15. Bölüm

Acımadı

Çilem Akpınar
gulumse_gulumse

Bir korku vardı içimde. Olmasın istediğim. Gerçekleşmesin istiyordum bu defa. Çok mu şey istiyordum? O söyledikleri yalan olsun istiyordum.

 

Ben bu hayattan çok şey mi istemiştim?. Ondan mı istediklerim olmuyordu. Ondan mı sevdiklerimle arama bir duvar giriyordu. Sanki hayat bana sevdiklerimi yasaklamıştı,bütün kötülükleri karşıma çıkarıyordu.

 

Gördüğüm kişilerle şok içerisinde kalırken yanımda bir gülme sesi işittim. Başımı çevirip Asaf'a baktığımda hayal kırıklığıyla bana bakıyordu.

 

"Sen mi şikayet ettin beni?"

 

Elimi kaldırıp kendimi işaret ettim.

 

"Ben mi?"

 

O cevap veremeden Barış çoktan yanımıza gelmişti.

 

"Emir Bey bizimle emniyete kadar gelmeniz gerekiyor."

 

Asaftan önce ben davrandım.

 

"Neden ne oldu?"

 

Sanırım cevabını bildiğim bir soru soruyordum.

 

"Emniyete gidince öğrenirsiniz?"

 

Asaf hiç konuşmaya dahil olmadan yanımızdan uzaklaşıp masasına doğru ilerledi. Masadan cüzdanını telefonu alıp ceketini üstüne geçirerek Barışa baktı.

"Ben hazırım gidebiliriz."

 

Bakışları bana hiç uğramadan diğer polisin yanına ilerleyerek onlarla birlikte odadan çıktı. Şok içirersinde olanları izlerken Barış da tam gidiyorduki kolundan tutup durdum.

 

"Bu ne demek oluyor? Neden benim haberim yok?"

 

Barış kolundaki elime bakarken hemen çektim.

 

"Eğer telefonuna baksaydın haberin olurdu."

 

Oda cevabını vermişti ve gitmişti. Odada tek başıma kalırken hala şoku atlatamamıştım. Kulaklarımda onun suçlayıcı sesi yankılanırken neden böyle düşündüğünü anlam veremiyordum. Elim ayağım titriyor yerimden bir gram kımıldayamıyordum. Bakışlarım kapıdaydı. Gitmek istiyordum onun yanında olmak istiyordum ama yapamıyordum.

 

"Elif hanım!"

 

Kapının orda bana seslenen Bayrama baktım. Ne zaman gelmişti? Neden buradaydı? Hiç bir fikrim yoktu. Elimi kaldırıp baş parmağımla bir yerleri işaret ettim ama nereyi onu bile bilmiyordum.

 

"Bayram onu götürdüler. Yoksa kanıt mı buldunuz? Üstelik benim onu şikayet ettiğimi sanıyor."

 

Resmen konuşurken sesim titriyordu. Bayram bu halimi görünce koşarak yanıma geldi.

 

"Elif hanım iyi misiniz?"

 

Başımı hayır anlamında salladım.

 

"Bende gitmek istiyorum oraya."

 

"Nereye?"

 

"Asafın yanına emniyete. O bir şey yapmadı biliyorum ben. Hem benim şikayet ettiğimi sanıyor ona açıklamam gerekiyor."

 

O beni suçlarken hala kendimi anlatma derdindeydim. Ona kızgınken hala onu düşünüyordum. Sevgi böyle bir şeymiydi? Canını yaksada yinede onu düşünüyorsun ama bir sözüylede herşeyi yok edip gidiyordu.

 

 

Bayramla birlikte odadan çıkarken kolundan güç aldım. Yürüyecek halim mi vardı? Kaza geçireli ne kadar olmuştu ki? İyileşmemiştim ben! Annemin açtığı yara iyileşmeden diğer yara eklenmişti. Bu kadar mı fedakar bir insandım yoksa Asaf'ın aşkımı bu hale getirmişti? Asafın aşkı mı bana kendimi unutturmuştu.

 

Ve yine kendimi unuttum o emniyete koştum. Bayram beni bir odaya soktu. İçeriye girdiğim anda ise karşımda gördüğüm kişilerle durakladım. Fatih baba ve Hasan abi...Onlarda beni görünce şaşırdılar.

 

"Elif kızım burada ne işin var?"

 

Fatih babaya tam cevap verecektim ki camın ardında Asaf'ı gördüm. Yavaş adımlarla cama doğru yanaştım.

"Onun suçu yok. Ben biliyorum."

 

"Elif kızım!"

 

Öfkeyle dönerek Fatih babaya baktım.

 

"O niye burada? Neden bana sormadan bunu yaptınız? Ben zaten öğrenecektim."

 

Hasan abi araya girerek cevap verdi.

 

"Önemli bilgilere ulaştık almak zorundaydık."

 

Tam ne oldu diye soracekken Barışın sesi duyuldu.

 

"Evet Emir Bey! Sizi buraya neden getirdiğimizi merak ediyor musunuz?"

 

Camın ardından gelen sesle bakışlarım direk oraya kaydı. Barış komiser Asaf'ın karşısına oturmuştu. Onu sorguya çekecekti.

 

"Merak etmiyorum biliyorum."

 

Asaf neden getirildiğini biliyordu.

 

"Demek öyle Emir Bey! Peki neden getirildiniz?"

 

"Uçak kazasından dolayı."

 

"Peki bu kazanın terör saldırısı olduğunu biliyor muydunuz?"

 

Asaf sırtını sandalyeye yaslayarak Barışa kaşlarını kaldırıp şöyle bir baktı.

 

"Bilmiyordum. Peki bunun benimle ilgisi nedir? Tamam hava yolu şirketi bize ait ama terörle hiç alakamız yok."

 

"Emir Bey bu uçağın kalkmaması için her yolu denemişsiniz ama mani olamamışsınız neden?"

 

Duyduklarımla bakışlarım direk arkamdaki Hasan abiye kaydı.

 

"Engel mi olmak istemiş?"

 

Hasan abi başını evet anlamında salladı.

 

"Engel olmaya çalışmadım. Bir takım belgeler eksikti ondan dolayı ertelemek istedim. Sonrada hal oldu zaten. Bunda ne gibi sorun var?"

 

"Emir Bey siz bu saldırının olacağını biliyor muydunuz?"

 

Biliyordu. İç sesim öyle diyordu.

 

Asaf sırtını dayadığı yerden ayırarak öne doğru eğilip Barışa daha yakından baktı.

 

"Ben katil değilim komiser. "

 

"Ben size katilsiniz demedim. Ben size bilip bilmediğinizi sordum Emir Bey!"

 

"Bilmiyordum. Bilsem gelip size söylerdim."

 

"Ama engel olmaya çalıştınız. Neden?"

 

Barışın soruları Asafı sinir ederken sırtını tekrar sandalyeye yasladı.

 

"Beni suçlamak için bir kanıtınız var mı?Yada engel olmak istemişim ya işte onunla ilgili kanıt."

 

"Bir şahit var. Engel olduğunuza dair. O yüzden sizi burada misafir ediyoruz."

 

Barış bir şahit var deyince Asafın bakışları cama kaydı. Sanki benim burada olduğumu hissetmiş gibi bomboş bir bakış attı.

 

Nefes alamadım. O bakışı biliyordum benden biliyordu. Ama yanlış biliyordu.

 

"Bakın şahit size ne söyledi bilemem ama size kanıtlı belgeleri sunarım. Uçağın bazı eksiklikleri vardı. Kalkmak için hazır değildi. Bu yüzden ertelemek istedim zaten sonra Metin bey halletti. "

 

"Peki uçuş planını Pilottan ve sizden başka kimse biliyor mu?"

 

Asaf olumsuz anlamda başını salladı.

"Bakın Emir Bey size açık konuşacağım. Siz bu saldırının olacağını duydunuz mani olmak istediniz ama olamadınız. Polise de gelmek istemediniz. Çünkü sizin şirketle ilgisi var. Uçuş planı dışarıya sızdırılmaması gerekiyor ama sızdırılıyor. Ve dışarıdan bir müdahale ile uçak düşüyor. Başka bir uçak neden oluyor. Üstüne giderek uçağa çarpıyor. Göz göre göre o uçağı düşürüyorlar. Sonra bir öğreniyoruz çarpan uçağı kullananlar terörle bağlantısı var. Sizce bütün bunlar tesadüf mü? Yıllar önce düşen uçak gibi bu defada mı şirketinizin suçu yok."

 

"O zaman ben..."

 

Asaf konuşmasının devamını getiremedi. Ben zaten o uçaktaydım hiç bir şeyden haberim yoktu diyemedi. Sessizce onları izlerken Asafın yüzü artık bembeyaz olmuştu. Bütün gerçekler yüzüne çarparken üstelik uçağın düşmemesi için çabalamışken neden gelip polise haber vermemişti?

 

"Bakın bende şuan herşeyi sizden öğreniyorum. Eğer şirketimizde bir açık varsa gereği yapılır."

 

"Ama bu saldırıyla ilgili sizin şirketin bir parmağı varsa ilk olarak siz suçlanırsınız. "

 

Sustu.

 

"Peki artık gidebilir miyim?"

 

"Gidebilirsiniz. Fakat bir şey öğrenirsiniz önce bize geleceksiniz."

 

Barış son uyarısını yaparken Asaf sadece bakmakla yetindi. Duyduklarımın şokuyla Hasan abiye döndüm.

 

"Engel olmak istemiş öyle mi? Biliyordu yani."

 

"Evet bütün yolları denemiş ama Metin o yolları tıkamış. Yani Asaf'ın bildiğini biliyordu o yüzden hep engel oldu."

 

Bacaklarım artık bedenimi taşıyamadı. Yere doğru çökerken arkadamdaki duvara tutunarak destek aldım.

 

"Elif!"

 

Fatih baba hemen yanıma gelip tutmaya çalıştı ama ben çoktan yere oturmuştum. Çoktan düşmüştüm.

 

"Elif kızım iyi misin?"

 

Fatih babaya bakarken gözyaşlarım yanaklarımdan akıp geçti.

 

"Benden biliyor, onu şikayet ettim sanıyor."

 

"Nasıl?"

 

Cevap vermedim. Sadece yüzüne baktım. Onunlada yüzleşmem gereken konular vardı. Fakat sonraya bıraktım Asaf odadan çıkmadan benim önce dışarı çıkıp beklemem gerekiyordu. Onu görmem lazımdı Yavaşça yerden kalkarak ikisinede baktım.

 

"Sizinle sonra konuşurum ama önce Asaf!" Deyip kapıya doğru ilerledim. Arkamdan Elif diye bağırsalarda durmadım. Ağrıyan ayağımla zorla kendimi dışarı attım.

 

Bir süre dışarıda bekledim. Hava soğuktu üstümde sadece bir elbise olduğundan dolayı üşüyordum. Hemde çok. Fakat asıl üşüyen yerim kalbimdi. Bakışlarım kapıda onun çıkmasını beklerken onu gördüm.

 

Onu gördüğüm anda adımlarımı ona doğru yöneltim. Yüzünde gördüğüm öfkeyle bir an duraklamak istesemde durmadım. O hızlı adımlarla giderken yetişemeyeceğimi anlayınca artık seslenmek zorunda kalmıştım.

 

"Asaff!"

 

Sesimi duyduğu anda yerde olan bakışları etrafı taradı ve beni buldu ve bakışları delip geçti. Bu sefer o yönünü bana doğru çevirip gelmeye başladı. Onun geldiğini görünce olduğum yerde durdum. Geldi geldi tam dibimde durdu. Başı yerde sadece ayaklarımıza baktı.

"Asaf!"

 

"Bana Asaf deme!"

 

Ne kadar konuşması fısıltı gibi çıksada öfkesi yansıyordu.O öfkeyi hissettiğim an için dahada üşüdü.

 

"Ben yapmadım."

 

Tek sözlerim buydu. Ben yapmamıştım.

 

"İlk başta öyle sanmıştım ama sonra yanlış anladığımın farkına vardım."

 

Sesi sakin çıkıyordu ama görüşünü öyle değildi. Hala yüzüme bakmıyordu.

 

"Peki neden yüzüme bakmıyorsun?"

 

"Senin suçun olmadığının farkına vardım. Fakat birde ne göreyim?"

 

Bir anda başını kaldırıp yüzüme baktı. Gözlerinde gördüğüm nefret mi, öfkemi her neyse nefesimi kesmişti. Bana böyle bakmasına alışkın değildim

 

"Ne gördün?"

 

Çekinerek soruyordum. Ne görmüştüde bana böyle bakmasına sebep olmuştu.

 

"Ne gördüm biliyor musun Elif? Hani seni şu kucağına alan herif var ya!"

 

Birden üstüme üstüme gelmeye başladı. O geldikçe ben geri geri gittim.

 

"Asaf!"

 

"Sus!Sus sakın konuşma!" Yüzüme doğru bağırmasıyla irkildim. Gözlerimde gördüğü korkuya rağmen yumuşamadı.

 

"O herif polismiş. Peki polisin senin yanında ne işin vardı? Seni neden kucağına almıştı?"

 

Bitmiştim her şeyi öğrenmişti.

 

"Onlarla iş birliği yaptın değil mi? Onlara sen söyledin her şeyi. Belkide dinleme cihazı yerleştirdin öyle öğrendiler. "

 

Başımı olumsuz anlamda sallarken gözlerimden yaşlar ardı ardına döküldü. Birden kolumdan sertçe kavrayıp kendine doğru çekti. Kolumda hissettiğim acıyla inledim ama aldırış etmedi. Yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı.

 

"Bunu yapmayacaktın. Ben seni korumaya çalıştıkça sen beni sırtımdan vurmayacaktın. Ne yaptığının farkında mısın sen? Nasıl bir işe bulaştın? Eğer öğrenirlerse iş birliği yaptığını seni sağ bırakırlar mı? "

 

"Asaf bak beni dinle!"

 

"Amacın onları yakalatmak ama asıl sen bize kıydın Elif!"

 

"Asaf canımı acıtıyorsun."

 

Ama canımı yaktığı hiç duymadı anlamadı. Acımı görmedi. Gözlerimden akan yaşı bile umursamadı. Kolumdan tuttuğu eliyle sertçe arkaya doğru yitekleyip benden ayrıldı. O yiteklemeyle arkaya doğru sendeledim yinede düşmedim. Ağrıyan ayağıma rağmen. Dadece hayal kırıklığıyla karşımdaki adama bakıyordum.

"Herşeyi maffettin."

 

Son sözünü söyledi son bakışını attı ve sırtını dönerek hızlı adımlarla benden uzaklaştı.

 

Arkasından gözyaşlarıyla bakarken nefes alamadım. Kaburgalarımdaki ağrı çoğaldı. Bir hıçkırık koptu dudaklarımdan.

 

"Elif!"

 

Gözyaşlarıyla yanıma gelen adama bakarken acıyla inledim. Bacaklarımın üzerine doğru eğilerek kalbimi tuttum.

 

"Elif bir yerin mi acıyor ne oldu?"

 

" Ayayağım acıyor, kaburgalarım acıyor, nefeste alamıyorum. "

 

Ben acı içinde sızlanırken birden bacaklarımın altından tutulmasıyla havalandım. Yine kucağına almıştı sırf acıyor dediğim için kıyamamıştı.

 

İçler acısı halime sesli bir şekilde ağlamaya devam ederken kollarımı sıkıca Bayramın boynuna sardım.

 

"Elif sakin ol tamam mı? Şimdi hastaneye gideceğiz. Bütün acıların geçecek."

 

Başımı omzuna koyarken hıçkırıklarım arasında isyan ettim.

 

"Asafada söyledim canım acıyor diye ama dinlemedi. Umrunda olmadı. Canımı yakıyorsun dedim duymadı."

 

Duymadı beni bir yabancı acımı duyarken görürken o görmedi. Asıl ağrıyan yerim kalbim olduğunu görmedi. Daha çok acıttı çekip gitti. Bir yabancı ise iyileştirmeye geldi. O sırtını dönmüştü ama yabancı dönememişti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 17.03.2025 01:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...