
Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 🤍
İnstagram hakugu
"Yıldız kaydı. Gözlerini kapat. Kim bilir kimin sevdiği kapattı gözlerini bu dünyaya."
•
Ö K F
🔲🔲🔲
Yerde bana gülümseyen Banu'nun resmini yavaşça eğilip aldım. Gülümsüyordu. Bakışları anlamlı bir şekilde gülümsüyordu. Dudaklarındaki gülücük gerçekti. Hasta değildi. Sağlıklı bir şekilde bakıp gülümsüyordu.
"Ah..."
Gözlerimden akan yaş resmi ıslatmaya başladığında ciğerimi yakan bir acının tüm bedenimi kavurmasını seyrettim. Boğazımda biriken yumru yutkunmamı zorlaştırıyor, nefesimi kesiyordu. Boğuluyormuş gibi güçlükle bir nefes aldığımda daha gözyaşım süzüldü yanaklarıma.
Yerdeki defteri de alıp sırtımı kanepeye yasladığımda şimdi nasıl devam edeceğimi düşündüm. Nasıl devam edeceğim? Kime, nasıl yardım edeceğim? Kendim bile ayakta duramazken kime nasıl yürümeyi öğreteceğim? Çaresizliğime ağlasam bir çıkış yolu bulabilir miyim?
Gözyaşlarım çenemden kıyafetime akarken oturduğum yere yığılışımı ne manaya sığdıracağımı şaşırdım. Sanki tüm dünyada bana ayrılan yer bir metre kare bir yermiş de ben oracığa sıkışıp kalmışım gibiydi.
Sağ elimdeki resmi bir kere daha kaldırıp baktım.
Daha fazla bakamayacağımı anladığımda elim halsizce yanıma düştü. Bir insanın hayatının mahvoluşunu seyretmek vicdanıma sığmıyordu. Hele ona bunu yapan birine yakın olmak...
Kendimden tiksiniyordum.
Sok elimdeki defteri nefretle açtığımda ortalarda bir yer denk geldi.
"Bugün pembe bir kazak giymiş. Çekik gözleri o kazakta öyle belirgin bir hal almış ki, güldükçe içinde kayboluyorum. Hande'nin..."
Sertçe kapattığım deftere daha fazla devam edemeyeceğimi biliyordum. Benden bahsetmesi nefretimi daha çok artırıyordu. Tüm sayfaları parçalamak sonra da gidip yüzüne tükürmek istiyordum. Ama olmazdı. Banu ve Batı'yı tehlikeye atmış olurdum bu şekilde. Sakin kalmalıydım. Bu işi sessizce çözmeliyim. Ne kadar nefret etsem de sakin kalmaya devam etmeliyim.
Nefes almak adına defteri de resmi de bir kenara koyup balkona doğru yürümeye başladım. Hava soğuk olsun ya da olmasın yeni bir hava akımına ihtiyacım vardı. Tüm bu kasvetin içinde boğulup ölmek istemiyordum.
Balkonun kapısını açmamla tanıdık sesler duymaya başlamam bir oldu.
Hemen yan balkonda Banu ve Umut konuşuyorlardı.
"Sessiz ol babamı uyandıracaksın."
"Sen de sessiz ol babam uyanacak."
"Önce ben dedim anne."
"Sonra da ben dedim Umut."
"Hadi sıra sende."
"Tamam bardağı bana ver."
Umut elindeki çay bardağını Banu'ya verdiğinde tek gözüyle aya bakmaya başladı. Birkaç saniye sonra Umut onun kıyafetini çekiştirmeye başladı.
"Gördün mü? Gördün mü anne?"
"Hayır hayır. Başka bir yere mi gittiler ki?"
"Belki bu gece Jüpiter'e falan gitmişlerdir."
"Ya da Satürn'e."
"Ya da Venüs'e."
İkisinin kıkırdama sesi dudaklarımda tatlı bir tebessüme neden olduğunda sessizce fısıldadım.
"Hey komşular nereye bakıyorsunuz?"
İkisi de aynı anda baktı bana. Banu gülümseyerek benim balkonuma yaklaştığında elindeki çay bardağını gösterdi ve "Annemle babama bakıyoruz," dedi.
Hemen yanına gelen Umut bana bakmamaya çalışarak "Sen de denemek ister misin?" diye sordu.
Onun bu haline tatlıca yüzümü buruşturarak "Çok isterim," dedim. Hala utangaç davranıyor olması beni üzüyor olsa da eskisi gibi de değildi.
Banu elindeki cam bardağı bana verdiğinde aya tuttum. Merakla bana bakıyorlardı. Belki biraz yalan? Hayır hayır, bu bir dua olacaktı. Anne ve babaları için edeceğim bir dua.
"Oradalar," dediğimde bir çığlık koptu ikisinde de.
"Çok mutlular. Cennet gibi bir yerdeler. Böyle, yeşillik arasında ve ne isterlerse yiyebilecekleri bir yer."
Banu heyecanla el çırptığında "Ben de göreceğim," diye bağırdı.
Umut'tan ses çıkmayınca onun da görmek istediğini anlamıştım. Devam ettim.
"Babanın üstünde koyu yeşil bir hırka var. Krem bir gömlek giyiyor ve elinde kırmızı bir gül tutuyor. Annen ise sarı bir elbise giymiş. Koluna taktığı sepette birçok çiçeği sana gösteriyor. İkisi de gülümsüyor. Öyle mutlular ki."
Dileğim buydu. Banu ve Batı'nın anne babası için duam buydu. Bunu istiyordum. Lütfen Allah'ım. O ikisi bu dünyada çok acı çekiyor, anne ve babasını mutlu et, lütfen.
"Annen babana elini uzattı. İkisi el ele tutuştu. Çok mutlular. Ah, o da ne?"
Burada daha fazla bir şey dilemiş, yıldızlar kayıp giderken içlerinden birini tutup tüm isteklerimi kuyruğuna bağlamış olabilirim.
"Benim de elimi uzatmamı istiyorlar. Ve senin de."
Elimi Banu'ların balkonuna doğru uzattım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.01k Okunma |
273 Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |