8. Bölüm

8. Bölüm

Hacer Kübra Gümüş
hakugu

 

 

 

 

 

 

                                

 

 

Ö K F

🔲🔲🔲

 

 

 

 

 

 

İçerisi tahmin ettiğim gibi eski eşyalarla dizayn edilmişti. Mutfak ve oturma odası olarak ikiye ayrılmış bu gecekondu hüzünlendirmişti beni nedense. Ne bileyim, bir yerlerde bir adaletsizlik seziyordum ve bu kalbimi acıtıyordu.

 

Mutfakta demir bir tabağın içine doğranmış küflü ekmekler suyla ıslatılmıştı. Anladığım kadarıyla teyze onu yiyordu ve Batı'nın bahsettiği şey de buydu. Gözlerim dolu dolu tabağı izlerken beğenmediğim yemekler için kendimi suçladım. Sadece kendimi düşünerek yaşadığım onca yıldan sonra Batı bana bir şekilde bıçak darbesi gibi geliyordu. Beklemediğim herhangi bir anda, pat diye, kaldırım kenarında biten karahindiba gibi yükseliyordu. Batı özellikleri ile her zaman şaşırtıyor ve her şekilde gizli bir hayranlık beslememe neden oluyordu.

 

Yaşlı gözlerimi düzenlemek adına iki kere kırpıştırıp teyzenin bana gösterdiği yere oturdum. Bir resim asılıydı en eskisinden. Teyzenin gençliği ve eşi olduğunu düşündüğüm kişi vardı sanırım.

Oturduğum yerde etrafı incelerken teyze bir bardak su ile geri geldi.

 

"Şu an evde su ve ekmekten başka bir şey yok kızım kusura bakma. Batı'nın verdiği para ile bir şeyler alıp geleyim sen bekle beni."

 

Hızla ayağa kalktım.

 

"Hayır teyzem, aç değilim ve istediğim bir şey de yok. Susadım sadece ve suyunu içmek bana çok iyi gelecek."

 

Yüzündeki samimi gülüşle karşımdaki sedire otururken kambur belini düzeltmeye çalışıyordu. Elimdeki bardağa bakıp akmak için pınarlarını zorlayan gözlerime sinirlendim.

Ağlamamalıydım. Ona acıdığımı sanarak kalbi kırılabilirdi. Batı'yı örnek almalıydım. Ona normal bir insan gibi davranmıştı hatta sinirlenmişti bile. Onu güçlü hissettirmişti. Yaşaması gerektiğini, herkesin yaşadığını, yaşamak için bir nedeni olduğunu göstermişti.

 

"Batı neyiniz oluyor?"

 

Teyze bana bakarken suyumdan bir yudum aldım.

 

"Hiçbir şeyim olmuyor," dedi.

"Ama ciğerim o benim."

 

Anlamak için kaşlarımı kaldırdım.

 

"Batı yetim ve öksüz kızım. Kimsesi yok. Uzun süredir tanıyorum. Yetimhaneden sonra bu mahalleye taşındılar."

 

Ağzımdaki su zehir oldu sanki. Gerçi onun gibi ruhu yaralı birinin ailesinin olabileceğini düşünmemiştim. Genelde böyle oluyordu. Hastalardan yalnız olanlar ya da intihara meyilli psikolojisi bozuk olanlar kendine zarar verme eğilimi içinde oluyorlardı.

 

"Evli değil mi? Ya da evlenmeden mi çocuğu oldu?"

 

Teyzenin gözlerindeki manayı anlayamadım.

 

"Batı'nın hiç sevgilisi olmadı bildiğim kadarıyla. Evli değil. Zaten kimseyle konuşmuyor. Ama çok seviliyor."

 

Peki ya o çocuk? O çocuk ona baba diyordu.

 

"Hangi yıldı tam anımsayamıyorum kız kardeşi ile bu mahalleye taşındıklarında. Gencecikti ikisi de. Hayatlarının baharındaydılar. Yetimhanede büyüseler de umut doluydular. Batı lise bitince üniversitede öğretmen olmak için sınavlarına çalışıyordu. İnsanlarla iletişimde olmak en sevdiği şeylerden biriydi. Kız kardeşi de çok akıllıydı. Birlikte okul derslerine çalışır, kasiyerlik yaparak para kazanır ve benim gibi ihtiyaç sahipleri ile paylaşarak geçimlerini sağlarlardı. Ama o gün..."

 

Teyze dolu gözlerle bana bakarken kaşlarımı çattım. Anlatacağı şey pek de iyi bir şeye benzemiyordu. Kuru dudaklarımı ıslatmak için bir yudum daha aldım suyumdan.

 

"Ne oldu teyze?" diye sordum nazikçe. Hıçkırdı. Gözlerinden akan iki damla yaşı silmek için kolunu kullanırken boğazımda biriken yumruyu yutmaya çalıştım.

 

"Geldiklerinden iki sene sonra bir kış gecesi..."

 

Sesi titredi teyzenin. Oldukça zorlu bir şeydi muhtemelen. Ayağa kalkıp yanına gittim. Elimdeki bardağı yere bırakıp elini tuttum.

 

"Batı'ya yardım etmek istiyorum teyzem. Anlatabilirsen eğer, ona yardım etmiş olursun. Ona ulaşabilmem için tanımam lazım."

 

Kendini sıktı ve başıyla tasdikleyerek gözyaşlarını sildi. Devam ediyordu.

 

"O gece her yer çok soğuktu. Herkes evindeydi. Batı işinden daha çıkamamıştı. Ve Banu..."

 

Banu? Batı'nın kızkardeşi olmalıydı.

 

"Banu okuldan gelirken tecavüze uğradı."

 

Gözlerim sonuna kadar açılırken titremeye başladım. Tüm vücudum kaskatı kesildi sanki. Tüylerim diken diken oldu. Aldığım nefes boğazıma batmaya ve canımı yakmaya başladı. Teyze ağlıyordu artık. Sarsıla sarsıla ağlarken elindeki elim yavaşça kaydı. Şoka girmişçesine gözlerim donerken Batı'nın ilk videosundaki cümleleri geldi aklıma.

 

"Ölümün uşaklığını yapar, sensizlik kokan nefesim."

 

"Parmak boğumlarımda hapsettim seni."

 

"Kalbime gömdüm kokunu, sen yine de ölümü sevdin!"

 

"Ben de senin için bu yolu seçtim. Madem uğruna her şeyimi vereceğim sen, beni değil de ölümü seçtin. Ben de ölümün fedaisi olurum."

 

"Ölümün, korkak fedaisi..."

 

Kızkardeşinden bahsediyordu. Onu anlatıyordu. O çocuk! O çocuk, onun yeğeni miydi?

 

"O gece çok kötü şeyler oldu. Batı Banu'nun o haline dayanamadı ve suçluları bulmak için gitti. Suçlular aslında bulduğu kişiler değildi ama kendilerine bir kurban seçmişlerdi. Bu kurban Batı'nın saldırısına maruz kaldı. Sonra Batı hapse girdi. İki sene kaldı hapiste. Orada da birçok kavgaya karışmış duyduğumuz kadarıyla. Psikoloji denen bir şey kalmadı çocukta. Yavrum..."

 

Çenesi titreyince teyzenin, benim de yaşlarım boşaldı yanaklarımdan.

 

"Zaten annesiz babasız büyüdüler, bir de bu acı!"

 

Yutkunurken gözyaşlarımı da sildim.

 

"Sonrasında ise Banu intihar etmek istedi. Çocuğunu doğurmamak için avuç avuç ilaç içmiş. Ölmedi ama bu ilaçlar onun zihnini mahvetti. Aklını ve hafızasını kaybetti. Bir seneye yakın tedavi gördü. Şimdi görsen, hiç mantıklı davranamaz. Bir çocuktan farksızdır."

 

O an aklıma Banu'nun beni evine davet etmesi geldi. Batı oğlunu yaka paça götürürken bile gülebiliyordu. Demek ki gerçekten o da hastalanmıştı.

 

"Şimdilerde Batı olayın failleri olan o zengin kişilerden nefret ediyor. Duyduğuma göre oğlan ünlü bir market zincirinin sahibinin oğluymuş. Arada Banu'ya bir şeyler gönderiyormuş. Batı da ondan her bir şey geldiğinde deliriyor ve sinirini yavrucaktan alıyor. Aslında bu zamana kadar öldüremediğine bakılırsa kıyamıyor, ama sevemiyor da işte."

 

Tüm taşlar yerli yerine oturmuştu. Dinlediğim şeyleri sindirmek çok zor olacaktı. Asla ama asla göründüğü gibi değildi hiçbir şey.

 

"Öyle işte kızım. Anlatsam anlatsam içim kararıyor. Olan Batı'ya oldu. Yavrum perişan oldu. Okulu kaldı, geleceği kaldı, hayatı karardı. Başka ne anlatayım ki ben sana? Umut, Batı'yı babası olarak biliyor ve onu çok seviyor ama Batı bir çocuğu bile sevemeyecek kadar kötü durumda. Bizleri unutmuyor işte. Kasiyerliğe devam ediyor ve kazancını benim gibi kimsesizlerle paylaşıyor. İstemeyiz diyoruz ama o da olmasa gördüğün gibi kuru ekmek yiyoruz."

 

Derin bir nefes aldım. Sanki dolmuş dolmuş ve içimdekileri tam anlamıyla dışarı çıkaramamıştım ve tüm bunlar bana çok ağırlık yapıyordu. Kalbim birkaç parçaya ayrılmış, her parçası ayrı sancıyordu. Soluduğum hava ciğerlerimde bir yerleri yakıyordu.

 

"Ona yardım edebilir misin? Onu yeniden eskisi gibi güzel hale getirebilir misin? Batı'mı kurtarabilir misin kızım?"

 

Umut dolu gözlerle bana bakan teyzeye baktım.

 

"Kurtaracağım."

 

Gözleri daha çok ışıldadı.

 

"Ne pahasına olursa olsun, onları kurtaracağım."

 

Teyze sevinçle elimi tuttuğunda, yapacağım diğer şeyi içimden tekrar ettim.

 

"Ve suçluların cezasını çekmesini sağlayacağım! Bu, hayatıma mâl olsa bile sonuna kadar gideceğim. Söz veriyorum teyzem. Söz veriyorum!"

 

 

🔲🔲🔲

 

 

Teyze ümitli gözlerle beni uğurlarken, yıkılmış bir harabeden farkım yoktu. Camları kırılmış, tuğlaları sökülmüş ve yerle yeksan olmuş bu harabe gönlüm sadece dinleyerek böyle olmuştu. Peki ya yaşayanlar? Onlar ne haldeler? Onlar nasıl ayaktalar? Ayakta durabiliyorlar mı?

 

Kolumdaki saate baktım onbir buçuğa geliyordu. Gece yarısı Batı'nın videosu başlamadan eve gitmeliydim. Neler söyleyeceğini ya da neler anlatacağını merak ediyordum. Meraktan çok onu bu sefer daha dikkatli dinleyecek her kelimesini dikkate alarak aklıma işleyecektim. Teyzeye son kez el sallayıp koşar adımlarla sokaktan çıkıp evimizin olduğu sokağa yöneldim. Kirli dış cepheli binama bakınca bu sefer içim kararmamıştı. Yüreğim umutla çarpıyordu. Kolay olmayacağını biliyordum ama bir çıkış yolu, hayır hayır en ufak bir ümit bile varsa buna değerdi. O insana değerdi. O insanlara değerdi.

 

Binaya girdiğimde karanlık olması bunaltmadı beni. Batı'nın dediği gibi eskiydi ve lambası da geç yanıyordu. Hızlı adımlarla lambanın ışığını buldum ve aynı hızla merdivenlere yöneldim. Batı'ların evlerinin önüne geldiğimde duraksadım. Hiç ses çıkmıyordu. Bir süre eski kapılarını inceledim. İçeride bir enkaz vardı. Enkaza dönmüş yüreklerin taşındığı bir enkaz. Ruhu kirlenmiş, bedeni ezilmiş ve nefretle bezenmiş bir enkaz. Tamir edilebilirler miydi? Yeniden mi yapmak gerekiyordu? Peki ya temelleri? Temelleri de yok olduysa baştan başlayabilecek miydik?

 

Tüm bu düşüncelerle kendi kapıma geldiğimde yavaşça kapıyı açıp içeri girdim. Kapıyı kapattığımda, montumu çıkarıp alel acele telefonumu elime alıp instagramı açtım.

 

23.59

 

Bir dakika kaldı! Hadi!

 

Saniyeler geçmek bilmedi.

 

Gözlerimi telefondan ayırmadan üzerimdekileri de çıkarmaya başladım. Yanımda getirdiğim pijamaları giyerken bile gözlerimi ekrandan ayırmıyordum.

 

00.00

 

"Şimdi!"

 

Aynı anda kulağım karşı evdeydi. Bir şekilde hareketlenme ya da ona benzer bir şey olup olmayacağını kontrol ediyordum ama tık çıkmıyordu.

 

"Hepinize merhaba ölüm meleklerim!"

 

"Merhaba Batı, merhaba!"

