24. Bölüm

24. Bölüm

Sayfaların arasındaki gül
gullactatlisi

Yakınlaşmalarını istiyorsunuz biliyorum, birazcık zamana ihtiyaçları var… Keyifli okumalar diliyorum 🤍🌹

Bir kafede oturuyorduk.

Kürşat ve Nisa arasında, sebebini anlayamadığım bir gerginlik vardı. Geçen sefer sorduğumda ikisi de hiç bir şey dememişti, bende bir daha sormamıştım. Sorunun Kürşat'tan dolayı olduğunu düşünüyordum. Çünkü Nisa kafeye sonradan gelmişti ve kolayına neresi geliyorsa oraya oturmuştu, yani Kürşat'ın yanına. Fakat Kürşat rahatsız olmuştu. Bunu gözlerinde görmüştüm.

Şimdi de Nisaya az önce aldığım kıyafetleri gösteriyordum.

"Aa bak bu çok güzelmiş." dedi ona gösterdiğim cekete.

"Dimi bende çok beğendim."

Kürşat derin bir nefes alıp verdi, "İçim şişti!" dedi son derece sıkılmış bir ses tonuyla.

Ona cevap bile vermedim, sadece ve sadece göz devirdim.

Kürşat'ı zerre takmadan, kıyafetler hakkında konuşmaya devam ettik.

Hatta Makyaj, saç ve cilt bakımı hakkında da.

“Geçen aldığımız yüz yıkama jeli yüzümde hep sivilce çıkardı.” dedi Nisa.

Ona katılarak, “Ay evet benimde!” dedim.

”Kötü bir marka demek ki.”

Nisayla konuşmaya devam ederken bizim masaya yaklaşan abimi gördüm.

"Abi?" dedim şaşkınlıkla.

"Sizde mi buradaydınız?"

"Şükürler olsun ya rabb!" dedi Kürşat bütün içtenliğiyle. "İki saattir Kıyafet, makyaj, saç baş konuşuyorlar. Seni bana Allah gönderdi!

"E gitseydin madem bu kadar sıkıntın vardı?" dedi abim gülerek.

"Evet, gitseydin?" dedim bir kaşımı kaldırarak.

Fakat Kürşat beni umursamadan abime tekrar yöneldi, "Gel otur kardeşim benim." dedi.

"Yok sığmayız buraya, Demirler de gelecek."

"Demirler derken?" dedi Kürşat.

"Yanında Furkan da var."

"Beni niye çağırmadınız?" dedi Kürşat bozulmuş bir ses tonuyla.

"Demir, Leyla'nın yanında olduğunu söyledi. Tesadüf buraya geldik işte."

"Demir nerden biliyor?"

"Ben söyledim." dedim.

Nisa bana imalı imalı bakıyordu.

Kürşat, "Sen mi söyledin, niye?" dedi

"Geçen ki olaydan sonra ona haber vermek istedim. Sonuçta benimle hep o uğraşıyor?”

Kürşat, anladığını belli ederek kafasını salladı.

”Sen ne yapıyorsun fıstık?” dedi abim Nisaya. Bir yandan da benim yanımdaki boş sandalyeye oturmuştu.

”İyiyim abi, teşekkür ederim. Sen nasılsın?”

”Sağol bende iyiyim.”

Bu sırada Furkan ve Demir abi gelmiştiler. Bizim burada olduğumuzu görünce Hafiften şaşırmışlardı.

”Kardeşim, nasılsın?” dedi Furkan abi bana sarılırken.

Selimle yaşanan olaydan sonra hassas davranmaya çalışıyorlardı.

”Daha iyiyim.” dedim gülümseyerek.

”Biz her zaman yanındayız, tamam mı?”

Kafamı salladım.

Furkan abi Nisaya kafa selamı verip köşeden çektiği sandalyeye oturdu.

”Merhaba Leyla.” dedi Demir abi.

”Merhaba Demir abi.” dedim gülümseyerek.

”Şu köşedeki masaya mı geçsek?” dedi abim. “Orası hepimizi alır.”

Herkes mantıklı bulmuş olmalı ki, ayaklandılar. Oraya transfer olurken Nisa, “Size iyi eğlenceler, ben yavaştan kaçayım.” dedi.

Kalması için ısrar ettim fakat o da kalmamakta ısrarcıydı. Yabancılık çekmiş olmalıydı.

Nisayla sarılıp ayrıldık.

Masaya döndüğümde, öyle bir yerdeydim ki tam bir mayınlı bölgeydi.

Yanımda Kürşat, karşımda Demir abi vardı. Demir abi şimdiden Kürşat’a dik dik bakmaya başlamıştı.

Telefonumu elime aldığımda Nisadan mesaj vardı.

Nisa: Kııız

Nisa: Demir abi dediğin çocuk, o çocuk muydu???

Nisa: Çocuk afet-i devran!

Nisa: Sana sırılsıklam aşık!!!!

Nisa: Kaçırma o çocuğu Leylaaaa

Leyla: Saçmalama

Leyla: Yanımızdan ayrılır ayrılmaz hemen bunu mu yazdın gerçekten?

Nisa: Demir abiciğin gelince ağızın kulaklarına varıyordu görmedim sanma

Nisa: Bizimle buluştuğunu bile haber vermişsin :)

Nisa: Sende hoşlanıyorsun dimii

Leyla: Alakası bile yok.

Nisa: Bak ben sana söyleyeyim o çocuk senden hoşlanıyor.

Nisanın mesajından sonra, kafamı hafifçe kaldırıp Demir abiye baktım.

Demir abide bana bakıyordu, göz göze geldik.

Hemen kafasını başka yöne çevirdi.

Leyla: Zannetmem.

Bu sırada Kürşat elini omzuma atıp, kısık bir sesle, “ Kimle konuşuyorsun?” dedi.

Yine bende kısık bir sesle “Nisa.” dedim.

”Ne diyor?”

”Önemli bir şey değil. Ama önemli olan başka bir şey var.”

Ne dercesine göz kıptı.

”Senin Nisayla sorunun ne?”

”Ne gibi?”

”Sence?”

”Bir sorunum yok.”

”Yalan söylüyorsun.”

Tam cevap vereceği sırada Demir abi “Leyla iki dakika gelsene." dedi.

Benden önce abim, "Nereye?" diye sordu.

"Sigara alacağım?"

"Leyla niye geliyor?"

"E sen gel o zaman."

Abim biraz düşündükten sonra kafasını yukarı kaldırak "Cık, Leylayla gidin."

Demir abi bana kafasıyla 'hadi' anlamına gelen bir işaret yaptı. Ama Kürşat hala elini omzumdan çekmemişti. Elini indirmeyişine bende şaşırmıştım ama Demir abi şaşırmaktan ziyade, sinirleniyordu. Kasılan ve tüm gücüyle sıktığı bir çenesi vardı. Kürşat, Demir abiye bakmak yerine telefonuyla ilgileniyordu. Ama bizi duyduğuna emindim.

Gülümseyerek, Kürşat'ın elini tutup aşağıya indirdim. Yerimden kalktığımda Kürşat’a bakmadan dümdüz ilerledim. Demir abi 2-3 saniye sonra arkamdan geldi.

Arabaya bindiğimizde, "Güzelim sen bilerek mi yapıyorsun?"

"Neyi?" dedim anlamazdan gelerek.

”Neyi olabilir?”

”Bilmem.”

"Leyla neredeyse sarılarak oturuyorsunuz? Uzaktan gören-"

Söyleyeceği şeyi yarıda bırakıp, "Tövbe ya rabbim!" diye bitirdi.

"Ben bir şey yapmıyorum ki?"

"Şerefsiz işte. Ne diyordu sana fısır fısır, dibine girerek?"

"Kiminle konuştuğumu sordu."

Eliyle burun kemerini sıktı, hiçbir şey demeden arabayı çalıştırdı.

Bütün sinirini direksiyondan çıkarmaya çalışıyordu anlaşılan.


Demir abi olduğumuz yere en uzak olan markete gitmeyi tercih etmişti.

“Sen dur arabada, alıp geliyorum.”

”Tamam.”

Gidip gelmesi toplam 5 dakika bile sürmemişti. Ama geldiğinde, elinde iki karton sigara vardı.

”Demir abi niye bu kadar çok aldın?” dedim hayretle.

”Ben toplu alıyorum.” dedi.

Kafamı ‘peki’ dercesine salladım.

Geri geldiğimizde Kürşat’ın yanına kendisi oturmuştu.

Bu hali nedense çok tatlı gelmişti…

 

 

 

 

 

Bölüm : 31.01.2025 21:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...