13. Bölüm

13. Bölüm

Hacer Kübra Gümüş
hakugu

 

 

 

 

 

 

 

"Karanlıkta kalan yanlarımız var her birimizin. Ne güneş açığa çıkarır ne ay buna mahal verir."

 

 

 

 

 

 

Ö K F

 

🔲🔲🔲

 

 

 

 

Bazı şeyleri hissetmek çok zordur. Onun getirilerine katlanmak, tüm benliğinle kabul etmek, sindirmek oldukça zorlayıcıdır. Bunu genelde acı diye tabir etsek de asıl altında korku yatar.

 

 

Birini kaybetme korkusu, birini kırma korkusu, birini unutma korkusu ve daha nicesi...

 

 

Korku denilen duygu oldukça acımasızdır aslında.

 

 

Hissetmek için oldukça zorluk çekeriz ve canımızı yakacağına adımız kadar emin olduğumuz nadir duygulardan biridir.

 

 

"Serseri!"

 

 

Peşimden gelerek bağıran Umut benden çok odaya şaşkınlıkla bakmaya başlayınca, sessizlik oluşmuştu bir anda. Umut'un tüm odayı incelediği o anlarda Batı boynundaki iple öylece kalakalmıştı. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Nasıl girebildim, nasıl bu ortamdayım, neden hiç ummadığı bir şekilde göz gözeyiz?

 

 

Siyah perdelerin gölgelediği odadaki her türlü pisliği barındıran köşeler insanı ürkütse de asıl korkutan şey Batı'nın boynundaki ipti.

 

 

Kendine kıyacak mıydı yani?

 

 

Bu kadar mıydı?

 

 

Tüm direnci bu muydu?

 

 

Hayat yaşamak için değil miydi? Acı, keder, korku ve pişmanlık arasında bir dala tutunup herbir şeyiyle yaşamak değil miydi?

 

 

Ölünce tüm sorunlar çözülecek miydi? Bitecek miydi tüm acı?

 

 

Üçümüz şaşkınlıkla birbirimize bakmaya devam ederken içerden büyük bir çığlık koptu.

 

 

Umut direkt "Annem!" diye bağırınca Batı da boynundaki ipi çıkarıp kanepeden atladı atladı ve o da Umut'un peşinden koşmaya başladı. Ben de peşlerinden giderken çığlıklar artıyordu.

 

 

Hepimiz odaya girdiğimizde Banu'nun kıyafetlerini parçaladığını gördük. Saçlarından bir bölümünü yolmuş. Kıyafetlerine geçmişti. Perişan bir şekilde çığlık atarken, yüzündeki torba izlerinden kanlar sızıyordu.

 

 

Umut Banu'ya yaklaşınca ona sert bir tokat attı. Acı ile inleyen Umut "Anne," diye izleyince göz yaşlarımı tutamadım. Banu hiç kendinde değildi. Batı girdi devreye ve kollarından sıkıca tutup durdurmaya çalıştı ama hakim olamıyordu. Olmuyordu, sakinleşmiyordu bir türlü.

 

 

Bu tür vakalarda sakinleşmek için aynı hisleri hissetmeye ihtiyacı oluyordu insanın. Yavaşça yürüyerek Batı gibi çömeldim ve gözyaşlarımı görebileceği şekilde ağlamaya başladım. Aslında bunu rol icabı değil gerçekten yapıyordum. Zira köşede ağlayan Umut'un yediği tokattan sonra dudağı kanıyordu ama hâlâ anne diye inlemeye devam ediyordu. Batı desen canına kıyacak hale gelmişti. Şimdi ben ağlamayayım da kim ağlasın?

 

 

Banu önce ilgisizdi.

 

 

Sonra onunla birlikte ağlamam dikkatini çekti. Batı'nın elinden sertçe kurtulup bana da tokat attı.

 

 

Onun tokatı ile yüzüm Batı'ya döndü. İkimiz bir kere daha göz göze geldiğimizde gözlerinden yaşlar elmacık kemiklerine akmaya devam ediyordu. Üzülüyordu kardeşine. Çok üzülüyordu. Canı yanıyordu. Pişmanlık duyuyordu.

 

 

Ama o gün. İlk defa. Gözlerinde kendimi gördüm. Şaşkınlıkla açılan gözleri, dudağımdan sızan sıvıya kayarken hüzünle titremişti.

 

 

Muhtemelen dudağım kanıyordu ve Batı bana hüzünle bakıyordu. Kardeşine üzülse de, o gün ilk defa benim için de üzülmüştü.

 

 

Banu sertçe saçlarımdan tuttuğunda Batı bu sefer müdahale etti. Canımın yanmasına dayanamamıştı sanırım. Banu'nun bileklerini tutarak "Yapma!" diye bağırdı.

 

 

Banu çığlık atınca ben Batı'nın bileğini tuttum.

 

 

Gözleri hemen beni bulduğunda şaşkınlık vardı üzerinde. Neden bileğinden tuttuğumu anlamaya çalışıyor gibiydi.

 

 

"Ya-yapma!"

 

 

Kekeleyerek o kelimeyi kullandığımda, benim ses tonum daha çok yalvarırcasınaydı. Acı çekeceğimi bile bile onu durdurmam yalvarmaktan başka bir şey değildi.

 

 

Elim bileğini tutarken, ilk defa ona bu kadar yakın olduğumu fark ettim. Dizlerimiz birbirine değiyordu ve benim elim onun bileğindeydi. Tıpkı kameradaki gibi bembeyaz bir teni vardı. Kömür gibi siyah saçları ona dokunma hissi uyandırırken güzel gözleri hiç olmadığı kadar hüzünle bakıyordu. Neden bu kadar çok üzülüyorsun? Canımın yanması seni bu kadar çok mu üzüyor? Neden?

 

 

Batı Banu'nun bileğini bırakır bırakmaz ben de Batı'nınkini bıraktım. Banu bir kere daha tuttu saçlarımdan. Dudaklarındam akan kan çeneme doğru sızarken ağlıyordum. Banu bir kere daha elini kaldırdı. Ancak inmedi o el. Gözleri çeneme doğru sızan kana denk geldiğinde kalakaldı. Bir şey hissetmesini beklemiyordum ama böyle vakalarda kendi ile aynı durumu yaşayan kişilere karşı daha hassas oluyordu hastalar. Benim o andaki durumum aklına kendini getirdiği için durdu sanırım.

 

 

Kaç dakika öylece kalakaldık bilmiyorum ama ben istemsizce ağlamaya devam ediyordum.

 

 

Neden sonra Banu "Ağlama," diye mırıldandı.

 

 

Ağlamaya devam ettim.

 

 

"Ağlama!"

 

 

Umut annesinin konuştuğunu görünce hızla yerinden kalkıp bize doğru geldi.

 

 

"Anne!"

 

 

Banu sakinleşen ses tonu ile Umut'a döndü.

 

 

"Umut, komşu a

Bölüm : 20.01.2025 20:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...