24. Bölüm

Acı,Keder ve Ölüm

Güneş
gunes_ay21

Acımasız ve gaddar olmak zorunda değildim. Ben hiçbir şeye zorunda değildim aslında ama böyle olmaya ihtiyacım vardı. Ben hiçbir zaman gaddar deli divane bir katil değildim. Ben katil bile değildim. Tabi işkence sevmem bu benim suçum değil.

Yaşamının kuralı bu güçlü olan zayıfı ezer. Bir kadın sadece gücü ve kudreti kendi hakkın ile kazanabilirsin bir erkek gibi senin arkanı destekleyebilecek birileri olmaz.

İnsanların kafasın da oluşturduğu güçlü kadın ne demekti?

Kocasına bağlı olmayan, ev işleri yapmayı zayıflık olarak gören, kocasının hiçbir sözünü dinlemeyen baskıcı kadın mı demekti?

Yoksa yaşadığı her türlü zorluğa rağmen dimdik ayakta durabilen güçlü kadınlara mı denirdi?

Ekim ile benim aramdaki en yegane fark bu işte.

Ekim insanların aklında oluşturduğu güçlü kadın figürü iken ben dimdik ayakta durmaya çalışan kadındım.

Zayıf biri miydim yani? Sanmıyorum.

Zayıf biri değildim ve olmazdım da böyle bir lükse sahip değilim. Yaşamak istiyorum. Ben doğarken bile ölümle mücadele etmiş insanım yaşamaktan bu kadar kolay vazgeçmem.

Ama ölü gibi yaşamak, yaşamak sayılırsa.

Ayna da gördüğüm kadınla dudaklarım kıvrıldı. Üzerimde ki saten beyaz elbise tüm vücudumu sarmalamıştı. Uzun derim bir yırtmacı,göğüs ve sırt dekoltesi vardı. Her zerresi ile Eflin'nin varlığını haykırıyordu fakat öyle bir detay vardı ki Eflin'nin öldüğünü Efnan 'nın geldiğini anlatıyordu.

Elbisenin sol tarafında tam belim ve kalbimin olduğu yerde kırmızı lekeler vardı. Kan lekesini anımsatıyordu insana.

Demiştim ben sevdiğim renkten geriye kalan kanlı bir lekeydi diye.

Ayağıma topuklu ayakkabıları giydiğim de saçlarımı dağınık bir topuz yaptım.

Bu geceye diğer damgasını vuracak olan ise boynumda kan ile kaplanmış inci kolyeydi. Yine onunda sol tarafında derin bir kan izi vardı. Maske takmak pek hoşuma giden bir şey değildi ama Arden tamamı söylemişti. Yine beyaz bir maske ve sol tarafında yine kırmızı leke vardı.

Dudaklarıma sürdüğüm kırmızı ruj ile işim bitmişti benim. Aşağı indiğimde Arden yani Kaıren çoktan hazırlanmıştı. Yine her zamanki gibi lacivert bir takım giymişti. Buda onun ikonikliği.

O günkü kavgadan beri onunla hiç konuşmamıştık. İkimiz de bir şey demeden arabaya doğru ilerledik. İkimizdeki inat keçilerde yoktur. Kıyamet kopacak ki anca konuşalım.

Araba ilerlemeye başlayınca strese girdiğimi fark ettim. Uzun bir aradan sonra ilk kez onları görücektim ve bu pek iyi bir karşılaşma olmicak gibiydi.

Nefret ve kin tüm kötü duygular bu akşam hava da uçuşucaktı. Bakalım sonumuz hayırlısı.

" Hala Alkan için süslenebiliyor musun? " Ters bakışlarımı ona çevirdiğim de dediklerine dikkat etmeliydi.

" Arden bu aralar haddini aşıyorsun. Senin varisin olarak da katılsam bana yaptığım ithamlara dikkat et. Senin itlerinden değilim. "

" İnkar etmedin. "

" Onun için süslenmemi gerektirecek bir şey yok ortalıkta. O yüzden çeneni kapat anladın mı?!“

Dışarıyı seyre daldığım da gelmiştik. Araba kapısı açıldığında arabadan indik.

Kaıren'nin koluna girerek kırmızı halı da altın merdivenleri yürümeye başladık. O sırada magazinciler fotoğraf çekmede geri dururlar mı peki? Hiç sanmıyorum.

Etrafta bu kadar flaş patlarken nasıl gözlerim kamaşmasın ki yani? Tabi sosyetenin gözde kuralları leydi gibi ol.

Peh kimin umurunda.

Tahta işlemlerle dolu kapı açıldığında ortam klasik müzik eşliğinde bir şeyler çalınıyordu.

Her bir mafya ailesi bir masada toplanmışa benziyordu.

Tam sekiz koca masa vardı. Bunlardan sadece biri boştu. Bizim bir masamız yoktu. Buraya davetli katılmadık. Not burayı kesinlikle basmadık.

Gözlerim etrafta gezinirken kimlerin daha gelmediğini anlamış oldum.

Savaş ve Kaan daha gelmemişti.

Merdivenlerden inerken arkamızdaki kapı tekrar açıldı ve varlığını hissetmek bile kalbimi hoplatabilirdi. Gelmiş miydi?

Kalbimin sesi göğüs kafesime sığmicak haldeydi. Onun olup olmadığını bile bilmeden neden heyecanlandım ki bu kadar?

" O kalbinin sikik sesini kesmessen atacak bir kalbin olmaz Efnan. " Fısıltı ile söylediklerine kaşlarımı çatsam da kalbimin sesini kontrol etmeye çalıştım.

Sol tarafımdan geçip gittiklerinde sadece bakakaldım.

Beni fark etmedikler mi? Ben onları farkederdim.

Yüzümün düştüğüne eminim. Neden fark etmediler ki?

Fakat biri arkasını döndüğünde yaşadığım hayal kırıklığından eser kalmadı. Savaş arkasını dönmüştü.

Göz göze geldiğimiz de baştan aşağı beni süzdü.

" Çok iyi bir taklit bulmuşsun. " Anlamayarak baktım sadece. Taklit mi?

" Eflin'i diyorum güzel bir taklit etmişsin onun gibi kokuyor,onun gibi yürüyor her şeyi ile ona benziyor ama iki fark var arada. Birincisi Eflin asla kırmızı renk kullanmaz. Nefret eder. Korkar. "

Başka zaman olsa çok hoşuma giderdi ama böyle söyleyince pek de iyi olmadı.

" Ve de gözleri böyle hissiz bakmaz. Gözlerinde hayat vardır. Gerçi bu ne kadar doğru emin değilim. Yani başka bir taklit bul fakat bu sefer işini iyi yapsın. "

Arkasını dönüp gitti. Bir kalp hem kırılıp hem de nasıl sevinirdi ki? Kırılmıştım beni tanımamıştı. Sevinmiştim beni tanımıştı.

Peki benim bu ikisine sevinme veya üzülme gibi bir hakkım var mı? Yoktu elbette.

Biz de merdivenlerden indiğimiz de ortam birazdan karışacak gibiydi.

Masaya geçtiğimiz de içki servisi yapıldı. Tek dıkışta içmek elbet benim için zor değildi.

" Bu akşam çok eğlenceli geçicek. " Eğlence anlayışı kaostan oluşan bir ustaya sahipken ne olmasını bekliyordum ki?

Bu adam kaostan besleniyordu!

" Tabi bu akşam Anka ve Siren'nin ecdadını belliceğim için. "

Kahkhası koca salonda yankılandı. Herkes kahkası ile susmuştu. Hayretler içinde ona bakıyordu.

" Benim küçük öğrencim sen beni hiç tanıyamamışsın. " Bir kaşımı havaya kaldırdım.

" Öyle mi? Ne o zaman seni bu kadar eğlendiren. " Gözleri ile işaret ettiği noktaya baktığımda kendi içinde küfredebilirdim.

Lavin ve Kuzey'in ne işi vardı?!

Hızla masadan kalktığımda beni durduran Arden'nin eli olmuştu.

Elimi hızlıca çekip hızlı ama koşmayan adımlarla yanlarına gittim.

" Siz ne arıyorsunuz?" İkisi önce birbirine ardından da bana bakınca.

" Eeee...kimsiniz?" Lavin'nin sorusuna kaşlarımı çattım o bile tanıdı ama inanmadı siz nasıl tanımazsınız.

" Benim işte. Ne halt ediyorsunuz?"

Şaşkınlıkla bakakaldılar. Ne ya o kadar çok değişmiş olamam. Gerçekten de kilo mu aldım ben?!

Yüzüm mu kırışmış. Daha otuz değilim ki! Saçım mı beyazlamış!

" Efnan?"

" Abi. " Ben olduğumu anladığı anda sımsıkı sarıldı. Beni çok özlemiş olmalı. Ben de sarıldığımda bende abimi özlemiştim.

" Beni unutmadın umarım. " Lavin'e de sıkıca sarıldım. Birbirimizi görmeyeli uzun iki koca yıl geçti.

" Burada ne işiniz var. "

" Toplantı için temsilen buradayız. " Elime dudaklarıma yaslayıp derin nefes verdim.

" Haber vermeniz gerekirdi. " İkisi de anlamayarak baktılar.

" Bu akşam ortalık miniminnak karışabilir sizi uyarayım. "

İkisi de aniden kaşlarını çattı. " Ne yaptın yine? "

Bir şey yapmadım ki daha önce!

" Henüz bir şey yapmadım ama bu akşam tedbirli olmanızda fayda var." Bu akşam kimse eğlenceme su dökemezdi. Buna izin vermem almam gereken minik bir ilke vardı.

" Ne planladığını merak ediyorum doğrusu. " Lavin'e gülümsediğim de Arden ile oturduğumux masaya doğru ilerledik.

Babamın örgütü bu masaya üye değildi. Arden de sürgün edilmiş bir üyeydi. Bu akşam çok eğlenceli geçecek cidden.

" Arden buraya geleceğini düşünmemiştim. " Abim onu tanıyordu elbette neden şaşırdıysam.

" Efnan'nın işleri hallederken ben sadece seyirciyim. "

Başkalarının gördüğü patron Arden varis bendim ama gerçekte patronda variste benden başka kimse değildi.

Buraya sadece bu masada herhangi bir hakkım olmadığı için Arden ile katıldım bunu ona açıkça belli de etmiştim.

' Benim için sadece bir piyonsun. O masada yer hakkı kazandığım da senin varisin olmam. '

Lafımı esirgememiştim. Böyle olacaktı. Bunu saklama gereği yoktu.

Bana verdiği cevap ise beni şaşırtmıştı ama

' O masaya oturuyorsam sen varisim olduğun içindi.'

Bazen Arden'i anlamak çok zor oluyor. Ne düşündüğünü gerçekten kestirmiyorum. Bir gün bana abi gibi yaklaşırken diğer gün sanki aldığı nefesmişim gibi davranırdı.

" Toplantı saati geldi. " Önce Arden kalkıp bana elini uzattı. Nazikçe gülümseyip elini kavradım. Toplantı yapılacakları salona doğru ilerlediğimiz de bu akşamdan sonra birkaç eksilme olucak gibi görünüyordu.

Hoş gerçi zaten olucak ya. Elbet birgün ölücekler ben onların işlerini hızlandırıcam sadece.

İçeri geçtiğimiz de sandalyeme oturdum. Yanıma Arden diğer yanıma da Lavin oturdu. Diğerleri de sırayla dizildi.

" Kısa kes ve hızlı konuş Hazin. Yetişmem gereken önemli bir yer var. "

Nereye yetişeceksin acaba?

" Seni fazla bekletmeyeceğimizi söyleyemem ama ne kadar hızlı olursanız o kadar çabuk biter. " Arkasına yaslanmış hiç de gergin olmayan bir ifade ile konuşuyordu.

Ben bile gerilmiştim.

" Konuş. "

" Konuş Efnan. " İsmim odada yankılandığı anda etraf buz kesmeye başladı. Neden maske taktım ki zaten? Yüzümdeki kana bulanmış maskeyi çıkardım ve önüme sakince yerleştirdim.

Üç beden iki şaşkın yüz. Beni tanıdın mı yoksa dediklerinde ciddi miydin?

" Buraya geldin? Delirmişsin Eflin. "

" Efnan. Adım ile katı bir kuralım var Alkan. " Gözlerim kısa çok kısa bir an ela gözleri ile oyalanınca derin nefes alıp yerimden kalktım.

" Arden Hazin. Ünlü Rus yeraltı mafyalarından biri. " Masanın etrafından döndükçe amacım üzerlerindeki baskıyı arttırmaktı.

" Nasıl Rusya'ya gittiğini bize kısaca özetlemek isteyen?"

Kimseden ses çıkmayınca konuşan kişi Tufan oldu. " Sürgün. "

" Neden sürgün edildi peki?"

" Cezası verildi. Oldu bitti neden tekrardan açılıyor bu konu?"

Masanın çevresinde dönerken yüzümde beliren derin bir gülüş yerimi aldı.

" O halde direk konuya gireyim. Arden Hazin'nin Varisi Efnan Vardın olarak bu masada lider olarak söz hakkı istiyorum. " Gülümseye devam ederken hala masanın etrafında dönüyordum.

Masada kahkaha sesleri duyulduğu anda yüzümdeki gülümseme bir an olsun eksik olmadı. Gülmeyem Arden,Lavin,Kuzey,Ekim,Kaan ve Savaş'tı.

" Rica ederim biraz daha kibar olamaz mısınız? Bu yaptığınız çok ayıp. Centilmen olmanız sizi modern gösterir. "Ben ne diyordum böyle.

Neyse dedik artık. Gerçi bu hepsinin susup aval aval bakmasına sebep oldu.

" Size para kazandırmak gibi bir hedef koymicam ortaya. Hayatlarınızı ortaya koyuyorum. Eğer bu masada olursam hayatlarınız siz de geri kalır. "

" Bizi tehtid edebilecek son kişi biel değilsin bir kadın bizi nasıl tehtid edebilir ki?"

Gerektiğinde hepinizi silkeleyerek tabi.

" Denemek bedava nasılsa. Mekan zaman herşeyi seç. "

" Ciddisin sen yani?"

" Hem de oldukça ciddiyim ama şimdi konumuza dönelim de bu güzel insanlar kıymetli vakitlerinden geri kalmasınlar.

İstediğim tek şey bu masadan aldığım bir konum istiyorum sadece. Yaptığınız sikik işler ilgimi çekmiyor. Ne bok yiyorsanız yiyin. " Tatlı tatlı gülümsemeye devam ederken toplantı boyunca yüzümdeki gülüşü biran bile silmedim.

" Kabul etmemiz için bir sebep yok." Konuşan Kaan'dı.

" Canlarınız siz de kalıcak yetmez mi? En önemli hak bile yaşama hakkı. "

" Bunu sağlayacak gücün var mı?"

" Hiç boş konuşmuş muydum?"

Hazır cevap bir kişiliğim vardı. Lafımı esirgemem ve çat diye de yüzüne vururdum. Kim olduğu fark etmez.

" Nasıl yapacaksın onu?" Dizime taktığım bir silahı alıp önüme ilk çıkan liderin alnının ortasına sıktım.

Silah tüm salonda yankılandı ve geriye sadece bu ses kaldı.

" İnsan kanı benim için değerlidir. Genelde kan akıtmak yerine boğmak veya zehirlemekten yanayım tabi öldürmek istediğim de genelde işkence taraftarıyım.

Ve sorunun cevabı işte burada. Hepinizi yattığınız yataklarınızdan tek tek avlarım. Geceleri o kadar korkar olursunuz ki. Etrafa sayısız koruma dikersiniz. Uyuyamassınız. Kaçarsınız ama ben sizi bulurum.

Bulduğum gibi önce gerçek anlamda derinizi yüzer kaslarınızı açığa çıkarırım. Sonra tüm etlerinizi kuşbaşı gibi doğrar ve geriye kalanlara yediririm.

Böyle işte. "

Hala gülümseye devam ederken ortama bir gülme sesi yankılandı. Nesi bu kadar komikti. Tam silahı ona doğrultucakken gülen kişiyi görünce durdum.

" Bana sadist diyen kadın benden de sadist bir hale büründü. Ölümlerden korkmamaya başladı. Kan artık onu korkutmuyor. Korkmadan kırmızıya alışmış. İntikamın iyi gelmiş olmalı."

Onu tam inceleyememiştim. Üzerinde yine ve yine her zamanki gibi siyah jilet gibi bir takım elbise vardı. Kol saati markası bile aynıydı. Her toplantıya giderken taralı olan saçları şimdi ise dağınıktı bu bile yakışmıştı.

" Çok iyi geldiğini söylemem gerek. Fazlalıklardan kurtulmak arınmamı sağladı. "

Aşkımdan gebersem bile onunla olmam.

" Farkediliyor. Sevginin yapamadığını nefret yapmış. " Doğru söze ne denir ki?

" Öyle. Kısaca masada hak istiyorum. Bunun karşılığında size canınızı artı bir şey daha veririm. "

" Para falan mı?" Alaycılık ile söylediklerine karşı birşey yapmadım.

" Benden zırnık alamazsın. Binti bir kadınım ama size ufak bir sır verebilirim. "

" Ne sırrı? "

" Aramızdan biri diğerlerini fazlası ile dolandırmış bulunmakta. Her birinizin kaybolan yüklerini alan biri bu masada. Alkanların tırı, Çolak'ın elmasları, Özoğlun kumarhane baskını. Kısaca içiniz de bir piç var."

Herkes birbirine bakılmaya başladığında bunların gerçekten de gerizekalı olduğunu düşünmeye başladım.

" Dışarıdan olan benim bile haberim var ama sizin yok. Siz zor yaşarsınız bu gidişle. "

" Kim?"

" Yerde ölü. " Her biri kafasına sıktığım adama baktı.

" Nereden bilelim?"

" Araştırmak bedava Siren. "

" Teklifimi iyice düşünün."

Etraf sessizleştiğin de kimileri ayakalanmaya başlamıştı ki, " Daha konuşmamı bitirmedim. Bu dediklerim kendi şahsi adıma taleplerdi. Şimdi dediklerim ise Arden'nin Varisi olarak talep ettiklerim. "

Kalkanlar tekrar yerine oturduklarında buna Arden bile şaşkındı. E sürprizlerle dolu bir insanım.

" Arden ile mesele sadece bizi ilgilendirir. Karışma buna. " Evran denen adamın söylediklerine sadece gözlerimi devirdim.

" Hmm o yüzden midir acaba. Kararı sürgün edilen birini öldürmeye kalkıştınız. "

" Böyle bir şey yok. Kafanda kurup kurup buraya atamazsın. "

" Bir avukat aklına sahibim. İki koca yıl boyunca onun yanındayken de bir katilin aklına sahip oldum. Şuan da ne düşündüğünü sana açıkça söylerim. " Güldü. Sadece güldü.

" Şuan aklında kendini rahatlatmaya kendini germemeye çalışıyorsun. Korkuya kapılırsan yanlış bir şey yapabilme ihtimalin çok yüksek. Arden'i öldürmek istedin. Çünkü sevdiğin kadın ile yattı. Arden bunun çok kaba olduğunu söylemeden geçemem. Bu güzel arkadaşımızın nişanlısının seninle yatma planları kurması ne acı verici. Gurur kırıcı.

Mesela sırf bunu bilmediği için seni patlatmaya çalıştı. Az daha ölebilirdik. Bu da çok tehlikeli bir ihtimal canım. "

Yüzündeki gülüş çökmüştü. " Ne yapabilirsin ki?"

