20. Bölüm

20. Bölüm

Hacer Kübra Gümüş
hakugu

 

 

 

 

 

 

 

"Mutasyona uğrayan kalpler mezarlığı gibi çağımız insanları. Değişik, özünden ayrı ve tamamen aykırı."

 

 

 

                                 

 

Ö K F

🔲🔲🔲

 

 

 

Kana bulanan ellerim onunkileri tutmamı zorlaştırsa da tırnaklarımın batması uğruna beni tutuyordu. Nefesini boynumun kenarında hissederken bunun farkına varabilecek bir zihniyette değildim. Korkudan şoka girmiştim. Hatta öyle ki, o kadar yorulmuştum ki bir an bırakıp aşağı düşmek istiyordum. Düşmeyi göze alacak kadar yorulduğumdan kendimi suçlu bulamıyordum. İnsan psikolojisi bazen, hiç de dayanıklı olamıyor. Başkalarına sunduğumuz o sayfalarca notlar kendimize gelince işlevini tamamen yitiriyor. Gözlerimden yaşlar akıyordu ama aslında ağlamıyordum. Ağladığımın bilincinde değildim.

 

"Sıkı tutun Kayla! Kayıyorsun."

 

Batı'nın sesi tüm bedenimdeki tüylerimi hissetmeme neden oldu. Diken diken olan tüylerimi bir ürperti takip etti. Yine de bu bağırışı ona daha sıkı tutunmama neden olmuştu.

 

"Seni çekeceğim."

 

"Baba ben de yardım edeyim."

 

"Hayır!"

 

Batı'nın bağırışı ile Umut olduğu yerde kaldı.

 

"Dengeyi bozmayın. Sizden biri gelecek olursa daha kötü olur."

 

Algılarım açılmıştı sanki. Titremeye başladığımda bilinçli olarak ağlamaya da başladım.

 

"Ku-kurtar beni. Lütfen!"

 

Ağlayışım onun kulaklarına dolarken, çaresizlikten onun bileklerindeki kanamaları bile göz ardı ediyordum. Onun canı benimkinden daha çok yanmasına rağmen hala yardım istemeye devam etmem beni bencil biri olarak gösterse de ölesiye korkuyordum. Ve şok anı geçtiği için bilinçli korkum çırpınmama neden olmuştu.

 

"Hareket etme!"

 

Batı'nın sesi ile ayaklarımın hareketini kestim.

 

"Şşşt! Sakin ol. Seni kurtaracağım tamam mı?"

 

Fısıltısı kulağımdan içime doğru akarken ılık bir rüzgarın bedenimi okşadığını hissettim. Derin nefeslerim yerini düzenli nefeslere bırakırken başımla tasdikledim.

 

"Şimdi, öncelikle ağırlığını beline ver. Kollarınla tutun."

 

Dediklerini dikkatle dinleyip yapmaya çalıştım. Uyuşmuş bacaklarım bunu yapmamı zorlasa da dayandım. Dirseklerimle baskı uyguladığım için beni daha çok çekebildi.

 

"Çok güzel Kayla. Hadi bir kere daha."

 

Bir kere daha!

Bir kere daha yaptım. Beni tüm gücüyle çektiğinde dizlerime kadar çıktım. Son çekişle yere boylu boyunca uzandım. Hala sallanmakta olan kabinde sabit durmaya çalışırken Batı'ya sıkıca sarılmaya devam ediyordum. Yeni yeni açılan bilincim yüzümün onun boynuna gömülü olduğunu idrak etmeme neden oluyordu. Sanki düşmeye devam ediyormuşumcasına sıkıca sarılmaya devam ediyordum. İşin garibi o da sarılıyordu.

 

Dizlerim, bedenim neredeydi hiç hissedemiyordum. Tek hissettiğim burnumun saçlarından gelen hoş şampuan kokusuna bulandığı, dudaklarımın altında atan nabzının boynundan kendini hissettirmesiydi.

 

Kabinin hareketi çoğaldığında dönme dolabın döndüğünü anladık. Anlamış olsak da geri çekilmek bilmiyorduk. Bunu hangi maksatla yaptığımı bilmiyordum. Gerçekten bilinçli bir şekilde yapmıyordum. Sanki kollarım bir kelepçe misali ona sıkıca tutunuyordu. Onun da buna izin veriyor oluşu bu işin uzamasına neden oluyordu.

 

İnsanlar sırayla inerken sıra bize gelmişti. Banu ile Umut güvenle indiğinde "Kayla, hadi inelim," dedi Batı.

 

Sesi ile titreyen kalbim kollarımı gevşetmeme neden oldu anlık bir şekilde. Geri çekildik yavaşça. Önce o kalktı ayağa. Sonra beni kaldırmak istedi. Dizlerim. Dizlerim benim değildi sanki. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamış ben kolayca kendime gelemiyordum. Ayağa kalkamayınca sert bir şekilde dizlerime vurdum. Aynı anda ağlıyor oluşum diğer insanları hüzünlendirmişti. Benim bu halim beni de ağlatıyordu esasen. Kalkamayacağımı anlamıştım. Ya bekleyecektim ya da...

 

Önüme diz çöken Batı'nın sırtı ile karşı karşıyaydım şimdi de. Yeterince canı yanmasına rağmen bir de bunu yapmayacaktım hayır!

 

"Kendinize gelin aptallar! Hadi!"

 

Dizlerime daha sert vurdum. Batı başını arkaya çevirerek ile bana baktı.

 

"İyiyim ben. Sadece bileklerim kanadı. Sırtımda taşıyabilirim, hadi!"

 

Başımla sağ sola yapıp gözyaşlarımın gözlerimden fırlamasına izin verdim. Ama Batı vazgeçecek gibi değildi.

 

"Ya sırtıma gel ya da kollarımla taşırım. Ama acıyorlar, sen bilirsin."

 

Bileklerine kıyamadığım için binmek istemiyorum ya.

 

"Hadi serseri. Babam güçlüdür. Korkma gel."

 

Umut'un bağırışı ile kendime geldim. Banu da hüzünle bana bakıyordu. O ikisini bekletmeye hakkım yoktu. Daha fazla zorluk çıkartmak istemedim ve kollarımı Batı'nın boynuna doladım. Bacaklarım belinden geçince yavaşça ayağa kalktı.

 

Yürümeye başladığında Banu hemen yanıma geldi. Kolumdan tutup Batı'nın ağırlığını hafifletmeye çalışırcasına "Korkma komşu biz seni iyi ederiz," dedi.

 

Umut çantamı alıp boynuna asınca o da peşimizden gelmeye başladı. Hepsiyle birlikte gidiyorken gözyaşlarıma engel olamıyordum. Bazen sesli, bazen sessizce ağlıyordum. Gecenin bu vaktinde kendimde değildim. Ya da tamamen kendimdey

Bölüm : 20.01.2025 21:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...