26. Bölüm

Seni seviyorum

Çilem Akpınar
gulumse_gulumse

Gökyüzünden bir yıldız kaydı ve bizim eve düşmüş bulundu. Yıldızımın başına gelmeyen kalmamışken buda gelmişti. Hop kendini biranda yerde bulmuştu. Şimdi karşımızda ise ağrı sızı içinde oturuyor hastaneyede gitmiyordu.

 

"Anlamadım ki bu neyin inadı? Tamam fazla yüksekten düşmedin ama bacağım ağrıyor diyorsun. Bak yeni iyileştin kötü bir şey olmasın."

 

Ben telaşla yüzüne bakarken o hala iyiyim havası veriyordu ama değildi.

 

"Korkma kızım ona bir şey olmaz."

 

Abimin umursamaz konuşması kulaklarıma ulaşınca öfkeyle dişlerimi sıkıp ona doğru döndüm.

 

"Bak sen hiç konuşma fena olacak."

 

"Ben ne yaptım kızım sanki merdivenden tutup aşağı mı yittim? Kendi salaklığı düşmeseymiş."

 

Hala ben ne yaptım diyordu.

 

"Eğer onu eve alsaydın bu halde olmayacaktı."

 

"Dilruba tamam ben iyiyim. "

 

Bakışlarımı abimden çekip yakışıklıya çevirdim.

 

"İyiysen şuan neden bacağına buz koyuyoruz Yağız oğlan?"

 

"O önlem almak için yoksa bir şeyim yok."

 

"Yağız oğlum cidden sen niye kapıdan gelmedin?"

 

Canım babam harika bir soru atmıştı ortaya.

 

"Babacığım onu istersen abime sor neden kapıdan gelmemiş?"

 

Babam abime merakla bakarken abim parmağını kaldırıp bana doğru salladı.

 

"Kızım sen kardeş değil resmen düşmansın."

 

"Hop Ersin o nasıl söz?"

 

Annem öfkeyle abime çıkışırken bir anda ortam gerildi. Halbuki abim birşey dememişti.

 

"Bir daha öyle bir söz et hiç iyi olmaz Ersin?"

 

"Tamam anne ondan bir şey yokki sen neden böyle birden sinirlendin?"

 

Annemin bakışları hala abimde beni hiç duymuyordu.

 

"Anne bir anda oldu o manada söylemedim ben."

 

"Ya siz iyi misiniz? Anne neden bu kadar sinirlendin ki sen? Biliyorsun abimle biz böyle şakalaşırız."

 

Ben ortadaki durumu anlamaya çalışırken babam annemi yanına gidip ellerinden tuttuğu gibi mutfağın yolunu buldular. Ben arkalarından bakarken abimde salondan bir hışımla çıktı.

 

"Ne oldu şimdi ben hiç bir şey anlamadım?"

 

Yağız oğlana bakıp dudaklarımı büzdüm.

 

"Bende anlamadım ki!"

 

Cidden anlamamıştım. Son günlerde herkesin davranışları değişmişti. Ama şuanda bunu düşünecek durumda değildim. Yakışıklının iyi olması önemliydi, elimi uzatıp sıkıca elinden kavrayıp yüzüne baktım.

 

"Yağız oğlan iyisin değil mi?"

 

Diğer elini kaldırıp yanağımı yavaş yavaş okşadı.

 

“Korkma artık iyiyim ben!"

 

Gözlerim çoktan dolmuş ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Herşey üst üste gelmişti ve ben artık her olaya ağlıyordum.

 

"Daha yeni hastaneden çıktın sayılır. İyileşmeden birde düştü Allahtan yüksek değildi. Niye böyle bir şey yapıyorsun anlamıyorum. Bana bir mesaj atsan seni eve alırdım. Ama o abim.."

 

Dudaklarıma kapanan elle sözcüklerim yarım kaldı.

 

"Biraz nefes alsan güzelim! Ben iyiyim diyorum inanmıyorsun."

 

Başımı sağa sola sallayarak göğsüne sığınıp gözlerimi kapadım.

 

"Dilruba sende başka bir şey var. Ne oldu güzelim?"

 

Omuzlarımı silkeyerek cevap vermedim. Şuanda onum şefkatli göğsüne ihtiyacım vardı. Gözlerim kapalı onu sıcaklığıyla kendimi iyi hissederken abimin sesini işittim.

 

"Bugün maç var izleyelim mi?"

 

Bu soruyu sanırım bize soruyordu.

 

"Bana sakın Galatasaraylıyım deme yoksa kalpten giderim."

 

Yağız oğlan abime en kritik soruyu sorarken başımı göğsünden çekip muzurca gülümsedim.

 

"Hemde en fanatiğinden."

 

"Sakın sende Fenerbahçeliyim deme!"

 

"Tam üstüne bastın. Hemde en fanatiğinden."

 

İşte şimdi bitmiştim. Zaten aralarında husumet vardı, bundan sonrada o husumet sanırım hiç kapanmayacaktı.

 

"Oğlum Allah aşkına senin sevilecek tarafın yok mu? "

 

Abimin sorusuyla hemen atladım.

 

"Abi bu ona söylenecek söz mü? Ben ona niye yakışıklı diyorum. Adam yürüyen yakışıklı çok ayıp valla!"

 

"Dilruba ben sanamı sordun mu kızım?"

 

Abim bana kötü kötü bakarken bende ona aynı şekilde baktım.

 

"Bak zaten sana sinirliyim beni daha fazla sinirlendirme."

 

"Çok konuşma hadi git maç başlamadan çay yap. Şu masayı bir donat. Bugün şu herifin ifadesini alayım."

 

Herif derken Yağız oğlana mı diyordu?

 

"Herif derken?"

 

"Senin yakışıklı!"

 

Birde çok güzel sözmüş gibi üstüne basa basa söylemesi. Allahım bu abim gerçekten beni deli edecekti vallahi billahi sonunda çıldırcaktım. Yağız oğlan o esnada yanağımdan bir makas alıp göz kırptı.

 

"Hadi gülüm bir çay yapta şu abinin asıl ben ifadesini alayım."

 

Ben bir abime bir Yağız oğlana bakarken onlar çoktan televizyon karşısında yerlerini almışlardı. Bu gecenin sonu hiç iyi gözükmüyordu. Acaba hangisi sağ çıkacaktı? Yoksa bu hikayede yanan ben mi olacaktım?"

 

"Oğlum hakemin pisliğine bak adam resmen taraf tutuyor."

 

"Hadi ordan yeniliyorsunuz diye hakeme iftira atma!"

 

Evet gecenin sonu hiç gözükmeyecek demiştim. Fenerbahçe bir sıfır öndeyken abim başlamıştı bütün itirazlara.

 

"Bak herife bak bilerek vuruyor adamın ayağına. Oğlum siz varya çok fenasınız. Zaten seni hiç sevmiyordum artık hiç sevmeyeceğim. Çünkü fenerbahçelisin."

 

Abimin Yağız oğlandan nefret etmesi için bir bahane daha çıkmıştı. Süperdi valla.

Ama benim aklım başka bir şeye takılmıştı.

 

"Yakışıklı!"

 

"He güzelim!"

 

Güzelim diyordu ama yüzüme hiç bakmak yoktu. Benim sinirler gittikçe tepeme tepeme gelirken derin bir of çektim.

 

"Güzelim neden ofluyorsun? Bir şey mi oldu?"

 

Adamın tam karşısında bacak bacak üstüne atmış kollarım bağlı şekilde oturuyordum ama yakışıklının hiç mi hiç dikkatini çekemiyordum.

 

"Çok şey oldu Yağız oğlan. Mesela sen benim hangi takımlı olduğumu bile sormadın. Sence bu sorun değil mi?"

 

Bence çok büyük sorundu

 

"Hangi takımlısın güzelim!"

 

Güzelim diyordu ki sinirlenmeyeyim.

 

"Oda senin gibi fenerli. Bu kız cidden hain. Önce fenerli oldu şimdide seni karşıma getirdi."

 

Bu güzel cevabı veren kimdi sizce? Bizim her anımıza ortak olan canım abim.

 

"Abi sana mı soruldu sen cevap veriyorsun?"

 

"Sus kız zaten sinirlerim bozuk."

 

"Aha geliyor ikinci golde geliyor. Hadi oğlum hadi!"

 

Sinirle Yağız oğlana bakarken birden bir bağırış koptu. Sonra yakışıklı oturduğu yerden kalkıp bana doğru koşmaya başladı.

 

"Hop hop ne oluyor?" Derken yakışıklı çoktan yanıma ulaşmış ellerini bacaklarımın altından geçirip hızlıca kucağına almıştı.

 

"Gol gol işte bu! Güzelim gördün mü gol attık."

 

Güzeli şuanda göremiyordu çünkü kucağında beni etrafında döndürdüğü için dünyam dönüyordu.

 

"Yağız ay bırak beni başım dönüyor."

 

"Güzelim ne bırakması gol attık diyorum gol!"

 

Yağız oğlan öyle bir moda geçmiştiki beni bile duymuyordu. Habire ortada dönüyorduk. Kucağında ben.

 

"Ay valla midem bulanıyor. "

 

"Oğlum bıraksana kızı. "

 

Abimde gecikmeden araya girmişti. Ama duyan kimdi? Yağız oğlan birden durup abime doğru döndü. Kucağında ben pis pis sırıtmaya başladı.

 

"Gördün mü lan nasıl gol attık. İşte yenerler adamı böyle."

 

Bence bu halde abime denecek en son sözdü. Kucağında ben yani kardeşi. Birde yenilen takımı. O yüzden elimle Yağız oğlanın omzuna bir tane vurup bana bakmasını sağladım.

 

"Bence ölümüne susamadıysan sus. Bu defa ben bile elinden alamam."

 

Yağız oğlan sanki beni hiç duymuyormuş gibi melül melül bakarken birden yüzünü yüzüme doğru yanaştırmaya başladı.

 

"Bak sakın düşündüğüm şeyi yapma yakışıklı biteriz."

 

Ben kucağında korku içinde kıvranırken o başka diyarlara gitmişti. Bu defa o öpücük gelirse yine abimin önünde kesin sabaha helvamız kavrulurdu.

 

"Oğlum o yüzünü sakın yaklaştırma bak!"

 

Abim elini kaldırıp baş parmağıyla Yağız oğlanı tehdit ederken gerçekten tehdidi çok geçmişti oturduğu yerden ben bile korkmuştum. O kadar yani. Bir zahmet kalkıp beni yakışıklının kollarından kurtarabilirdi. Ama kalkma zahmetinde bulunmadan uzaktan uzağa tehdit yağdırıyordu. Abime sinirle bakarken Yağız oğlanın yüzü çoktan yüzüme yanaşmış baygın baygın bakmaya başlamıştı. Başımı hayır anlamında sallarken o pis pis sırıtarak geldi geldi tam dudişlerimin hizasında durdu.

 

"Bak ailem içerde!" Dememle dudaklarımdan bir hıçkırık koptu.

 

"Lannn sana diyorum."

 

"He abi ona diyorsun." Sesim bir fısıltı gibi çıkmıştı ama arkamızdan gol diye bağıran sipekerin sesi odada yankılanmıştı.

 

"Bak biri gol attı galiba Galatasaray yakışıklı."

 

O dudişler tam değecekti bir gol yardımıma koştu. Hemen başını çevirip televizyona baktı. Onunla birlikte bende baktım ve kim gol attı dersiniz. Fenerbahçe. Sevinmem gerekirken üzüldüm çünkü bu gol bize fena şeyler yapacaktı.

 

"Üçüncü golde geldi heyt be!" Yağız oğlan birkez daha keyiflenirken arkamızda abimin isyan dolu seslerini duydum. Tam önüme dönüp ona bakacaktım ki dudişlerime dokunan öpücükle kalakaldım.

 

Sonunda yakışıklı istediğini almış kısa bir öpücük bırakıp uzaklaşmıştı. Ben öpücüğün heyecanını yaşamak isterken abimin borozan sesi bütün evi inletti. Daha ne olduğunu anlamadan kendimi kanepede bulmuş ortalık savaş alanına dönmüştü. Yakışıklı hangi ara beni koltuğa fırlatmış abim ne ara onun üstüne yürüyüp yumruk atmıştı inanın hiç birini anlamamıştım. Şok içerisinde önümde çocuk gibi dövüşen koca adamları seyrederken annemle babamda gelmiş tam olmuştuk.

 

"Oğlum ne yapıyorsunuz siz?"

 

Zavallı babam onları ayırmak için araya girmiş oda kendini diğer koltukta bulmuştu.

 

"Ay çocuklar ne yaptınız?"

 

Annemin kibar sesi bile ortamı yumuşatamamıştı.

 

"Allah sizi ne yapmasın. Babama nasıl dokunursunuz siz?" Diye cırlayıp bende yerimden kalkıp İkisinin kafasına birer tane geçirdim. İkisi aldığı darbeyle bana bakarken sinirle soludum.

 

"Babama dokunmayacaktınız."

 

Hala ne olduğunu anlamamışlar saf saf bana bakıyorlardı. Yağız oğlan yerde,abim onun yakasından tutmuş bana karşı poz verirken eğilip bir tane yakışıklıya vurdum. Sonra tekrar abime.

 

"Abi varya seni çok fena dövmek istiyorum ama dua et abimsin. "

 

"Kızım ne yaptım ben? Asıl şerefsiz aha sevgilin. Seni öpen o, onu döv."

 

Yalnız o eller hala yakışıklının yakasından kopmamıştı. Yağız oğlanda hiç müdahale etmiyordu.

 

"Bütün bunlar olmadan önce engel olacaktın be. Oturduğun yerden oğlum düşündüğüm şeyi yapma deyip hiç müdahale etme. Sonra gel döv. "

 

"Dilruba ama ben şey ettim."

 

"Ney ettin abi? Ayrıca o yakayıda artık bırak."

 

Ben söyleyince nihayet jetonları düşmüştü. Abim tuttuğu yakayı bakarken Yağız oğlan o ellere bakıyordu.

 

"Ersin bırak bak fena olacak."

 

Gerçekten Yağız oğlanda abime benzemeye başlamıştı.

 

"Dilruba kızım ne oldu burda ben hiç bir şey anlamadım."

 

Annemin tekrar kibar sesini duyunca ona baktım.

 

"Anneciğim ne olacak yakışıklı beni öptü abimde onu dövdü."

 

"Ne?"

 

"Ne?"

 

"Abin beni bir kere dövmedi."

 

"Dövdüm oğlum!"

 

Bütün konuşmalar birbirine girerken derin bir of çektim. Cidden artık oftu. Annemle babam benim sözlerimle ne komasına girerken diğerleri inkar modundaydı.

 

"Ay yeter be sizle mi uğraşacam. Ben odama gidiyorum."

 

Hiç birinin konuşmasına izin vermeden yanlarından hızlıca ayrılıp odama geçerek kapımı sertçe kapadım.

 

Gerisi büyük bir sessizlik. Sanırım onlara bu tavır yetmişti. Sinirle yatağımın üstüne oturup elimi saçlarıma geçirdim. Artık stresten saç diplerim ağrıyordu. Ama yok ben biliyordum böyle olacağını. Gecenin kötü biteceği daha baştan belliydi.

 

Bir süre daha oturup sakinleşmeye çalıştım. O ara ellerim dudaklarıma gitmiş ve salak salak sırıtmaya başlamıştım.

 

"Şapşal ya! Ama ayrıca romantikte. Adamdaki cesarete bak yine abimin önünde şap diye öptü. "

 

"Konu senin dudişler olduğu sürece ben herşey yaparım gülüm!:

 

Duyduğum sesle birden korkarak karşıma baktım. Yakışıklı kapının pervazına omzunu yaslamış bana bakıyordu.

 

"Ay sen hangi ara geldin?"

 

"Öyle dalmışın ki duymadın."

 

"Cidden duymadım ama!"

 

Omzunu kapıdan ayırıp adımını odaya atıp kapıyı kapadı. Ayrıca bütün bunları yaparken bir karizmayla yapıyordu ki sormayın.

 

"Öpücüğe öyle dalmışsın ki beni bile duymadın güzelim!"

 

Ay bu cilve de neydi böyle? Bugün Yağız oğlanda pek bir cilve vardı. Benim yapmam gereken cilve ona geçmişti. Ama eriyip bitmek olmazdı. Hemen elimi kaldırırak,

 

"Bir adım daha atayım deme!" Diye durdum.

 

Bu çıkışıma afallasada yine gülmeye devam ediyordu.

 

"Ne oldu korkuyor musun gülüm?"

