27. Bölüm

Bir tanıdık ses

Çilem Akpınar
gulumse_gulumse

Bir mezar kazıdım kalbime. Önce babam, sonra Asaf, bebeğim ve annem. Vedalarım hep zordu. Bu vedam ise geç kalmışlığımdı. Kardeşimle ona son görevimizi yapmıştık. Kocasının yanına gömülmek istemiş. Ölürken bile ondan ayrılmak istememişti. Duyduğum an içim burkuldu, demek çok sevdi dedim. Bizdende çok sevdi. Kızgın mıydım bilmiyordum. Artık kızgın olsamda ne olurdu giden gitmemiş miydi?

 

Tıpkı diğerleri gibi. Tıpkı Asaf gibi. Oda en zor günümde gitmişti. Elinde olan bir şey değildi ama biliyordu. Onu tutuklayacaklarını biliyordu. Susmuştu. Hasan abi diğerleri hepsi biliyordu. Peki ben?

 

Peki ben neden bilmiyordum. Sormuştum Hasan abiye ve oda Asaf öyle istedi demişti. Şimdide demir parmaklıkların ardında çaresizce benim ona gitmemi bekliyordu. Ne halde olduğumu öğrenmiş annemi kaybettiğimi kendimi kaybettiğimi ama oradan çıkamamıştı. Aliden duyduğum kadarıyla cenazeye gelebilmek için ortalığı birbirine katmış ama izin alamamış. Nasıl alacaktı ki?

 

Gerçek kimliğini saklamakla, şirketinin yaptığı bütün yasa dışı işler, uçak kazası hepsi bunun üstüne kalmıştı. Metin kaçmadan son darbeyi indirmişti.

Asafın elinde tek bir kanıt vardı oda hafızasını kaybettiğine dair belgeler ve uçak kazası. Tek kanıtı onlardı. Diğerleri ise şimdilik onun üstüne kalmıştı.

 

Mahkemesi ise hala görülmemişti. Herkesin bütün bunlardan haberi vardı. Asafın tutuklanacağından. Hissetmiştim ama dile getirememiştim. Şimdi ise ne olacağına dair hiç fikrim yoktu.

 

Yas sürecindeydim. Kendimi yeni evin odasına kapatmış öylece yatıyordum. Kimseyi görmek duymak istemiyordum. Dışarıda düşmanlar plan yaparken ben sadece hayatıma ağlıyordum. Yorgundum savaşacak gücüm yoktu.

 

Geçmişte annemle ilgili anılara dalarken gözyaşım yastığa düşmüş ıslatmıştı. Ardı arkası kesilmeden devamı gelmişti. O anda telefonumun sesini işittim. Günlerdir çalıyordu ama açmıyordum. Çünkü kimin aradığını biliyordum.

 

Oflayarak gözlerimi silip doğruldum. Telefona alıp baktığımda ise yine aynı numaraydı.

 

Hasret kaldığım kalbimdi. Bu kez kaçmadım ve telefonu açarak kulağıma götürdüm.

 

"Elif!"

Şaşkınlık sesine yansırken telefonu açtığıma inanamıyordu.

 

"Elif gerçekten açtın telefonumu değil mi?"

 

Hala ses çıkarmamış onu dinliyordum.

 

"Güzelim ne olur cevap ver. Sesini duymam gerekiyor."

 

Gözlerimi hüzünle kapadım. Öyle çok özlemiştim ki.

 

"Asaf!"

 

"Konuş kurban olduğum ne olur. Hadi devam et."

 

"Asaf annem öldü biliyor musun? Geç kaldım yetişemedim."

 

Bir süre ses gelmedi. Ama iç çekişlerini duyuyordum.

 

"Geç kalmadın Elif. Öyle düşünme yapma bunu kendine."

 

Söylemesi kolaydı ama geç kalmıştım. Yine ağlama krizim gelmiş tekrar ağlamaya başlamıştım. Kendimi ne kadar sıksamda iç çekmelerim durmuyordu.

 

"Elif ne olur ağlama. Bak hasta olacaksın. Yapma kendine. Bana yapma ne olur. Sen orda öyle ağlarken ben burada bir şey yapamıyorum."

