Acı bir inilti kaçtı dudaklarımdan. Boynumda hissetiğim sızı ile yerimden sıçricak haldeydim ama canım yanıyordu ve bu hareket etmeme engel oluyordu.
Ne olmuştu bana? En son hatırladığım şey ise vurulduğumdu ve ölümü beklediğim. Başımda serumuma bir sıvı enjekte eden hemşire ile, " Hemşire sen misin? " Kadın benim uyandığımı görünce gülümsedi, " Benim Eflin Hanım. Doktoru çağırayım. " Hemşireye bir soru daha sordum. " Dışar da kimler var? " Hemşire biraz düşündükten sonra, " Üç adam ve iki kadın. " Başımı salladım. " Lavin'i çağırır mısınız? " Başını salladı ve dışarı çıktı.
Asıl acı kalbimde yerini almıştı. Beni bırakıp, Ekim'i kurtarmaya gitmişti. Kapı tekrar açıldığında Lavin'nin yüzünü gördüm ardında ise Savaş'ın berbat halde ki suratını.
" Eflin iyi misin canım? " Sadece başımı salladım. "Lavin'e yaptığım göz işareti ile odanın perdesini kapadı. Tetikçiyi buldun mu? " Sorduğum ilk sorunun bu olmasını beklemediği çok belliydi ama şansına küssün şuan da pek neşeli değilim.
" Bulduk ama vuran kişi pek hoşuna gitmicek biri. " Bir isim söyledi ve ben bir şok dalgasının esiri oldum. Yok ama artık gerçekten mi? Bu kadar da olmaz ama. " Gerçek bu işte seni vuran oymuş. Ne yapalım patron? " Onu öldürtmek benim için çok basitti ama hayır şimdi değil.
" Şuan hayır ama bir adamının gözü her daim onun üstün de olsun Lavin. " Lavin yerinde rahatsızca kıpırdandı, bu da demek oluyor ki bir şey söylemesi gerek, " Söyle Lavin. Seni kıvrandıracak kadar ne saklıyorsun? " Lavin bir süre nefesini tuttu. Ardından da sakince nefesini verdi. " Anka... " Cümlesinin devamımı getirmeden sözünü kestim. " Şuan değil. Daha sonra. " Öğrenmek istemiyorum daha hazır değilim. " Eflin ne kadar erken o kadar iyi değil mi? " Öyleydi bu benim yaşam prensibimdi normalde ne kadar erken o kadar iyi ama şuan da hazır değildim hala daha zamana ihtiyacım vardı.
" Söyler misin Eflin. Aşık mısın Savaş'a" Ne dememi bekliyordu? Aşık olduğumu kabul etsem bir şeyler değişir miydi ki? Seviyor muydum? Evet.
" Ne fark eder Lavin? Beni kollarının arasında bıraktığı gerçeği değişir mi? Dudakları dudaklarıma değecekken beni orada kurşun ile başbaşa bırakması değişir miydi? Ekim'i korumak istemiş anlıyorum. Belki de ona sevdalı bana değil. Olsun sorun değil...
Ama beni orada bırakması çok koydu be... Vurulmayı dert etmezdim. Ona zarar geleceğine varsın bana zarar gelsin ama yanımda olduğunu bilmek bile bana yeterdi be. " Kızgın değildim kırgındım beni bırakmasına kırgındım. Kollarımın arasından çekip gitmişti ve Ekim'i korumayı seçmişti.
Sevilmicek biri oldığumu biliyordum ama bu kadar da olmamalıydı. Hakketmemiştim be...
" Eflin bu sevgi sana zarar. " Dudağım da burukça bir tebessüm oluştu. Canım çok yanmıştı ve acısı hala daha tazeydi.
" Bana zarar veren şeylere karşı bir ilgim var. " Lavin hala daha şüphe içindeydi biliyorum. Savaş'a karşı nefret doluydu. " Sana dosya getirmiştim ya onu kasada sakla, önemli benim için. " Savaş'ın yaptığı tüm kirli işlerin kaydıydı.
" Öyle yapıcam zaten. Eflin sensizlik çok zormuş be dostum. " Gülümsedim içten ve samimi bir gülümseme olmuştu.
" Benden kurtulmak öyle kolay değil güzelim. Ben kene gibiyim dir. Tuttuğumu bırakmak fıtratımda yok." Lavin de gülünce beklemediğim bir şey yaparak bana sımsıkı sarıldı. Şaşırsam da karşılık verdim ve sarıldım.
" Sana bir görev vericem Lavin. Benim için öenmli. " Lavin şaşırdı çünkü bu kadar çabuk emir vereceğimi beklemiyordu.
" Birini araştır ve bana onu sağlam getirmeni istiyorum." İsmi verdiğim de şaşırdı ama bir şey demedi. " Diğerleri girmek isticek. "
" Uyumak istediğimi söyle. " Başını salladı ve ben yatağa uzanıp gözlerimi kapadım. Şuan hiçbiri ile görüşmek istemiyorum.
Lavin kapıdan çıkınca gözlerimi açtım ve olanları idrak etmeye çalıştım.
Ben neden Anka'nın kim olduğunu öğrenmek istemedim ki? Bir tahminim olduğu için mi ve de bu tahminin doğru çıkmasından korktuğum için mi?
Affetmezdim. Eğer Savaş Anka ise onu affetmez ve eceli olurdum. Bununla sınanmak istemiyorum. Sevdiğim adam ile babam arasında seçim yapmak istemiyorum. Buna hazır değilim. Gözlerimi kapattığım anda kapı tüm gücüyle açıldı ve, " Uyumadığını biliyorum. " Gözlerimi açtığım da yatağımın yanındaki sandalyeye oturdu.
" Ne fark ediyor ki? " Gözleri gözlerimi buldu. " Çok şey fark eder. Gözlerini kapama. Gözlerinden mahrum kalmak istemiyorum. Kokunu solumamak istemiyorum. "
Boş gözlerle ona baktığım da yüreğimden bir parça koptu. Bitik haldeydi. Her tarafı kan içinde yüzü çökmüş gibiydi.
" Hmm öyle mi? O halde sarılayım mı sana? " Bir şey olmamış gibi davranmak daha kolaydı benim için. Yattığım yerden acıyan boynumu umursamadan doğrudum yatağım üstünde bacaklarımı iki yana açmış şekilde oturdum. Üzerimde hastane kıyafeti ile karşısındaydım. " Kızgın değil misin? " Gülümseyip başımı olumsuzca salladım. " Değilim. "
Bian bile beklemeden sımsıkı sarıldı bana. Savaş benim elimden çekeceğin var.
Bende ellerimi boynuna doladım ve sımsıkı sarıldım. Kokusunu özlemiştim. Kalbimde ki kırgınlığın hesabınu sorucaktım ama şimdi değil zamanı vardı.
Geri çekildiğimiz de elimi tuttu ve avuç içimi ısıtan bir öpücük kondurdu. Utanmıştım ama ya!
" Kızaran suratını seviyorum. " Gülümsediğim de kulağına doğru eğilip, " Biliyor musun çok güzelsin. " Bunu beklemiyor olacak ki duraksadı ve, " Güzel değilim yalışıklıyım. " Başımı boynuna yaslayıp kahkaha attım. Gülüşümü kesen belime dolanan el olmuştu. " Bende bıraktığım her izin anlamı çok büyük. " Dediklerine odaklanamıyorum çünkü dikkatimi dağıtan eli belimde hareket ediyordu!
"Hmm." Ona karşılık olarak ellerimi boynuna sıkıca doladım ve parmaklarımı saçlarına daldırdım. Ondan alacağım minik bir öpücük vardı.
Saçları benim saçımdan da yumuşaktı ve bu çok hoşuma gitti. Gözlerimi gözlerine kenetlediğim de gözlerinden geçen fırtınaya şahit oldum. Dudakları benim dudaklarımı bulduğun da içimdeki kıpırtı kat be kat arttı. Ne bir karşılık verdim ne de geri çekildim. Öylece durdum. Gözlerimi bile kapayamadım.
Şehvet yoktu, özlem vardı. İşte bu beni gülümsetirdi. Dudaklarımın üstündeki baskı altında gülümsemedem edemedim. Ağzımdan bir kıkırtı kaçabilirdi bu onu dellendirmiş olacaktı ki hızlı bir hareket edıyor du ki kapı pat diye açılınca onu göğsünden geri ittim.
Biraz fazla itmiş olmalıyım ki yere düştü. Affallamış şekilde bana bakıyordu.
"Pislik! " Dilim bunu söylese de ne mimiklerim ne de kızaran yüzüm bunu onaylıyordu. Kalbim onu sevmişti.
" Ne halt ediyorsun yerde sen? " Kaan'nın sesini duyunca kapıya baktım. Üçü de oradaydı. Hepsi bitik haldeydi.
" Ayağım takıldı da yere düşü verdim. " Sinirle bana bakıyordu ama keyifli olduğu da söylenebilir. " Size demedim mi ben içerdeyken girmeyin diye! "
Ekim ve Kuzey aval aval bakarken ne diyebileceklerini bilemediler ama ortama karabasan gibi çöken Kaan, " A.nanı s.kiyim içeriden boğulma sesi geliyodu. Dedik heralde birbirini gırtlaklıyorlar. " Savaş ile göz göze gelince halimden utandım! Hay ananı satayım senin! Rezil olduk!
