Korkularım beni tüketmeyi ant içmiş gibiydi. Her daim her sıkıntımda boğazımı düğmeler komuşmamı engellerdi. Ben konuşmassam rahatlayamam.
İlk korkum altı yedi yaşında o gece başlamıştı. İlk korkum kan olmuştu. Kan görmekten deli gibi korkuyordum. Savaş'ı bıcaklamıştım ama kanı görmeye fırsat bile vermeden yanından gitmiştim.
İlk korkum kan olmuştu. İkinci korkum ise siyahlardı. Siyahlara karşı olan nefretim beni ele geçirmişti bile. Siyah olan şeylerden ve yerlerden hazzetmem.
Diğer korkum silahlardı. Silahlar kan dökmekten başka bir ile yaramazdı.
Eflin bu üç durumdan ölecek kadar korkuyordu. Kan, Siyah ve Silah bunlara sahip biri tehlike doludur. Bunlara sahip biri nefret edilmesidir.3
Savaş bunların hepsine sahipti. Bazen ona bakmakta bile zorlandığımın farkında değildi. Bazen giydiği siyahlar üzerindeki kan kokusunu gizleyemiyordu.
Kan kokan bir adamın benim için fayda sağlayacağı bir şey olmaz.
Savaş ve ben ayrıyız. O Karanlıkken ben Aydınlığım. O gece ben gündüz. O ay ben güneş.2
Odamın yeni hali bir günde tamamlamaları çok hoşuma gitti. Kaan'ın tuttuğu ustalar sessizlikle halletmişlerdi.
Bana yeni bir telefon getirmişti. İçinde sadece iki numara vardı. Patron ve abi diye.
Ayaz'ı aramayı denediğimde numaranın kullanılmadığını gördüm. Bir şans daha bu sefer polisi aradım ama çalmadı bile!
Bana attığı mesajı görünce sinirle güldüm.
" Sevgili abicim bir daha polisi aramayı denersen verdiğim telefonu geri alırım. " Demek bunu sevgili cici abim getirdi he? Vay be. Ne kıymetliymişim.
" Olur abicim. 😇" Mesajı aynen attım. Bana cevap bile vermedi. Fakat başka birinden bildirim gelmişti. " Anlaşmayı unutma. Git dediğimi yap! Ve acele et iki saate eve gelicek! "
Ama bunu yaparsam beni öldürecek! Ama komik olmaz diyemem. Pembe ve Savaş ne kadar da harika bir ikili. Kıkırtıma engel olamadım.
Ardından odamdan çıkıp sessizce onun odasına gittim ve buraya bir daha girmek istemeyeceğime karar verdim. Burasınım benim odamdan da basık bir havası vardı. Her taraf siyahlarla çevriliydi.
Hızla banyosuna gittiğim de cebimdeki pembe toz boyayı çıkardım ve şampuanın içine döktüm.
Hızla oradan çıktığım da salona indim ve biraz da olsa siniri yatışsın diye bir şeyler yapmaya karar verdim.
" Savaş en çok neyi sever? " Diye önce abime sordum. " Silah. " Yazan mesajı alınca gözlerimi devirdim. " Adama silah mı hediye edeyim? Yemek söyleyebilirsin. "
" Sen ne anlarsın yemek yapmaktan. Boşver en iyisi Sanem yapsın ve ben yaptım de. "
" Defol git be. Ben gayette güzel yaparım. "
" Zehirlenmesin? " Bayatlamış abi espirisi.
" Yaptığım da görürsün. Söyle ne seviyor. Hmm neyi sevdiğini kendin bul ama şekerli şeyleri yemeği sevmez. Ve romantik bir akşam yemeği hayalin varsa kırmızı şarap tercih eder. Mumları sevmez. Ve gideceğin elbise çok abartı olmasın! Dekolteli ve kısa etekli şeylerden nefret eder! "
Savaş mı nefret ederdi yoksa abim mi? " O halde yırtmaç? "
" Açık bir şey giyersen o yemeği sana zehir ederim benim tatlı kardeşim. 😇(😈). ”
İnkar etse de halae kardeşiyim dimi? Keşke Duru da az biraz böyle olsa daha kolay çözerdim aramızdaki buzları.
Son çare olarak Kazan'a yazdım.
" Ne istiyorsun yine? Savaş'ın bela gibi kadını? "
" Kimsenin kadını olmadığın altını kırmızı kalemle çizerim. Savaş ne yemeği sever? "
" Sanemin fikri mi tükenmiş? "
" Salak yemeği ben yapıcam. " Nedense tam şuanda kahkaha attığını hissettim.
" Sen ve yemek yapmak? Ne kadar da saçma. Zehirleme onu? "
" En sevdiği yemeği yapabileceğini sanmam. "
" Nedenmiş o? " Ben istersem baklava yufkası bile açarım.
" Su Böreği yapabilir misin? " En azından ağzının tadını biliyormuş. Ay benim bile canım çekti.
Gözlerimi devirip mutfağa gittim ve su böreğini yapmaya başladım. Abiciğime ve o pislik Tertipe ağzının payını vericem.
Böreği yapmam bir saatimi geçse de fırına verdim. " Eflin Hanım? " Mutfağa giren Sanem beni görünce şaşırmış gibi.
" Merhabaa size de ne yapıyorsunuz? "
" Ciddi misiniz? Lütfen hadsizliğimi mazur görün ama içine ne kattığınızı öğrenebilir miyim? "
" Bu benim özel tarifim o yüzden hayır. Piştiğin de bir tabak da Kaanlara götürün." Şaşırsa da bir şey demedi. İçeriye geçtiğim de birine tosladım.
" Dikkatli ol. " Diye sitem ettim. Başımı kaldırdığım da gördüğüm sarı saçlar ve ela gözler vardı.
" Senin dikkatli olman gerekiyor. " Bugün fazla sinirine gitmemek en iyisi olucaktı.
" Olur dikkat ederim. " Bu sefer de kaşları çatıldı. " Sen iyi misin? "
Allahım ama ya ters davransak suç davranmasak suç. Bir türlü karar veremediler ama yani.
" Gayette iyiyim. Bir sorun var mı? Yok! " Ne olduğunu anlamayarak merdivenlerden yukarı çıktı.
Heyecanlanmaya başlamıştım. Boku yemiştim.
Ama ne olcağını da merak ediyorum.
Yukarı doğru çıktığım da önce Ekim'in odasında duraksadım içeriye baktığım da kulaklığı takılıydı.
Ölsem ruhu duymaz şimdi. Gözlerimi devirip Savaş'ın odasına gittim.
Kapı az aralıklıydı. Odanın içinde değildi. Gerçekten nde duş alıyordu. Vasiyetim odamda yazılı. Tüm mirasım benimle birlikte gömülecek ya da bir vakfa bağışlanacaktı.
Biraz daha beklemek zorunda kaldım.
Banyo'nun kapısın da hareketlenme olunca benim de heyecanım daha da arttı. Banyo'nun kapısından çıkarken gözüme takılan ilk şey saçları değil. Üzerindeki siyah bornoz olmuştu.
Yuh ama yani insan giyinip de çıkar. O sıra da onun ela gözleri benim gözlerime kitlendi.
Saçlarından akan damla damla su tanecikleri, yüzünün her köşesinden geçip boynuna doğru ilerliyordu.
" Kapının arkasında görülmeyeceğini mi sanıyorsun? " Amacım onu dikizlemek değildi. Sadece merak ettim yani pembe onda nasıl duracak diye.2
Gözlerimi gözlerindem ayırıp saçlarına götürdüm. Bastığım kahkaha odanın içinde yankılandı. O kadar komik görünüyordu ki. Gülmemek elde değildi.
" Neyse gülüyorsun sen? " Gülmekten cevap veremicek haldeydim. O kadar güldüm ki gözlerimden yaş geldi.
" H-hiç. Gözüme boya kaçtı da. " Daha da kahkaha atmaya başladığım da arkasını dönüp ayna ile göz göze gelmesi gülüşümü kesti.
İşte şimdi kıyametim başlamıştı.
Yüzü tekrar bana döndüğün de gözünün sinirden seyirdiğine tanık oldum boynundaki damarlar belirginleşmiş ve beni öldürecek gibi bakıyordu.
Beni Korkutmuştu... Geriye geriye giderken kapı kulbunu tutup hızlıca koşmaya başladım. Peşimden geldiğini duyduğum ayak sesleri ile doğruladım. O kadar çok küfür ediyordu ki yedi ceddime sövmüştü bildiğin.
" Peşimi bırak! " Bırakmayacağını bile bile ona seslendim ama cevap bile vermedi.
Arka bahçeye gittiğim de yüreğim ağzıma gelmişti.
Eğer taşa takılıp düşmeseydim şuan Kaan'nın bahçesindeydim.
Yerden doğrulmaya çalışırken korkudan titremeye başlamıştım. Kalbim gereğinden fazla atıyordu. Doğrulmak için hamle yapmıştım ki üzerimde bir gölge hissettim.
" Şimdi nereyee kaçıcaksın savcı? "
Yerdee arkamı döndüğümde korkudan perişan olmuş halimi görmüştü. Bu onun duraksamasına sebep oldu fakat elinin arkasında ki şeyi bana tutunca amacını anladım.
Allah'ın cezası beni ıslatıyordu. " Bir daha böylee bir şey yaparsan sadece ıslanmaktan da kurtulamazsın. " O kadar da kızgın değildi demek.
" Pembe seni açmış Alkan. " Savaş Alkan demek... Güzel.
" Siktir git be! Şu kadınla işim bitsin senin de ağzına edicem! Bu boyayı sen verdin dimi p.ze.ek! "
Ne kadar da iyi tanıyordu düşmanını.
" Hanımların yanındaw bu laflar hiç yakışmıyor çok ayıp. " Hanımlar mı? Bakışlarım Ekim'i bulmuştu. Ben de tarafımı belli edercesine, " Sevgili ortağıma bağırmasana! "
Kaan ne kadar uyuz biri olsa da benim içime bir şeyler yapmıştı tabi karşılığın da ölüm emrimi vermişti.
" Sevgili mi? " Bakışlarında hissizlik varken bana bunu sorması o kadar anlmasız ki fakat sesindeki duygu...
"Ne biçim soruyorsun be? Sanki aşıkmışım da benim haberim yokmuş gibi. "
Ardından bir şey demeden arkasını dönüp gitti.
Bana arkasını döndü ama Ekim'in yanında durdu. Ne olduğunu anlamıyorum Savaş ve Ekim ne alaka?
Şunu merak etmeden edemiyorum. Bir gün birimizi tercih etse kimi tercih ederdi? Her koşulda yanında olduğu Ekim mi? Yoksa ona beladan başka birşey getirmeyen Eflin mi?4
" Neden Savaş Ekim'e bu kadar değer veriyor. " Kaan sebebini mutlaka biliyordu. Emindim bundan.
" Sana söylemek isterdim ama bunun kararını Savaş verebilir. " Başımı salladım. Önümde gördüğüm eline Savaş'a ait olmasını deli gibi istediğimin farkına vardım ama hayır ona değil Ekim'e aitti.
Elini tutmak istemiştim gerçekten de tutmak istemiştim ama güvensizlik bir kere işlenmişti o kalbe.
Elini tuttuğumda onu yanıma çektim ve, " Bir daha bana elini uzatma. Ben düştüysem seni de düşürürüm."
Her zaman yaptığım gibi yine kendi başıma kalkıp içeriye doğru gittim o zamana dek korumalarım en önemlisi abimin bana baktığını görmedim. Beni gören herkes başını indirdiğin de abim gözlerime hayal kırıklığı ile baktı.
İçeriye geçtiğim de ilk iş odama çıkıp sıcak bir duş almak oldu.
Ardından da üzerimi giyindim yemek saati gelmişti. Aşağı indiğimde.
Kimse daha yoktu. Yerime oturup diğerlerini beklemeye başladım. İlk önce Savaş indi. Bakışlarımı ona çevirdiğim de bana bakmamıştı bile.
" Şey...nasıldı günün? " Bakışlarını bana çevirmedi bile, " İyi. " Cevap vermesi bile bir şeydi yani.
" Ne yaptın bugün? Tehlikeli bir şeyler falan yoktu dimi? "
Bu sefer de bakışlarını bana döndürmedi. " Hayır. "
Hala bana sinirli mi? " Güzel yani. Bugün yorgun görünüyorsun? "
İşte şimdi bana döndü. " Savcı yeter artık. "
Sustum. Peki sus derse susarım. Ekim de içeri girdi. Sanem servis yapmaya başladı.
Su böreğini servis ettiğin de gözlerim yandan yana Savaş'a baktım. Tepkisini merak ediyorum.
" Ellerine sağlık Sanem. Çok güzel olmuş. " Yüzümde ki tebessümü gizlemek içim uğraştım. Sanem ile göz göze gelince, başımı olumsuzca salladım.1
Yemek ilerleyince, " İki gün sonra bir davete katılmam gerek. " Başımı tabağımdan çevirip, ona baktım.
" Bir partnere ile katılmam lazım. "
Bana mı teklif edicekti? Etse gider miydim? Sanırım evet. Yani sonuçta onunla bir davete katılmak güzel olurdu. Bu düşünce bir yüzümün gülümsemesi için yetti yani.
" Ekim benimle katılır mısın? " Uğradığım bozgunluk beni mahvetti. Tabi Ekim varken ben kimim ki? Ne düşünüyordum? Beni davet edeceğini falan mı? Daha bugün onu kızdırmışken bana mu teklif edecekti. Yok daha neler...4
" Düşünürüm. " Yemek boyunca sesizlik hakim oldu. İyi beni davet etmese de umrumda değil zaten.
Gitmezdim ki yani. Bir mafya ile mafyalarını olduğu bir davete katılmak çok saçma olurdu dimi?
Ekim'in bana baktığını gördüm. Gözlerimde saklayamadığım bir üzüntü vardı ve buna engel olmak zordu.
Gözlerime baktığın da eski Ekim gözlerimdeki kederi acıyı görür reddederdi ama, " Katılıcam davete."
Ekim'in beni yeniden anlamasını falan mı? Kime ne ki? Ben onun için bir katilim kızıyım.
" O halde yarın ölçülerini alıp sana elbise göndertirim."
Karşı çıkmalıydı elbise giymem demeliydi. Demedi. Ekim seni anlamak o kadar zor ki...
" Siyah olursa güzel olur. " Savaş zaten siyah dışında birşey getirmez ki.
Yemekleri yediğimiz de Savaş'ın en çok su böreğini yediğini görmek beni mutlu etmesi gerekirken bir şey hissettirmemişti.
" Sanem bu su böreğini sıklıkla yapmalısın. Bu seferki çok güzel olmuş. "
Belki söylemeliydim ama sorun şu ya hiç hevesim kalmamıştı. " Eline sağlık Sanem lezzetli olmuş. "
Oyunuma devam etmesini bekledim. " Teşekkür ederim... "
Ardından bir şey demeden odaya çıktım ve yatağa doğru uzandım.
Telefonumu açıp sosyal medya hesabıma girdim ve meraklanarak Savaş'ın sosyal medyasını açtım.
Benden bilmem kaç kat fazla takipçisi vardı ama takip ettiği üç kişi vardı.
Ekim'i de takip ediyor ama beni etmiyordu öyle mi? Neden böyle gereksiz detaylara çok takılıyorum ki? Banane takip ediyorsa banane onu seviyorsa yani...
"Fotoğraflarına bakıp ne kadar da iyi göründüğünü gördüm. Yakışıklılık abidesi gibiydi resmen çok az fotoğrafında yüzü net gözüküyordu.
Diğerleri daha karanlık bir ortam da çekinmişti. Her fotoğrafın da ayrı bir anlam taşıyordu. Karmaşık bir kişilikti.
Fotoğraflar da gezinirken attığı bir söz dikkatimi çekti.
Sadece bir tesadüf o kadar. Başka fotoğraflara bakarken gözlerim bir fotoğrafta takıldı.
Bir kadının elini tutuyordu. Sevgilisi mi vardı? Hala daha var mıydı? Kimdi? Çok güzel miydi? Aklımda ki sorular gittikçe çoğalıyordu.
Resmi ss alıp abime attım. " Kim bu? " Diye mesaj attım. Merakımı gizlemicektim.
" Bunun sırası değil. Kim bu kadın? " Gerçektem de hesap soruyordum. Ben Eflin Bardın hesap soruyor...
" Gereksiz biri böyle ayrıntılara takılma. "Madem gereksiz neden kaldrımamıştı?
Resmin altında açıklamayı okuduğum da kalbimin darma duman olduğunu, zihninin parçalara ayrıldığını sıkışam yüreğim de hissettim.
Sevgilim ile evliliğimize attığımız ilk adım. Birlikte bir ömür sürecek evliliğimizin nişan töreni. 4
Bu iki kelime kalbime bir ok gibi saplanmıştı.
" Abi canım yanıyor... Yardım et... " Mesajı göndermeden sildim. Aşık olmadığın biri için fazla sahipleniciydi.
Yorganın içine girip o fotoğraftaki açıklamayı zihnim de acı olan ne varsa oraya hançer ile kazıdım.
Gözlerimden yaş gelmiyordu. Uzun zamandır yaş gelmiyordu. Ben korktuğum da ağlarım, canım yandığındaysa can yakarım.
Canım yanıyor muydu? Çok ama can yakmak anlamsız olurdu.
Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya teslim etmek istedim.
Işık olmadan uyuyamayan kız, karanlık bir adam için canı yanıyordu. Ne kadar da trajedikomi.
***
Ne kadardır uyuduğumu bilmiyorum. Bir erkek için canım yanıyordu hem de nefret ettiğim bir erkek için. Babamın katili olmak şüphesi em yoğun olan kişi için benim kalbim burkuluyordu.
Yataktan kalktığıö da banyo da işlerimi hallettim. Odaya girdiğim de kıyafetlerden bol bir kazak ve kot giydim. Saate baktığım da saat ön ikiyi geçmişti.
Uzum bir zaman sonra ilk defa bu kadar geç kalmıştım tabi kim bilir gece kaçta uyudum. Hatırladığım tek şey sabaha ışıklarına doğru uyuyabildiğim.
Odadan çıkmak istemiyorum. Moralim o fotoraf yüzünden çok bozulmuştu. Yatağa sırt üstü uzandım. Telefonı elime almak bile istemiyorum. Alırsam canım yanar.
Kaçmak bana göre değildi. Hem bu saate kadar çoktan gitmiş olması gerek. Kahvaltıya bile kalmıyordu ki.
Aşağı indiğimde salonda oturmasını beklemediğim için afalladım ama sebebini görünce neden burada olduğunu anladım.
Ekim elbise seçiyordu Savaş ve Kaan da ona bakıyordu.
" Senin ne işin var sabah saba? "
Üçünün de bakışları bana dönünce yanlarına doğru ilerledim.
" Dedim ki Eflinciğim beni çok özlemiştir ve ona teşekkür etmeye geldim. " Gülümseyip başımı salladım.
" Özleme kısmındae şüpheliyim ama rica ederim. "Kaan da güldü. Savaş ve Ekim ters ters bize bakıyorlardı.
Normal de her daim üçlü koltuğa otururdum. Geniş koltukta oturduğu oturmayı severdim ama bu sefer orada Savaş oturuyordu ben de tekli koltuğa geçtim.
" Neden oturmadın? " Anlamayarak ona baktım. " Oturdum ya? "
" Buraya neden oturmadın? " Şaşkınlıkla ona bakıyordum ama ifademi bozmadan, " Oturmak istemedim bir sakıncası mı var? "
Bir şey demedi. Deme zaten pislik.
Aradan Kaan, " Oğlum naptın lan kıza da sana trip atıyor?"
" Trip atmıyor! " Göz göze geldiğimiz de bakışını ilk kaçıran ben öldüm.
" Yoo. Neden atayım ki? "Saçmalamasın istiyorsa, neredeyse yirmi yedi yaşındayım ve trip atıcak ergen değilim.
" Eflinciğim sen bakma bu dağ ayısına. Nezaketen ne anlar ki? Ben sana daha iyilerini bulurum. "
Bakışımı bu sefer Kaan'a çevirdiğim de Kaan da ki sinsilik hafife alınmazdı. " Ah teşekkür ederim Kaancığım ama benim adayım var. Bu iş bitince evlenmeyi bile düşünüyorum. "
Ortama çöken ölüm sessizliği, " Sevdiğin var... "
" Olamaz mı? Sonuçta kaç yaşına gelmişim evlenmek benim de hakkım ya? "
" İyi evlen. Düğününe de çağırırsın. " Sesindeki değişim beni memnun etmişti.
" Elbette. Bana takacağınız altınlar için bile sizi çağırırım. Sonuçta abim sayılırsınız. "
Savaş öksürürken, Kaan ve Ekim kahkaha atıyordu.
" Evet. Sonuçta güçlü bir adayım var. "
" O masaya oturttuğum hepsinin sonu olurum. Önce o herifi ölümünü ardından da sevdiklerinin ölümünü sana izletirim. Seni yaşatır ve vicdan azabınla seni baş başa bırakırım. "
Ondan korkuyorum... Gözlerinde bunu yapacak kararlılığı görmesem ciddiye almam ama bunu yapacak kararlılığa sahipti.
Ondan korkmuştum bana böyle bakınca korkuyorum ondan.
" O imzayı attığım anda bugünü unutma. Sana Eflin sözü. O imzayı atarken kılını bile kıpırdatacak halde olmicaksın. "
Ondan korkuyordum ama benim korkaklığımın olduğu yerde cesaretim de vardı ve ben Emrah Bardın'nın kızı cesaretimi ondan aldım.
" Eflin elinin lezzeti çok güzelmiş. Takdir edilesi. " Konuyu değiştirmesi iyi olmuştu.
" Rica ederim Kaan. Sana demiştim."
" Bu elbise çok kısa! " Gözlerim Savaş'ı bulduğun da, " Beğenmediysen başka elbise diktir. Beğendiğin gibi olsun. "
Kaan'nın n söyleyeceğini merak ettim doğrusu. O ise memnun olmuş bakışlarla Ekim'e bakıyordu.
" Güzel. " Hangisi güzel. Elbise mi Ekim mi?
Ardından Savaş ve Ekim odadan çıkınca, Kaan ile kaldım.
" Yarın ki davete katılmak istiyorum." Ne dediğimi anladığında bakışlarında şaşkınlık hakimdi.
" Seninle katılıcam. " Kaşları çatıldı. " Benim neden haberim yok acaba?“
Bıkkınlıkla gözlerimi devirip, " Artık var. Katılmak istiyorum o davete her ne haltsa. "
" Nasıl bir yer olduğunu biliyor musun? "
" Umrumda değil katılmak istiyorum. Her şeye okeyim. "
Bakışlarından nir parıltı geçtiğine eminim ama bu o kadar kısa bir ana sürdü ki.
" O halde yarın elbise eline ulaşır. Tercih ettiğim renk beyaz herhalde?"
Yarın o ikisi için unutulmaz bir an yaşatacaktım.
Nişanlı bir adam canımı yakıyordu ve Ekim umarım o kız değildi. Düşüncelerim o kadar dağılmıştı ki. O kızı herkes sanabilirim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
4.73k Okunma |
386 Oy |
0 Takip |
26 Bölümlü Kitap |