28. Bölüm

28. Bölüm

Hacer Kübra Gümüş
hakugu

 

 

 

 

 

 

Ö K F

🔲🔲🔲

 

 

 

 

 

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 🤍

 

İnstagram hakugu

 

 

Hayat hiçbir zaman kolay seçenekler sunmaz bize. Daima ikilemde bırakır. Daima bir seçimin peşinde koşarız. Kendimize güzel olanını bulmak için çabalarız. Bazen istediğimiz olur, bazense hiç beklemediğimiz.

 

Meslekte seçim yaparız, erkek ya da kız arkadaşta seçim yaparız, en basiti bir telefon alırken bile seçim yaparız. Seçim, hayatın her köşesinde vardır.

 

Esasen herkes, seçimlerinin ürünüdür.

 

Evet seçimler çok ama neyi seçersen bu seni seçtiğin şeylere göre şekillendirir.

 

Sen farklı olduğun için değil, seçimlerin farklı olduğu için.

 

Tüm bunları fark ettiğim günden beri, yaptığım seçimlere çok dikkat ediyorum. Kiminle nasıl konuştuğuma, kime ne kadar yakınlaşacağıma, kimlerin hayatıma müdahale edeceğine...

 

Şimdi, tüm bunların ürünü olarak hayatımı idame ettiriyorum.

 

Bundan beş sene önceki seçimlerimden ötürü bu konumdayım. Ve şimdiki seçimlerim de bundan sonraki beş senemi şekillendirecek. Tabii en büyük pay kaderde. Ama zaten seçimlerin kendisi de birer kader ürünü değil midir?

 

Elimdeki dolma kalemle boş defter sayfasının bir bölümüne hafif hafif dokunarak yüzlerce nokta koymuştum. Her bir nokta, zihnimde dönüp duran bir düşünceyi temsil ediyordu. Her biri bir anlam taşıyordu. İşte bu yüzden, bugün de yeni bir seçim yapmıştım.

 

Elimdeki deftere Batı'nın gelişimi için notlar almıştım ve bir bir bu maddeleri uygulayacaktım.

 

Evet, onu kuruma getirecektim ama bunu denek olarak kullanılması için değil, gerçekten iyileşmesi için yapacaktım. Çünkü çok iyi biliyordum ki, kurumda hastalığına bir şekilde çare bulunacaktı. Tüm bu krizler ve bozuk ruh sağlığı eğer düzelirse, ailesine daha güzel bakabilir. Evet, buna gönülden inanıyorum. Ve inandığım hedefe de yürümek için tüm gücümle savaş vereceğim.

 

Gün gün not aldığım sayfalar, en iyisini yapmam için bana güç veriyordu.

 

Aradan geçen birkaç gün içinde aldığım maddeleri göz önünde bulundurdum.

 

1- Elimden geldiği kadar Batı ile irtibatta olacağım ve yalnız hissetmemesini sağlayacağım.

 

2- Semih ile daha ciddi görüşüp bu aileye yaklaşmasını engelleyeceğim.

 

3- Batı'ya hastalığını tedavi ettirmesinin iyi bir şey olduğunu anlatacağım.

 

4- Suçluların cezalandırılması için de çalışmalar yapacağım.

 

5- Tüm bunları büyük bir titizlik ve sessizlikle yapacağım.

 

Son maddeye koyduğum noktanın akabinde dudaklarımdaki hayali fermuarı çektim ve çantamı omzuma takarak dış kapıya yöneldim.

 

Bugün hafta ortasıydı ve ben birkaç gündür Batı'nın işten dönüş saatini gözlüyor, o vakitte dışarı çıkıyordum. Alışveriş merkezinden sonra başka bir yerde daha çalışıyordu ve eve sabaha karşı dönüyordu. Kıyafetlerini değiştirip başka bir işe daha gidiyordu. Ne zaman uyuyordu bilmiyorum ama her yaptığı işi düzenle yaptığı için olsa gerek çalıştığı yerler dahil çevresindeki herkes tarafından çok seviliyordu.

 

Kapıya çıktığımda Batı da kendi kapılarından çıkmıştı. Beni görünce hafif afallasa da birkaç gündür aynı anda çıktığımız için çok fazla tepki vermiyor, yavaş yavaş alışıyordu.

 

"Günaydın."

 

Gülümseyerek el salladığımda o da karşılık verdi. O gülümsemiyor ve el sallamıyordu ama karşılık vermesi bile bir adımdı. Attığı her adımı dikkatle takip edip not defterime kaydederken onun önce merdivenleri kullanmasına izin verdim ve peşinden indim.

 

Aslında farklı yollardan gitmemiz gerekiyordu ama benim mesaime daha birkaç saat olduğu için Batı ile yürümeye devam ettim.

 

Güneş yeni doğduğu için hava biraz soğuktu ancak temiz hava tüm bedenime taze bir canlılık bahşetmişti.

 

Yanyana yürürken pek konuşmuyordu. Bense bunun için de bir adım istiyordum. Bu yüzden elimden gelen tüm diyalog başlatma usüllerini kullanıyordum.

 

"İkinci gittiğin yer neresi?"

 

"Bir kafe."

 

"Zor oluyor mu?"

 

"Hayır."

 

"Peki hangi alanda çalıştığını sorabilir miyim?"

 

"Muhasebesine bakıyorum."

 

Batı'nın zeki olduğuna şaşmamak gerekirdi. Sadece düzen değil, muhteşem bir de zekası vardı hiç şüphesiz. Muhasebe okumamasına rağmen keskin zekası ve güvenilir yönü ona daha birçok iş yolu açıyordu.

 

Onunla konuşacak bir şeyler buluyordum her zaman. İşten dönerken yollarımız kesişiyordu, işe giderken kesişiyordu, bir şekilde görüşüyorduk.

 

Tüm bu ilerleyiş iki hafta sürdü. Batı artık bilinçaltına gönderdiğim sinyallere tepki gösteriyor ve tedavi konusunda daha ılımlı görüşleri benimsiyordu. Dahası benimle diyaloğu çok daha yumuşak ve kuvvetliydi. Tüm bu ilerleyişlerden aldığım not, defterin bitmesine ve yeni bir deftere başlamama neden olmuştu. Artık Batı ile belki de kurum hakkında konuşmalıydım. Sert bir tepki vermeyeceğini bilsem hemen bugün başlayacaktım. Yine de biraz daha beklemeyi düşünüyordum.

 

Batı ile olan diyaloğumu eğer daha sağlam bir temele oturtursam kim bilir günün birinde o gelir bana tedavi olmak istediğini söylerdi. Ve bunu istediği gün, hayatımın en mutlu günlerinden biri olacaktı. Evet, kesinlikle bunu çok istiyordum.

 

Mesaimin bitmesine az bir vakit kala son hastamı görmek üzere koridorda yürüyordum. Hayatımda iyi giden olaylardan ötürü kendimi huzurlu hissediyor ve bunun etkisi olarak yüzümde bir tebessümün yayılmasına izin veriyordum. Hayat böyleydi işte. Bazen ağlatıyor, bazen güldürüyor. Bugün yine gülüyorduk ve bir gün yeniden ağlayacaktık.

 

Semih ile hala aynı ofisi paylaşıyor olsak da ona olan dikkatimi tamamen yok etmiş kendimi işime vermiştim. Zaten pek görebildiğim de söylenemezdi. Her ikimizin de seans saatleri farklı oluyordu. Sadece toplantılarda birlikte oluyorduk o kadar. Son konuşmamızdan bu yana ne onu mahallede görmüştüm ne de yakınlarımda. Olması gerektiği gibi geri çekilmişti. Bunu kabul etmemesine rağmen ortalıkta görünmüyor oluşu bir yönden iyi bir yönden tedirgin ediciydi. Durup durup ortaya ağır bir malzeme sunmasından korkuyordum.

 

Seans odasına gelip kapıyı yavaşça açtığımda orta yaşlarda bir kadını gördüm. Hemen ilk bakışta dikkatimi çeken şey ellerinin titremesi olmuştu. Sürekli sağa sola bakıyor oluşu biraz ürpertse de yürümeye devam ettim ve masama oturunca kibar bir gülümseme ile "Hoş geldiniz," dedim.

 

Gözlerini sağa sola çevirmeye devam etti ve cevap vermeden başını yere eğdi.

 

Ellerini dizlerinin üstüne koyup siyah fileli eteğinin kumaşını neden sıkıştırdığını merak ediyordum doğrusu. Muhtemelen en derinlerinde bir kaygı bozukluğu vardı ancak bunu ondan dinlemek çok daha doğru olacaktı.

 

"Merhaba ben Hande Kayla Emirgan. Sizin isminizi de öğrenebilir miyim?"

 

Alttan yukarı olan bakışlarında gözlerinin beyazı çoğalırken dudaklarımdaki gülümseme yavaşça silinmeye başladı. Dağınık saçları ve sürekli titremesi çok daha fazla ürkmeme neden olsa da sakinliğimi korumaya çalışıyordum.

 

Gözlerimiz birbirine takılsa da o bu sefer başını ritimle sağ tarafa çevirmeye başladı. Yutkunarak içimdeki korkuyu yok etmeye çalıştım.

 

"Hanımefendi iyi misiniz?"

 

Boğulurcasına konuştu.

 

"G-gözlerin. G-gözlerin."

 

"Evet gözlerim?"

 

"Bana versene."

 

Elimdeki kalemi sıkarken gizlice kapıya baktım. Koşacak olsam beni yakalayabilir miydi ki? Madem bu kadar rahatsızdı neden seansa almışlardı? Muhtemelen kriz başlangıcıydı.

 

"Hanımefendi şöyle yapalım, seansı yarına erteleyelim olur mu?"

 

"G-gözler. Onu bana verirsen olur."

 

Yavaşça yerinden kalktığında ben de kalmaya başladım. Korku ile acele etmek işleri çok daha kötü bir hale getireceği için yavaş hareket ediyordum ama onun bir anda bana saldıracağını kestirememiştim.

 

Ellerini saçlarıma ve yüzüme çarpmaya başladığında ondan kurtulmaya çalışıyordum.

 

"İmdat! İmdat yardım edin!"

 

"G-gözlerini bana ver sadece. Sadece gözlerin!"

 

"Yardım edin!"

 

Parmakları yüzümü çizdiğinde gözlerime de yaklaşmaya başlamıştı. Kendinde olmadığı için olsa gerek öylesine güçlüydü ki bir kere tutmuştu beni, kurtulmak oldukça zordu.

 

Yine de eğer çok hızlı koşarsam...

 

Koşmak için bir hamle yaptığımda tekerlekli sandalyeme sıkışan ayağım yere düşmeme neden oldu. Fırsattan istifade üstüme kapanan kadın parmaklarını yüzüme daha çok bastırmaya başlamıştı.

 

Göz kapaklarımın üstünde gezinen parmaklarını hissettiğim anda acı bir çığlık koyurdum.

 

Tam o anda kapı kırılırcasına açıldı ve içeri Semih girdi. En son yardımını beklediğim kişi koşarak yanıma geldi. Kadını tek çekişte üstümden aldığında kolumdan tutup beni de ayağa kaldırdı. Kadın bir kere daha saldırıya geçmişti ki görevliler girdi içeri bu sefer de.

 

Ayakta durmakta zorlanıyordum ve bunu anlayan Semih kolumu omzuna atarak hızla yürümeye başladı. Koridor boyu kendimde olmadan ilerlerken herkes bana bakıyor ve olup biteni tartışıyordu. Ofise girdiğimde birkaç endişeli çığlık doldurdu kulağımı ve sonrası ise tamamen meçhul.

 

🔲🔲🔲

 

"Semih yeter kızı kolonyalara boğdun."

 

"Kendine gelmesi lazım. Siz karışmayın."

 

"Neden? Sana aşık olur diye mi tüm bu çaban?"

 

Kendi aralarındaki şakalaşma ve gülüşler kulağıma dolarken gözlerim kapalıydı. Bayılmıştım muhtemelen ve biri sürekli yüzüme, ellerime bir şeyler sürüyordu. Arada ismimi tekrar ediyor ve kendime gelmem için çabalıyordu. Bunu yapanın Semih olduğunu fark eder etmez hızla gözlerimi açıp ellerimi onun ellerinden kurtardım.

 

Oturuşumu düzeltmeye çalışırken etrafıma doluşan arkadaşlarıma bakıyordum.

 

"Kendine geldi Tolga Bey."

 

Bu cümleden sonra kapıda bekleyen Tolga Bey de içeri girdiğinde her şey tamam oldu.

 

"Hande iyi misin?"

 

Eğilip bana bakmaya çalışan Tolga Bey için başımı salladığımda iyi olduğumu bildirmek istemiştim.

 

"Sekreter İlhan'la konuştum. Hasta Gönül Kır'ın dün gayet sağlıklı olduğunu ve bir aksiliğin olmadığını söyledi. Muhtemelen bugün krizini tetikleyen bir şey oldu. Umarım iyisindir."

 

"İyiyim Tolga Bey, gerçekten."

 

Bir kere daha tekrar ettiğimde gözlerim endişe ile elindeki kolonya kutusunu sıkmaya devam eden Semih'e kaymıştı. İyi olduğuma asla inanmıyordu. Dahası aklına Batı geliyor olmalı ki dişlerini sıkıyordu.

 

"Dikkatli olmalıyız arkadaşlar. Bugün Hande karşılaştı bu durumla. Ama işimiz o kadar ince bir iş ki, insan psikolojisi hiçbir şeye benzemez. Gö%

Bölüm : 20.01.2025 21:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...