

İşte o gün geldi. Masal Akademisinin öğrencilerin masal kaderleri imzaladığı o gün. Önceki neslin peri masal kahramanlarının yollarını anlatan masal kaderleri anlatan veya anlatmayan o gündü.
Sıradan bir okul günüydü. Melodi, Yuno ile birlikte okula adım attığında herkesin gözü kötü kalpli prensin üstündeydi. Melodi, en yakın dostunu ve yakışıklı prensi yan yana görmüştü. Akademi eğitime devam ediyordu. Tören öğleden sonra Masal kulesinde asılı duran çanın iki kere çalmasıyla masalları devam edeceklerini seçecekler.
Yuno’yla el ele okula yürürken, insanlar bana gülümseyerek bakıyordu ama Yuno’ya yönelen bakışlar öfke doluydu. Onun için bu hiç sorun değildi, ama bana ağır geliyordu. Birlikte okula gitmek doğru bir karar mıydı, bilmiyordum. Yuno’nun elimi kendinden emin şekilde tutması bana güven veriyor, “sakin ol” der gibiydi. Derin bir nefes aldım.
Amelia ve Erza’yı yan yana görünce seslendim. Amelia yüzü endişeyle dolu bir halde bana doğru koştu ve sarıldı:
“Sen iyisin değil mi? Sana bir şey olmadı. Ama neden el elesiniz?”
Bakışları garipti, ne ima ettiğini anlayamadım.
“Amelia, lütfen önyargılarını bir kenara bırak. Senin prensinin kim olduğunu biliyorum.”
“Tamam ama ben düş—” diyecekti ki sözünü kestim:
“Kalbini kırmak istemem. Bu arada, bu gün ders olmayacak, değil mi?”
“Masalını kabul edeceksin ama yine de…” dedi ama ne demek istediğini tam anlayamadım.
Amelia hangi masalda prenses olacağımı bilmiyordu.
“O zaman Ame, tuvalette konuşalım mı?” dedim.
Amelia ne konuşacağımızı bilmeden kabul etti. “Ben birazdan geliyorum,” diyerek yanaklarına küçük bir öpücük kondurup tuvalete yürüdük. İçeri girince derin bir nefes aldım ve lafı uzatmadan söyledim:
“Amelia… artık masalımda düşman bir prens olmayacak.”
Şaşkınlıkla bana bakarak sordu:
“Ne demek istiyorsun?”
Onun ellerini tuttum, destek almak ister gibi:
“Yuno beni özgürleştirdi. Başım tehlikedeyken kendi başıma kaçtım ve savaştım. O an fark ettim ki ikinci masalımın kilidi açıldı. Onu kabul edersem yeni bir güce sahip olabilirim.”
“Dur dur Melodi, ikinci masal dediğin Yıldız masalı mı? Özgür oldun ama yine bir prensin yanında—”
“Hayır, olmayacağım. Yuno beni kısıtlamıyor. Aksine destekliyor. Gerçekten ona âşık oldum. Beni uyandıran o oldu. Erza bunu başaramadı.”
Amelia iç çekti:
“Pamuk teyze seninle ilgili planlar yapmıştı. Masal neslini geliştirmek istiyordu.”
“Anne üzgünüm… ama artık kararım belli ve arkasındayım. Onun gurur duyması için kendimden vazgeçtim ama o bana hiç ‘Ne istiyorsun?’ diye sormadı.”
“Haklısın,” dedi. O sırada iki çan sesi duyuldu.
“Sanırım artık sahneye çıkma zamanı,” dedim. Ana karakter olarak ilk konuşmayı ben yapacaktım.
Tuvaletten çıkıp masal meydanına doğru giden at arabalarına ilerledik. Amelia yeni tarzımı beğenmişti:
“Uzun saçlar güzeldi ama bu yıldız desenli elbise, uzun küt saç ve yıldız küpeler bambaşka bir hava katmış.”
“Kader kitabı bana Yuno için ikinci bir şans verir mi dersin?”
“Peki Yuno senin için değişmeye hazır mı?”
Tam o anda at arabasını bizim için tutan Yuno ve Erza’yı gördüm.
“Yuno’yu olduğu gibi kabul ettim. Kötü olabilir ama kötülüğün bile bir adabı var.”
“Sen bir ilk olacaksın,” dedi Amelia. At arabasına bindim, Yuno’nun yanına geçtim ve başımı omzuna yasladım. Erza'nın sinirli bakışlarını fark ettim.
“Erza, başka bir prensese âşık ol. Ben artık elma değilim, Yıldız oldum.”
Erza: “Elma masalından vazgeçtin mi? Peki ya nişanımız—”
“Sen iyi ve yakışıklı bir prenssin ama çok baskıcısın. Artık bana ‘Apple’ diyemezsin.”
“ Ama benim masalım eksik kalır ama yine de asil olarak kalacak mısın ? Yuno bir prens ama asi kötü prens sen peki ?”
Güldüm “ Merak etme iyi bir asil olacağım. Babamın masalını devam ettireceğim.”
Gelmiştik Masal meydanına atlar durmuştu ve muhafızlar bize yol açmıştı. Yuno sşağıya inmiş elini bana uzattığında elini tutmuş kolunu girmiştim.
“ Kraliçe, beni pek hoş karşılamayacak yıldız perisi ?”
“ Sen bu isimleri nasıl bulduğunu bilmek istiyorum.”
“ Aklıma geliyor birden bire,” gülmüştüm ilk defa bu kadar özgür ve rahat hissettim. Masal Meydanına doğru ilerlerken içimde bir huzursuzluk vardı. Herkesin ne beklediğini biliyorum ama üzgünüm millet size ters köşe yapacağım.
Melodi farkında bile değildi. Arabada iken iyi bir asil olacağını söylemişti ama zamanla kendini değiştiğini fark edecekti. Kendi gibi olamayacaktı. Kanında dolaşan yansımanın tohumu vardı. Bir asi kraliçe olmaya az kalmıştı.
Annemi gördüm. Annemle konuşmam gerektiğini düşünürken tüm hayranlarım ve arkadaşlarım benim için mutlu sonumu onaylar gibi bakmıştı.
Ama oralı olmadım.
Annemin karşısında dikildim ilk annem beni tanıyamadı “ Melodi bu halin ne senin nerede elma masalının izi, sen baban gibi olmuşsun.”
“ Belki -”
Kahramanların ve canlıların sesini geldiği yöne döndüğümde her yerde aynalar belirdi sonra kader kitabı bulutların arasından kürsüye inmişti ve ellerimize anahtarlarımız belirmişti.
Müdür Grim kürsünün önüne çıkmıştı “ Saygıdeğer masal halkı bugün sonunda bir masalın kaderi açılacak günü ve bitecek.” Diye başlamıştı ve masalın kahramanı olarak beni çağırmıştılar. Yıldızların yardımıyla oraya uçarak gelmiş ve ayaklarımı taşa basmıştım.
Melodi için bu karar anıydı. Melodi anahtarını avucuna çağırmıştı ve aynada geleceğini bakmıştı. İstemediği geleceği gözleri Yuno’ya kaymıştı. Yuno ne olacağını biliyordu ama ya fikri değişirse diye korkuyordu. Buna bile razı olmuştu. Sonra anne ve babasını en sonda en yakın dostunu baktı.
Anahtar elimde belirdi “ Ben bir sonraki Apple White -” yutkundum ve başıma gelen onca şeyi düşündüm “ Üzgünüm anne!” Demiştim avucumdaki anahtarı sıkarak toza dönüştürdüğümde herkesin bana garip bakışlarını umursamadan konuşmayı devam ettim “ Ben bir sonraki Yıldız Prensesi olmaya seçiyorum. Herkesin bir ikinci şansı olabilir. Benim isteğim Yuno’nın masal kimliği değişmeden asi sınıfında eğitim görmesi -” dediğimde aynalar kırılmıştı. Masalımın sonu diye düşünmüştüm.
Melodi tam aşağıya inecek iken gökten bir kitap yıldızlarla birlikte indiğinde Melodi, diğerlerin sesiyle göğe doğru bakmıştı. Kader kitabı onlara bir ikinci şans vermişti.
“ Yuno bu yoksa,” demiştim aşağıya inecekken kendisi yukarı çıkardı arkasından benide sürüklemiş kürsüye doğru getirmişti. Tam önümüzde bir anahtar ile aynalar belirmişti. Kendi kaderimizi yazdığımız geleceğimizi birbirimize bakarak gülümsemiş ve aynı anda anahtarı takarak sonsuz bir gelecek görmüştüm.
“ Yeniden başlıyorum. Ben Melodi Star bir sonraki Yıldız Masalının Prensesi olmayı kabul ediyorum.” Önümde peri kalemi çıkmıştı ve imzaladım. Kendi seçtiğim masalın kaderini.
Benden sonra Yuno “ Ben Yuno Yearn, kendi mutlu sonumu kabul ediyorum.” O da imzalamıştı ve kader kitabı ile ikinci şans kitabı birbiriyle birleşip bir olmuştu ve kaybolmuştu.
Bu kadar mı diye düşünürken, her yerimin parladığını fark ettim.
Babam “ İkinci masal kilidini açtın kızım,” demişti.
Sanki derimin altında küçük yıldız ışığı doğdu. Kalbimin tam ortasında yükseldi ve damarlarımda dolaştı.
Bir anda gözlerimin önünde bir parıltı oluştu. Büyülenmiş gibiydim. Tenim ışıldıyor, o tanıdık sıcaklık tüm bedenime yayılıyordu.
Kendimi, çocukken kurduğum bir masalın içinden çıkmış gibi hissettim. Sanki bu masal bedenime işlenmişti.
Saçlarım, yıldızlar tarafından şekilleniyordu adeta. Elbiseme dokunduğumda ise kumaşı değişmişti.
Eskisi gibi yıldız işlemeli değildi artık. Daha hafifti, ama güçlüydü. Parlıyordu… ama zarifti.
Göğsümün tam ortasında parlayan bir yıldız işareti belirdi. Sıcak ve yumuşak bir hisle ışıldıyordu.
Başımın üstünde bir taç belirdi. Ağır gibi görünüyordu ama hafifti. Dokunduğumda havada süzüldü ve başıma yerleşti.
Sanki en başından beri benim için yapılmış gibiydi.
Etrafıma baktım. Masal halkı bana hayranlıkla bakıyordu.
Kendimi aynada göremesem de onların gözlerindeki yansıma bana her şeyi anlatmıştı.
Değişmiştim.
Ama hâlâ kendimdim.
Artık kimsenin yazdığı kurallara boyun eğmeyeceğim.
Bu masalı güzel yapan, bendim.
Ayaklarımı yere bastığımda babam bana gülümserken annem ise tepkisiz kalmıştı.
“ Melodi, yıldız prensesim sen tam bir yıldız gibi parladın.”
Yuno’ya sarıldım. “ Kendi masalımızın mutlu sonunu yazalım prensim.”
🍎
Bir kaç saat sonra
Artık kendim olmuştum. Ama bana verilen yetki, hâlâ bende duruyordu.
Annem beni müdürün odasına çağırmıştı. Yuno ile birlikte geldik, ama içeriye sadece ben girdim.
Kapıyı açtığımda annem, kollarını göğsünde bağlamış şekilde beni bekliyordu. Babam ise gülümseyerek bana bakıyordu.
Ama asıl sürpriz, Erza’nın ailesinin de orada olmasıydı.
Erza bana yine o masum gözleriyle bakıyordu... zavallıca.
“Neden çağırdınız beni, Müdür Grim?” dedim, sesi boğazımda biraz sert çıktı.
“Sen artık Apple değilsin. Elma Masalı’nı bitirdin. Yeni masal—”
“Üzgünüm ama bana ne istediğimi hiç kimse sormadı. Sadece babam… Ben elma yemekten yorulmuş biriyim. Elma Masalı’na ait değilim. Pamuk Prenses olmak istemiyorum. Sizin istediğiniz kişi olamam. Yıldızlarla daha uyumluyum. Elmaları sevmiyorum.”
Gözlerimi anneme çevirdim.
“Kimin beni sevip sevmeyeceğine siz karar veremezsiniz. Sen ailene karşı çıktıysan, ben neden size karşı çıkmayayım ?Yuno artık benim masalımın kötü kahramanı değil. Çünkü Yıldız Masalı’nda kötü kalpli prens yok.”
Annem başını ellerine bastırdı, biraz hüzünle.
“Tamam, kızım… yeni masalının kilidi açıldı. Müdür Grim, ders programını hazırlayın.”
Müdür Grim önceden hazırlanmış ders planını bana uzattı.
Ardından annem, Erza’ya döndü:
“Erza, üzgünüm oğlum. Nişan artık geçersiz. Masallar arası anlaşma yapabiliriz… ama artık kızımla görüşemezsin.”
Erza kekeleyerek bir şey söylemeye çalıştı:
“Ama… Kraliçe Pamuk Teyze, ben…”
Ben ise kararlıydım.
“Ben seni sevmiyorum,” dedim. Sonra izin isteyip kapıdan çıktım.
Şu an artık yeni bir masala adım attığımı içimde net bir şekilde hissettim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |