36. Bölüm

36. Bölüm

Hacer Kübra Gümüş
hakugu

 

 

Üçümüz çadırlarımızın olduğu alanda otururken gökyüzünde uçurtmalar yükselmeye başladı. Ne taraftan yükseliyordu bilmiyorum ama bu kesinlikle Liva'nın dikkatini çekmişti.

 

"Uçurtma! İnanamıyorum uçurtma!"

 

Haruki ile gökyüzüne baktığımızda renk renk uçurtmaları gördük. Gerçekten de güzel şekiller vardı.

 

"Hazan hadi biz de uçurtma alalım."

 

"Biraz daha dinlenelim ondan sonra gideriz Liva daha yeni geldik."

 

"Ya olmaz hem dondurma da satılıyordu onu da alırız."

 

"Tamam Liva biraz sonra."

 

"Haruki sen gelir misin benimle? He he?" Liva türlü tatlılıklar yaparak Haruki'yi kandırdığında elinden tutarak çekti ve birlikte uçurtma ile dondurma almak için uzaklaştılar. Arkalarından gülümseyerek baktım. Uzun yolculuktan sonra hemen hızlı hareket edecek durumda hissetmiyordum kendimi. Biraz da midem bulanmıştı tabii. En iyisi biraz yürüyüş yapmaktı. Bu yürüyüş esnasında olur da şansım olursa sadece bir kere de olsa Akın'ı görmek isterdim. Onu en son görüşümün üstünden neredeyse bir sene geçmişti ve çok özlemiştim. Sanılanın aksine aramızda öyle romantik şeyler geçmemişti ama benim gibi taş kalpli biri ondan hoşlanmaya başlamıştı.

 

 

 

Hoşlanıyor, seviyor ve güveniyordum. Minnettardım.

 

 

 

Göl kenarına geldiğimde az ilerideki ağaçlık alanda arkadaşları ile birlikte olduğunu gördüm.

 

 

 

Gece siyahı saçları aynı gür şekliyle dağınık bir şekilde başında duruyordu. Beyaz teninde tatlıca kıvrılan dudakları insana huzur veriyordu. Arkadaşlarının söylediği bir şeye gülmesi var ya beni benden aldı. Bir insanın bu kadar etkileyici olabilmesi mümkün müydü? Yoksa uzun süredir görmediğim için ben mi çok etkileniyordum?

 

 

 

Ağaçların arkasından gizli gizli izlerken bir çıtırtı oldu. Kim olduğunu görmek için arkamı dönmeme kalmadan kendini belli etti.

 

 

 

"Yine sinsilik mi yapıyoruz Bayan gangster?"

 

 

 

Arzu'ya baktığımda sarı saçlarının küt şekilde kesildiğini gördüm. Aslında kumraldı ama saçlarını sarıya boyatmaktan acayip zevk alıyordu. Ve bu sarı saç onu olduğundan daha nefretimsi gösteriyordu.

 

 

 

"Sinsi sensin. Okulda yaydığın dedikodudan sonra sinsinin kim olduğu yeterince açık değil mi sence de?"

 

 

 

Moralimi bozacak şekilde tuhaf bir ifade ile güldü. Kollarını göğsünde bağladığında bana doğru birkaç adım attı.

 

 

 

"Hah! Kim olduğunu unutuyor gibisin. Okulda Akın'ın okul harcını ödeme mevzusu yayılmasa bile ne bekliyordun ki? Bir Akın'a bak, bir de kendinde bak. Sen kimsin ki? Bir statün bile yok, paran yok, arkan yok. Kimsin de kendini ona layık görüyorsun?"

 

 

 

Boğazıma yumru oluşunca gözyaşlarımın akmaması için alt dudağımı ısırdım.

 

 

 

"Kes sesini!"

 

 

 

"İşte böyle," dedi eli ile siyah saçıma dokunarak.

 

"kendin ol. Kibar ve aşık kız numaralarını bir kenara bırak. Olduğun gibi görün Hazan."

 

 

 

Saçımı elinden kurtarırken sağ gözümde biriken yaşı elimin tersi ile sildim.

 

 

 

"Hiç değişmemişsin. Aynı çatal dilin dudaklarının arasından insanları zehirlemeye devam ediyor."

 

 

 

"Ve sen de çok değişmişsin," dedi.

 

"Biz sınavlarla uğraşırken sen müşterilerin pisliklerini temizliyordun. Ve haberinin olamaması normaldir ki Akın ile çıkıyoruz."

 

 

 

"Ne?"

 

 

 

Hayal kırıklığı ile sesim biraz fazla çıkmıştı. Beni basite alarak gözlerini çevirdi.

 

 

 

"Niye bu kadar şaşırdın ki? Ben olmazsam sen mi olacaktın?"

 

 

 

Çenemi çok az yukarı kaldırırken beni galeyana getirmeye çalıştığını düşünüyordum. Akın gibi iyi kalpli bir insan asla Arzu gibi bir boşluk ile çıkmazdı.

 

 

 

"Yalanlarını kendine sakla."

 

 

 

Yanından geçerken onu dinlemek istemiyordum. Ama o beni takip etti.

 

 

 

"Yalan değil gerçek ve bir daha seni onun yakınında görürsem fena yaparım."

 

 

 

Hızla arkamı dönerken sesimi yükseltmiştim.

 

 

 

"Yalan ve bunun yalan olduğunu sen de adın kadar iyi biliyorsun."

 

 

 

Gözlerimi tiksintiyle kıstım.

 

 

 

"Akın asla senin gibi bir müsvedde ile çıkmaz."

 

 

 

Gözlerini sonuna kadar açarken onu alt ettiğimi çok net biliyordum. Yeniden gitmek için önümü döndüğümde beni takip etmeyi bırakmadığını anladım.

 

 

 

Hızlı adımlarla ilerlerken nefretle arkamdan itekledi. Ayağım çamurdan kaydığında dengemi yitirdim ve su birikintisine düştüm.

 

 

 

Soğuk su tüm bedenimi ısırırken nefes alamıyordum. Yüzme bilmiyorum ki ben!

 

 

 

Arzu beni iteklediğine pişman olamamıştı. Dahası nefretle birkaç cümle söyleyip Akın'ının yanına gitmişti.

 

 

 

Tam da bu kadar vicdansızdı işte. Soğuk suda çırpınırken çığlık bile atamıyordum. Şimdiden midemi dolduracak kadar su yutmuştum. En son suyun içine battığımda ise gökyüzü çok uzakta görünüyordu.

Bölüm : 12.01.2025 18:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...