"Ya ben rahat edemem şimdi.
"Niye de?"
"hepiniz erkeksiniz, birde şimdi yenileri eklendi. Üstelik bunları tanımıyorum bile. Ben eve döneyim en iyisi."
Demir abi demek ki o yüzden bu kadar gelme demişti...
"Saçmalama kızım hazırlandın o kadar. Bir şey olmaz gel hadi."
Abimin ısrarına dayanamayıp kabul ettim. Ve yürümeye devam ettik.
***
Abim kapıyı çaldıktan 30 saniye falan sonra kapı Burak abi tarafından açıldı.
"Levent, hoşgeldin kardeşim."
"Hoşbulduk." Dedi abimde.
Burak abi daha sonra beni de fark etti. "Leyla? Sende mi geldin. Göremedim kusura bakma."
"Önemli değil." Dedim sarılırken. "Hosgeldin bu arada. Burdan devam et" dedi koridoru gösterirken.
Dediği yerden oturma odasına geçtim. Aslında göstermesine gerek yoktu, yolu biliyordum ama o kadar az geliyordum ki unuttuğumu düşünmüş olabilirdi.
Oturma odasına girdiğimizde abim herkese topluca bir selam vermişti ve Burak abinin kuzenleriyle tokalaşıp tanışmıştılar.
Abim oturduktan sonra iki gencin yanına gidip elimi uzattım. "Leyla ben. Leventin kardeşiyim"
"Doruk bende memnun oldum"
Diğeriyle de tokalaştık. "Ali bende"
"Memnun oldum."
Abim Demir abinin yanına ben ise abimin yanına oturmuştum.
Burak abi çay tepsisiyle hepimize çay dağıttı. "Leyla sen şeker atmıyor muydun çayına?"
"Atıyordum ama bıraktım. Bir yerden sonra sıkıntı çıkarıyordu. Zorunda kaldım diyelim."
Arkadan bir ses yükseldi. "Neden sorun çıkarıyordu? Hasta falan mısın? " Bu ses Doruk denen çocuktan gelmişti.
Herkesin bakışları ona dönmüştü. Sorusunu öyle bir sormuştu ki herkes rahatsız olmuştu. Fakat ben alışmıştım. "Evet. Tansiyon."
"Geçmiş olsun." dedi. Başımı sağol dercesine salladım. Fakat tilt olmuştum bu çocuğa.
Aradan yaklaşık 1 saat geçmişti. Burak abiyle Demir abi dövüş oyunu oynuyordu. Abimde balkona çıkmıştı. Ne yazık ki Doruk benim yanıma denk gelmişti ve şortumdan açıkta kalan bacaklarıma bakıyordu ve bacağını kasıtlı olarak bana değiriyordu. Gözümün ucuyla etrafta yastık varmı diye baktım ama yoktu.
Demir abi "Bu Levent nereye gitti ya-" derken arkasına döndü ve benim yanımda oturan Doruk'un bacaklarıma bakan gözlerini, ve bacaklarıma kasıtlı olarak değirdiği bacağını gördü. Demir abinin gözleri gözlerime değdi ve görmüş olduğu rahatsızlık ifadesiyle ayaklandı.
"Yerde oturmaktan belim ağrıdı amınakoyayım! Furkan, arkandaki yastığı versene bana."
Furkan abi arkasındaki yastığı Demir abiye verdi. Demir abi benim yanıma doğru geldi. Doruk'a dönüp "Dostum kayar mısın?" Dedi. Doruk kaydığında benim yanıma kendisi oturdu ve elindeki yastığı kucağıma bıraktı.
Kulağına eğilip "Teşekkür ederim " Dedim.
O da benim gibi kulağıma eğilip "Şu ortama gelirken niye böyle giyindin?" Dedi. Soru sormuyordu aslında, ikaz ediyordu.
"Sadece siz varsınız zannediyordum. Pijamamla geliyordum hatta abim ısrar etti."
"Yavşak abin hem sana bunların da olacağını söylemedi, hem üstünü degistirmen için ısrar etti hemde şuan ortada yok öyle mi? Onunda belasını sikecem. Öteki yavşak, Burak'ın kuzeni diye şimdilik susuyorum ama onunla da hesaplaşırız."
"Yolda söyledi dorukla Aliyi ben geri dönecektim eve hatta. Gerçi abim nerden bilsin ki bunların böyle olduğunu?"
Demir abi çenesini sıkarak kafasını aşağı yukarı salladı 'sen dur' anlamina geliyordu bu kafa hareketi.
"Leyla sen okuyor musun?" Diye sormuştu Doruk. Demir abi kafasını çevirip -bir yandan da cürretini ona yedirmek istiyerek- "okuyor" demişti. Ve geri önüne dönüp oyununa konsantre olmaya çalışıtı.
