Korku birinin üzerinde hakimiyet kurmak için gereken en yegane şeydi. Biri ancak korktuğu şeye teslim olurdu. Korkular bir insanın yüreğinde derin izler bırakırdı.
Eflin'nin en büyük korkusu gerçekleşmek üzereydi. Korku kalbinin derinliklerinde yaşattığı bir yük olmuştu. Karşısında ki sarı saçlı adamın ona bu sefer ne yapacağını merak ediyordu. Titremesini sağlıyordu. Eflin korku ve ölüm ne demek şimdi şuan öğreniyordu.
Küçüklüğünden beri tanıdığı amca yerine koyduğu adam şuan da tam burada elinde tuttuğu bıçak ile öylece duruyordu.
Ne geri kaçabiliyor ne de hareket edebiliyordu. Öylece birinin onu kurtarmasını bekliyordu.
Yattığı sedyede kalbi bir makineye bağlı bir şekilde öylece duruyordu.
" Küçük Bardın. Sana bu gece istediğin kurtuluşu vericem. " Ardından da kolunda hissettiği iğneden kısa bir süre sonra gözlerini karanlığa gömdü.
Çok geçmeden başına bir doktor gelmişti. Sedyede yatan hastanın bir çocuk olduğunu gördüğünde şaşırmıştı ama aldığı paradan ötürü sesini çıkarmamıştı.
Bu kızın tek kurtuluşu yeni bir kalpti. Bu kızın ölmesini daha istemiyordu Şahin Alkan. Bu küçük Bardın için daha çok güzel planları vardı.
Bu kızın bitik kalbi yerine karısnın kalbini takıcaktı. Karısını feda etmek konusunda ne ufak bir tereddüt içinde değildi.
İki çocuğunu umursadı istediği tek şey güçtü ve ona bu gücü bu küçük kız çocuğu verecekti.
O küçük kızın babası ona yaşattıklarını yaşattıracaktı.
" Başla doktor. Kızın fazla bir ömrü kalmadı. " Kızın iki aydır bu haline zar zor dayanıyordu. Makineye bağlı bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyordu.
Yaşamak istiyordu. Yaşama arzusu onu mücadele etmeyi öğretmişti. Eflin altı yaşındayken savaşmak ne demek bilmişti.
Eflin altı yaşındayken kalbini kaybetmişti ve sevdiği adamın annesinin kalbi onun yüreğinde atıyordu.
Bilmiyordu. Öğrenirse bununla yaşayamazdı. Sevdiğinden annesini almak istemezdi ama buna mecbur bırakıldı.
Eflin için kalpler bu yüzden bu kadar önemli göğüs kafesinin altında yatan kalp ona ait bile değildi.
Efnan
Yattığım yerden hızlıca sıçradığım da soluk soluğa kalmıştım ve elim istemsizce kalbimin olduğu köşeye gitmişti. Hala yerinde olduğunu bilmek beni rahatlamıştı.
Kabuslarım her defasında aynı olmasından nefret ediyordum. Her kan akıttığım da yaşadığım acıya göğüs gelememek beni çıkmaza sokuyordu.
Taşıyamıyordum artık bu yükü ağır geliyordu bana.
Kendi kalbimi istiyorum kendi kalbim dışındaki hiçbir kalbe ihtiyacım yoktu benim.
Kime ait olduğunu bile bilmediğim bir kalbi taşımaktan yoruldum artık.
Bu kalbin ağırlığı altında yirmi yıldır eziliyodum.
Duvarda asılı duran saate baktığım da saat beşi geçmişti. Bu saatten sonra uyku bana haram olmuştu.
Uzunca bir müddet kan dökmemeye özen göstermeliydim. Hala daha korkumu atlatamamışken kan dökmek bana zarardı.
Üzerimdeki pijamlardan kurtulup kendi üzerime bir elbise giydiğim de üzerime bir hırka alıp terasa çıktım.
Fakat gözlerim yan taraftaki villanın ışıklarına çarptı.
Savaş'ın evi... Hala uyanık mıydı? O da mı uyuyamamıştı.
Dün gece olanlar aklıma geldikçe uyuyamaması normaldi. Bir gece de iki kardeşini de kaybetmişti ama merak etmesini gerektirecek bir durum yoktu.
Kardeşlerinin ikisi için de ölüm uzaktı. Yani hiç değilse benim yüzümden ölmiceklerdi.
Gözlerim o taraftan ayrılmıyordu. Işığı yanan oda Savaş'ın kendi odası değil. Benim orada kaldığım odaydı.
Güçlü olmak çok zordu. Eflin olmak için neleri vermezdim oysaki. Eflin olmak kolay olandı. Zor olan Efnan olabilmekti.
Derdimi bir an bile tereddüt etmeden anlayabileceğim birine ihtiyacım vardı.
Arden böyle şeylerden nefret eder. Hiçbir şeye tahammülü yoktur. Böyle duygusal zayıflıklardan nefret eder ve bunu bana çok güzel ödetirdi.
Başımda bir bela varken daha tehlikeli bir belaya ihtiyacım yoktu.
Savaş ile Arden'nin bu kadar tezat düşmesi anlaması zor değildi.
Savaş duygularını hiç etmez ama mantığını da kullanırdı.
Arden ise duygularını hiç eder ve hırsı ile hareket ederdi.
Zayıflıklara tahammülü yoktu. Zayıf olarak gördüğünü kendi elleriyle öldürürdü.
Bahçedeki koltuklara oturduğum da beni dinlicek biri vardı aslında. Şuan da bodrum katında duruyordu.
Peki artık beni dinlemek ister miydi hiç sanmıyorum. Benim onu dinlemediğim gibi o da beni dinlemezdi.
Deren'nin yaptıklarını asla sineye çekmicektim. O günün hesabını ona sormadan ona kurtuluş yoktu. Madem bir halt yedi onun sorumluluğunu da alacaktı ve cezasını çekecekti.
Saat sekize kadar bahçede oyalandım. Temiz hava almayı seviyordum.
Sekiz gibi Arden de uyandı. Beni bahçede görünce yanıma geldi. " Sen bu kadar erken kalkar mıydın?"
Gülümsemeye çalışarak ona döndüm. " Uyku tutmadı. Bende hava almaya gelmiştim. Bakıyorum da bugün pek bir keyiflisin?"
Yanıma oturduğun da keyfine dicek yok gibiydi.
" Dün yaptığın gösteriler beni çok memnun etti. Özellikle de topuğunu ağzına dayaman. Güzel hareketti. "
O ani bir şekilde gelişen dürtüydü. Dün iki kişiyi canından etmiştim ve bunun bende bıraktığı etki tahminimden de ağır olmuştu.
" Hala kan kokusunu kaldıramıyorum musun? Sana bir iyilik daha yapabilirim. "
Arden gerekten de korkulması gereken biriydi. Hafife almak salaklıktı.
Kendine has eğitim adı altında işkence yöntemleri vardı.
Bir küvetin içini kan ile doldurup beni içine bıraktığı o anı ömrüm boyunca unutamazdım.
O an aklım gelenler beni ölüme iteklemişti.
O kanın içinde boğulacak gibi olmuştum gerçek anlamda.
Son dakika gelmişti. Tam bir buçuk saat boyunca yıkanmıştım. Bu da yetmemiş kaplıcalara gitmiştim.
O kanın kokusu uzunca bir süre tenimden gitmemişti. Her saat başı parfümümü yeniliyor. En ufak kan kokusu bile beni rahatsız ediyordu.
Ama amacına ulaşmıştı artık kan eskisi gibi korkutmuyordu.
Fakar kandan korkmamak birini öldürmek ile aynı şey değildi. Pişman mıydım? Asla sadece bu fazla gelmişti.
" Seni neden buraya getirdim biliyor musun Efnan?" Bakışlarımı yüzüne çevirdiğim de, " Nefretini kuşanmanı istiyorum. Onları affetmek gibi bir ihtimalin kalmasını istemiyorum. Senin sadece bana ait olmanı istiyorum. "
Ben Savaşa sadist diyordum ama Arden ona taş çıkarırdı.
" Sana dedim ben ne Savaşa ne de sana aitim. "
Elini omzuma attığında, " Savaşın karısı olmak istersin ama?"
" Bu saçma soruları kenara bırak Kaıren. "
Gülümsediğinde bakışları kısılmıştı.
" O olan bağlılığın beni delirtiyor ama sana kıyamıyorum ki. Hala daha onu sevmeni aklım almıyor. Babasının katiline aşık olan bir kadın sevdiği adamı kalbinden vuruyor ama yine de onu yaşatmak için kendi kanını verecek kadar da aşık. "
Gözlerimi kapadığım da o gün tam olarak olanlar bunlardı.
Onu öldürebilirim sanmıştım. Onsuz yaşayabilirim ona ihtiyacım olmadığını sanmıştım ama hayır ben yapamazmışım.
Ben onu çok sevmişim ve hala daha devam ediyordu. Sevgim yavaş yavaş nefretime galip geliyordu.
" Benimle oynama Efnan. Bana ettiğin en ufak ihanette bunun bedelini ödetmekten çekinmeyeceğimin farkında ol. "
" Sende eğer biraz daha beni tehtid etmeye devam edersen sana kolay lokma olmadığımı gösteririm. Ben senin itlerinden değilim Kaıren. "
İkimiz de birbirimize ters şekilde baktığımız da, " Bu hırçın hallerin bir tek bana değildir umarım?"
" Gerekene gerektiği gibi. Beni tehtid etme Kaıren ben intikam doluyum. Senden de intikam almakla uğraştırma beni. "
Koca şen bir kahkaha attığında onun bu sadist hallerine bir süreden sonra alışıyor yargılamıyordun.
" Deli ediyorsun beni. Bana karşı çıkman hoşuma gidiyor. " Gözlerimi devirdiğim de omzuma bir baskı uyguladı.
" Ama ihanet unutma Efnan ihanetin bir telafisi olamaz. "
" Sana ihanet etmem Kaıren ama arkandan iş çevirmeyeceğim anlamına gelmez. "
Ayaklanıp içeri geçtiğim de zor günler şimdi geliyordu asıl.
Asıl bela ben geliyorum diyordu. Bunu hissediyorum.
Kahvaltı sofrası kurulduğunda masaya geçtim. Kaıren bugün dışarı çıkacaktı birkaç işi vardı.
Deren ile güzel bir sohbet yapmalıydım. Bakalım abicim kimi seçeceksin?
Kardeşini omuriliğine yakın vuran Deren mi? Yoksa ben mi?
Evet Savaş ve Kaan'ı kurtarmaya gittiğimiz de beni vuran Deren'den başkası değildi.
O günü affetmedim. Ne Deren'i ne de Savaş'ı tüm kırgınlığım belki de bu yüzdendi affedememek.
Kahvaltı bittiğinde Kaıren dışarı çıktı.
Evin içinde biraz oyalandıktan sonra telefonuma bianda beklemediğim bir bildirim gelince şaşırdım.
Mesajlardan kargonuze teslim edildi diye bir mesaj vardı.
Bir kargo verdiğimi sanmıyorum ama o sırada kapı çalınca kapıyı açtım ve bir hediye paketini uzattı korumalar.
" Özel olduğu söylenildi. Bomba taraması yapıldı. İçinde bomba yok efendim. "
Başımı salladığım da koruma dışarı çıktı ve bende merakla hediye kutusunu açtım.
Ve açtığım anda paket elimden düştü.
***
Neden geldiğimi bilmediğim bu depo da yalnız üç kişi vardı. Ben,Ekim ve Deren. Biz üçümüz bu depo da öylece durmuştuk.
Şuan da Deren'nin tutulduğu odadaydım.
" Benden ne istiyorsun? Ben sana ne yaptım?"
Bir de bunu sorması ona olan sabrımın sonuna getirmişti. Şiddete başvuran biri değilim ama gerektiğin de birine saldırmaktan asla çekinmem.
" Masum ayağına yatmayı kes Deren. Neden burada olduğunu ikimiz de çok iyi biliyoruz. "
Rol yapmayı bıraktığını sırıtan yüzünden anladım. Yüzündeki ifade bu dünya da en nefret ettiğim kişiye ait bir parça gibiydi.
Aynı babasının kızı gibi bakıyordu. Hayatımı s.ken adamın kızı bile onunla aynı bakışa sahipti.
" Bu kadar geç öğrenmene şaşırdım daha erken öğrenirsin sanmıştım. "
Kahkahası tüm odayı doldurduğun da midem de bir kıpırtı hissettim.
" Bazen zamanı beklemek en iyisidir. Şahin Alkan'nın göz bebeği. "
Bu duydukları ile kaşlarınj çattı. " Babamın adını ağzına almaya hakkın yok Efnan! Onun katilinin kızı adını ağzına dahi almaya cüret edemez. "
" Babandan çok şey almışsın Deren. Özellikle de nefret dolu bakan gözlerini. Söyler misin abime de böyle bakıyor musun?"
Sadece ters bir ifade ile yüzüme bakmakla yetindi.
" Beni boynumdan vuracak cüreti kendinde nasıl bulabildin ki? Abinin, kız kardeşinin hatta sevdiğin adamın öfkesini hiçe mi saydın? "
Yutkunuşu onun dudaklarındaki gülüşü soldurmuştu.
" Belki Savaş ve Ekim seni affeder ama ya Kuzey? Seni affedebilir mi? Sanmam. Sen Savaş için ne kadar değerliysen ben de abim için değerliyim. İkimiz arasında kimi seçer?"
Aslında bunun kararını çoktan vermiş gibi görünse de daha verememişti. Hala daha tereddüt ediyordu. Savaş tereddüt içinde değildi kardeşini seçerken adam benim abim beni seçmekle tereddüt ediyordu.
" Beni seçmez ama seni de seçmez Efnan. Bana zarar verdiğin an da sende onun için bir hiç olursun. Benim hakkımdaki gerçeği söylediğinde bile sana inanmaz. "
Bu dediğine bir şey demek yerine kendi sözlerime devam ettim.
" Ölüm senin için fazla merhamet içerir ve ideallerim dışında öldürmek benim hiç hoşuma gitmez ki ama sen çok kullanışlı bir piyon olabilirsin. "
" Babanın ortaya çıkması için bir piyon. "
Gözleri şaşkınlıkla büyüdüğün de bir şok dalgası geçti.
" Baban geldiğinde gerçeği kendi gözlerin ile gör yengecim."
Ardından odanın demir kapısını sert bir şekilde kapatıp biraz ilerideki Ekim'in odasına doğru ilerledim.
Ekim gücünü konuşturmaya devam etsin ve o gücü ellerim arasında bir piyon gibi kullanacaktım.
Beni affetmeyeceğini söylese bile onu tanıyorum beni affedecek ve ben gerçek anlamda intikamımı aldığım da her şey son bulacaktı.
Ekim'in tutulduğu odaya girdiğim anda başıma dayalı bir silah ile karşılaştım.
Ellerimi kaldırdığım da dudaklarıma bir gülüş yerleşti.
" İstediklerimi alamazsam evet. Söyle beni neden istedin. "
Elbette ki beni serbest bırak demicekti. Onun merak ettiği neden onu yanımda tuttuğum.
" Bir soruya karşılık bir soru ne dersin?"
" Neden beni istiyorsun?" Bu Ekim'in dilinde kabul demekti.
" Sana ihtiyacım var. " Sıra bana geçtiğinde, " Babam hakkında ne biliyorsun?" Silahı refleks olarak daha da başıma yasladığın da güldüm.
" Bir katil ve suçlu olması dışında mı? Hiçbir şey. Neden ihitiyacın var bana. "
" Birini yaklamak konusunda senin yardımına ihtiyacım var. "
Silah gevşediğinde şaşırdığını belli ediyordu. Ekim'in yardımı demek Savaş ve Kaan'nın da yardımı demek.
" Sıra bende. Savaş bu iki senede herhangi biriyle bir ilişki yaşadı mı? Buna tek gecelik de dahil?"
Bunun cevabını deli gibi merak ediyordum. Beni unuttu mu unutmadı mı?
" Bunu ona sorman gerekmiyor mu?"
"Bilmiyorum. " Dedi ve biraz duraksadıktan sonra, " Sana neden yardım edeyim? Bana yalanın danüskasını söyleyen birine neden yardım edeyim? Bana silah doğrultup beni ölüme sürükleyen eski bir arkadaşıma neden yardım edeyim?"
Ben de amma çok şey yapmışım dicem ama bunlar daha başlangıç. Savaş ve Ekim'den alacağım bir intikamım yoktu ama almam gereken bir intikamda canları çok yanacaktı.
Savaş beni asla affedemeyeceği bir yola girecekti. Ekim yine eskisi gibi sinir krizleri geçirecek boyuta gelecekti.
Artık Savaş ona doğrultuğum silahın acısından çok benim yaptığımdan canı yanacaktı.
Evet ben çektiğim o acının ne kadar olduğunu bile bile Savaş'ı o hale getirmiştim.
Fakat o yine de bana aynı gözler ile baksa da bundan sonra bakamicak hale gelecekti.
" Deren'nin burada ne aradığının cevabını soruyorsun. Bana yardım et ve ben de kardeşini sana sağlam bir şekilde vereyim. "
Kaşlarını çattığını hissediyordum. Silah daha da yaslandığında giydiğim topukluyla ondan uzun duruyordum.
" Kardeşimle mi tehtid ediyorsun beni? Kafana yaslı bir silah varken mi?"
" O silah benim kafamda patlarsa kardeşinin ciğeri sökülür."
" Babanın kızına dönüşmüşsün. "
" Sen babanın kızı olma Ekim. " Şuan ne dediğimi anlamasa bile zamanı geldiğinde ya beni anlicak ya da benden nefret edecek birine dönüşecekti.
" Bu sana yardım edeceğim son sefer olacak Mahi. Bu senin son şansın. "
Başımı salladım ve silah geri çekildi.
Bu planı duyduğunda Kaıren artık ikna olacaktı.
Artık bir zayıflık göstermeyeceğimi görmüştü. Onu kendi silahı ile vuracaktım ve bunu yaparken onun ecelini getirecek olan ben değildim. Kendi yetiştirdikleri olacaktı.
Efnan Bardın bir katilden de acımasızdı. Ne kadar sevginin içinde boğulsa da o temiz suyu kana bulamasını öğrenmişti.
Artık herşey daha acımasız bir hal alacaktı. Savaş'ın nefreti, Ekim'in öfkesi beni öldürecekti.
Benim de ecelim onların elinde olacaktı ama boyun eğmek Efnan'nın kimliğine uygun değildi. Ne kadar gidebilirsem gideyim ben yaşayacak ve hayatıma devam edecektim. Mutlu ya da mutsuz.
Etrafımda gezen cellatlar olacaktı ama ben hepsini durduracak gücü kendi elimde toplamış olacaktım o zamana kadar.
Babamın bana bıraktığı örgüt artık adını herkese duyuracak ama kimse varlıklarından emin olamicaktı.
Ve ben Hayaletlerin Lideri olarak adımı kanlı harflerle yazdıracaktım.2
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
4.73k Okunma |
386 Oy |
0 Takip |
26 Bölümlü Kitap |