Deniz: Mehmet Allah aşkına bak
Mehmet: Hayırdır başına taş mı düştü?
Mehmet: bu konuşmayı bana değil Gamze'ye yapman gerekiyordu
Mehmet: Onun için cidden geç
Deniz: suçumu reddetmiyorum köpek gibi pişmanım
Mehmet: Deniz bi s*ktir git
Mehmet: Senin yüzünden Gamze benimle bile konuşmuyor
Mehmet: En son ne zaman yüzünü gördüm biliyor musun çünkü ben hatırlamıyorum, beş ay ya beş ay senin yüzünden ne halde bile bilmiyorum
Deniz: Seninle de mi görüşmüyor?
Mehmet: Sen resmen salağa mı yatıyorsun anlamadım ki Gamze evini terk etti
Mehmet: hayatını bitirdin kızın
Deniz: Biliyorum lanet olsun biliyorum hatamın telafisi yok
Deniz: zamanı geri alamam yaptıklarımı geri alamam1
Mehmet: O zaman ne bok yemeye etrafımızda dolanıyorsun
Deniz: hatalarımın sonuçlarını ödüyorum
Deniz: daha iyi biri olabilirim
Mehmet: Sana iyi biri olacağını kim inandırdı?
Mehmet: Yerini bilmiyorum bilsem de söylemem
Deniz: Beni yanlış anlamışsın bu halimle çıkamam karşısına
Deniz: Ben zaten yerini biliyorum
Mehmet: eeeee
Deniz: Ben tedavi olmak istiyorum
Mehmet: ben veteriner değilim
Deniz: ne dersen kabulüm hasta olduğumu anlamaman imkansız
Deniz: daha önce olmalıydım tedavi yapamadım hastalığa suç atabilirim, ama lanet tüm suç benim
Deniz: Gamze'yi tamamen kaybettiğimde dank etti
Mehmet: Bak Deniz seni iyileştirmek, benim doktorluk görevim..
Mehmet: tedavi sürecinde hastalığın kontrol altına alınmadan Gamze'ye tekrar zarar verirsen hasta masta dinlemem seni öldürürüm bu da benim Gamze'ye olan görevim
Mehmet: Onu koruyamadım daha fazla zarar görmesine dayanamam
Deniz: Gamze'nin bir daha zarar görmesini istemiyorum
Deniz: Hemen başlayabilir miyiz tedaviye
Mehmet: Önce yapmam gereken bir şey var
Mehmet: Gamze'nin adresini ver.
Deniz: Kahveci mah. Sutun sok. No:1822/1
***
Mehmet soluğu Deniz'in verdiği adreste aldı. Tam evin önündeydi. Sessiz sakin sokakta bir kaç müstakil evden biriydi. Çift katlı çitlerle, bahçesi çevriliydi. Bu evde yalnız başına ne kadar acı çekti kim bilir? Neler yaşadı gün yüzüne çıkmayı bekleyen. Her acıyı içine atarsın da kendini atacak yer bırakmazsın. Acıyı en çok neden kadınlar çekerdi, sanırım cevabı buldum. Acıya en yakın olanlar en güçlü olanlardır. Kadınlar güçlüdür. O zaman acıyı çekmeye mahkum mu oluyor? Ne kolay yazılıyor acı. Üç harf bir hece. Keşke yazıldığı kadar kolay yaşansa. Ah be hayat acıda neden bu kadar cömertleştin? Mehmet parmağını zile bastı. Bekledi bekledi. Beş ay beklemişti bir kaç dakika daha beklerdi. Kapı yavaşça açıldı, Gamze'nin yorgun bedeni gözüktü kapının ardından. Karşısındaki görüntüyle Mehmet yutkundu. Gamze verdiği aşırı kilolardan dolayı giydiği kıyafetlerin içinde kaybolmuş gibi duruyordu. Kapşonundan tam yüzü gözükmüyordu. Hafifçe başını kaldırdı. Uykusuzluktan yüzü çökmüş, göz altları mordu. Soluk alış verişi hırıltılıydı, normal değildi. Yüzü solgun ve kuruydu. Enerjisi sönmüş olan bu kadın Gamze olamazdı. Gamze'nin gözleri doldu. Mehmet özlem dolu bakışlarıyla kollarını açtı. Gamze o kadar halsizdi ki güvenli kollarda yerini almak istese de, yapamadı. Mehmet ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Kendinden nefret ediyordu. Gamzesi bu hale gelmeden bulmalıydı onu. Mehmet yaklaştı. Sımsıkı sardı Gamze'yi. Hissettiği kemikleşmekle donakaldı. Gamze hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ağlamak söyleyemediğin kelimelerin gözlerden dökülmesiydi.
"Ağla.. ağla." Mehmet, Gamze'nin sırtını sıvazlıyordu. Her sıvazlamada Gamze'nin sırtındaki her bir kemik eline geliyordu. Sigara kokuyordu Gamze. Gamze sigara içmezdi ki nefret ederdi. Ağlayarak sigara içittirdi o adam, sigaradan nefret eden kadına. Mehmet'in profesyonel kimliği yok olmuştu. Oysa ne kolay konuşuyordu ailelerle. Çok zor sevdiğini bu halde görmek. Çok zor yaralarını saramamak.
"Hadi içeri girelim, üşüyeceksin." dedi Mehmet şefkatle.
Gamze'nin reddedecek hali yoktu. Mehmet Gamze'yi kucağına aldı. Mehmet'in dizleri titriyordu. Bu kadar da olmazdı. İçeri girip kapıyı ayağıyla kapattı. Dağınık olan odaya baktı. Her yerde sigara ve kahve bardakları vardı. Havasızlıktan her yer kusmuk kokuyordu. Mehmet Gamze'yi koltuğa otutturdu. Gamze başındaki kapşonunu açtığında daha fazla dayanamadı Mehmet. Olduğu yere düştü. Gözlerini acıyla bakan kadından bir an çevirmedi. Gamze'nin saçları, simsiyah uzun saçları, yoktu. Yerine yamuk yumuk sağdan soldan kesilme kısacık saçları yer yer kellikler vardı.
.....
Ve evet bombayı bırakıp kaçıyorum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
13.99k Okunma |
596 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |