24.Bölüm: Tanrı ve Tanrıçalar

"Evet Tanrılar Şehrinin önemli şahsiyetleri karşınızda Ölümün Efendisinin şehrine getirdiği insan kız Roesia"

Herkes susmuş öylece bakıyordu.

Bir anda birisi sandalyesini geri çekip kalktı ve benim önüme kadar geldi.

"Böyle eşsiz bir güzellik Tanrılar Şehrine teşrif ettiği için çok mutlu oldum. Hoşgeldiniz Leydim" deyip elimi öptü.

Ona anlamsız bakışlarla bakıyordum. Uzun boylu genç görünümlü bir Tanrı olmalıydı.

Sadece "hoşbuldum" deyip elimi çektim.

"Kendimi takdim edeyim ben Orman Tanrısı Silvanus"

"Tanıştığıma memnun oldum beni de biliyorsunuz zaten" deyip hafifçe gülümsedim.

"Hadi Roesia gel biz de katılalım acıkmışsındır" dedi Atropos.

Bende onu takip edip yanına oturdum.

Tam ağzıma bir lokma alacaktım ki.

"Şaka mı bu? Bir de Büyük Tanrı bu insanı Tanrıça yapsın bizimle evrenin işleyişine felan da katılsın. Bu ne saçmalık! Aşağılık bir insan bizimle aynı statüde yemek mi yiyecek şimdi?"

Bu da kim? Ona ne oluyor şuan?

"Luna lütfen sakin olur musun? Ölüme takıntılı olduğunu biliyoruz o yüzden bu kızı bu kadar aşağılıyorsun yapma" dedi başka bir Tanrı.

Ne! O Kharoon'u mu seviyordu?

"Ne yapmayayım Mars? Hem sen savaş Tanrısı değil misin kaosu seversin ne oldu da bana karşı çıkıyorsun?" Diyerek ona kaşlarını kaldırdı.

"Luna şuan lüzumsuz kabalığa gerek yok. O buraya sorguya geldi şuan misafirimiz" diyerek bana doğru baktı.

Çatalı elimden yavaşça indirmiştim. Sözleri sinirlendirmişti beni.

"Ben buraya Atropos'un davetiyle geldim. Zaten kalıcı da olmayacağım cennete gideceğim. Bu yüzden beni bu kadar aşağılayamazsın" deyip ona doğru baktım uzunca.

"Ahaha şuna da bakın Ay Tanrıçasına cevap veriyor. İşte fazla tevazunun sonucu budur" deyip eliyle beni işaret etti.

"Tevazulu olmakta ne var? En azından senin gibi bir ego yığını olmamaları ne kadar güzel" diyerek sahte bir gülümseme yaptım.

Bu sözlerim üzerine masadaki birkaç kişi gülmeye başladı. Ay Tanrıçası onlara kızgın bir şekilde bakıp hemen yüzünü bana çevirdi.

"Ne ben mi ego yığınıyım? Asıl sen kendini ne zannediyorsun ha? Ölümün Efendisiyle gerçekten birlikte olabileceğini mi düşündün?" Deyip alaycı bir gülümseme yaptı o da.

"Bu seni ilgilendirmez" deyip sertçe baktım. Neden Kharoon'a çevirmişti konuyu?

"Zaten olamazsın ki onun gibi yüce birisi senin gibi zavallı bir insanla olup değerini aşağılara çekemez"

Artık iyice sinirlenmeye başlıyordum.

"Sana bir şey diyeyim mi Luna? Zavallı diyorsun ya insanlara hani. Siz burada işinizi nasıl iyi yapacağınızı insan ilişkilerini yönetmek düzenlemek için uğraşırken, onlara hizmet sunarken onlar seni takmıyor bile. Çünkü sen bir sik değilsin. Ayrıca beni eleştiriyorsun ama Ölüme herkesten yakın olan da benim daha dün gece onun yanında onun kollarında ona sarılmış olanda bendim hatırlatırım" deyip kaşlarımı imalı bir şekilde kaldırdım.

Bekleyip ona doğru bakıyordum herkes susmuştu. Masada ölüm sessizliği hakimdi.

"Seni ağzı bozuk orospu öldüreceğim seni" deyip masanın üzerinden üzerime doğru atladı. İkimizde sandalyeden yere düşmüştük.

Sertçe saçlarımı çekmeye başladı. Ben de hızla onun saçını tutup çekmeye başladım.

"Sen asla onunla olamazsın onun ışığı benim, ona sahip olmana asla izin vermem"

"Ne ışığından bahsediyorsun sen! Ay, Kharoon'un ışığından yaratıldı bir kere. Sen bir hiçsin" diyerek onun boğazına tırnaklarımı geçirdim.

Birbirimize bağırıyorduk bir yandan da saldırıyorduk.

Masadaki herkes başımıza üşüşmüş bizi ayırmaya çalışıyorlardı. Luna'yı orman tanrısı Silvanus üzerimden hızla çekiyordu ama ben hala onu tutup sıkıyordum sonra başka birisi de beni birden omzunun üzerine kucağına aldı.

"Bırak beni hemen" diye bağırıp ayaklarımla onu tekmelemeye başladım. O da hızla beni dışarı çıkarıp sarayın koridorlarında ilerledi. Ardından beni kucağından indirdi.

"Şiişt şişşt sakin ol ahaha yaa böyle tatlı bir kızın içinden bu kadar vahşi bir şey çıkacağını kim tahmin edebilirdi ki?" Deyip gülmeye başladı.

Kollarımı bağlayıp ona doğru baktım karşımdaki Savaş Tanrısı Mars'tı.

"Bu seni ilgilendirmez" deyip kaşlarımı çattım.

"Tamam tamam sakin ol gel seni odana götüreyim biraz dinlen akşam sorguya götürecekler seni"

"Sorgu bu akşam mı olacak?"

"Evet, heyecanlandın mı? Hadi gel odana götüreyim seni biraz bilgilendireyim" deyip elimden tutarak beni kendine çekti.

.

.

.

Eveet bölüm sonuna geldik🥹

Ay Tanrıçası Luna hakkında ne düşünüyorsunuz🧚🏻‍♀️

Kız kavgası da yaşandı Kharoon görse ne olurdu🤓

Diğer bölümde görüşürüz çiçeklerim 💕