33. Bölüm

Savaş başladı

Çilem Akpınar
gulumse_gulumse

Çocukken bez bebeğime anlattığım bir masal vardı. İki küçük arkadaşın hikayesiydi. Bayram ve Elifin. Birbirlerine ne olursun sahip çıkmalarını, birbirlerine yardım etmelerini anlatırdım. Küçük Elifin ilk defa sevildiğini hissettiği, onu koruyan biri olduğu küçük masal. Fakat bu masal çok kısa sürmüştü. Yolları ayrılmak zorunda kalmış Elif yine yalnız kalmıştı. Aslında ona dedesinin saatini emanet etmişti. Onu bırakmaması için eğer bir gün bırakırsa da o saati geri vermek için dönmek zorunda kalsın istemişti.

Bu isteğim gerçekleşmişti yıllar sonra o saat ve arkadaşım geri gelmişti. Yanlış zamanda yanlış şekilde. Çünkü benim dokunduğum hayat bir şekilde soluyordu. Yok ediyordum hayatı. Bayramında hayatı tehlike girmişti. Kimin yüzünden benim.

Ben hayatımda bu acılar bitsin isterken kendime başka acılar açıyordum. Hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünde geçerken kulaklarımda bir silah sesi yankılanıyordu . Bir acı haykırış. Kendi haykırışımı duyuyordum. Ardından Asafın sesi karışıyordu. Elif yapma diyordu, ne olur veda eder gibi konuşma. Yapma.

Bütün sesler birbirine girmişti. Bayram Asaf ve ardından bir bebeğin ağlama sesi.

Elim birden karnıma giderken orada boşluk bozguna uğratmıştı.

Ama benim bebeğim ölmüştü. Bu ağlama sesi kimindi? Benim bebeğimin sesi miydi?

Zihnim karanlığa bürünmüş sadece sesler duyuyordum.

"Şu kadının yüzüne su dökün ayıltın çabuk."

Sonra yabancı bir kadın sesi duydum. Bu kimdi? Ben neden böyle karanlıktayım diye sorgularken yüzüme soğuk bir şeyin dökülmesiyle nihayet o karanlıktan kurtulmuştum. Ürpererek gözlerimi aniden açmış aniden nefes alıp vermiştim. Sanki önceden nefes almıyor gibiydim. O soğuk su beni kendime getirmişti.

"Ooo prensesimiz sonunda gözlerini açtı."

Duyduğum sesle önce neler olduğunu anlayamadım. Göz kapaklarımdan akan su görüş açımı engellediği için bir süre bulanık gördüm. Su damlacıkları yüzümden damlarken gözlerimi zorla açıp karşımda duran kadına baktım.

"Merhaba Elif!"

Bu ses bu görüntü ve en son görmek istediğim kişi.

"Sanırım daha benim kim olduğumu algılayamadın. Ben Mercan. Hani Emirin ay pardon Asafın karısı olan. Burasıda senin sonun olacak mahzen. "

Gözlerimi kapattım biraz durdum ve kahkahayı patlattım. Ama öyle böyle gülmüyordum sesim mahzen dediği bu terkedilmiş gibi gözüken fabrikayı inletiyordu. Ben deli gibi gülerken Mercan bana tuhaf tuhaf bakıyordu.

"Anlaşılan daha eziyetlerimi görmeden uçtun sen."

Eziyetlerini görmemişim güya hayatımı ateşe veren o değilmiş gibi. Beni kaçırıp bir sandalyeye bağlamamış gibi hala eziyetlerimi görmedin diyordu. Asıl eziyeti ben ona yaşatacaktım haberi yoktu. Birden gülmeyi kesip öfkeyle gözlerinin içine baktım.

"Asıl sana yapacaklarımı görmeden sakın bir yere uçma küçük şeytan."

Söylediklerime şaşırırken yanıma yaklaşıp üzerime doğru eğildi.

"Elin kolun bağlı, bu kadar adamın içinde bana bir şey yapacağını mı düşünüyorsun? Valla böyle düşünmene çok üzüldüm. Sen akıllı bir kadındın. Ama belli sende devreler yanmış."

Yüzüme doğru bir yılan gibi tıslarken içimdeki öfkem kabardı kabardı ve başımı yüzüne geçirmemle geriye doğru sendeledi.

"Sen az önce ne demiştin devrelerim mi yandı? Yanmış mı sence?"

Eliyle burnunu tutarken canı çok yanıyordu resmen gözleri dolmuştu. Birde sanırım estetikli burnuna birazcık hasar bırakmıştım. Bu haline gülerken bir hışımla üzerime doğru gelerek yüzüme bir tokat indirdi. Ardından saçlarımı tutup geriye doğru çekiştirdi. Canım yansada ona belli etmedim gülmeye devam ettim.

"Seni bitireceğim. Seni kendi ellerimle öldüreceğim. Ama önce kızımı bana getirmen lazım. Önce kızım sonra sen. Fatih kocamı ara bakalım ne yapıyormuş bir sesini duyalım."

"O senin kocan değil."

Saçlarımı biraz daha çekiştirince dudaklarımdan küçük bir inilti çıkmasına engel olamadım.

" Hala onun üzerinden hayal kuruyorsan gerçekten aptalsın. Asaf benim oldu. Benden bir kızı oldu. "

Böyle konuştukça damarıma basıyordu biliyordu canımın ne kadar yandığını. Saçlarımdaki acıyı geçmiştim kalbimdeki acı benim sonum olacaktı.

"Mercan hanım telefon hazır."

Mercan adamının konuşmasıyla saçlarımdan elini çekip benden uzaklaştı. Telefonu alıp birşeyler yaparak telefonu ikimizin arasına doğru uzattı.

Sanırım hoparlörü açmıştı benimde duymam için.

"Kocacım nasılsın?"

Özellikle o sözü söylerken gözlerime eğlenerek bakıyordu.

"Mercan sen! Hala beni hangi yüzle arıyorsun?"

Asafın sesini duyduğum an bedenim gevşedi. Şuanda onun sesini duymak bana güç verecekti.

"Ah ama sevgili kocacım ben seni arayacağımı söylemiştim şimdi neden böyle konuşuyorsun?"

"Mercannnn!"

Asafı göremezsem bile sesinden ne kadar öfkeli olduğunu anlıyordum.

"Bence direk konuya girelim hayatım. Sen kararını düşündün mü? Sana koskoca üç gün verdim. Yani karar vermişsindir."

Bunları söylerken gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.

"Ben hiç bir karar vermedim. Senin o dediğin asla olmayacak anlıyor musun beni?"

"Ama çok üzgünüm hayatım şuanda bir karar vermek zorundasın. Çünkü yanımda bir misafir var."

"Kim var?"

Asaf galiba benim kaçırıldığımı bilmiyordu. Soruyu sorarken çekinerek sormuştu.

"Çok sevgili Elifimiz var." Demesiyle derin bir sessizlik oluştu. Mercan kaşlarını çatıp bana bakarken bende telefona bakıyordum.

"Yalaaan yalan söylüyorsun."

Nihayet o sessizlik bozulmuştu.

"Hayır hayatım yalan değil. Sevgili Elife bir seslen istersen."

Mercan karşımda avına ulaşmış avcı gibi gülerken ben yerimde duramıyordum. Ah ellerim bağlı olmayacaktı.

"Şu ellerim bağlı olmasaydı ah!"

"Elif gerçekten sen oradasın."

Asafın seslenişi duyunca bakışlarım tekrar telefona döndü sanki görecekmiş gibi heyecanlanmıştım.

"Sen nasıl olur? Nasıl o kadının eline düştün? Elif ne olur bana bir rüya olduğunu söyle."

Cevap veremedim sessiz kaldım.

"Elif sana diyorum. Cevap ver iyisin değil mi? Bir şey yapmadılar sana değil mi? Elif ne olursun rüya de olamaz sen orda olamazsın."

Asaf öfkeyle bağrırken sertçe yutkundum.

"Buradayım. Tam düşmanımın karşısında. Hesaplaşma vakti gelmişti değil mi Mercan?"

Mercana baktım konuşması için. Son söylediğim galiba hoşuna gitmemişti.

"Mercan eğer onun kılına zarar verirsen var ya!" Araya Asafın sesi girince bana cevap veremedi.

"Eğer ona zarar vermemi istemiyorsan bana kızımın yerini söyle."

Başımı hırsla sağa sola sallarken yerimde kımıldandım ayağa kalkmak için ama ipler engel oluyordu.

"Asaf asla böyle bir şey yapmayacak. O çoktan kızını seçti."

"Asaf öyle mi kocacığım sevgili Elifini seçmiyor musun?"

"Lanet olsun sana Mercan ben kimseyi seçmiyorum. Eğer onun kılına zarar.."

Sözüni keserek araya girdim."Asaf Periyi seçeceksin beni unutacaksın anlıyor musun? Kızın öncelikli ben ise bir hiçim anlıyor musun beni?"

"Sen sen nasıl böyle konuşursun Elif? Sen benim için nasıl hiç olursun?"

Asafın bağırması fabrikayı inletsede ben etkilenmedim. Çünkü doğruyu söylüyordum

Onun için hiç değil miydim?

"Ah ama yeter sizi daha fazla dinlemeyeceğim. Asaf sana iki gün mühlet düşün taşın kesin bir karar ver. Yoksa hiç iyi şeyler olmayacak ona göre." Demesiyle telefonu kapattı. Asafın konuşmasına bile fırsat vermeden.

"Senin istediğin olmayacak. O sana asla kızını vermeyecek anlıyor musun?"

Sinirlenerek tekrar üzerime eğilip bu defa sıkıca çenemden tuttu.

"Yani diyorsun ki benden vazgeçecek. Seni değil kızını seçecek. Buda demek oluyor ki seni hiç bir zaman hatırlamadı hatırlamayacak. Kaybeden sen olacaksın."

Çenemi sertçe bırakıp benden uzaklaşarak arkasını dönüp gitti. Bakışlarım boşluğa düşerken sağ gözümden bir yaş aktı.

Ben baştan kaybetmiştim. Şimdi kaybetsem ne olurdu? Önemli olan bir babayı kızına kavuşturmak değil miydi? Aklıma Bayram gelince bir gözyaşı daha düştü gözümden. Ne durumdaydı? Neden böyle olmuştu? Onun vurulmaması gerekiyordu. İyileşince bunun hesabını soracaktım ondan.

Başımı kaldırıp etrafa şöyle bir baktım. Terkedilmiş bir fabrikada yirmiyi geçgin adamla hepsinin belinde silah karşımda öyle duruyorlardı. Halbuki karşılarında elleri kolları bağlı bir kadın vardı. Bu halde ne yapabilirdim? Daha savaş başlatmamıştım bile. Başlattığım an bura yer yerinden oynayacaktı.

 

 

 

 

 

Bölüm : 05.07.2025 15:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...