 

"Beni yine yalnız bıraktın. Benden sakladın. Sana çok kızgınım."

 

Duygu değişimlerim öyle ani oluyordu ki,

şimdi ağlamam kesilmiş aniden sinirlenmiştim.

 

"Elif özür dilerim. İnan benim elimde değildi. Çok engel olmak istedim fakat başarılı olamadık. Çok istedim yanında olmayı ama yapamadım. Affet ne olur."

 

Sanki o görüyormuş gibi dudaklarımı büzerek omuzlarımı silkeledim.

 

"Affetmiyorum."

 

"Ben bir şey hatırladım."

 

Sözlerini işittiğim an kızgınlığım gitmiş heyecanla hemen neyi hatırladığını sormuştum. Beni nereden vuracağını iyi biliyordu.

 

"İlk tanışma anımızı hatırladım. Seni görür görmez nasıl vurulduğumu. Mavi gözlerinle süzerek bana baktığını. Tabii gördün benim gibi yakışıklığı hemen eridin bittin değil mi?"

 

Tiz bir kahkaha attım. Günler sonra gerçekten bir kahkaha attım.

 

"Hadi ordan be, asıl sen beni görünce dibin düştü. Böyle havalı havalı ben gezi başkanıyım işte çok güzel yerlere gideceğiz. Bize üye olursanız pişman olmazsınız. Ay sanki görende devlet başkanı. Bir havan vardı ki sorma."

 

"O havam sanaydı kızım. Seni etkilemek için."

 

Yüzümde oluşan tebessüm dahada büyüdü.

 

"Nasıl hatırladın?"

 

"Seninle ilgili herşey hatırlayacağım. Bu daha başlangıç. Karımı evimi kalbimi herşeyi hatırlayacağım."

 

Duyduklarım beni hayata dair umutlarımı artırırken gerçekten mutlu olmuştum. Böyle iyi haberi almak iyi gelmişti.

 

"Asaf beni hatırlayacaksın değil mi?" Hala inanamıyordum.

 

Bir süre sessiz kaldı, derin iç çekti. Sonra arkadan sesler geldi. Kapatması için uyarılarda bulunuyorlardı.

 

"Tamam beş dakika daha lütfen!"

 

"Asaf kapatman mı gerekiyor?"

 

"Evet güzelim ama şimdi beni dinle tamam mı? Bak dikkat edin kendinize. Ben bir süre daha burdayım. Ama sakın üzülme en yakın zamanda çıkacağım. Sen sadece kendine dikkat et. Kendini yıpratma ayağa kalkman gerekiyor. Bizim için. "

 

"Asaf Peri güvende değil mi?"

 

Konuşmamı bölme demişti ama merak ediyordum.

 

"İyi güvende. Mercan çok uğraşıyor ama kızımı elimden alamayacak. Bize zarar vermesine izin vermeyeceğim. Birde bir güzel haberim daha var sana. Gerçek kimliğime kavuştum. Artık Emir yok. Asaf var. Tıpkı eskisi gibi Asafın var."

 

Duyduklarım beni öyle mutlu etmişti ki. Artık mutluluk gözyaşları döküyordum.

 

"Artık Asafım var değil mi?"

"Hı hı sadece senin Asafın. Elifin Asafı. Elif!"

 

Sessizce fısıldayarak "Efendim!" Dedim.

 

"Elif seni çok seviyorum. "

 

Bir tanıdık ses duyuldu. Tıpkı geçmişteki gibi. Benim Asafım beni sevdiğini söylüyordu.

 

Tam ağzımı açıp bende diyecektim ama telefonun kapatılmasıyla sözcükler kursağımda kaldı. Söyleyemedim bende seni seviyorum diyemedim.Şuanda sevinç çığlıkları atmam gerekiyordu. Yıllar sonra Asafın o tanıdık sesini duymuştum. Beni sevdiğini söylemişti benimle ilgili anılar hatırlamıştı. Bu çok güzel birşeydi ama mutlu olamıyorduk. O demir parmaklıkların ardında bende kendi odamda hapisteydim. Ama kalbim o tanıdıl sesi işitince biraz olsun huzur bulmuştu. Çünkü Elifin Asafı ona sevdiğini söylemişti.

 

Telefonu üzgünce komidinin üzerine koyup ayağa kalktım. Aşağı inip artık hayatla yüzleşmem gerekiyordu. Üzerime çeki düzen verip kendimi hapis ettiğim odadan çıktım.

 

Asuman anne her zamanki gibi mutfakta yemek yapıyor Fatih baba Ali'yle oturmuş tavla oynuyordu. Onların bu haline gülümserken bakışlarım pencerenin önünde dikilen Bayrama kaydı. Sessizce ona doğru ilerleyip yanında durdum. Benim geldiğimi farkedince dönüp yüzüme baktı.

 

"Odadan nihayet çıkmışsın."

 

Cevap vermedim. Sessiz kalmış öylece dışarıya bakıyordum.

 

"İyi misin peki?"

 

"İyi olmak, ben iyi olmayı uzun zaman önce kaybettim."

 

"Sen çok güçlüsün bir kadınsın biliyorsun değil mi? Bunu daha öncede söyledim. Herşeyin üstesinden geldin. Şimdi kendini bırakma zamanı değil."

 

Haklıydı bir çok şeyin üstesinden gelmeye çalışıyordum. Ama artık fazla değil miydi? Bu olanlar, yaşadıklarım. Yönümü ona çevirip gözlerine baktım.

 

"Sence yaşadıklarım fazla değil mi?"

 

"Bir zamanlar cesaretli küçük bir kız tanıdım. Umudunu yitirmemiş her olursa hayata gülümseyebilen. Şimdide o küçük kızı görüyorum ve o kız çocuğu asla pes etmez."

 

Haklıydı pes etmezdi. Pes etmek yoktu. Herşeye rağmen umudumu ayakta tutmam gerekiyordu.

 

"Resim yapmak istiyorum, bademli kurabiye pastala yapmak istiyorum. Belki birazcık iyi hissedebilirim."

 

Bayram mesajımı almış mutlulukla tebessüm etmişti.

 

"Akşama bütün isteklerin hazır oldu bil."

 

Heyecanla yanımdan hızlı ayrılıp dışarı çıktı. Arkasından şaşkınlıkla bakarken bende gülümsedim. O huzurla Asuman annenin yanına mutfağa ilerlerken içerideki konuşma seslerini duyunca durakladım.

 

" Hasan benim oğlum ne zaman çıkacak? Ben artık ona ne zaman kavuşacağım?"

 

"Bilmiyorum Asuman ama onu çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Fakat üstüne atılan suçlar öyle basit değil."

 

Hasan abinin sesini işitince onun ne zaman geldiğini merak etmiştim ama en çok merak ettiğim şey konuştukları konuydu.

 

"Ben artık dayanamıyorum. Elifin haline oğlumun orda olmasına. Üstelik bu evde hapis gibi yaşamak bana hepsi koyuyor. Ne zaman bitecek bunlar?"

 

"Asuman Elif için oğlun için dayanmak zorundasın. Bak ben buradayım. Asaf sizi bana emanet etti. Özellikle Elif'i biliyor musun? Sanırım hatırlamaya başladı. Bizden Elifi ne olursa olsun korumamızı, kendi canı tehlikeye girse bile Elifin canı daha kıymetli olduğunu söyledi.Eğer bir tercih yapacaksınız her zaman o Elif olacak dedi."

 

Duyduklarımın şokuyla duvara yaslanmış Hasan abinin son söylediğini kelimeleri düşünüyordum. Ne tercihinden bahsediyordu? Asaf neden öyle bir şey söylemişti? Hem ortada tercih edilmesi gereken bir konu mu vardı?

 

Bütün bu düşünceler akılıma üşüşürken bir anda kalbim sıkıştı. Saklanan bazı şeyler vardı ve bu sırlar Asaf için iyi değildi. Anladığım kadarıyla ya bu sırlar bizi bu olaylardan tamamen kurtaracaktı yada sonumuz olacaktı.

 

 

 

 

Bölüm : 23.05.2025 01:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...