"Nerde okuyorsun peki?" Yine ben cevap vermeden Demir abi cevap vermişti. "Çukurova üniversitesi. "
Fakat Demir abi bilerek yanlış söylemişti. Benim İstanbul üniversitesinde okuduğumu biliyordu ama Doruk'un bilmesini istememişti.
Doruk, Demir abiye dönerek "Sen nesi oluyorsun?" dedi.
Demir abi cevap vermek yerine Doruk'a kitlenince ben cevap verdim. "Abim gibidir."
Demir abi kafasını tekrar oyuna çevirince Doruk "sevgilin var mı? Dedi. Bana mı sormuştu onu? "Bana mı soruyorsun?" dedim.
Aslında bana sorduğunu biliyordum fakat cürretine şaşırmıştım.
"Evet sana sordum?" Iyiki abim balkona sigara içmeye çıkmıştı.
Fakat abim kadar sinirlenen bir Demir abi vardı.
"Yok" Dedim kısaca.
"Peki olsun ister miydin?"
Demir abi elindeki konsolu adeta yere atarak ayağa kalktı
"istemez kardeşim! Var mı başka sorun cevaplayayım!?"
Dorukta oturduğu yerden kalktı. Burun buruna gelmişlerdi. "Sana mı sorduk kardeş? Hayırdır?"
Herkes onlarla beraber ayaklandı.
"Bak dostum, seni burada şuan dövmeyecegim çünkü şu adamın hatrı var." Dedi Burak abiyi göstererek.
"Arkadaşlar bir uzaklaşın ya, noluyoruz?" Dedi Burak abi.
"Bi bok olduğu yok. Yürü Leyla" dedi ve oturma odasından çıkıp kapıya yöneldi. Bende onu takip ettim. Aşağıya indiğimizde arabasının kilidini açtı "bin" dedi. arabaya bindikten sonra birkaç dakika konuşmadım. Fakat sonrasında "Nereye gidiyoruz?" Diye sordum.
"Seni eve bırakıyorum." Dedi gözü yoldayken.
"Anahtar bende degilki abimde."
"O zaman o siktiğimin piçini ara, çıksın o evden gelsin şuraya!" Dedi Bağırarak.
"Demir abi neden bağırıyorsun. Korkuyorum bak"
"Kızım sen niye korkuyorsun abin korksun abin! Köyden gelen mağara adamının yanına şortla seni getiriyor, ortadan kayboluyor. Daha o evde dimi salak çocuk." Eli cebindeki telefona gitti ve "LEVENT KARDEŞİM" Yazan numarayı aradı. Abim açtığında sesi arabanın içine yayıldı.
"Ulan şerefsiz daha o evde mi oturuyorsun?" Dedi Demir abi neredeyse Bağırarak.
Abim nefes nefese cevap verdi "Hayır çıkalı yarım saat oluyor, noldu?
"Nerdesin peki şuan, birde niye nefes nefesesin?"
"Beni boşver, bir şey mi oldu?"
"Ne demek lan beni boş ver? Bir sıkıntı mı var?"
"Olum Nihal çağırdı onun yanındayım, anlasana."
Demir abi kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Hasss"
"Kapat kapat" dedi Demir abi ve hızla telefonu kapattı.
"Sanırım kötü bir zamanlama yapt-"
"Leyla unut tamam mı bunu güzelim?"
"Tamam."
"Aferin sana."
Demir abi gördüğü ilk u dönüşünden hızla döndü. "Peki şuan nereye gidiyoruz?"
"Sahile"
"Ne yapacağız sahilde?"
"İki bira alır otururuz. Daha doğrusu ben içerim sende maden suyu falan içersin."
"Demir abi abartma istersen. Birada alkol oranı yüzde 5 falan."
"Ama çok şekerli. Çaya şeker atmıyorsun kızım?"
"Ama günde 10 bardak çay içtiğim oluyor. O yüzden şekersiz içiyorum. 10 kutu bira içecek değilim ya?"
"İlacın yanında mı?"
"Evet."
"İki şişe en fazla. Ona göre yani."
"Demir abi?" dedim. Sözlü bir cevap vermek yerine kafasını bana çevirdi. "Sen dün o yüzden o kadar gelme dedin dimi?"
Kafasını hafif yana yatırarak, "Yani, onunda etkisi var tabii." dedi. "...ama tabikide her zamanki gibi asla dinlemedin."
"E dün söyleseydin ya?"
"Kızım abim izin verdi dedin. Ne bileyim biliyorsun sandım."
Aslında abimin dün haberi yoktu. Ama bunu tabikide söylemedim.
"Amaan geçti gitti boş ver."
"Geçip gitmedi boşta veremem. Kimse kusura bakmasın."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 11.58k Okunma |
909 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |