
Saatte bakmıştım tam 10.35’i gösterdiğinde kulağımın içi çınlamaya başladığında Işılla birbirimize baktık.
“ Sanırım uyanma vakti kelebeğim.”
“ Galiba öyle saatler tam kaybolduğumuz saati vurguluyor ve çıkışı açacağımız zamanı.” Sarıldım o da sarıldı bana, dudağından küçük bir buse kondurup Işıl’a “ Seni bulacağım o adamın elinden kurtulacağım. Eğer bulursam Işıl, o adamı dışarı çıkardığım zaman uyandığında fırlamanı istiyorum.”
“ Fırlarım Feyyaz, yeter ki sen beni bul.” Işıl yavaş yavaş hayalete dönüşürken aynısı bana da olacağını biliyordum. Artık astral seyahat yolculuğun sonu diyelim.
Birbirimizi bırakmadan kayboluyorduk “ Kelebeğim seninle birlikte gelsin iletişim halinde olalım çıkışı açmak için ?”
Başımı onaylar gibi salladım. Çan bir kez çaldığında gözlerimi açtığımda kendimi yine saat kulesinin içinde uyandığımı gördüm.
Ayağa doğruldum. Hem saati hem kartlar hala bende mi diye saatten geri istediğimde bende kaldığını görüp rahatlamıştım.
Etrafı sanki ilk geldiğim gibi incelemeye başladım. Belki buraya çıkışı nasıl olacağını söyleyen kendi rüyamda bilmece bulurum umuduyla dolaşıp her yeri bakındım.
Gözüme saat kulesinin saatin önünde bir masa bulduğumda burada olmadığının farkındaydım. Çünkü atlamayı çalıştığımda çıkışı bulmak için orası boştu. Masaya doğru ilerledim ilerledim. Şimdi ise bir masanın üstünde yeni bir sihirbaz kartı, yeni bir bilmece ve bulmayı beklemediğim saatin kullanımı ile ilgili bir defter kağıdı. Sanırım önceki rüya koruyuculardan bir sayfa ama benim rüyamda nasıl belirdi.
Tam bilmeceyi okurken Işıl’ın kesik kesik kesik gelen konuşmasını duydum “ Fe-yyaz bilm- bilmece gibi bir şey buldun mu ?”
“ Sanırım bizi çıkaracak bir anahtarın kullanımı bilmecesini buldum. Sende durum nasıl Işıl ?”
“ Bende mi önümde ne bilmece ne çıkışı açacak bir şey bulamadım. Galiba sen kapıyı açtığında benim rüyamın kapısıda açılacak.”
“ Sanırım öyle bilmece sanki kullanımıyla ilgili bu bilmece ?”
Kartı incelediğimde bir anahtar simgesi vardı. Bilmece sorusu şöyleydi ‘ Saati kapıya tut üç kez saati söyle kartı elinde tut kapı açılsın komutu ver!”
Enteresan bir soruydu. Yazılanı yaptım. İlk not kağıdını defterimin içine yerleştirip saatte geri yolladıktan sonra saati kapıya doğru tutup bunu Işıl’a anlattım o da benimle aynısını yaptı onun anahtarı sanırım kapıda belirecekti.
Aynı anda üç kez “ 10.35” diye seslendikten sonra Işıl anahtarı sokmamı beklediğini düşünüyordum. Kartı saatin üstünde tutup “ Kapı açılsın!” Komutu verdiğimde elimdeki sihirbaz kartı birden anahtarı dönüştü ve kapıya doğru ilerleyip kapı deliğine sokarak çevirdim.
“ Bir anahtar belirdi. Ne yapmam lazım Feyyaz ?”
“ Benim gibi delikten çevirerek aç aynı anda uyanalım.” Keşke arkasında yazıyı okusaydım. Bir tahminim var eğer kapıyı açıyorsa gerçekliğe döndüğümüzde rüyalar evrenine de kapıyı açan anahtar olmalı.
“ Çevirdim Feyyaz ?”
“ Aynı anda 3 e kadar sayıyorum 3 dediğimde uyanma vakti.”
Tamam demişti ve 3’e kadar yavaş yavaş saydım. 3 dediğimde aynı anda kapıyı açtığımda kapının öteki tarafında hastane odasını fark ettim ve gürültünün yoğunluğunu. Aynı anda gerçekliğe doğru adım attık Işılla…
🧭
Gözlerimi açtığımda makinenin bip bip sesini duyuyordum. Hastanede sevmediğim B vitaminin ağır kokusu burnumu yakmıştı. Her yerim ağrıyordu.
Doktor ve hemşirelerin koşuşturmalı seslerini duyuyordum.
Floresan ışığına gözlerimi kısarak yana döndüm. Bir hemşire uyandığımı görüp “ Doktor hocam uyandı?”
Doktorun bana dönerek gülümsediğini gördüğümde aklıma Işıl gelmişti. Başımda inanılmaz bir ağrıyla yerimden doğrulup bileğimdeki serumu çıkarttığımda ne yaptığımı sordular.
“ Ben iyiyim bir arkadaşımı o adamın elinden kurtarmalıyım.”
“ Ailesi burada ise çağırın oğlu ayağa kalktığını söyleyin.”
Ailem beni hastanede bekliyorlar ben kaç günde uyuyordum.
“ Bir şey soracağım ben kaç gündür uykudayım.”
“ Bir iki gün uyuyordun Feyyaz bey ?”
Bir iki gün mü ? Bana epey uzun gibi gelmişti. Ama benden daha uzun uyuyan birini o adamın elinden almam lazımdı. Yataktan kalkarak kıyafetlerimi sordum. Dolabın içinde olduğunu söylediler. Arkamı onlara dönerek üstümdeki önlüğü çıkarırken odadan çıktılar. Başım neden bu kadar ağrıyor. Bluzumu pantolonu mu ayakkabı çorabımı giyerek üstüme montumu giymiş hastane odasında çıkarken cebimde bir şeyin varlığını hissettiğimde cebime el attığımda elimde tuttuğum şeyi baktığımda. Rüya alemindeb kalan saatin olduğunu emindim.
Ve saat enteresan şekilde pusula gibi davranıyordu. Sanırsam saat bana Işıl’ın kaybolduğu yere gösterecekti. Hazırlanmam bittiğinde kendimi aynada baktığımda başımın salgıyla kaplı olduğunu gördüğümde anlamıştım.
Dışarıdan annemin ve babamın seslerini duydum. Hızlıca kapıyı açarak beni ayaklandığımı gördüklerinde içleri rahatlamış olmalı veya sıkılmış ama şu an onlarla verecek zamanım yoktu.
“ Feyyaz oğlum bir notla kendini atmak ne ? Hiç mi bizim halimizi düşünmedin.” Sizin halinizde ne var. Beni bu kadar seviyorsanız beni suçlamayacaktınız.
“ Beni hiç anladınız mı suçlamaktan başka veya benim yüzünden kavga edip boşanma kararınızdan hı ? Şimdi sizinle konuşacak vaktim yok geri döndüğümde beni nasıl birini dönüştüğünüz ve sizi özlediğim konusunda konuşmamı yapacağım ama şu an hiç zamanı veya yeri değil ?”
“ Nereye gideceksin oğlum ?”
“ Gerçek sevgiyi hak eden aileye kızlarını geri götürmeye…rüyamda onu gördüm nerede olduğunu ve onu o adamın elinden kurtarmaya tabii ki!”
“ Tamam oğlum git ve kayıp olan kızı kurtar. Haberlerde ki kızdan bahsediyorsan.” Başımı onaylar gibi salladım.
“ Hastaneye geri döndüğünde istediğin konuşmayı yapacağız.”
Gülümsedim ve hastaneden kısa süreli ayrıldım. Saat bana yolu gösterirken bir yandan Işıl’ın yol güzergahını hatırladım. Okul yolunun iki bina arasında bir ses duyup o yöne gittiğinde olan olduğunu söylemişti.
Hastaneden baya uzaklaşmış ve benim okulum ile Işıl’ın gittiği okulla arasında bir km uzaklıkta olduğunu biliyordum. Bir yürüyüş yoluydu.
Saatte baktım. Sağ yönüne gösterdi. Sağa doğru hızlı adımlarla nefes nefessiz kaldığımda kafamda ağrıyla yerimde donup kalmıştım. Şimdi rüya sanıp su istesem elime gelmeyecekti. Sağa yöneldim sonra düz yolu gösterdiğinde düz gittim çift yol gösterdiğinde saatin sola doğru yelkovanı ok gibi işaret ettiğinde sola yöneldim.
Saat ile ilgili özelliklerden biri aynı saatten olan birinin yerine konumlandırmasını da öğrendim.
Bir sağa bir sola doğru yöneldim. Arada çıkmaza takıldıktan sonra Işıl’ın çantasını olduğunu tahmin ettiğim bir çanta fark ettim. Sırtıma alarak yola devam ettim. Saatin ibresi önümdeki yolu gösterdi. Bir kapı resmi çıktığında emin olmuştum.
Sokak lambası yanıp sönerken gözlerim kamaşmıştı. Telefonumu cebimden çıkarıp polisin numarasını tuşlayıp adamın dikkatini çekmek için bir sesle dışarı çekmeliydim. Aklıma telefondan müzik açarak gürültü yaparsam belki sinirden çıkabilir diye düşünce geçti. Arama kaydını yan sekmeye alarak müzik çalardan yüksek sesi açarak müzik açıp beni göremeyecek ama ben onu görebileceğim yerde saklanmıştım. Müzik arka planda çalarken arama kaydını açarak hazır olarak bekledim. Saati baktığımda benim kime arayacağımı biliyormuş gibi yolu yazılı şekilde belirdi.
🧭
“ Hadi sinir bozucu herif sinirden çıkta Işıl’da kaçsın yanından.” Ona beddualar okuyarak sinir olmuştum. Uzunca bekledim bekledim. Çıksın diye yine bekledim bekledim… Bir kapı açılma sesi ile müziği açan kişiye küfürleri duyduğumda gülümsedim. Işıl’ı fark ettim. Uyanmıştı rüyada gördüğüm kızla aynı ama farklı bir kıyafetle duruyordu ama onu tanıyordum.
Bir taş bulmuştu ki kafasına geçirip sokağa doğru bana doğru koşarken “ Işıl buradayım.” Seslenip bana doğru gülümseyerek koşuyordu. Arkasında yine küfürleri sayıklayarak onu yakalamayı çalışan adamı gördüm. Polisi arayıp bir kaçırılmanın gerçekleştiği yeri saatten tarif ederek ihbar ettim.
Işıl “ Feyyaz,” diye seslenerek üstümü atlayıp sarılmıştı.
“ Kelebeğim seni bulacağımı söylemiştim. Birazdan polisler gelecek adamı yakalamak için.”
“ Senin başına ne oldu ?”
“ Bilmiyorum kendimi hastanede buldum. Beni bulup hastaneye yatırdılar.”
“ Kızı bana ver bu olayı unutalım ne dersin evlat ?”
Böyle bir teklif mi sunuyor. Bu ne genç kızları yakalayıp ne yapmayı düşünüyor.
Işıl’ı arkamda tuttum.
“ Sapık bir herifin tekisin sen. Asla sevgilimi sana vermem!”
“ Ne güzel aşıklar ama sevgilini ödünç-” demesine kalmadan sirenleri duymuştu ve kaçacağı sıra polis arabası önüne kesmişti.
O sapık tutuklandığında polis abiler bana baktılar “ Hastaneden mi kaçtın ?”
“ Yok memur bey kaçmadım kısa süreli dışarı çıktım doktorlara söyledim birazdan geri döneceğim.”
“ İyi maden. Azılı bir suçluyu yakalamamızı yardım ettiğin için teşekkür genç adam.”
“ Önemli değil memur bey. Sizin işinizi yarıda bırakmak istemeyiz. Sevgilimi ailesine teslim etmem lazım.”
“ Tamam genç adam.” Arabasına binerek karakol yolunda ilerlediler.
Sokak ortasında Işıl ile birlikte saatlerimizi bakış atıp birbirimizi sarıldık.
“ Feyyaz telefonunu ver numaramı yazacağım.”
Telefonuma uzattım bana numarasını yazdı bende çaldırdım. Sırtımda ki çantanın içinde telefonu titredi. Çantayı kendisine teslim ettikten sonra bir konuşma geçti aramızdan.
“ Feyyaz bitti mi maceramız.”
“ Hayır bitmedi Işıl daha yolun başındayız.”
“ Haklısın daha kocaman bir saatin ne anlama geldiğini ve rüya evreninde bizim gibi olanları kurtarmak var.”
Işılla birbirimizi sarılarak kısa bir veda ettik. Ailesini aradığında annesinin ve babasının sevinçlerini duymuştum. Işıl’ın yanından ayrılmadan ailesini onu almaya gelene kadar eşlik ettim.
Bir araba önümüzde durdu. Direksiyondaki adam, yüzündeki yorgun ifadeyle kapıdan indi — Işıl’ın babası olmalıydı.
Gözleri bana takıldığında, sanki kızına bir şey yapmışım gibi sert bir bakış attı.
Işıl hemen araya girdi, sesi netti:
“Baba, Feyyaz benim arkadaşım. O beni kurtardı. Polisi arayıp suçluyu teslim etti, ona kızma.”
Adam bir an sustu, ardından omuzları gevşedi.
“Affet genç adam, seni yanlış anladım. Kızım için endişelendim.”
“Önemli değil amca,” dedim gülümseyerek. “Kızınız iyi, bu en güzeli. Doya doya vakit geçirin. Ben artık hastaneye dönmeliyim, doktordan izin almıştım.”
“Biz seni bırakalım,” dedi adam, kararlı bir sesle.
“Yürüyerek yolumu bul—”
“Olmaz,” diye kesti sözümü.
İtiraz etmedim. Sessizce başımı eğip arabaya bindim.
Hastane önüne geldiğimizde arabadan indim. Işıl bana camın ardından el salladı, yüzünde o tanıdık sıcak gülümseme vardı.
Ben de hafifçe elimi kaldırdım.
Araba uzaklaşırken, cebimdeki saat bir kez daha tik tak diyerek dönmüştü. Bu bir son değildi. Bu başlangıcın devamı olduğunu biliyordum.
Devam Edecek
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |