28. Bölüm

Sahne Işıkları

Handelendin
handelendin

Pelin 

Bugün ablamın maçı vardı ve ben yerimde duramıyordum, okulda bile böyleydim. Sabırsız biriydim. Gülcan benimle evdeydi, ben hazırlık yaparken o bana ablamla ilgili sorular soruyordu. "Ablanın maçı hangi spor dalında?" diye sordu. "Boks" dedim. Şaşırdı ve tekrarladı. Başımı salladım, "Evet, boks." dedim. "Havalıymış," dedi. "Öyledir ablacım, havalıdır ama yanında o adam varken ne yapacağım hakkında bilgim yok," dedim.

Ali'yi davet ettim ama eve gelmesini istemedim, direkt maçın yapılacağı yere gitmesini istedim. Benimle orada buluşmasını istedim çünkü burada ağabeyim vardı. Orada ben varken ablam beni üzmezdi diye düşündüm. Umarım aksilik çıkmaz.

Murat ağabey, "Hadi geç kalacağız maça," dedi. Doğru deyip çantamı alıp odamdan çıktım. Dış kapıda durduk, ayakkabımı giyip kapıdan hızlıca çıktım. Akşam saat 7 gibi maçı olan ablama doğru gitmeye hazırdım. Gülcan ile yan yana oturdum. Sürücümüz Murat ağabey ablam hakkında sorular sorarken aynada ona bakarken yutkunduğunu gördüm. "Murat ağabey, sen kibar ve iyi kalpli birisin, acaba sen ablamla bir olsan nasıl olurdu? O sevgilisi yerine senle mutlu olmayı hak ediyor," dedim. "Şaka yapma Pelin, ben ondan büyüğüm, hem o okula gidiyor," dedi. "Mezun oluyor, haftaya sınavı var. Bir gün mezun olacak. Hem seninle çalışır hem seni sever belki," dedim. Gülüp geçti. Ben de, "İkinizin ortak bir yanı vardır belki," dedim.

Geldiğimizde park ettik. Arabadan çıktık, kapıda bizi bekleyen kişileri gördüm. Bunlar ablamın arkadaşları ve Ali vardı. Koşarak yanlarına gittim. "Gül abla, ablam nerede?" dedim. "Pelincim, ablan hazırlanıyor," dedi Gül abla. Murat ağabey, "Hem çağırdı hem kendisi yok, nasıl boksör bu?" dedi. Gülüp sustu. Sonra hatırladı, neyi hatırladı bilmiyorum. "Pelin, bu Merve, ablanın arkadaşlarından biri. Salı günü işi olan kız, işini bitirip seninle tanışmak istedi." Elini uzattı, ben de uzattım. "Ben Murat ağabeyinin ikizi Merve'yim, seninle tanıştığıma memnun oldum," dedi. Murat ağabeyi bakıp Merve ablayı dik dik baktı. "Benim ikizim yok," dedi. Arkadan ses geldi, "Zaten senin ikizin değil, adaşım. Ben Murat, Merve benim kardeşim, o yüzden sorma," dedi. Hı sesi çıktı, çaktı. Sonra Gül abla bizi içeri aldı. Ali'nin elini tutup içeri girdik. Burası baya havalı bir yermiş, acaba kimle maçı var merak ediyorum.

Ali yine soru sordu, "Ablanın ismi yazmıyor," dedi. Alnımı vurdum, Ali'ye dönerek, "Yazıyor ama ismi değil, lakabı var," dedim. "Ablanın lakabı ne?" diye sordu. "Kraliçe, Ali, ablamın lakabı bu," dedim. Düşünür gibi yaptı, "Ben bunu bir yerde duydum, haberlerde olamaz mı o?" dedi. "Evet, tam kendisi, ölümleri bitmeyen ablam, intikam yemini etmiş ablam oluyor," dedim. Onu neden davet ettiysem bilemedim, burada bile Ali tehlikede. Yutkundum ve Tanrı'ya dua ettim, "Lütfen ablam Ali'ye acısın Tanrım."

Gül abla bize yerimizi göstermişti, iki tarafı da arkadaşları vardı. Hakem isimleri söylerken ablamı bekledim. Sonunda lakabını duyduğumda mutlu oldum. Ablam iplerden atlayıp elini salladı, prenses selamı verir gibiydi. Rakip onu kız olduğunu görünce sırıttı. "Dostum, sen bittin. Kızlar da güçlü olurlar, illa erkekler mi sanıyorsun? Pişman olacaksın, haberin olsun," dedi.

Murat ağabeyine döndüm. "Ağabey, neyin var? Suyun çekilmiş gibi." Beyazladı yüzü, anlamadım. Ablamı görür görmez mi böyle oldu? Ablamı değil, Demir'i bakıyordu. İkisi aynı anda bakıştılar. Birbirlerini tanıdıklarını zaten anlamıştım. Yemekte sorduğum soruyu yalan söylerken gözlerin doğru söylerken fark ettim. Ama merak etme ağabey, sen beni kurtardığın için ablama söylerim, seni acır ve rahat bırakır ya da ben öyle umuyorum. Bırakır mı bırakmaz mı bilmiyorum şu an. Onlarla uğraşamam. Ablamı izledim, adamı nasıl düşürüp kıstırdığını gördüm. Aniden Ali'ye döndüm, yutkunma sesiyle ayağa kalktı. "Ben gitsem iyi olur, hava alacağım." Yandın be oğlum, kesin ablam seni parçalayacak. Gülcan'ı döndüm, hayran hayran izliyordu. Dürttüm arkadan, bana bakıp yapma der gibiydi.

 

Elini salladı. "Gülcan, ablamla tanıştırmamı ister misin?" diye sordum. Gözleri parladı, güldüm. "Maçtan sonra yanıma gel," dedim. Başını salladı, gülümsedim. Hayran hayran bakmaya devam ettim. Gül ablayı skoru sordum. Bana ablamın yendiğini söyledi. "Seni hayal kırıklığına uğratmak istemedi. Arkadaşlarının yanında rezil olmamak için okuldan sonra bolca çalıştı ve izin alıp çalışmaya gitti," dedi. Ablacım, sen beni düşünüyorsun, biliyorum, ben de seni düşünüyorum. Hakem düdüğü çalıp üç raundun kazananının kolunu kaldırıp adını söyledi: "Kraliçe," dedi. Ablamın lakabını yüksek sesle söylediler. Hakem ona sıradaki rakibini seçme hakkı verdiğinde burayı işaret etti. Ben de Murat ağabeye döndüm. "Murat ağabey, git hadi. Ablam seni istiyor," dedim. İnadımla onu ringe attım. Sonra ringde bir şey konuştular. Murat ağabey aşağı inip Ali'yi sürükledi. Ona ne konuştunuz dediğimde, "Bana Ali'yle ilgili sorular sorduğunu, bense ona ortak bir düşmanımız olduğunu ve onu getirmemi istediğini söyledi." Ablam seni keşfetti Ali, hem de çok pis şekilde.

Murat ağabey ile aramızdaki mesafeyi halledip ortak bir düşmanımız olduğunu fark ettim. O da benim gibi, o yumuşak erkeği kardeşimizde istemiyordu. Hakemden değiştirme isteğini söyledim, kabul etti. Ali'yi çağırdım. Murat, Ali'yi ringe sürükleyip karşıma getirdiğinde, "Kardeşimi demek seviyorsun ve beni görmek istedin değil mi? Tam karşında duruyorum," dedim. Hakemin düdük sesiyle ben başladım, o kaçıyordu. Gülerek karşılık verdim. "Bu mu kardeşimi onlardan koruyacak sanmam. Küçülsün, cebime girsin beceriksizin teki. Bu mu erkekliğin? Kendini kanıtla yoksa bebekler gibi annene mi koşacaksın?" dedim. Dik durdu. "Bunda iyisin peki, dans?" dedi. Dans mı, ciddi misin? Boks arası dans mı istedin? Sen ne garip isteklerin var. İyi olsun, dans edelim.

Ali, ablam seni yakınımda yakınlaştırmaz. Murat ağabeyin sesini duydum, "Valla ablan çetin ceviz çıktı. Benim yapacağımı o seve seve yapıyor," dedi. Sanırım Ali'ye yaşatmaz. Müzik sesi geldi. Sonra ringe baktım, bana gülümsediğini gördüm. Sanırım ablam da görmüş ki suratına yumruk yedirdi, içim acıdı. Gülcan ise "Ben bundan bahsediyorum Pelin," dedi. Bende bundan korkuyordum. Merak ettiği için çağırmıştım onu ama pişman oldum aslında. Yarın kesin feci olacak.

Onların danslarını izledikçe ablamın ne harika bir dansçı olduğunu fark ettim. Onun tarzı bu, boks dansını yapıyor. Yumruk yumruğa Ali, sen ikisinden daha kötüsün bunu anla ve ablamı ver artık ışığı.

Kazanan yine ablam oldu ve yine alkış sesleriyle Gülcan'ı elinden tutup ablam ringden inerken diğerlerinin yanına gittim. Ablam Ali'ye bir şey diyordu tebrik ederken: "İyi iş bebek. Ben ölümleri yaparken, sen de erkeklik yap," dediğini duydum. Yine kimi öldürecekti? Murat ağabeye baktım. Ona elimle gelmesini söyledim. Ayağa kalkıp yanıma yürüdü. İlk Gülcan'ı tanıştırdım. "Ben Pelin'in arkadaşıyım, ismim Gülcan. Memnun oldum. Bugünden itibaren sizin hayranınızım Miray abla," dedi. Ablam gülümsedi, o da memnun olduğunu söyledi. Sonra Murat ağabeyi geldi. Ona kötü kötü baktı, yutkundum. Sıradaki ölüm Murat ağabey mi olacaktı? Ablama sarılıp, "Abla yarın Ali ile dans edeceğim," dedim. Başını salladı.

Vedalaştık ablamla. İşte Murat ağabey vardı, ona söyleyecektim ama sonraya bıraktım. Yarın çıkışta Demir'i çekip gerçeği söylemesi için baskı uygulayacaktım. Araba sessizdi. Gülcan'ı evine bırakıp evime geldiğimde Murat ağabey, "Ablan senin kadar güzelmiş," dedi. Güldüm. Öyledir, eskiden de güzeldi, şimdi de. O her zaman güzeldi, bunu biliyorum.

"E Murat ağabey, sizi birleştirmemi ister misin?" dedim. "Sen onu partine çağır, bende onunla konuşayım. Yarın için hazır mısın?" dedi. Başımı salladım. Erken kalkıp hazır olacaktık. Yarın ablam için ön sırada olacağım çünkü o benim canımın içiydi.

Hazır yemek sipariş ettik, pizza. Onu yiyip yatağa gittim. Erken kalkıp okulda olmam şarttı. Ama Murat ağabeyin suratı ve ablamın sevgilisine bakışlarını gördüğümde daha da emin oldum. Zaten biliyordum ama o kesin. Evimizi yakan, ailemi bölen, ablamın yanında olan o. Artık buna son vermem lazım. Onun yanına gidip söylemesi için baskı uygulayacaktım.

                                                    🔥

Miray 

Dünün yorgunluğunu hâlâ atamadım. İki şeyde iyi olmak böyleymiş sanırım. Dün kardeşimin arkadaşları ve ölümlü insanla tanıştım işte. Onu gördüm, rengi atmış şekilde bakıyordu. Sanırım beni hatırladı. Ekibe bir iş verdim; Murat Kırıcı hakkında ne varsa öğrenmelerini ve onun sonunun benim ellerimde olacağını söyledim. Özlemişim bu duyguyu. Kardeşimin gösterisi vardı ama nerede ve kaçta olduğunu bilmediğim için ekip masada oturmuş çalışırken ben Pelin'e mesaj attım: "Canımın içi, mekân ve saati at, ona göre geliriz," yazdım. Merve bir şey bulmuş gibiydi adamla ilgili, yanına gittim. Banka hesabı vardı, şirket için ayırdığı ama bitecekti. Bu işleri ben hiç anlamam, ne yapacaktım ki? O yüzden bilişimci kızıma, Merve'ye bıraktım. O ne yapacağını bilir diye ben diğer işlerle uğraştım. Nasıl bir ölüm gerçekleştireceğimi düşünüyordum ki, telefon titredi. Açıp baktığımda canımın içi bana mekânı ve saati yazmıştı. Kısa cevap gönderdim: "Görüşürüz orada," yazdım.

Zamanın gelmesini boş boş bekleyemezdik. Odama geçip ne giyeceğimi düşünürken kapı açıldı. Gözüm oraya döndü, Demir'di. Sonra yanıma yürüyüp belime sardı kollarını. Omzumda sıcak bir ıslaklık hissettim. "Ne kadar sürecek bu bekleyiş?" dedi. "Ben bitti diyene kadar," dedim. "Off," dedi. Böylece kaldık. Demir'den uzaklaşıp ona seçenek sundum; hangisi diye, bana en açığı seçti. Aklı fikri sapıklıkta. "Ona olmaz," dedim. "Eskiden kapalı giyinmemi söylersin köydeyken, şimdi ne değişti?"

Kapıdan ses geldi, döndüm. "Saat yaklaşıyor, çabuk olun," dedi Gül. Ne çabuk derken telefondan saati baktım. Zaman daha vardı ama oradan burası bir saat kadar yol sürdüğü için on ikiye gitmeyi kararlaştırmıştık. Orada olup yarım saat bekleriz dedik. Sade ve şık bir kıyafetle telefonumu alıp çıktık. İstemeyeceğim kişilerle karşılaşacağım ama olsun, kardeşim için canım feda. Arabaya binip Demir kapıyı açtı ve yola çıktık. Navigasyona adresi yazıp yol göstermesine izin verdim. Süren bendim, yanımda Demir, arkamda Gül vardı. Hepimiz gelmedik, diğerleri evimde planla ilgili şeyler kurarken biz eğlenceye gidiyorduk. Söz verdik, çekip izleteceğiz diye. "Onları da getirseydik Miray." "İşleri vardı, hem onlar istemedi. Hem kalabalık olmayalım, diğerlerini de düşünün. Kardeşime üç kişi geleceğimizi yazmıştım, ona göre koltuk seçti." Gül, "Neyse de kanka, önde mi olacağız?" Yola bakarken konuştum, "Evet, ön sanırım çünkü ablası ve arkadaşları." "Bir de ağabeysi - rahmetli, onu çok severdik," diye dalga geçtim. Koltuğu vurdu, gülerek yol sohbeti ederek varış noktamıza geldik. İkisini indirip arabayı park ettim. Debriyajı park durumuna getirip freni çekip çıktım. Telefon ve anahtarı alarak kapıları kilitleyip yanlarına yürüdüm.

Kapıda bizi karşılayan kadına ismimi söyledim. Diğerlerini sordu, "Benimle," dedim. Takip etmemizi söyledi, takip ettik. Onu görmemle sinir oldum ama sakinliğimi korudum. Murat'ın yanına yürüdüm, koltuğuma oturup kendimi tuttum. Benim sağımda Demir, onun yanında Gül. Solumda ise sinir adam oturmuştu. "O çocuk benden mi kaçtı, ortalıklarda göremedim?" güldü. "Alış Miray, dans edeceğini söylemiş olması lazım tahminimce," dedi. Ha, dans edeceğimi söyledi dün akşam ama ben bunu kastettiğini bilmiyordum.

Murat'ın yanında Gülcan'ın sesini duydum. Arkadaşını izlemek için gelmişti. O konuştu, "Pelin söylemişti mezun oluyorsun. Benimle çalışmayı ne dersin? Bölümün ne?" "Halkla İlişkiler ama yok kalsın," dedim. Telefona ses gelince baktım, iş tamamlanmıştı. "Sanırım acil bir çağrı. Bak istersen," dedim. "Yok," dedi, konuyu değiştirdi. "İyi olurdu, deneyim." "Gerek yok zaten, bu pazartesi son sınavım vardı."

Sahneden ses gelince arkamıza yaslandık. Sanırım başlıyordu. Konuşma sesiyle gözüm sahnede, kulağım ondaydı. "Bu akşam kutlama partisi var. Pelin, senin de gelmeni istedi," dedi. Devam ederek, "Belki seninle açık açık sohbet ederiz o çocukla ilgili," dişlerimi sıktım. Sakin bir gülümsemeyle ona dönüp geri sahneye döndüm. Öğrenciler konuşup durdular, sonra perde açıldı. Farklı okulların gösterisini seyrettik. En son ise Pelin'in okulu ve sınıfı söylendiğinde alkışladım. Ne giydin sen öyle? Ve ben neden el ele bu çocukla? Keşke güzel yüzünü bir tane daha geçirseydim, böylece çıkamazdın. Dün seni tümden bitirseydim değil mi?

Kardeşime dokunduğun elini kırmak isteyişim geldi. Ama birinin eli beni sakin olmamı sağladı. Ona döndüm, gülümsedim. Kulağıma yanaşıp, "Akşam bir olalım mı?" diye sordu ama bu akşam Pelin'le uyuyacağım. Sahneye dönüp daha da sinir olmaya devam ettim. Sonra bacağımda el hissettim, sağa döndüm. Demir elini bacağıma koymuştu. Elini iteklesem de olmuyordu, sürekli aynı yere koyup durdu. Bizden rahatsızlık duyanlara "Affedersiniz," deyip Demir'i uyardım. "İçerideki herkes bize baktı, yapma şunu," dedim. Dinletemedim. Ona bakıp geri döndüm. Benim keskin bıçağa benzeyen bakışımla bıçakladığımı anladı ve çekti.

Dans bitince ayağa kalkıp alkışladım. Canımın içine öpücüklerimi gönderdim. Selam verip çekildiler. Ayaklandılar. Son okul Pelin'in okuluymuş, yani en güzelini sona koymuşlardır. Yanıma geldiğinde sarıldık. Pelin, sevgilime dik dik bakıp bana döndü, gülümsedi. "Pelin, ablanı partiye davet ettim. Akşam 8'inde evimde olun," dedi. Pelin, telefonumdan adresi gönderdi. Sonra planın ilk aşaması için "Barmen sorunu yaşıyorsanız bir arkadaşım aşçılık okuyor. Yani onu erkenden gönderebilirim," dedim. Salondan çıkarak Murat bana bakarak, "Zahmet olacak, olur erkenden gelsin," dedi. Gülümsedim. Dışarı çıkmıştık. Sonunda Demir bizden önce arabayı ulaşmış, beni bekliyordu. Ona koşarak üstüne atlayıp dudağına yapıştım.

İlk başta şaşırmıştı, sonra kendini bıraktı. Geri çekildiğimde ağzı açık kalmıştı. Ona bakıp gülümsedim. "Bu son verebileceğim bir şey olmayacak çünkü bu akşam senle bir olamayız. Pelin'i akşam partiden sonra alacağız," dedim. "Bekle, bekle, nereye Miray'ım?" dedi. Saçımı kulağımın arkasına götürdü. "Bekleyeceksin Demir."

"Abla, partime geleceğini söyledin, ciddi misin?" Başımı salladım. "Eve gider gitmez hazırlan. Evine gidiyorsun, gerçek evine," dedi. Sarıldı, telefondan Burak'ı aramak için yanlarından ayrıldım.

---

Ablam telefonda biriyle konuşup yanımızdan çekildiğinde bu fırsat dedim. "Demir Bey, senle bir konu hakkında konuşmak istiyorum," o hâlâ ablama bakıyordu. Onun dikkatini çekmeye çalıştım. Sonunda bana bakıp saçımı okşadı, elini itekledim.

"Bak Demir Efendi, senden hiç hoşlanmadığımın farkındayım. Eğer ablama sen söylersin ya da ben söylerim," dedim. Ne ima ettiğimi anlamadı. Bir kez daha söyledim, "Ablamı bu hale getiren kişinin sen olduğunu," dedim. Parmağımı ona yönelttim. Bana gülerek cevap verdi, "Ben bir şey yapmadım ki."

---

"Ablamı tanırsın herhalde. Yeliz ve Mert Atalay'ın kızını oyuna getiren masum kızı -"

Onlar bir şey konuşurken ben içeriye girdim. "Ne konuşuyorsunuz?" dedim. "Hiç," dedi. Havadan sudan konuştuklarını söyledi. Pelin, Murat ağabeyinin yanına gitti. Arabamıza bindik ve eve doğru yolculuk ediyorduk aynı şekilde.

Demir kapıyı açtı, içeriye girdi. Kapıda bir barmen gibi giyinmiş Burak'ı görüp arabadan hızlı çıktım. "Vay be koçum, çoktan hazırsın sen," papyonu düzeltti, he he güldü. Evin içine girdim, ayakkabımı çıkarıp akşam için hazırlık yapmaya başladım. Dün sabah teneffüste konuşuyorduk. En sonunda partide onu zehirlemeye karar verdim, böylece sonu olacaktı.

Koltuğa oturup keyfime baktım. Televizyonda hep benim ölüm haberlerimi konuşuyorlardı, hep eski haberler. Kapattım, gözlerimi yumdum, arkamı yaslandım. Bir öpücükle gözlerim açıldı, boynuma dolanmış kolları yer değiştirdik.

Sıcak su aktı içimde, onun sıcaklığını hissettim. Kolundan tutup kendimi çekip dudağının arasında nefesimi bıraktım. O bile buna hasret kalacaktı.

"Ne yapıyorsunuz böyle?" Gül'ün sesiyle kolunu bırakıp, "Hiçbir şey," dedim. "Öyle mi? Öpmeler bitmedi bir türlü. Neden bitmedi?" dedi. "Nedeni, arkadaşını sor. Beni gaza getirip söndürmesini." "Bana öyle bakma, bunların değerini bil, bir daha olmayacak. Kardeşim oldukça yapamayız," dedim. "Doğru, kardeşin geliyor, işin zor Demir," dedi. Omzuna vurup durdu. Sonunda bir öpücük almak istedi ama izin vermedim.

"Hakkını kaybettin," dedim, kestirmeye devam ettim. "Beni uyandırırsınız," dedim. "Peki," dediler. Biraz kestirdim.

Bölüm : 06.02.2025 12:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...