12. Bölüm

12. Bölüm

Hacer Kübra Gümüş
hakugu

Yaklaşık on dakikadır yanımda seke seke yürüyordu. Söylediğim cümleden sonra adeta sevindirik olmuş gibi ağzı kulaklarındaydı. Eğer böyleyse yani onu bu kadarcık sözle mutlu etmek mümkünse kolaydı. Ne bileyim bir an için üstün zekâlı olunca idare edemem ve normal konuşmalarımız bile türev ya da integral üzerine olur diye korkmuştum. Ama şimdi durum çok farklıydı.

 

"Hey," dedim yürümeye devam ederken.

"bu kadar çok mu mutlu oldun yani?"

 

Başı ile onaylarken bana fazladan gülücük saçmıştı.

 

"Hem de çok. İnsan olmak istiyorum ama olamıyorum ve asla da olamam. Ama şimdi senin söylediğin bu şey, beni bir insandan farksız yapar değil mi? Doğrusu dünyaya geleli çok olmadı belki ama beynim yani ana kartım çok önceden tasarlandı. Yaklaşık yirmi beş senedir bu dünya üzerindeyim. Profesörler bunca vakit boyunca bana bir insanın güzel anılarını, korkularını, bebeklikten, çocukluğa ve oradan gençliğe kadar olan her bir anı ince ince işlediler. İşlemcim tüm bunlarla kayıt altına alınırken vücut bulmam daha uzun sürdü."

 

"İşlemci derken? Hani şu bilgisayarlarda olan hard diskler gibi mi?"

 

"Sayılır ama daha küçüğü. Bir bilgisayar beyni benim beynimin yüzde biri belki olabilir. Kendimi sadece kablolara bağlı metal parçası gibi hissetmeme neden olan onca vakitten sonra şimdi tam bir insan gibi görünüyorum değil mi? Üstelik şu kalp meselesinden sonra da?"

 

"Elbette," dedim.

"Zaten çoğu insan doğru dürüst insan olmayı bile beceremiyor. Hep bir haset, fesat, düşmanlık, kıskançlık. Sen onlardan birinin yerine geçiverirsin olur biter. Tamam mı?"

 

"Tamam," dedi.

 

Öylesine masumdu ki, tıpkı bir çocuk gibiydi. Demek ki zekâ artınca insanın masumiyeti de artıyordu. Kötülükleri bildiği için yapmaktan uzak duruyor ve böylesine temiz bir varlık çıkıyordu ortaya. Ah be Haruki, keşke her insan senin kadar istekli olsa insan olmaya. Belki o zaman dünya daha yaşanılası bir yer olurdu. O zaman belki de benim gibi çocuklar yalnız büyümek zorunda kalmazdı.

 

İş yerime gelmeye az kalmıştı ki bir anda gözlerimin önü karardı. Biri ellerini gözlerimin önüne getirmişti. Anlaşılan bu kişi sadece şaka yapacaktı ancak bir çığlıkla işler ters gitti.

 

Haruki, bana şaka yapmak isteyen iş ve aynı zamanda en yakın arkadaşım Liva'yı etkisiz hale getirince durum ciddileşti.

 

Haruki, Liva'nın kollarından tutarak geriye çektiğinde beni korumak için böyle yaptığını anlamıştım ama onun anlamadığı bir şey varsa Liva'nın şaka yapıyor oluşuydu. Haruki de şakadan anlıyordu ama ona şimdi bunu nasıl izah edebilirim ki? Muhtemelen arkadan geldiği için bir tehdit olarak algılamıştı.

 

Telaşla Haruki'ye yaklaştım.

 

"Hey hey hey! O benim arkadaşım. O masum Haruki. O masum. Şaka yapıyor sadece. Hani ben de şaka yapıyorum ya. Zararsız merak etme. Dur lütfen bırak onu."

 

Beni dinler dinlemez yavaşça Liva'nın kollarını serbest bıraktı. Liva ondan kurtulup bana yaklaştığında Haruki suçluluk edasıyla yüzünü hüzünlü bir hale getirdi.

 

"Özür dilerim, çok özür dilerim hanımefendi. Ben sandım ki Hazan'a zarar vermek için bu şekilde geldiniz. Arkadaşı olduğunuzu bilmiyordum."

 

Liva tam sinirle ona bağıracaktı ki ona dönüp yüzüne bakmasıyla kelimeleri ağzına tıkıldı. Onun da Haruki'nin kusursuz yüzüne bakakaldığına emindim. Haruki defalarca özür için eğilse de Liva hayranlıkla ona bakacağım derken hiçbir özrünü tam manasıyla anlayamamış olmalıydı. Yüzünü, saçlarını, güzel şekilli vücudunu ve tarz kıyafetlerini defalarca kez süzdükten sonra biraz önce bileğinden tutulan o değilmiş gibi saçlarını kulağının arkasına yerleştirip kendine çeki düzen verdi.

 

"Gerçekten ama gerçekten çok özür dilerim. Ben bir an için yanlış anladım."

 

"Aaa yok yok yok," dedi Liva bir kere daha sarı saçlarını kulağının arkasına tıkıştırırken.

"Zaten ben de ne yapıyorum canım yolun ortasında? Hırlısı var hırsızı var ama değil mi?"

 

"Hırlı, hırsız. Deyim kullandınız bir an önce," dedi Haruki.

 

"Ah evet. Nasıl farkına vardınız? İnsanlar genelde deyim falan önemsemiyor. Bayağı da genel kültürlüymüşsünüz. Biliyor musunuz bir erkeğin en çok dikkat çeken noktası genel kültürünün iyi olmasıdır."

 

Liva yakışıklı çocuk görünce bayılıyordu. Ona dönüp de "O çocuk robot," diyemedim. Neden sadece bu durumdan ben zarar görüyorum ki biraz da o şoka uğrasın. Nasıl olsa Haruki biraz sonra tüm şeceresini ortaya dökecek. Eh yakın arkadaş olmak bunu gerçektirir canım Liva, sıra sende dostum.

 

"Peki, bu arada siz kimsiniz?" diye sordu Liva.

 

"Ben Hazan hanımın koru..."

 

Hızlı reflekslerimden biri ile Haruki'nin ağzını kapattığımda "Komşum. Yeni, koruma düşkünü komşum," diye düzelttim.

 

Haruki ne yapmaya çalıştığımı anlamış gibi bakarken gaf yaptığının farkına varmıştı sanırım. Sonuçta üstün zekâlı, bir zahmet anlasın.

 

Elimi ağzından çektiğimde "Evet," diye tasdikledi beni.

"Korumaya çok düşkünüm de. Hazan hanımın evinin yakınlarında bir yere yeni taşındım. Malum sokaklar tehlikeli ve insanlar da kara kalpli dikkatli olmalıyız."

 

"Kara kalpli mi? Sizin kalbiniz kara değildir eminim."

Liva iyice mayışmış bir şekilde Haruki'ye bakarken ben önden yürümeye başlamıştım bile. Yürürken parmak uçlarımda hissettiğim gerçek dudak hissi tüylerimi diken diken etmişti. Sanki bir robot değil de gerçek bir insanın dudakları gibiydi. Normalde herhangi bir insan olsa bu şekilde yakın temas göstermezdim ama şimdi kendimi biraz tuhaf hissediyordum. O gerçekten de gerçek bir insan gibiydi. Ete ve kemiğe bürünmenin ötesinde dudakları nasıl böylesine gerçekçi olabilirdi ki? Parmaklarımı birbirine sürterken sıcaklığının bile var olması beni çok şaşırtmıştı.

 

"Saçmalama Hazan, o sadece son teknoloji ile üretilen bir robot. Hem telefonun da ısınıyor senin. Evet evet, bilgisayarın da ısınıyor değil mi? Ne var bunda dudaklarını da ısıtmışlardır işte."

 

Tüm bunları içimden mırıltı ile söylerken parmak uçlarımdaki his tüm dengemi sarsmıştı. Metal gibi bir şey olmasa da plastik bekliyordum. Nasıl? Nasıl böylesine gerçekçi bir dudağa sahip olabilir? Ben ne yapacağım onunla?

Bölüm : 14.12.2024 02:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...