" Seni öldürmem için rahat olsun. Şuradaki adamın şanssızlığı onun erken ölmesine sebep oldu ama senş öldürmem. Diyorum size ya insan kanı benim için çok değerlidir. İki tüp kan almak isterim sadece.

Ve de ufak bir talebim var. " Tatlı tatlı gülümsediğim de " Neymiş o?"

" Bir uzvundan vazgeç. Sana bırakıyorum. İster gözün,ister bacağın, istersen kolum, dilin de olabilir tabi. Organlarının para edeceğini sanmam. Kim alsın ki leş organlarını. "

Bu akşam neden herkes bu kadar sessiz ki? Ben mi acaba çok konuşuyorum da söz hakkı bulamıyorlar? Hayır yani konuştular da ben mi laflarını kesmiştim?

" Siktir git!" Hızla ayaklandığında tam arkasında olmanın avantajı ile omuzlarından sertçe tuttum.

" Benim yüzümdeki gülüş silinirse hepinizin eceli olma ihitimalim çok yüksek. Mesela şuan hepinizin olduğu odayı patlatmamak için sabır diliyorum. "

" Sende buradasın. Yaşamak istemiyor musun Efli- Efnan. " Ekim'in dediği ile ona baktım. Yüzümdeki gülüş küçülmüştü.

" Yaşam ve ölüm. Ölümden korkmayı bıraktım. Ölmektense öldüren olmaya karar verdim. "

" Kendine fazla güveniyorsun. Gereksiz güven iyi değildir. "

" Bunu bana mı söylüyorsun Siren? Bunu söyleyeceğin en son kişi benim. "

" Ölmek istiyorsan bizi bulaştırma ve ne halin varsa gör. "

İşte buna gerçek anlamda kırılmıştım. Kırılmaya hakkım olmamasına rağmen kırıldım hem de. Bu çok kalp kırıcı bir durumdu.

" Ben ölürken tek gitmem. Sen de seçimi bana mı bırakıyorsun? Baştan uyarıyım doyumsuz bir kadınım. Bir tane ile yetinmeyeceğimi bilmiş ol.

Tabi bir tane ile yetinmemi istiyorsan seni hadım etmekten şeref duyarım. "

Ben gerçektende kuralsız oynuyorum.

" Hepiniz için geçerli bu. Odanın dışında bir kaos hakim aynı kaos evlerinizde de. İçeride korumlarınız silahlarla baskı altında. Evleriniz. Üç tane keskin nişancı tarafından izleniyor. Hedefleri de aileniz. Alkan kardeşinin başına dayalı bir cellat var. "

Bu son dediğim Savaş'ın hızlıca kalkmasına sebep oldu. " Kes şunu! Bu kadar eğlence bitti! "

" Eğlendiğim doğru ama sadece ben eğleniyorum. Deren'nin canı iki dudağımın arasında tıpkı bir zamanlar benim yaşadığım gibi. Kısasa kısas. "

Nefret ve kin aynı anda gözler önündeydi. Kardeşine ihtiyacım var Alkan. Onlar benim için kıymetli bir yem. Avıma giden yolda sadece şahı devirmek için kullandığım en zayıf taş.

" Ne istiyorsun. "

" Senden mi?" Dudaklarına baktığımda buda çok cazip gelmeye başlamıştı. Bakışlarını yakaladığımda utançtan mı yada benim fevriliğimden mimolsa gerek hafif kızarmış ve şaşırmıştı.

" Belki daha sonra. Senden istediğim Deren bana Deren'i vermeni istiyorum. "

" Her iki ihtimalin sonucunda da ölüm yok mu?"

" Eğer bana vermeyi kabul etmessen ölür ama vermeyi kabul edersen ölmeyeceğinin garantisini verebilirim. "

" Nereden bileyim elinde olduğunu. Yalan söylüyorsan. " Telefonu kaydırarak önüne attım. Biraz tereddüt ettikten sonra telefonu eline aldı.

" Yalan söylemem. Ne ise o. Teklifi sana bırakıyorum Anka kuşu. İstediğin ne? Ölüme ölüm mü?"

Neyden bahsettiğimi çok iyi anladığını düşünüyorum. Kana kan cana can.

" İstediğini almadın mı?"

" Almış gibi bir halin var mı?"

" Kardeşimden uzak dur Efnan. Onun yerine beni al. " Ekim'in bu dediğine burun kıvırarak baktım.

" Üzgünüm tatlım sen Anka kuşu ile anlaşma yapabileceğim kadar değerin yok. Sen başka birinin bahsinin konususun. "

" Değersiz olduğumu söylüyorsun?"

" Deren ile kıyaslanınca bir değerin yok ama sana değersiz demek. Bir yakuta değersiz demekle eşdeğer. "

Yiğidi öldür hakkını yeme. Ekim de Deren benim için değerliydi. Canları değil. Kimin kızı olduklarının bir önemi vardı.

Deren ailenin göz bebeği herkesin gözünden sakındığı küçük kız çocuğu her daim korunmaya muhtaçtı. Ama birkaç küçük iz fena olmazdı.

" Kimsenin bahsinin konusu değilim." Kaşlarımı havaya kaldırarak Kaan'a bakınca gözlerimden bir parıltı geçti.

" Kendini değersiz görme küçük pırlantam. Sen kimisi için koca bir yakuta eşdeğersin. "

" Siktir et. Ekim'den ne istiyorsun!" Sert bir şekilde diklendiğin de kaşlarımı çattım.

"Sakin ol şampiyon. Yemedim sevgilini. Şimdi rica etsem lafımı kesmeyi kes!"

Bir cümle içinde iki farklı hitap nasıl kullanılır adlı çalışmam.

" Şimdi Ekimcim. Seni diğerleri uğraştırmak istemem ama senin de kabul etmeyeceğini bildiğim için diğerleri ile uğraşmak zorundayım. Ekim'e kendini aklicak delilleri veririm. O çok sevdiği Savcılığa geri dönmesini sağlayabilirim. "

" Nerden biliyorsun bunu?"

" Bilmediğim şey var mı diye sor istersen. İstediğin bu değil mi? Savcılığa geri dönmeni sağlamak benim için zor değil. "

" Kardeşlerim ile derdin ne Savcı!" Dişlerini sıka sıka konuşuyordu.

" Boynum o kadar da uzun değil. Şimdi sadece düz teklif ediyorum. Deren'nin de Ekim'in de ölmemesini sağlarım. Sana geri verir miyim emin değilim ama uzun bir müddet yaşarlar. Merak etme çok uzaklara gitmezler. "

Tam o anda ensemde hissettiğim soğukluk ile durdum. Hangi şerefsiz bana silah doğrulttu.

" O kadar büyük konuşmaya büyük lokma yedin. Dikkatsiz. Kimseye sırtını dönme. "

Gülümsediğim de bu herif de ölmek istiyordu demek.

İyi öldürürüz biz de. " O silahı indir Evran. " Savaş'ın çatlayan sesi beni dumura uğratsa da hızlı arkamı dönerek bileğini sertçe kavrayıp büktüm. Bir kırılma sesi geldiğinde silah yere düştü. Ayağımdan destek alarak bir top gibi havaya fırlattım ve elimde yakaladım. Boynundan tuttuğum gibi yere çaktım.

Yerde inim inim inlerken ayakkabımın ince topuğunu ağzının içine dayadım. Konuşmaya çalıştıkça daha çok batırdım.

Ağzından kan gelmeye başlamıştı. Benimle uğraşmanın kötü yanı işte.

Ayakkabımı geri çektiğim de bu sefer silahı ağzına dayadım ve bir an bile beklemeden sıktım. Kan elbiseme yüzüme sıçradığımda kahkaha attım.

Odada benim amansızca attığım kahkaha yankılandı.

Hemen şırınga çıkarıp iki şırınga kan aldım.

Koleksiyonuma yenisi eklendi.

" Benim şakam yok. Gülüşüm solduğunda geriye korku kalır aman dikkat edin o silah sizde patlamasın. "2

 

Bölüm : 17.01.2025 23:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...