 

"Yooo neden korkacağım ki?"

 

He Dilruba ufak atta civcivler yesin. Ben kendime inanmazken o nasıl inanacaktı.

 

"Sen bir kızardın sanki."

 

Evet kızarmış olabilirdim çünkü yüzüm yanıyordu.

 

"Bak şu cilveyi kes fena olacak."

 

Büyük bir kahkaha atarken adım adım bana doğru yaklaşmaya devam etti.O geldikçe bende yatakta geri geri gidiyordum

 

"Ben cilve yapmıyorum güzelim. Sadece sana yürüyorum."

 

"Ay yürüme o zaman bak orda dur. "

 

Geldi geldi üzerime doğru eğilmeye başladı. Benimde kaçacak yerim kalmamıştı. Sırtım yatağın başlığına yapışmış son durağa gelmiştik.

 

"Yağız bak bizimkiler içerde!"

 

Sesim öyle kısık çıkmıştı ki valla kendime inanamıyordum.

 

"Biliyorum içerdeler ama bir şey yapmıyoruz ki."

 

Öyle diyordu ama üzerime eğilmiş yüzlerimizi yine yakınlaştırmıştı.

 

"Bence yürümenin zamanı değil. Sen başka zaman yürü."

 

"Bence tam zamanı."

 

Bugün Yağız oğlana resmen sözümü dinletemiyordum. Gözlerine bakarken içimde bir yerler titredi. Daha kendime engel olamıyordum acaba ona nasıl olacaktım?

 

Burnu burnuma sürterek bir iç çekti. Zaten o iç çekişle ben gözlerimi çoktan kapatmıştım.

 

"Uzak durmak çok zor. Sen karşımda dururken gerçekten zor."

 

"Hı hı!"

 

Konuşma yeteneğimi yine kaybetmeye başlamıştım sanırım.

 

"Üstelik sen böyle uslu durdukça."

 

"Hı hı!"

 

Evet yine takıldık.

 

Yağız oğlan dudaklarını yanağıma bastırırken bir içte ben çektim.

 

"Bak abim gelirse karışmam."

 

Söylediğime gülümserken bu sefer dudakları diğer yanağımı buldu. Orayada uzun bir öpücük kondurdu.

 

"Dilruba!"

 

"Hı!"

 

"Seni çok seviyorum."

 

"Hı!"

 

Evet benim devreler yine yanmıştı. Çünkü öyle bir söz duymuştum ki devrelerin yanması normaldi. Dudakları alnıma doğru yol alırken bir kez daha fısıldadı.

 

"Dilruba seni seviyorum."

 

Kalbim hızlı atarken ellerimi kaldırıp onu kendime doğru çekip boynuna sıkıca sarıldım.

 

"Bende seni çok seviyorum Yağız oğlan. Hemde öyle böyle değil."

 

Mutlulukla tebessüm ederken sağ gözümden bir damla yaş yastığa düştü.Ağlıyordum ama üzüntüden değildi sadece mutluluktandı. Ona sıkıca sarılırken dua ettim. Allahım dedim ne olur ayırma bizi! Ne olur beni onsuz bırakma!

 

"Dilruba bana anlatmak istediğin bir şey var mı?"

 

Göğsünde yatarken derin nefes alıp verdim. Anlatmam gerekiyordu oda zaten anlamıştı bir şeyler olduğunu.

 

"Rüyamda gördüğüm biri var. Baba dediğim. Ama o babam değil başka biri. Ve babamlar benden bir şeyler saklıyor. Beni birşeylerden uzak tutmak istiyorlar. Yıllardır tuttukları gibi. "

 

"Neden şüpheleniyorsun?"

 

Yağız oğlan merakla sorarken o zor sözcükler dudaklarımdan firar etti.

 

"Sanırım benim gerçek ailem değiller. O rüyamda gördüğüm adam ise gerçek babam!"

 

Dudaklarımdan firar eden sözlerle Yağız oğlan yattığı yerden aniden kalktı. Onunla birlikte bende kalkmak zorunda kaldım.

 

"Sen neler diyorsun Dilruba?"

 

Gözlerimi kapatıp bir süre bekledim. Çok zordu bunu itiraf etmek ama gerçek olan buydu.

 

 

Bölüm : 25.04.2025 23:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş