
Ejderha benim yanıma gelerek kafasını beni korumak istercesine önüme uzattı. Onun bu şekilde korumacı davranması gülümsememe sebep olurken çalıların arasında küçük yavru bir kurt ortaya çıkıverdi.
"Aaa inanamıyorum küçük bir yavruymuş." derken doğrularak sevimli ufaklığın yanına gitmek istedim. Ancak ejderhanın önüme pençesini koyarak beni engellemesiyle durdum.
"Saçmalama Katherine ısırabilir." dediğinde gözlerimi devirerek başımı kaldırdım. Bu kadar da korumacı olmasına gerek yoktu.
"Asıl sen saçmalama Kaden altı üstü minicik bir yavru." Onu umursamadan pençesinin yanından geçtiğimde bıkkınlıkla nefes verdi.
"Onun köpek eniği olmadığının farkındasındır umarım!" kabaca konuşmasına kulak asmazken minik yavruya gülümseyerek elimi uzattım. Küçük bir köpek gibi başını okşamama izin verirken kuyruğunu sağa sola sallayarak ne kadar mutlu olduğunu gösteriyordu.
"Gördün mü Kaden zararsızmış." Kucağıma aldığım ufaklıkla dönüp ona baktığımda ejderha keskin bakışlarını benden alıp yavruya indirdi. Minik yavrunun genzinden hırlama benzeri sesler gelirken tüyleri diken diken olmuştu. Sanırım ufaklık ejderhayı pek sevmemişti.
"Karşıdan pek öyle gözükmüyor." dedi ve kafasını eğerek başını bize yaklaştırdı. Kucağımda ki kurt yavrusu yüksek sesle hırlarken ejderhanın boğazından güçlü bir hırltı duymamla olduğum yerde korkuyla sıçradım. Zavallı minik yavru ödü kopmuş halde cıyaklayarak kendini kucağımdan yere attı.
"Kaden ne yaptığını sanıyorsun sen?" derken öfkeli bakışlarımın hedefinde keskin yeşilleri vardı. Ancak beyefendinin bu durum umurunda değildi. Küçücük yavruyu korkutmuş üstüne bir de yaptığı marifetmiş gibi gülüyordu.
"İnanamıyorum sana Kaden bir daha bunu sakın yapma." diyerek arkama döndüm ve ufaklığın yanına ilerledim. Zavallıcık korkudan çalının yanına pusmuş ürkek gözlerle ejderhaya bakıyordu.
"Gel bakalım buraya." tatlı sesimle konuşarak yavruya tekrardan kucağıma aldığımda bu sefer ejderhayı göremeyeceği şekilde başını omzuma bastırdım. Sinirle yanından geçerek balıklarımı kızarttığım ateşin başına ilerleyerek oturdum. Kucağımda ki yavrunun acıkmış olabileceğini tahmin edebiliyordum. Ateşin üzerinde kızarttığım balıklardan birini alıp yavruya vermemle ağzına alması bir oldu. Zavallı yavrucak o kadar acıkmıştı ki verdiğim balığı ağzından sesler çıkartarak yiyordu. Yavruyu yanıma yere bıraktıktan sonra ellerimi elbisemin eteğine sildim. Normalde temizliğe özen gösterirdim. Ancak şu durumda yapabileceğim bir şey yoktu.
...
Sonunda elimde ki balığı yemeyi bitirdiğimde doyma hissinin verdiği mutlulukla çimlere uzandım. Gülümseyerek gökyüzüne bakarken Kaden başını eğerek manzaramı kapattı. Yüzümü buruşturdum.
"Evet Kaden?" rahatsız olduğumu belli ederek konuştuğumda Kaden derin bir nefes vererek konuşmaya başladı.
"Kalk hadi gidiyoruz her an yağmur yağmaya başlayabilir." Hadi ama gökyüzü bu kadar açıkken yağmur yağma ihtimali bile yoktu.
"Hava bu şekilde güneşliyken yağmur yağacağını pek sanmıyorum." diyerek istifimi bozmadan yatmaya devam ederken Kaden'ın aniden beni pençesine almasıyla çığlık attım. Lanet olsun ki bu ejderha bir gün beni kalp krizinden öldürecekti.
"Bekle yavru orada kaldı." aşağı bakıp kurt yavrusunu bulmaya çalışırken ejderha beni delici bakışlarının hizasına getirdi.
"Üzgünüm güzelim ama mağarama o küçük haşereyi getirmene izin vermem." konuşması kesin ve itiraz kabul etmeyecek cinstendi. Neyse ki ben hiç bir zaman kolay pes eden bir kız olmamıştım.
"Kaden o yavruyu burada tek başına bırakamayız. Lütfen onu da yanımızda götürelim." ilk önce kibar yoldan işi çözmek için masumca konuştuğumda ejderha beni onaylamayarak başını iki yana salladı.
"Olmaz dedim Katherine uzatma!" sesi daha kalın ve otoriter çıktığında ürktüğüm için geri çekilmeyi düşündüm. Ancak elbette pes etmemiştim.
"Sen hayatımda gördüğüm en kalpsiz canavarsın! Küçücük yavrunun burada yalnız başına kalmasına nasıl kalbin el veriyor?" Bunları söylerken fazla ileri gittiğimin farkına varamamıştım. Öfkeyle sarf ettiğim sözler ejderhanın beni büyülediğini düşündüğüm yemyeşil gözlerinde korkutucu bir sislenmeye sebep olurken söylediklerimin acımasızlığını o an kavrayabildim.
"Demek ben kalpsiz bir canavarım!" Pençesini kapatarak omzumdan aşağısını sıkıştırırken korkudan gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Eğer ejderha biraz daha gücünü uygulayarak beni sıkıştırırsa ne olacağını düşünmek bile istemiyordum.
"K-kaden dur lütfen canımı yakıyorsun." Fısıltıyla çıkan sesimden sonra biraz daha güç uyguladığında acı içinde bir çığlık ağzımdan firar etti. Cacık gibi pençesinde kalmak istemiyorsam ondan özür dilemem gerekiyordu.
"B-ben öyle demek istemedim. Bir anlık sinirle ağzımdan kaçtı." acı içinde kıvranırken ağlamaklı sesimle söylediklerimden sonra pençesini gevşetmeden beni göz hizasına getirdi.
"Bir daha bana canavar demeyeceksin Katherine yoksa sana zarar vermeyeceğimle alakalı verdiğim tüm sözleri hiçe sayar canını kimsenin yakmadığı kadar yakarım!" Kulağımı sağır edecek kadar öfkeli sesiyle bağırdığında ağlayarak başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım onu.
"Anladın mı beni?" tekrar yüzüme karşı kükrediğinde benden cevap beklediğinin farkına vardım. Ancak nefes alamadığım için konuşabilecek durumda değildim. Son bir gayretle kendimi konuşmak için zorladım.
"A-anladım ne-nefes..." sözlerimi bitirmeden avucunu aralamasıyla ciğerlerime ihtiyaç duyduğum oksijeni çektim. Aniden oksijen ciğerlerimin yanmasına sebep olurken deli gibi öksürüyor bir yandan da ağlıyordum. Omuzlarımdan aşağısı öyle kötü sızlıyordu ki acımı tarif edemeyecek durumdaydım. Başım dönüyor gözlerim kararıyordu.
"Katherine kendine gel!" bağırması ve pençesi arasında bulunan bedenimi sarsmasını hissedebiliyor ancak bir türlü kendime gelemiyordum.
"Güzelim aç gözlerini." yakınımdan gelen sesini işittiğimde daha fazla dayanamadım ve kendimi karanlığın güçlü kollarına bıraktım.
...
Yüzümde hissettiğim sıcak ıslak darbeler kendime gelmemi sağlarken gözlerimi zorla aralamayı başardım. Görüş alanımı giren kurt yavrusunun dışarıda olan dili ve sevimli bakışları olurken gülümsedim.
"Ufaklık sen ne yapıyorsun burada?" Her yerimin deli gibi sızlamasını önemsememeye çalışarak yavrunun başını okşadım. Beni azıcık daha sıksaydı içimi dışıma çıkararak ölümüme sebep olacaktı. O anı tekrar düşünmemle titredim. Ejderha bana güvenilmez olduğunu ve onun dediğine karşı çıkarsam yapabileceklerini göstermişti. Hissettiğim üzüntüye ve bedenimde ki acı ağlamaya başlamama sebep olurken yavruyu kucağıma alarak sıkıca sarıldım.
"Korkma ufaklık ben yanındaydım sana zarar vermesine asla izin vermeyeceğim." Hıçkırıkla eşliğinde söylediğim sözler aslında benim ölesiye korktuğum gerçeğini değiştirmiyordu. İkimizi de mağaraya getirmişti. Belki de yavruya gözümün önünde kötü şeyler yapıp daha fazla acı çekmeme sebep olmak için yapmıştı bunu.
Havanın daha kararmamış olmasından ötürü tekrar kaçmayı düşünüyordum ki arkamdan gelen güçlü adım sesleriyle planım suya düştü. Endişeyle ne yapacağımı şaşırmış halde yavruya sıkıca sarılarak çiçek desenli battaniyeyi üzerimize çektim. Minik yavru huzursuzlanırken başını okşayarak sakinleştirmeye çalışıyordum. Umarım ejderha uyandığımı anlamadan mağaradan çekip giderdi.
Adım sesleri durduğunda battaniyenin tam dibinde olduğundan adım kadar emindim. Titrememek için kendimle büyük savaş verirken ağzımdan hıçkırık kaçmaması için de elimla ağzımı kapatmıştım. Kalbimin sesi kulaklarım da yankılanırken kendimi daha da kastım.
"Güzelim" ejderhanın sesi kulaklarımı doldururken battaniyenin üzerinden pençesini hissetmemle az kalsın çığlık atacaktım. Titrememe engel olamazken onun bunu fark etmemesini diledim.
"Uyumadığını biliyorum. Kalk da konuşalım hadi." ulu tanrım uyumadığımın farkındaydı ne yapacağımı bilmeden öylece kurt yavrusuna sarılmış halde dururken anlık gelen cesaretle yorganı üzerimden iterek doğruldum. Ne olacaksa olsun umrumda değildi!
"Eğer bu masum yavruya zarar vermek istiyorsan önce cesedimi çiğnemen gerekiyor!" sonunda tüm cesaretimle kekelemeden konuştuğumda başımı kaldırarak korkusuzca gözlerinin içine baktım.
BÖLÜM SONU
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10k Okunma |
1.28k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |