12. Bölüm

Geceden mülteci kederim

Çilem Akpınar
gulumse_gulumse

Hangi gerçekler canımı çok yakıyordu artık bilmiyordum. Peş peşe öğrendiğim bütün gerçekleri sindirmeye çalışırken ardına yenisi ekleniyordu. Ben daha kocamın yaşadığı gerçeğini kaldırmaya çalışırken, Can ve annem meselesi çıkmıştı. Asıl Can'ın kardeşim olduğunu aradığı ablası ben olduğumu hazmedemezken annesinin yıllar önce terkeden annem olması. Ağırdı gerçekten çok ağır. Sonra o karısıyla beni ziyarete gelmesi.

Bir sevda başka bir sevdanın yıkımı olmamalıydı. Gözümün içine baka baka o elleri tekrar tutması. Hangi bahaneye sığınabilirdi? Bahanesi varmıydı? Önceki gece beni ziyarete gelen adam ardından hançeri vuruyordu sırtımdan. Hep böyle olacaktı belkide çünkü başkasına ait biriydi. Önceden benim olsada onun üstünden beş yıl geçmişti. Hafıza kaybı yaşıyordu. Normaldi değil mi? Peki o ailem dediği insanların birer katil olması normal miydi? Buna nasıl cevabı olacaktı? Aklımda olan bu sorularla toplantıya gidiyorduk. Hasan abi acil toplantı istemişti. Bir uçak daha düşmüştü. Yine onlarca insan ölmüştü. Başımı arabayı kullanan Bayrama çevirdim.

"Neden insanlar ölmek zorunda kalıyor? Niye buna engel olmuyorlar artık? Polis peşinde kaç kere gözaltına alınmış. Neden serbest, neden hala onlara ait bir hava yolu şirketi var?"

Bayram başını çevirip benim bitmiş halime baktı. Gerçekten bitmiştim. Kaburgalarım nefes aldıkça batıyor ayağım desen sızlıyordu. Şuanda evde olup dinlenmen gerekiyordu ama yapamıyordum.

"Bu işin içinde tek bir adam yok daha büyükleri var. İçimizde hain bile olabilir. Ben şüpheleniyorum. Adam kaç kere sorgulandı kızı bile sorgulandı ama kanıt yok. Eşinizin düştüğü uçakta bile sıyrıldılar. Yok havadan dolayı dediler. O zaman çok kötü hava koşulları vardı, zaten önceden bildiriliyor kalkış yapamacağın sen bunu nasıl bilemezsin? Bile bile o uçak nasıl kalkar ve suçu başkalarına atarsın? Attı ve sıyrıldı."

Duyduklarımla şaşırıken ne diyeceğimi bilemedim.

"Yani hava şartlarını bildikleri halde bilerek yaptırdı diyorsun iyi de neden?"

"Çünkü o uçakça kocandan başka önemli kişilerde vardı. Onları öldürmek için."

"Ne demek önemli bunları ben neden bilmiyorum? Neden herşeyi bana anlatmıyorsunuz siz?"

Sinirle Bayrama bakarken o bir bakış atıp tekrar yola döndü. Bir pot kırmıştı ve farkına varmakla geç kalmıştı. Ben kafamda durduk yere nedenleri düşünürken aklıma gelen gerçekle nefes alamadım.

"O uçak bir terör saldırısıydı."

Geriye kalan bütün gerçekleri ise Hasan abiden öğrenecektim. Bayram ona ben söylemeden kendisi itiraf etmiş bütün gerçekleri anlattığını söylemişti. Hasan abi ise bir şey diyemedi.

"Benden neden gizlediniz? Böyle bir operasyonun içerisindeysem neden haberim yok. Sizce bu gizli tutulacak şey mi?"

Ayakta daha fazla duramadım direk koltuğa geçip oturdum. Eve girenede kadar yürümeyi tercih etmiştim daha doğrusu topallamayı. Bayram yine yardımcı olmak istemişti ama öfkemden hiç bir şeyi kabul etmedim.

"Senden emin olmadıkça açıklamak istemedik. Sadece kısa bir süreliğine. Çünkü çok duygusal davranıyorsun sorun kocan olduğu an başka boyuta geçiyorsun. Eğer öğrenseydin eminim gidip söylerdin."

Ben şokla karşımdakilere bakarken söylenenleri sindirmeye çalıştım.

"Evet söz konusu kocam olunca gözüm bir şey görmüyor ama gidip ona söyleyecek kadar salak değilim. Eğer salak olarak görüyorduysanız beni buna dahil etmeyecektiniz. Siz sadece beni bir aracı olarak kullandınız. Bir ulaşım aracı. Ve bu araçta beni tehlikeye attınız."

Hepsini yüzüne açık açık konuşurken tabi hemen itiraz geldi.

"Biz kimseyi tehlikeye atmayız. Senide öyle, her daim arkandayız. Ali Bayram diğerleri. "

Barış suskunluğunu bozmuş savunmaya geçmişti. Bir süre sessiz kalırken aklıma gelen gerçekle şüpheye düştüm.

"Fatih baba biliyor muydu?"

Hasan abiye bakarken o bakışlarını benden çekip yere eğdi. Buda demek oluyordu ki biliyordu.

"Fatihle konuşsan daha iyi. Şimdi asıl mesele farklı. Uçak kazası. Kaza olduğu bile belli değil. Eğer yine kaza diye ört bas etmeye kalkışırlarsa bu defa izin veremeyiz. Senin devreye girmem gerekiyor."

Sinirle gülerken , "Demek sınavı geçtim. Ama kötü haber ben bir kaza geçirdim ve yürüyemiyorum bile. Bu halde nasıl devreye girebilirim?"

"Sadece bir hafta, bir hafta sonra işe başlaman lazım."

Barış hep kurtarıcı olarak devreye giriyordu. Ama benim asıl konuşmam gereken Hasan abiydi.

"Bana artık anlatacak mısınız?"

Yorulmuş bir sesle isyan ederken başımı eğmiş ellerimi saçlarıma geçirmiştim. Acıyordu saç diplerime kadar acıyordum.

Kendi kendime yanarken yanıma biri oturdu.

"Çok zor günler geçiyorsun biliyorum. Yani Fatih'den öğrendiğim kadarıyla. Bunları aşman zaman alacak ama sana ihtiyacımız var. Bizede kızgınsın haklısın fakat öyle gerekti."

"O saldırı nasıl oldu?"

Şuanda teselli sözleri duymaya ihtiyacım yoktu. Sadece gerçekleri öğrenmek istiyordum.

"Pilotlardan biri hain çıktı. Yani bile isteye o düşürdü. Hava şartları o gün için uygun gözükmüyordu. Ama pilot kimseyi dinlememiş böyle bir şey nasıl olur bizde bilmiyoruz. Orada yetkililer var izin veremezler. O uçağı kaldıramaz fakat yapmış adam. Buda demek oluyor ki sadece pilot yok bu işin içinde daha çok insan var."

"Metin nasıl sıyrıldı bu olaydan?"

En çok merak ettiğim konu buydu.

"Pilotun sigorta parası uğruna uçağı düşürdüğünü söyledi. Kendisi öldükten sonra ailesi sigorta parasıyla rahat etsin istemiş güya. Bunu delillerle sundu. Sigorta kayıtları, ailesinin maddi durumu. Herşeyi kanıtladı. O hava şartlarında uçağın kalkması da kendi şirketlerinin suçu değilmiş pilot bir şekilde bilgileri değiştirmiş falanda filan. Yani bütün suçu pilota attı. "

Duyduklarımla tüylerim diken diken olurken ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Başım hala yerde sargılı olan ayağımı bakıyordum

"O uçakta çok önemli kişiler vardı. Devlet için ve gizli tutuluyordu. O yüzden bir sivil gibi o uçağa binmişlerdi. Fakat olmadı. Bunların arasında senin kocanda vardı."

Son sözü duyduğumda anda başımı kaldırıp Hasan abiye baktım.

"Nasıl yani?"

"Kocan devlete çalışıyordu. Onun şirketi sayesinde kim ne taşıyor kim terörle işbirliği içerisinde öğreniyorduk. Çok uyuşturucu baronlarını yakalattı ve silah kaçakçılarını."

Bir gerçek daha beni vurguna uğratırken afallamıştım. Bu gerçek öyle böyle değildi. Kocamın bir şirketi vardı onunla ilgileniyordu ama asıl gerçekler başkaymış.

"Peki onun sizinle işbirliği yaptığını bilmiyorlar mıydı?"

Hasan abi yanıma biraz daha yaklaşarak ellerimi tuttu.

"Bilmiyorlardı ama bir şekilde Metin öğrenmiş. O yüzden onuda hedef aldı. Fakat o hedefi alıp kendi hayatına sokacağnı asla düşünemedik. Nasıl oldu Asaf nasıl canlı çıktı o uçaktan bilmiyoruz? İşte burada tıkanıp kalıyoruz. Üstelik hafıza kaybı yaşaması. Hangisi daha kötü bilmiyoruz."

"Bir hainle birlikte yaşıyor, onunla iş yapıyor Eskiden onları yakalatmaya çalışırken şimdi onların içinde."

Gözlerimde biriken yaşlar sonunda firar etmiş bir bir ellerimize dökülüyordu. Hangi birine ağladığımı ben bile bilmiyordum. Kocamın devletle iş birliği yapması ve benden saklaması mı? Yoksa bilmeden yıllarca bununla yaşamam mı? Hiç mi şüphe etmemiştim kocamdan? Hiç mi sorgulamamıştım?

"Benden niye sakladı?"

Hıçkırıklarımın arasından kopan bir soruydu.

"Çünkü öyle gerekti."

Hasan abinin kısa ve öz cümlesi susmamı sağladı. Öyle gerekti.

"Bu kazada onunda suçu varsa? Hafızasını kaybetmesine rağmen yinede suçlu sayılır mı?"

"Hafızası ne kadar yerinde olmasa da insani duyguları yerinde değil mi kızım? Hangi akıl hangi vicdan insanların ölümüne izin verir hafızasını kaybetse bile."

Bir yumru geldi boğazıma oturdu. Yutkunamadım. O sözler bir bir oturmuştu. Eskiden devletini vatanı seven bir Asaf varken şimdi yeni kimliği Emir ona her şeyi unutturmuş muydu?

Bütün gerçekleri bir bir sindirmem gerekiyordu. Yıllarca saklananlar, şimdi olanlar. Bu halde evede gitmek istemiyordum. Çünkü Fatih babayla karşılaşmak iyi olmayacaktı. Kızgındım ona ağzımdan kötü söz çıkabilirdi. Sessizlik içinde nereye gideceğimi düşünürken onlar da bana bakıyordu. Hissediyordum. Başımı yavaşça kaldırıp Hasan abiye baktım.

"Beni pastaneye bırakabilir misiniz? Bu halde evde gitmek istemiyorum. Fatih babaya söylersiniz. Bugün yeterince yüzleşme yaşadım. Daha fazlası olmaz."

Hasan abi başını sallayarak ayağa kalktı.

"Bayram bıraksın seni!"

Tam ayağa kalkacakken durakladım. Ayağımı unutmuştum yine. Bayrama baktığımda oda bakıyor sanırım ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu.

"Sadece kolundan destek alarak gitmek istiyorum. Diğer türlü olmaz."

Ben öyle söyleyince Bayramın yüzü kıpkırmızı olmuştu. Arkadaşları ne iş diye ona bakarken o bakışlarını kaçırıyordu. Sanırım utandırmıştım. Elimi ona doğru uzatıp tutmasını istedim. Utangaç halde yanıma gelerek koluma destek oldu. Bütün yükümü ona vererek yavaşça yürümeye başladık. Keşke dedim bütün yüklerimi paylaşabileceğim biri olsaydı.

Bayramın yardımıyla arabaya binmiş yola çıkmıştık. Yol boyunca arabada sessizlik hakimdi. O sessizlik devam etmiş pastaneye ulaşmıştık. Yine onun yardımıyla arabadan inerek pastaneye girdik. Girmemle Eda'nın beni bu halde görmesi şok etkisi yaratmış elindeki bardağı düşmüştü.

"Elif ne oldu sana?"

Koşarak yanıma gelip diğer kolumdanda o tuttu. Bu arada pastanedeki müşteriler garip garip bize bakıyorlardı. O bakışlara daha fazla maruz kalmadan hemen arka tarafa geçtik

Nihayet bedenim koltuğa oturunca derin bir nefes verdim.

"Elif neden bu haldesin?"

"Küçük bir kaza geçirdim korkulacak bir şey yok."

Eda telaşla yanıma oturup elimi tuttu

"Neden haber vermedin?"

Haber verecek halim mi vardı?

"Sorun yok canım iyiyim bak."

Eda hala inanmamış gibi bana bakarken Bayram devreye girdi.

"Elif hanım eğer bir şeye ihtiyacınız yoksa ben gidiyorum."

"Yok her şey için teşekkür ederim."

Başını sallayarak son kez bize bakıp yanımızdan ayrıldı. Onun gidişiyle Eda'nın soruları dahada çoğaldı.

"Buda kim? Neler oluyor kuzum artık anlatacak mısın?"

Eda'ya sadece Can'ı ve annesini anlatırken arada Asaf'ın yaptıklarınıda özet geçmiş diğer gizli meselelere hiç girmemiştim. Bayramıda bir arkadaşım diye geçiştirmiştim. Kız bu anlatıklarımla bana gözlerini büyüterek bakarken diğerlerini duysa dilini yutardı sanırım.

"Demek Can senin kardeşin. Ben hala inanamıyorum. Bütün bu olanların ne olur şaka olduğunu söyle. Özellikle o kocan olacak öküzün yaptığı asla affedilemez Elif. Nasıl yapar sana bunu o kadını alıp nasıl gelir yanına?"

Geriye doğru uzanırken Eda'nın hala şoku atlatmasını bekliyordum.

"Ben bugün burada kalacağım. Biraz dinlenmek istiyorum. Çok yorucu gün oldu. Atlatmam lazım."

"Burada neden kalıyorsun evine gitsene kızım. Git evde dinlen haline baksana. Rengin solmuş iyice yorgunluktan."

Edaya şimdi ne diyecektim. Eve neden gitmediğimi merak edecekti iyice.

"Asuman anne kaza geçirdiğimi bilmiyor. O yüzden eve gidemem. Neyse Eda izin verirsen biraz uyusam."

"O zaman bana gidelim."

Gözlerimi kapatmış kendimi uykunun kollarına bırakmaya az kalmıştı.

"Yok burada kalırım. Hadi sen müşterilerle ilgilen."

Allahtan daha fazla ısrar etmemiş yanımdan kalkıp ön tarafa geçmişti. Bende kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.O uyuyuşla sabahı etmiştim. Bir ara Eda gelmiş bir şeyler söylemişti ama onu bile duymamıştım. Gözlerimi açtığımda sabah ezanı okunuyordu. Ezan sesini duyduğum an yerinden yavaşça doğrularak oturur pozisyonuna geçtim.

Gözlerimi zar zor açıp etrafa baktım. Etrafım kimsesizlik kokuyordu. Yalnız tek başınasın bu hayatta diyordu. Dün bir suya muhtaçtım yardımıma gelen olmamıştı bugün ise aynen devam ediyordu. O esnada ezan sesi kulaklarımda yankılanınca tüylerim diken diken oldu.

Allah diyordu ki ben burdayım. Sen yalnız değilsin. Yeterki benden umudunu yitirme.

Öylede yaptım. Allah varsa gamda yoktu kederde.

Derin bir iç çekerek masanın üzerinde duran telefonumu elime aldım. Dünden belli kapalıydı. Kimseyle konuşmak istememiştim. Elimde telefon açılmasını beklerken ardı ardına ekrana mesajlar düştü. Mesaj kısmına girdiğimde herkesten mesaj vardı.

 

Fatih baba, Can, Ali ve Asaf...

Önce Fatih babanın mesajına baktım.

"Elif kızım herşeyi öğrenmişsin inan sana anlatacaktım sadece zamanını bekliyordum. Ne olur affet kızım beni!"

Sıradaki mesaja girdim.

Can 

"Elif abla iyi misin? Seni çok merak ediyorum. Kızarsın diye yanınada gelemiyorum. En azından iyiyim diye bir mesaj at ne olur."

Tek tek mesajları okurken gözlerim dolmuştu ama hala damla düşmemişti.

Sıradaki mesaja geldim Asaf'a...Elim titreyerek mesajı açtım. Sesli mesaj atmıştı. Üzerine tıklayıp dinlemeye başladım.

"Elif, Elif, Elif ismini söylerken kalbimde bir nokta öyle hızlı atıyorki sebebini bilmiyorum. Dudaklarım sadece artık senin ismini söylemek istiyor. Burnum artık sadece senin kokunu istiyor. Elif bana neler oluyor böyle? Ben seni tanımadan önce böyle değildim. Sadece Mercan'ın ismini söyler sadece onum kokusunu özlerdim. "

Mercan ismini duyduğum an kayıtı durdum. Derin bir nefes aldım. İsmini duymak bile sinirlerimi bozuyordu.Sakinleştiğimde tekrar açtım ses kayıdını bu defa araya müzik girdi. Ahmet kayadan korkarımdı. Demek insan hafızasını ne kadar kaybetsede bazı şeylerden vazgeçemiyordu. Eskiden de çok dinlerlerdi bunu müziği. Kulaklarım sözlerine odaklanıken bir iç çektim.

 

Geceden karanlık sebebim

Geceden mülteci kederim

Korkarım, dönmez yüreğim

Korkarım güzelim, korkarım

Geceden karanlık sebebim

Geceden mülteci kederim

Korkarım, dönmez yüreğim

Korkarım güzelim, korkarım

Gerçekten korkuyor musun Asaf? Gerçekten bana bir şey olmasından dolayı mı böyle uzaksın?

"Elif!"

O ismimi bir kez daha fısıldadı yüreğim burkuldu.

"Elif beni affedebilecek misin?Dünkü yaptığımdan dolayı affeder misin? Çünkü bilerek olmadı. Bilerek canını yakmak istemedim. Bir anda oldu herşey bir anda elimden tutup çekiştirdi. Ben gelmek istemedim ama engelde olamadım. Gördüm gözlerindeki acıyı inan benimde canım acıdı. Özür dilesem biraz olsun kalbindeki sızı geçmez mi?" Bir iç çekti.

Susmuştı yine. Sadece müziğin sesi vardı.

Geceden mülteci kederim diyordu. Korkarım dönmez yüreğim diyordu. Ama sen dönsem olmaz mıydı? Sen hatırlasan olmaz mıydı?

Artık ellerimdeki can çekilmişti. Tutamadım telefonu masanın üzerine bırakıverdim. Ses kaydı hala devam ediyordu. Arada nefes alışları, arada oflamaları ile devam etti.

"Elif Asaf eskiden masummuydu? Bir insana zarar verir miydi? İyi bir insan mıydı? Elif biliyor musun eğer Asaf iyi bir insansa artık ben o olmak istiyorum. Gerçek beni hatırlamak istiyorum ama olmuyor. Olsa bile şimdiki halim o Asaf'ın yüzüne nasıl bakacak? Emir var ya Emir bütün benliğimi aldı Elif. Ben artık masum değilim. Ben artık Asaf olamam."

Ve ses kaydı orada bitmişti. Son sözleri duvar gibi çarparken donuk şekilde telefona baktım. Neden böyle söylediğini az çok anlamıştım. Uçak kazası...

Asaf'a neler yapmışlardı böyle? Onu bu hale nasıl getirmişlerdi. Masumluğunu yok edecek kadar nasıl silmişlerdi hafızasını?

 

 

Bölüm : 06.03.2025 02:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...