13. Bölüm

13. Bölüm

Han jisung
hanjivy

Selamlar

 

---

Kafede gülüşmeler biraz dinmişti hâlâ içimde bir huzur vardı. Minho’nun yanında olmak… bu hissi tarif etmek zor. Onun bana baktığı gibi kimse bakmıyor. Ama içtiğim meyve çayı mideme fazla sıcak geldi galiba. Hafifçe yerimden kalkarken “Tuvalete gidiyorum,” dedim.

Tam o sırada Jeongin hemen arkamdan kalktı. “Ben de geleyim,” dedi gülümseyerek. Bir şey diyemedim. Zaten garip kaçmasın diye başımı sallayıp yürümeye başladım. Kafeden çıkıp koridordan yürürken, Jeongin sessizdi. Ama o sessizlik bile... bir şekilde doluydu.

 

“Minho’yla iyi görünüyorsunuz,” dedi sonunda, sesi yumuşak ve hafifti.

 

Ben gülümsedim ama biraz da temkinliydim. “Evet... yavaş yavaş alışıyoruz birbirimize.”

 

Jeongin başını salladı. “Minho’nun sana nasıl baktığını görmemek imkânsız. Gerçekten seviyor seni.”

 

Sözlerindeki tatlılıkla birlikte, gözlerinde bir şey vardı. Anlatamadığım, ama hissettiğim bir şey.

 

“Sen de bana hep çok iyi davrandın, Jeongin. Seni seviyorum, arkadaş olarak,” dedim. Bilerek, net bir şekilde söyledim. Kafasını eğdi ve hafifçe güldü.

 

“Biliyorum,” dedi. “Sadece... mutlu olmanı istiyorum. Gerçekten.”

 

Ve o an, onu biraz daha iyi anladım. Sessiz bir his saklıydı içinde ama bana zarar verecek türden değildi. O sadece, kalbinde nazik bir yer ayırmıştı benim için. Belki de sadece orada kalacaktı.

---

Minho'dan

Jisung ayağa kalktı, “Tuvalete gidiyorum,” dediğinde başımı salladım. Ama hemen arkasından Jeongin’in kalkıp onunla birlikte gitmesi içimde ince bir rahatsızlık yarattı. Sakin görünmeye çalışsam da, içimde istemsiz bir huzursuzluk kıpırdanıyordu.

Göz ucuyla Hyunjin’e baktım. O da tam bana bakıyordu. Kaşlarını hafifçe kaldırıp burun kıvırdı. “Ne oldu Minho, kıskanıyor musun yoksa?” dedi, sesinde her zamanki o iğneleyici ton vardı.

Derin bir nefes aldım, sabır dercesine. “Senin gibi laf sokarak konuşmama gerek yok. Hislerimi doğrudan ifade etmeyi tercih ediyorum,” dedim.

 

Hyunjin kıkırdadı. “Vay, yine çok bilgece. Ama kabul et, Jeongin’in Jisung’a nasıl baktığını sen de fark ettin.”

Onunla tartışmak istemiyordum. Ama bu konuşmalarda hep haklı çıkmaya çalışması beni deli ediyordu.

 

“Bana kalırsa,” dedim sessizce, “sen başkasının mutluluğunu içine sindiremiyorsun.”

 

Hyunjin’in yüzü sertleşti. “Ben sadece gözlem yapıyorum, Minho. Herkesin gözünden kaçanı söylüyorum. Ama sen... hep böyle kendinden emin görünüyorsun ya, altında ne kadar kırılgan olduğunu görmek o kadar da zor değil.”

 

Bu sefer cevap vermedim. Sadece onun gözlerinin içine baktım. İçimde öfkeyle karışık bir sabır vardı. Jisung’un gelmesini beklerken, bu ortamda kalmak zor geliyordu. Ama tam o anda Jeongin ve Jisung birlikte geri döndüler.

Jisung’un yüzü rahattı, Jeongin’in gözlerinde ise her zamanki o kibar maskesi. Jisung’un yanına kayarak oturduğunda bir an göz göze geldik. Bana gülümsedi. Ve o anda içim biraz rahatladı. Ne Hyunjin, ne de Jeongin… Jisung’un kalbinde kimin olduğunu biliyordum. Ve bu bana yeterdi.

 

Jisunga geçtik

 

Kafeden çıkınca hep birlikte yürüyüp yakındaki parka geçtik. Akşamın serinliği yavaşça üzerimize çökerken banklardan birine oturduk. Yanımda Minho, diğer yanımda Jeongin. Hyunjin ise biraz önde, ayakta dikilmiş, elleri cebinde, bizi izliyordu. Aramızda sessiz ama garip bir denge vardı. Kimse bir şey söylemiyordu, ama herkesin kafasında bir şeyler dönüyordu. Tam o sırada, parkın öbür ucundan bir ses yankılandı:

“Sevgilim!”

Herkes aynı anda başını çevirdi. Bir çocuk hızla bize doğru geliyordu. Görünüşü gösterişli, sesi kendinden emin. Ve doğrudan Minho’ya yönelmişti. Sanki biz yokmuşuz gibi. Sadece Minho vardı onun için. Minho aniden gerildi. Yana kaykıldı ve yüzü birden buz gibi kesildi. Derin bir iç çekti, neredeyse bıkkınlıkla, sanki “Şimdi değil,” der gibi. Çocuk yaklaşıp bir anda Minho’nun koluna dokundu, parmaklarını Minho’nun bileğine doladı.

“Gerçekten senmişsin,” dedi, gülerek. “Beni burada görmek seni şaşırttı, değil mi? Biricik sevgilim benim”

Birkaç saniye boyunca hiçbir şey diyemedim. Sanki sesim boğazıma takılmıştı. Gözüm Minho’nun bileğindeki parmaklarda takılı kaldı. Minho’nun yüzü gergindi ama çocuğu itmemişti. Donmuş gibiydi.

Ne oluyordu? Bu çocuk da kimdi? Ve neden “sevgilim” dedi?

Hyunjin’in gözleri kısıldı. O her zamanki alaycı gülümsemesini takınmadan, adım adım çocuğa yaklaştı.

 

“Pardon,” dedi Hyunjin, sesi keskin ve soğuk. “Sen... sevgilim mi dedin az önce?”

 

Çocuk, Hyunjin’e dönüp başını eğdi ama yüzünden alaycı bir ifade eksik olmadı. “Evet? Sorun mu var?”

 

Minho, nihayet bir adım geri çekildi. “Lütfen git,” dedi, sesi boğuk ve sabırsızdı. “Şimdi sırası değil.”

Ama olan olmuştu. Hyunjin bana dönerek konuşmaya başladı, ama sesi artık daha ciddiydi, daha sertti:

 

“Jisung,” dedi, yavaşça. “Burada bir şey oluyor ve senin hiçbir fikrin yok, değil mi?”

 

Donup kalmıştım. Minho’ya baktım ama o gözlerini kaçırıyordu.

Hyunjin devam etti, sesi biraz daha yükseldi:

“Gerçekten mi Minho? Onun yanında böyle biri mi çıkageliyor ve sen hiçbir şey söylemiyorsun öyle mi?”

Minho’nun kaşları çatıldı. “Hyunjin, bu sana kalmadı-”

 

“Hayır!” diye kesti Hyunjin. “Tam da bana kaldı. Çünkü Jisungburada tek başına ayakta durmaya çalışıyor . Ve sen, onu böyle ortada bırakıyorsun. Bu ne? Geçmişin mi? Ve biz bunu parkta, böyle mi öğreniyoruz?”

Ortam bir anda buz gibi oldu. Jeongin başını eğmişti, sessizdi ama nefes alışverişi hızlanmış gibiydi. Ben hâlâ kelimeleri toparlayamıyordum. Minho bana bakmak istedi ama ben yüzüne bakamadım. Hyunjin gözlerini bana çevirdi ve yavaşça, ama keskin bir şekilde konuştu:

“Senin böyle bir şeyin içinde olman hiç adil değil, Jisung. Gerçekten.”

Çocuk hâlâ oradaydı. Herkesin arasına girmiş, Minho’yu sanki hâlâ tanıyormuş gibi yanında duruyordu. Minho sonunda onun kolunu yavaşça iterek geri adım attı. “Defol git buradan,” dedi, dişlerinin arasından. “Seninle bir ilgim yok.”

Ama olan olmuştu. O gece parkta bir şey kırıldı. Sessizlikte herkes birbirine ama en çok bana bakıyorlardı. Hyunjin'in gözleri sertti, Jeongin’in bakışları dalgındı, benim kafam karmakarışıktı. Ve Minho... o ne düşünüyor çıkaramıyordum.

----

Teşekkürlerr

Oy ve yorum sınırı koysam o gelmedikçe bölüm atmasam? Çünkü önceki bölümler en az 15 oy ve yorum alırken şimdi çok az.

Bir de hikaye hakkında düşüncelerinizi gerçekten çok merak ediyorum.

Bölüm : 16.04.2025 07:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...