
Selamlarr
------
Minho, Jisung ile her teneffüs bir araya gelmek için sabırsızlanıyordu. Okulda birbirlerini göremediklerinde bile Minho’nun kalbi, Jisung’u düşündükçe hızla atıyordu.
Jisung ise Minho’nun ilgisine karşı hep sıcak davranıyordu ama biraz daha temkinliydi. Birkaç hafta geçmişti ve Minho’nun Jisung’a olan hisleri gitgide daha derinleşmişti.
Bir gün okul bahçesinde yine buluştuklarında, Minho bir kez daha cesur bir adım atmak istedi.
Jisung’a doğru yürürken “Jisung,” dedi, sesindeki titremeyi saklamaya çalışarak. “Sana bir şey söylemek istiyorum.”
Jisung, Minho’nun normalden daha ciddi bir tavırla konuştuğunu fark etti ve merakla başını kaldırdı.
“Ne oldu?”
Minho, derin bir nefes alarak “Ben sana aşık oldum,” dedi, gözlerinde bir parıltı vardı.
“Sadece birlikte vakit geçirmek, her anı seninle paylaşmak istiyorum. Hadi biraz daha fazla vakit geçirelim. Sadece teneffüslerde değil, okul sonrasında da.”
Jisung, bir an için duraksadı, düşündü ama sonra yüzünde rahat bir gülümseme belirdi.
"Ben de seni seviyorum, Minho,” dedi, Minho’yu rahatsız etmekten çekinmeden.
“Ama... benim için de her şey yeni. Zamana ihtiyacımız var"
Minho, Jisung’un söylediklerini dinlerken biraz içini çekti ama bu onun hislerinden bir şey kaybettirmedi.
Jisung’un temkinli yaklaşımını anlıyordu, ama ona olan sevgisi, her geçen gün biraz daha büyüyordu.
"Tabii," dedi Minho, yüzünde hala bir gülümseme belirerek.
“Zaman sorun değil. Ama ne olursa olsun seninle olmak çok güzel. Birlikte daha çok vakit geçirelim, seni daha iyi tanımak istiyorum."
Jisung, Minho’nun bu kadar anlayışlı olmasına biraz şaşırdı, ama bu tavır onu etkiledi.
"Tamam, o zaman," dedi, Minho'nun eline hafifçe dokunarak. "Benim için de önemli bu, Minho."
O günden sonra, ikisinin de hisleri yavaşça ama güvenle gelişiyordu.
Jisung, Minho’nun sevgisini her geçen gün daha çok hissediyor, ama duygularını tam olarak tanımlamak için biraz daha zaman istiyordu. Minho ise, Jisung’un kendine olan ilgisini fark ettikçe daha da umutlanıyordu.
Bir akşam okul sonrası buluştuklarında, Minho gülerek “Birlikte bir kafeye gidelim mi? ” dedi.
Jisung, kafasını sallayarak gülümsedi. “Tabii, ama bu sefer seninle yürürken birini tanıyormuş gibi hissetmek istemiyorum,” dedi, şaka yaparak.
Minho, Jisung’un ellerini tutarken “Ben her zaman senin yanındayım, Jisung. Bu kadar yakın olmak için hiç zorlanmayalım olur mu?” diye fısıldadı.
Jisung, Minho’nun bakışlarında içten bir sıcaklık hissetti. Gözleri parladı ve Minho’nun elini sıkıca tuttu.
Ve böylece, zamanla Minho ve Jisung arasındaki ilişki daha da olgunlaştı. Aralarındaki mesafe, her geçen gün daha da azalırken ikisi de birbirine olan sevgilerini anlamak ve kabul etmek için adım adım ilerliyorlardı.
-----
Bugün Minho ile dışarıda buluşacağımız için heyecanlıydım ama aynı zamanda biraz da gergindim. Okuldan sonra birlikte vakit geçireceğimiz için oldukça mutluydum. Minho'ya alışmaya başlıyorum.
Ama bir de Hyunjin’le ilgili biraz endişem vardı. Çünkü Minho ve Hyunjin pek anlaşamıyorlardı.
Hyunjin, her zaman biraz fazla açık sözlüydü ve çoğu zaman söylediği şeyler Minho’nun hoşuna gitmiyordu. Bu yüzden biraz tedirgindim.
Neyse ki kafeye(böyle mi yazılıyor hiç emin değilim) vardığımızda uygun bir masaya oturduk. Ben Minho’ya bakarak gülümsedim, o da bana gülümsedi ve kollarını masanın üstüne koyarak rahat bir şekilde oturdu.
"Sadece birlikte vakit geçirmek istiyorum," demişti, Minho’nun söyledikleri aklımdaydı. Gerçekten onunla biraz da olsa vakit geçirmek istiyordum, bu yüzden sadece Hyunjin’in gelişiyle ilgili düşündüklerimi biraz unutmaya çalıştım.
Tam o sırada, Hyunjin ve Jeongin kafeye girdi. Hyunjin, o tanıdık enerjisiyle hemen gözümüze çarptı. Gülümsedi ve hemen bizim masaya doğru yürüdü.
"Ayy, ne kadar romantik bir ortam burası!" diye bağırarak bizim masaya yaklaştı. Minho’nun yüzündeki ifadenin hemen değiştiğini fark ettim.
Gergin bir şekilde başını eğdi ama Hyunjin’in eğlenceli tavrı onu biraz olsun yumuşatmış gibiydi.
Hyunjin masaya otururken bir şey diyecek gibiydi ama sözlerini kaçırdı. Hiçbir şey demediler, ama aralarındaki sessiz anlaşmazlık bir şekilde ortamı hissettiriyordu.
Hyunjin bana bakarak “Jisung, sana ne oldu Hiçbir şey söylemiyorsun” dedi gözlerinde hafif bir alay vardı.
Ama ben zaten onun biraz şaka yaptığını biliyordum o yüzden gülerek “Sadece Minho’ya bakıyordum, her şey yolunda,” dedim.
Jeongin ise biraz daha tatlı bir şekilde yaklaşarak “Merhaba Minho. Tanıştığımıza memnun oldum,” dedi. Minho’ya bakarak hafifçe gülümsedi.
Bu Minho’nun Hyunjin ile olan gerginliğinden farklı bir şekilde yaklaşımdı. Jeongin her zaman daha dikkatli ve nazik ve tatlıydı. Minho hafifçe başını eğdi ve “Ben de memnun oldum,” dedi ama sesi o kadar rahat değildi.
Hemen ortamı yumuşatmaya çalıştım. "Jeongin,Minho çok iyidir aslında" dedim, Minho’nun yanında olmanın verdiği güvenle.
"Bazen biraz sessiz olabilir ama iyi çocuktur" Minho’nun bana bakarak gülümsemesi aslında her şeyin iyi olduğunu gösteriyordu.
Ama yine de Hyunjin ve Minho arasındaki gerginlikten hala biraz rahatsız oluyordum.
Hyunjin, kaşlarını kaldırarak “ Minho, sen de Jisung’a bakınca böyle oluyorsun değil mi hep sessizleşiyorsun!” dedi ve Minho’yu yine gıcık bir şekilde taklit etti.
Minho burun kıvırarak “Çok komik, Hyunjin” dedi ama sesinde hala bir soğukluk vardı.
Jisung, sakin kalmaya çalışarak “Sadece biraz daha sabırlı olsanız o kadar da zor değil ” dedim. Bunu söyledikten sonra ikisi de birbirlerine bakıp biraz daha sessizleştiler. Ama ortam biraz daha rahatlamıştı.
Kısa bir süre sonra Jeongin yine konuşmaya başladı. “Siz birbirinizi tanıyorsunuz ama hiç birlikte dışarıda vakit geçirdiniz mi?” diye sordu, ama aslında cevabını zaten biliyordu.
"Minho ve Hyunjin’in arasındaki bu gerilim biraz bariz değil mi?" diyerek güldü.
Hyunjin, bir yudum içki alıp “Yani, biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz aslında. Ama Minho biraz fazla ciddi” dedi.
Minho, gözlerini biraz kısıp “Hayır, aslında senin gibi her şeye şaka yapan birinin yanında olmak zor” diye yanıtladı.
Jisung olarak ikisinin bu gergin konuşmalarını bir süre izledikten sonra
“Bence bugün hep birlikte eğlenebiliriz. Şu anki ruh halimizden çok daha farklı bir şey olsun. Beni düşündüğünüzden daha çok mutlu olalım hadi hep birlikte güzel bir gün geçirelim” dedim ve gülümseyerek onlara baktım.
Ve o anda ikisi de biraz daha yumuşayarak birbirlerine gülümsedi. Hyunjin biraz daha rahatladı “Bunu kabul ediyorum tamam” dedi.
Jeongin ise daha tutumlu bir şekilde “Benim için de fark etmez belki siz ikinizin arasındaki gerginlik daha çok eğlendirir” diyerek şaka yaptı.
Minho, Hyunjin ve Jeongin’in sohbetiyle ortamın biraz yumuşadığını fark etti. “Hadi hep birlikte vakit geçirelim o zaman” dedi, yüzünde yavaşça bir gülümseme belirdi.
Birlikte geçirdiğimiz bu zaman gerçekten çok kıymetliydi. Hyunjin ve Minho’nun arasındaki gerginliği tamamen çözemedik ama en azından bu anı birlikte keyif alarak geçirebileceğimizi biliyordum.
Jeongin’in tatlılığı ve sakinliği her şeyi biraz daha dengede tutuyordu. Kafede sohbet ederken, aramızdaki bağ biraz daha güçlendi ve Minho’nun gözlerinde benim için olan duygular bir kez daha belirginleşti.
----
Teşekkürler.
Oy ve yorum atın.Benim için çok değerlilerr
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |