İnsan kendi kaderini kendisi çizebilir miydi, yoksa kendine yazılan kaderi mi yaşardı? Önceden kaderimin yazılı olduğunu düşünüp birşeyler yaşadığımda bunu hep" neyse kader böyleymiş" diye yorumlardım. Şimdiyse durum tamamen farklıydı. Kendi kaderimizi kendi seçimlerimizle yaşıyorduk aslında. İstanbul'da kalmak varken Ankara'ya yerleşmek tamemen benim seçimimdi. Bunu kadere yormam aşırı saçma olurdu mesela.
Uyandığımda saat sekiz buçuktu. Koltukta oturur pozisyona gelip bı kaç dakika öylece bekleyip ayağa kalktım. Açıkmıştım aslında. Birşeyler atıştırmaya karar verip mutfağa ilerledim. Evde kimse olmadığı için her yere basışımda fayanstaki ses yankı yapıyordu. Mutfağa geldiğimde ufak buz dolabını açtım. İçinde 1 kutu süt, tabağın içinde yarım bırakılmış süzme peynirden başka hiç birşey yoktu. Markete gidip alış veriş yapmam gerekiyordu. Mutfaktan çıkıp koridorda ilerleyip, portmanto'dan siyah kaşe kabanımı aldım. Ayakkabılarımı da giyip evden çıktım. Asansörden inip dış kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda serin hava yüzümü okşadı. Saçlarım önüme savrulurken cebimdeki siyah lastik tokayı çıkarıp dağınık bı topuz yaptım. Ellerimi kabanımın cebine sokup caddeye çıktım. Buralarda market olduğunu sanmıyordum. Genelde büyük sitelerin olduğu bir yerdi .biraz daha ilerleyip taksiye bindim. taksiciye beni en yakın markete götürmesini söyleyip arkama yaslandım. Dışardaki bı kız grubu dikkatimi çekmişti. Gülüp eğleniyorlar ve birbilerine şakalar yapıyorlardı. Yüzlerine bakınca 17-18 yaşlarında oldukları anlaşılıyordu. Benim o yaşlardayken hiç böyle arkadaş grubum olmamıştı. Tek arkadaşım Edaydı. onunla da ders çalışmam gerektiği için çok nadir görüşürdük. Lise anlarım gözümün önüne gelince neredeyse içim geçmiş gibi hissettim.Evet, o her sınıfta olan inek öğrencilerden biri bendim. Ders çalışmadığım zamanlarda annem beni hep sıkıştırırdı. 'Ders çalışıp okumazsan elin adamının avucuna bakarsın 3te çocuğun olur yaşlanıp gidersin' derdi. Annemin bu sözleri beni evliliğe karşı hep uzaklaştırmıştı. Hiç sevgilim olmadığı gibi hiç erkek arkadaşım da olmamıştı. Taksi durduğunda parasını uzatıp indim. Önümdeki markete girip alış veriş reyonlarında gezinmeye başladım. Önce evin ihtiyaçlarını aldım ardından da bir kaç abur cubur alıp kasaya ilerledim. Kasa da kısa saçlı, uzun boylu, balık etli bı kız gülümseyerek "hoş geldiniz" dedi. Bende gülümseyip "hoşbuldum" diyip aldığım şeyleri poşetlere koydum. Aldıklarımın parasını ödeyip marketten çıktım. Biraz yürümenin iyi geleceğini düşünüp karşıdaki yaya geçidine geçtim. Cebimdeki kulaklığımı çıkarıp telefonumdan müzik açtım. Bazen bunu yapıyordum hem temiz hava almakta iyi geliyordu. 15 dakika kadar yürüdükten sonra babamın oturduğu siteye gelmiştim. İlerleyip içeri girdim. İçerdeki sıcak hava vücudumu gevşetmişti. Asansörle eve çıkıp aldığım eşyaları yerlerine yerleştirip kendime yemek hazırladım. Bu ara kendime hiç vakit ayıramamıştım, yeme düzenim bozulmuştu ayrıca spora da gidememiştim. Hazırladığım şeyleri yiyip masayı toparladım. Tam mutfaktan çıkacakken zil çaldı. Dış kapıya ilerleyip kapıyı açtım. Babam ve arkasında tanımadığım 8 kişi vardı. Sanırım babamın timimden olmalıydılar. Babam benden önce davranıp konuşmaya başladı:"Umay bizi içeri almayacak mısın kızım?" Babamın konuşmasıyla kapıda öküz gibi dikildiğimi farkedince kenara çekilip, "hoşgeldiniz" dedim. Herkes içeri geçince kapıyı kapatıp bende peşlerinden oturma odasına girip kenarda ki sandalyeye oturdum. Gözlerimi hepsinde tek tek gezdirirken birinde duraksadım . Siyah gözlü adam... O olup olmadığını anlamamış olsam da kesinlikle oydu. O simsiyah gözleri nerde görsem tanırdım herhalde. Uzun boyu pürüzsüz buğday teni.. her şeyiyle resmen mükemmeldi. Ben onu incelerken sonunda gözleri bana döndü. Göz göze gelince kalp atışlarım hızlandı,avuç içlerimin terlediğini hissettim. Bakışmamızı onun sağında oturan adamın konuşması bozdu: "Komutanım vallahi çok açım ya midem kazındı resmen. şu ablaya söyleyelim birşeyler hazırlasa olmaz mı?" 'Höst ne ablası meymenetsiz herif. Benim ablalık yaşım mı var?' ben ona ters ters bakarken babam: "Umay kızım, evde yiyecek birşeyler varsa hazırlayıver. Bende gerçekten açım." Diyince başımla onaylayıp ayağa kalktım. Mutfağa gidip buzluğa koyduğum tavuğu mikrodalga fırında çözdürüp,tepsiye yerleştirdim. Ben salata yaparken arkamda ki sesle irkilip o tarafa döndüm. Karagözlü asker kolunu kapı pervazına yaslamış,sırıtarak bana bakıyordu. Sinirle konuşmaya başladım:
" Ne sessiz sessiz geliyorsun? insan bı seslenir dimi."
" Bak yine karşılaştık. Ayrıca içerde beni alıcı gibi süzdüğünü de farketmedim sanma. Su almaya gelmiştim. "
' nasıl farkettmişti lan çaktırmadan süzmüştüm oysaki.'
"Suyunu alıp çıkar mısın lütfen? Konuşmaların gerçekten beni güldürüyor."
"Tabiki küçük hanım bende çıkıyordum zaten" son konuşmasını yapıp mutfaktan çıktı. Tuttuğum nefesimi bıraktım. Saçmalamıştım resmen ne oluyordu ki bana?
Kİtapped üzerinden yayınladığım ilk kitabım. Yanlışlarım ve hatalarım olursa yorumlarda belirtmeyi unutmayın lütfen>3
Okur Yorumları | Yorum Ekle |