74. Bölüm

74. Bölüm

Hacer Kübra Gümüş
hakugu

 

 

Ertesi sabah uyandığımda gözlerim çok ağrıyordu. Etrafta göz gezdirirken yatak odamın kapısı açıldı. Liva elinde telefonla konuşarak bana doğru geliyordu. Dün gece evine gitmemiş yanımda kalmıştı.

 

"Evet efendim. Dava başladığı anda orada olacağız efendim. Tamam teşekkür ederim."

 

Telefonu kapattığında yattığım yerde doğrularak ona baktım.

 

"Hazan hadi hazırlan bir saat içinde dava başlayacak."

 

Liva bana Haruki'yi anımsatıyordu. Eskiden böyle değildi. Ve sanki Haruki gittiğinden beri daha çok üstüme titrer olmuştu. Belki de Haruki ona bu şekilde tembihlemişti hiç bilmiyorum ama her ne olursa olsun iyi ki vardı. O olmasa ben hiç toparlanamazdım herhalde.

 

Liva'yı Haruki'nin bana bıraktığı bir miras olarak gördüğüm için hiç sesimi çıkarmadan dediklerini harfiyen uygulamaya çalışıyordum.

Kalktım, en resmî kıyafetlerimden birini giydim. Neredeyse tamamen koyu renklere büründüğümde hazırdım. Liva'nın hazırladığı kahvaltıdan bir şeyler atıştırdım ve kendimi madden manen ve ruhen hazırlamaya başladım. Haruki olsaydı işler çok daha kolay olurdu. Ona dayanırdım. Ona sığınırdım. Her ne kadar kendimden uzaklaştırsam bile bir şekilde bana geleceğinden emin olurdum. Onun fikirlerine güvenip korkmazdım. Şimdi ise kendimi üstü açılmış gibi hissediyordum.

 

Yatak odamdaki kırmızı renkler...

"En sevdiğin renk kırmızı..."

 

Kahvaltıda içtiğimiz çay.

"Siz Türkler genellikle çay içiyorsunuz..."

 

Buz dolabındaki muzlar.

"Senin için sıraya girdim. En iyisini aldım muzların."

 

Her bir köşede, her bir kelimede onu adı geçiyor gibiydi. Buna rağmen sıktım kendimi. Bana bıraktığı anılarla daha da güçlü oldum ve boy aynamın karşısında lacivert ceketimi düzeltirken dava için hazır bir hale gelmiştim.

 

Pınar hanım Haruki'nin yokluğundan evine gelmiş arabasını bile araştırmaya başlamıştı. Haberleri izlememiş olsa gerek ki onun daha bir robot olduğunu anlayamamıştı. Ben de hiç açıklamadım ve Liva ile beni adliyeye bırakmasını kabul ettim.

 

Daha önce de Haruki'nin dediği gibi sanırım Pınar Hanım da seviyordu beni. O da belki benim gibi sevgisini net bir şekilde gösteremeyen bir tipti. Belki de ona Haruki gerçeğini söylemem gerekiyordu. İnsanlar tam da zor durumda olduğumda gerçek kişiliklerini gösteriyordu ve minnettardım. Hem Liva'ya hem Pınar hanıma hem de tüm bu güzellikleri görmemi sağlayan Haruki'ye. Bir vakit her ikisine Haruki hakkındaki tüm her şeyi anlatacaktım. Ama şimdi değil!

Şimdi önemli bir duruşma anıydı.

 

Adliyeye girer girmez kalabalık olduğunu anladım. Bu iş sadece Akın'lık değildi gerçekten de.

Dar koridorda yürürken karşıdan gelen Akın ve yakınları beni gördüler. Hepsi de suratsız ve nursuz kişilerdi. Bir başkasının canını yaka yaka ne hale gelmişlerdir. Hiç aynaya bakıyorlar mıydı bilmiyorum ama kalplerinin kiri yüzlerine yansımıştı.

 

Üçümüz birlikte sıramızın gelmesini bekledik. Akın beni dava ettiğine ve bizi alt edeceğine emindi. Ve bu rahatlığı beni ürkütüyordu. Yüzündeki pis sırıtışla ara ara beni izliyor ve huzurumu bozmaya devam ediyordu. Nasıl böyle bir kişilik çıkabilirdi içinden hiç anlam verememiştim. İnsan gerçekten de çok tuhaf bir varlıktı. Ne olduğu asla dışından anlaşılmıyordu. Beni kullanmak ne işine yarayacaktı ki? Ona zararım bile olmamıştı. Ama anlayamazdım. Benim gibiler Akın gibilerin zihninden geçenleri asla anlayamaz.

 

Sıra bize gelince ilk önce onlar girdi. Akın salonun kapısına girer girmez dona kaldı. Emin değilim ama içeride beklemediği biri var gibiydi.

Saygıyla ceketinin düğmelerini ilikledi ve sonra içeri girdi. Onu takip ettik.

 

Önce Liva, sonra Pınar Hanım en son da ben girdim içeri.

Girer girmez anladım Akın'ın duraksamasının nedenini.

Akın'ın dedesi ve adamları vardı içeride. Davaya gelmişlerdi. Hepsi takım elbiseli, hepsi ciddi ve hepsi soğuk görünümlü insanlardı.

Tam o anda aklıma Haruki'nin bir sözü geldi.

 

"Mesela etrafın kötü adamlarla sarılsa. Ama böyle siyah takım elbiseli ve silahlı. Ve ben olmasam onlarla nasıl başa çıkarsın?"

 

Haruki biliyordu. Bunun böyle olacağını biliyordu. Beni hazırlamaya çalışıyordu.

Hemen sonrasında benim ona söylediğim söz geldi.

 

"Hepsine önce kötü kötü bakarım. Gözlerimi kocaman açar ve kaşlarımı çatarım."

 

Dediğimi yaptım. Gözlerimi açıp kaşlarımı çatarak tüm takım elbiselilere baktım.

Kaderimin benim için çizildiği yolu yaşarken beni o yola hazırlayan Haruki'ye teşekkür ederek bu yolun ezberimde olmasının kolaylığını yaşıyordum.

Bölüm : 17.01.2025 17:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...