 

Şefkatle kıstığım gözlerimle ekrana baktım. Siyah sweatshirtü üzerindeydi ve masa temizlenmişti. Siyah perde olduğu gibi dururken, her zamankinden daha yorgun görünüyordu. Teyzenin dediği gibi atak geçirdiği için mi halsizdi?

 

Beyaz teni olabildiğine güzellikle parlarken, siyah gözleri her kırpılışında kalbimden bir parça ona doğru akıyordu. Artık daha fazla hisliydi bu bakışları ve daha çok anlam taşıyordu.

 

"Bu gece size özel olarak bir ölüm şekli göstereceğim."

 

Yapma Batı, kendine bunu yapma! Sen suçsuzsun güzel insan.

 

Yurdumsay_twy

Görmeyeli sadece bir gün geçti ama öyle özledim ki 🥺

 

Queendram65

Çığlık atmanı ve inlemeni istiyorum! 😈

 

Wikime(56)

Kahretsin çok yakışıklısın adam!

 

Bu insanlar neden böyle? Neden? Göremiyorlar mı gerçeği? Anlayamıyorlar mı yanlış giden şeyleri?

 

"Aslında çok yorgunum."

 

Kanepeye yaslanışı, yığılıştan farksızdı. Tüm bedeni halsiz gibi görünüyordu. Atak geçirmesi nasıl oluyordu? Kriz gibi bir şey miydi?

 

"Bir insan," dedi Batı ekrana bakarak. Sanki birinin gözünün içine bakıyor gibiydi. Onca kişi arasından bir kişi ile irtibat kurması çok daha ilgi çekici geliyordu. Sanki o kişiyi biliyor ve kendisini izleyeceğinden kesinlikle emin gibiydi.

 

"Sadece fiziksel darbelerle ölmez."

 

YukUcam1234

Bu ne ya? Çığlık atmanı istiyorum ben!!!

 

12-4568-_ertep

Senin her türlü yolunu dinlerim Batı. Anlat ölümün korkak fedaisi. ♥️

 

Aklıma bir anda teyzenin anlattıkları geldi. Neler düşünmüştüm. Hayatı böylesine zor olan bir insanın yaşıyor olması bile mucizeydi aslında. Kimisi onu eleştirecek, kimisi hor görecek, kimisi kullanacak, kimisi bir et parçası olarak görecek, kimisi de iteleyecekti. Ama görünen o ki kimse tam manasıyla sevmeyecekti. Geçmişi yaralar içinde olan birini sahiplenmek olabilirliğine zor görünüyor olmalıydı. Onu takip edenlerin tamamı hazlarını tatmin peşindeydi. Kimsenin Batı'yı düşündüğü ya da önemsediği falan yoktu. Gözlerim dolduğu için ekranı görmekte zorlanıyordum.

 

"Bazen insan yaşarken de ölebilir. Diğer bir deyişle ölüler de yaşayabilir."

 

One_millionかわ

Neden bu gece farklısın? Bir şey mi oldu?

 

UCsuzgemi

Eğer bir kere daha gülümsersen ölebilirim. 😍

 

Derin bir nefes aldım. Batı ekrana bakarken gözlerindeki o boşluğu fark edebilmiştim. Doldurulması güç bir boşluktu. Ona yazmaya devam etmeliyim.

Vazgeçtiğimi düşünmemeli.

Kuruyan dudaklarımı ıslattım ve klavyeye döndüm.

 

Psikohande

Her ne olursa olsun, insan yaşamak için çaba göstermeli. Çünkü insanoğlu yaşamak için dünya üzerinde duruyor.

 

Gözleri ile benim yorumumu takip ettiğine yemin edebilirim. Dudakları alayla kıvrılırken sağ kaşını kaldırdı.

 

"Sen ne bilirsin ki?"

 

Efendim? Sanki gözlerimin içine bakıyordu. Bir anda heyecanlandım. Normalde hiç konuşmayıp da video çekerken bu kadar konuşkan olması doğrusu beni zaten yeterince heyecanlandırıyordu, bir de bu şekilde davranması...

 

Psikohande

Her tünelin aydınlığa çıkan bir yolu vardır.

 

Sinirlenmişti. Yorumum yukarı çıkarken gözleriyle takip edişini izledim.

 

"Kapa çeneni!"

 

Hayır Batı, hayır. Eğer ben de susarsam asla bir çıkış yolun olmayacak. Eğer, çok çok ufak bir ümit varsa ben buna tutunmaya razıyım. Seni kurtarmak için, kardeşini kurtarmak için ve tüm insanlık için. Çok zayıf gibi görünsem de, asla vazgeçmeyeceğim.

 

"Bu dünyada insanlar ikiye ayrılır. Birincisi, parası ve mevkisi olanlar. İkincisi ise parası olmayıp yalnız olanlar. Arkası olmayanlar. Ezilenilecek köleler. Ve asla bir köle hürriyetine tam manasıyla kavuşamaz. Çok ezelden ruhu satın alınan birinden ne bekleyebilirsiniz ki?"

 

uykusuz_panda65

Batı bu gece çok değişik davranıyorsun. 🤔

 

1_hearthunter_2

anlamlı konuşma yapacak kadar canını mı sıktılar? kim? söyle kim seni üzüyor bu kadar?

 

Neden bahsediyorsun sen Batı? Böyle bir konuyu açmandaki sebebin ne? Sabah olan o travma anlaşılan o ki Umut'un lanet babası ile alakalıydı. Ve geçirdiği atak ayni zamanda söylediği bu seviye konuşmaları...tüm hepsi aynı şeyden mi bahsediyor?

Ne oluyor Batı? Tam olarak ne oluyor? Tehdit mi ediliyorsun? Neden böylesine iflas etmiş durumdasın?

 

"Bugün o lanet olasıdan gelenler yüzünden bir kere daha anladım ayak takımından olduğumu. Gönderdiği hediyelerden en küçüğü benim iki senelik kazancımın iki katıydı. Basit bir tişört sadece. Nasıl benim iki senelik kazancımdan çok olur? Öldürmek istiyorum. Ölümün fedaisi olarak ölüm istiyorum. Ama korkuyorum."

 

Öne doğru eğilip parmaklarını birbirine geçirdi. Derin bir nefes alarak yeniden kameraya baktı.

 

"Diğer dünyanın bu dünyadan daha da berbat olmasından korkuyorum. Senin bunları anlaman mümkün mü pekâla?"

 

Kimin?

 

Ers0zeden

Kimin Batı? Kiminle konuşuyorsun?

 

Opakgirl88

Batı sakın bir kızla görüştüğünü söyleme ağlarım. 😭

 

Kiminle konuşuyorsun Batı?

Hiçbir şey yazmadan bekledim. Bekledim. O da bekledi. Ekrana bakmaya devam etti. Hafif aşağıdan yukarı baktığı için alnında birkaç çizgi oluşmuştu.

 

"Ekrana öyle aval aval bakmayı kes."

 

Gözlerim sonuna kadar açıldı. Neden üstüme alınıyorum?

 

Returnofdrama

Kim bu ya? Batı kiminle konuşuyor?

 

Yufestailesibenza12

@Returnofdrama Bana kalırsa Batı'yı rahatsız eden biri var.

 

Returnofdrama

@Yufestaileşibenza12 Katılıyorum. Batı hiç böyle yapmazdı.

 

Yorumlara bakarken zar zor nefes alırken bir cümle daha kurdu.

 

"Sen de mi umudu kestin benden? Neden bir şey söylemiyorsun?"

 

Kim Batı kim? Kimden bahsediyorsun?

 

Yoksa?

 

Bir ihtimal?

 

Ben olabilir miyim?

 

Bir yorum yapmak ne kadar zararlı olabilir ki?

 

Derin bir nefes alarak bir yorum bıraktım.

 

Psikohande

Senden asla umudumu kesmedim.

 

Yorumum yukarı çıkarı çıkarken gözleriyle takip ediyordu. Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldığında iyice emin oldum. Benden bahsediyordu. Hemen bir yorum daha yaptım.

 

Paikohande

Ne olursa olsun senden vazgeçmeyeceğim, lütfen sen de kendinden vazgeçme.

 

Gözleri ile yorumumla yukarı çıktı. Hafif öne eğilerek yüzünü daha net bir şekilde görmemizi sağladı. Diğer insanların yorumları büyük bir curcunaya sebep olmuştu ama o umursamıyor gibi görünüyordu.

 

"Ne yapabilirsin ki?" diye sordu ekrana net bir şekilde bakarak. Bu sefer daha sakin ve masum bir çocuk tınısı vardı sesinde.

 

"Ben bile kendimden ümidi kesmişken, sen bana ne yapabilirsin?"

 

Psikohande

Her şey!

 

Psikohande

Senin için her şeyi yapabilirim.

 

Psikohande

Kendine zarar vermekten vazgeçmen için, herkes gibi normal bir yaşam sürebilmen için her şeyi yaparım.

 

Güldü. Ancak bu daha çok acınası bir gülüştü. Başı hafif öne eğilince parmaklarını izledi bir süre. Yeniden ekrana baktığında gözleri kızarmıştı.

 

"Tam tahmin ettiğim gibi. Sen de boş vaadler peşindesin. Sadece, benden durmamı isteyince farklı olduğunu düşünmüştüm ama sen de aynısın."

 

Sesi iyice tiksinti ile bir şeyi söyler hale gelmişti. Sanki bir pisliği andıran bir şeymişçesine yüzünü ekşitirken ekrana baktı.

 

"Ne biliyorsun ki benim hakkımda? Hiçbir şey. Lanet olası o küçük beyninle bir de beni kurtaracağını falan söylüyorsun."

 

Ekrana daha çok yaklaştı. Gözleri iyice büyümüştü.

 

"Şunu her ikimiz de çok iyi biliyoruz."

 

Neyi biliyordum? Nefes bile almayı keserek ekrana bakmaya devam ettim.

 

"Benim için artık hiç umut kalmadı."

 

Ekran aniden parazitlenince videonun sona erdiğini anlamıştım. Kapatmıştı videoyu. Öte yandan benimle konuşmuştu. Benimle! Onca insan arasından benimle!

 

Demek ki tahmin ettiğim gibi kimse bir kere de olsa ona durmasını söylememişti. Kendine zarar vermemesi gerektiğini söylememişti. Herkes kendini düşünmüştü.

 

"Ah Batı!"

 

Gözlerime dolan yaşa engel olamazken bunca yıldır kendine zarar vererek nasıl yaşadığını düşünüyordum. Allah'ım sen yardım et.

 

Evin içinde iyice bunalmıştım. Kısa süreli de olda hava almak için dışarı çıkmalıydım. Gözüm balkon kapısına takıldı.

 

Gözlerimi elimin tersi ile silerken balkonun kapısını çekerek açtım. Dışarıdan içeriye dolan soğuk hava tüylerimi diken diken etse de iyi gelmişti. Canlandırmıştı.

 

Tamamen çıktığımda ise zift gibi gece karanlığında paralayan yıldızlar dikkatimi çekti. Her şeye rağmen umutun olduğunu söylüyor gibilerdi.

 

Dirseklerimi balkonun demirlerine dayadığımda yan tarafta da bir ses oldu. Yan dairenin de balkon kapısı açılmıştı.

 

İrkilerek kollarımı çektiğimde Batı ile göz göze geldik.

 

Göz göze geldik ve tüm dünya durdu sanki bir anda. Birbirimize kenetlendiğimiz o anların geçmemesi için her şeyimi verirdim. Bakışlarımı bir an olsun gözlerinden ayırmazken kalbim kalbine sarılmak için can atıyordu. İzin verse, hemen şimdi, buracıkta sarmalayacaktım yaralarını.

 

Siyah sweatshirtünün bileklerini hafif çekmiş siyah saçları dağılmıştı. Kızaran gözleri de nemliydi. Elmacık kemikleri kurumuş, göz yaşları ile ıslanmıştı. Dudakları birbirine bastırdığı için fazladan kızarmıştı. Benden uzun olduğu için yüzümü çok az kaldırarak bakmak durumunda kalmıştım. O da tam gözlerimin içine bakıyordu.

 

Uzun kirpiklerinin gölgesi yüzüne düşerken bu güzel insana bakmaktan kendimi alamıyordum.

 

O da bana baktı. Ne kadar süre birbirimize baktık bilmiyorum ama tıpkı onun gibi benim de yanaklarım yaşlarımla ıslanınca bir yerlerde bizim için yazılan ortak bir kader olduğunu düşünüyordum.

 

Onun acısını böylesine yüreğimde net bir şekilde hissetmemin başka bir açıklaması olamazdı zira.

 

Ortağım Batı. Acına, yürek sızına, kalp yangınına sonuna kadar ortağım.

 

Beni kendine katar mısın peki?

 

Alır mısın beni hikâyenin içine?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

🖤

 

 

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. İlk kez okuyormuş gibi, ilk defa yaşıyormuşuz gibi heyecanla yorumlarınızı bekliyorum. İtiraf edin siz de o balkonda olmak isterdiniz. (;

 

Yeni bölümde görüşmek üzere 🕷️

 

İnstagram hakugu

Bölüm : 20.01.2025 20:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...