Savaş'ın keyifli sesi beni daha da utandırdı. " Daha güzeliydi. " O an da ortama ölüm sessizliği çöktü. Kimse ne bir şey yapıyor ne de konuşuyordu fakat böyle ortamlarda sessizliği bozan tek bir kişi vardı, " S.keyim lan hastane burası! Burada yapmazsın be! Kız yaralı yaralı senin o a-" Onu susturan elime aldığım bardak olmuştu. " Öyle bir şey yok gerizekalı! " Alayla bana bakıyordu. Ekim bile bu ihtimali düşünmüş olucak ki Savaş'a ters bir bakış attı Savaş ise direk gözlerini kaçırdı. Abimi söylemiyorum bile Savaş'ı öldürecek gibi bakıyordu.
" Ne oldu o halde? " Aklımae gelen ilk şeyi söyledim. " Ben su içerken gülünce öyle boğuluyormuş gibi ses çıktı. " Savaş da dahil olmak üzere hepsi hayretler içinde baktı. " Bardak kuru yalnız? " Hay senin dikkatine!
" Sürahiyi diktim kafana. " Savaş kıkırtısına engel olmak için eliyle ağzını kapadı. Kaan ise, " İnandık bizde zaten. " Çok da umrumdaydı. Ufak öpücük durumumuzu bozmasaydı daha da ileri gidebilirdik. Peki bu canıma minnet miydi? " Çok da umrumda. Haha. " Gözlerimi devirdiğim sırada abim işe göz göze geldik. Yüzündeki telaş ve merak beni gülümsetmişti.
***
İki gün içinde taburcu olmuştum. Bu iyi haberdi işte. Sonunda artık rahat bir nefes alacağımı sanarken daha da beteri olmuştu. Üzerime o kadar titriyorlardı ki ne yapacağımı şaşırdım. Abim bir yandan, Savaş bir yandan Ekim bir yandan. Hiçbir şey olmamış gibi davranan tek kişi Kaan'dı.
" Yakın bir zamanda sizi biri ile tanıştırmak istiyorum. " Kaan'nın dediği ile üçümüz de ona döndük. Bizi tanıştıracağı kimi olabilir ki?
" Kim? " Ekim'e baktığım da gördüklerim beni şaşırtmıştı. Merak etmişti. Ekim böyle şeyleri zerre kadar merak etmezdi ki?
" Geldiğinde tanışırsınız. " Kaan, Ekim'i terslemiş miydi? Yok daha neler nelere oldu.
Fısıltı ile Savaş'ın kulağına yaklaşıp, " Şey bunların arasında ne oldu ? " Savaş yönünü onlara döndüğünde, " Hiçbir şey olmadı. Olamaz ve olmicak da. " Kıskanç bir sesle bakınca öfke ile ona baktım.
Nişanlı bir adam olup olmadığı hiç belli olmuyordu ki! Yüzük yakıyor, sosyal medya da fotoğraf var ama gelip de beni öpmesi aklım ile kalbimi tekrar tezatlaştırdı.
Aklım beni kullandığını söylüyordu. İddiayı kazanıp beni öldürmek istediğini, kalbim ise bana aşık olduğunu tüm bunların mantıklı bir açıklaması olduğunu söylüyordu. Peki ben hangisini dinlicektim?
" Siktir git. " diyip hızla ayağa kalktım. " Ne? " Tabi anlamaz cahil! Onun yüzünden sürekli ikilemde kalmaktan bıkmıştım!
" Bana da yer var mı? " Yanaklarıma ateşin hücüm ettiğini hissetmek duygularımın esiri olmaya başladığımın kanıtı olmuştu.
Duygularını kontrol et Eflin. Sen şuan zayıf olamazsın. Yenilmemen gerek.
" Siktir git! Sen git başka kadınların dudaklarına yapış! Anca ne yap ki zaten! Eflin şunu yapma, Eflin çocuk gibi davranma! Eflin nereye! Sanane be! "
Sinirle merdivenleri çıktığım da arkamda kalan şaşkınlığa aldırış etmedim. Hıh!
Kaan
Ne yapacağımı şaşırmış bir çıkmaz haldeydim. Bir tarafta ne koşulda olursa olsun sadakat ile bağlı kalmam gereken bir nişanlım varken diğer tarafta tek düşmanın aynı zamanda da tek dostumun kardeşi olan bir kadın vardı.
Evet Savaş gibi bende nişanlı biriyim. Evet yakın zamanda onları nişanlım ile yanıştırıcaktım. Her ne olursa olsun. Sevgimi rafa kaldırmak zorundayım. Sevdalım başka bir adamı severken bir şey yapamam.
Sevdiği kadını kıskandırmak için nişanlanacak bir alçak değildim. Nişanlandığım kadın Ekim'den daha önce var olan biriydi.
Eflin'nin sebebsiz sert çıkışı karşısın da Savaş hala daha neden böyle yaptığını anlayabilmiş değildi. Gerçi ben bile anlamadım ki?
" Ne yaptım ben şimdi? " Lafını zerre kadar sakınmayan Ekim. " Babasını öldürmek dışında pek bir şey yapmamıssın. " O günden bı güne neredeyse bir hafta geçti. İkisi de karşisindakine bir şey sorucak cesarete sahip değildi.
" Senin de yapmak istediğin bir şey için beni suçlama! "
" Ama yapan ben değilim sensin." İki abi kardeş neden bu kadar birbirine benzemek zorundaydı ki?
" Ekim konuşmama izin vermeden bana bu şekilde davranma! "
Eh Savaş haksız sayılmazdı. " Ne diceksin ki be? Söylesene ya. Eflin konusunda amacına ulaştın mı? Söylesene onu da babası gibi öldürmek istiyor musun ! "
" Ekim yeter. " diye araya girdim.
" Ne yeteri be! Sevip sevmediği bile belli değil. Parmağın da yüzük ama gelip de Eflin'e yürüyor! "
Onun da parmağın da yüzük vardı. Aynı yüzüğü iki kardeş takıyordu. " Babamın yüzüğü. " Ekim anlamayarak öylece bakıyordu. " Ee? "
" Babamızın yüzüğü. Senin ve benim babamın yüzüğü. Abin Deniz'in yüzüğü. "
Sonunda itiraf edebilmişti doğrusu. En sonunda bu ikisi için de en iyisi olmuştu ama merdivenlerde gördüğüm kişi bunları duymaması gereken en son kişiydi.
Ekim
" Benim bir abim yok. " diye rahatlıkla konuştum. Ben tek çocuktum ve bu hep böyleydi. Benim ne bir kız kardeşim ne de bir abim vardı.
Savaş Alkan benim kardeşim değil.
" Deniz diye birini hatırlamadığını söyleme. " Deniz diye biri anılarımın en karanlık köşesinde vardı ama o çocuk benim abim olamazdı. Bunca yıldan sonra bir ailem olamazdı
" Yok. " diye yalana başvurdum.
" Yıl 2004 aylardan Nisan. Günlerden yirmi altısı tanıdık gelmiyor mu? " Allâh kahretsin ki geliyordu! " Ayrıldığımız gün kardeşim. Benim hamile annem ve benim kaçırılma günümdü. Soylar ailesinin dağıldığı gündü. Annem o zaman Deren'e hamileydi. "
" Yalan yalan söylüyorsun! " Yalan olmadığını hissetmek herşeyden beter bir haldeydi!
" Yalan değil Kardeşim. Aynı anne ve babanın çocuklarıyız biz. "
Olamazdık! " Neden yoktun o halde! Yıllar oldu ama yoktun! "
" Ekim kolay bir hayatımız yoktu bizim. Karşımız da bizden daha acımasız bir düşman varken biz birlikte olamazdık. En azından o ölene dek. "
Eflin'nin babasını benim, bizim için mi öldürmüştü? Babamızın intikamını alıp bizi bu bok çukurundan çıkarmak istemişti.
" Eflin'ni seviyorsun. O zaman ne olucak. "
" Tercih yapman gerekicek. " Gülümsedi. İlk kez Eflin dışında birine gülümsedi.
" Tercih hakkını ona sunucam." Anlamayarak ona öylece baktım.
" Beni seçerse kaybeden olmaz ama tercihi ben olmazsam da tercihini o olmaz. "
Yani diyordu ki. Bir katili seçen birine verecek sevgim yoktu ama beni seçerse kalbimdeki tüm sevgiyi veririm.
Güzel bir açıklamaydı. Her şey Eflin'nin seçimine bağlıydı. Sevdiği adamımı yoksa katil babasını mı tercih ederdi? Bunu bekleyip görecektik.
Eflin yaptığın seçim umarım sana istediğin mutluluğu verirdi. Umarım ki bir gün seçimin pişmanlığını yapamazsın.
Birkez olsun aklın yerine kalbini dinlemeni isterim.
Yoksa artık arkanda seni bekleyecek kimse kalmicaktı.
Fakat kapı çalınca merdivenlerden koşarak inen Eflin'ni görmem ile feleğim şaştı. Ne olmuştu? Kim gelmişti?
Yüzü beti benzi atmıştı. Korku mu? Heyecan mı? Hayır ikisi de değildi. Sanem kapıyı açınca çıkan kişi beni bile afallatmıştı.
" Tanıyor musunuz? " diye soru Soran Kaan'nı, Savaş onayladı cevap verecekken Eflin'nin acı çeken sesi ile cevaplarını aldılar.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
4.73k Okunma |
386 Oy |
0 Takip |
26 Bölümlü Kitap |