
"Evet Alexandra bu durumdan abim Drew çok rahatsızlık duyuyor. O çocuklar ne kadar şeytan olurlarsa olsunlar onlar yinede çocuk"
"Evet çocuk, Eldon haklısın ama Azize'yle tam olarak ne yapıyor?"
"Normalde Prens bile olsa Şeytan krallığına gitmesi adam göndermesi pek kolay değil bu yüzden ülke dışında bir konumda görüşme olacaktı buna da Azize Lenora gidecekti"
"Evet?" Dedim devam etmesini destekleyerek.
Ardından devam etti "Bu kısım zaten anlaşılmayan şey, Azize Lenora bariyeri ilahı gücüyle bir süreliğine kırmış onlar da içeri girmiş. Onlar girince Kralın yaptığını anlatmış"
"Onlar kim Eldon yani Şeytan krallığından kim geldi?"
"Oradan önemli aristokratlardan birkaç kişi gelecekti" dedi.
"Bu planı kim yaptı Eldon?"
"Abim Drew yaptı aslında ben pek desteklemedim ama onları kendi haline bıraktım yani hiç karışmadım"
"Bir şey söylesem bana kızmazsın değil mi?" Dedim.
"Yok hayır söyle lütfen?"
"Bu plan hayatımdan bile daha sikik"
Bunu söylememle Eldon'un yüzü buruştu.
"Kusura bakma ama Eldon onlara Kral babanın yaptığı bu şeyi anlatınca ne olacak?"
"Savaş çıkacak Alexandra bu beklenilen bir şey"
"Haa öylemi"
"Yani evet"
"Bu savaşın size sadece Şeytan Krallığıyla olacağı düşüncesini düşündürten nedir peki?"
"Çünkü sadece o çocuklar ölüyor Alexandra ayrıca daha açık konuşur musun ne demek istiyorsun?" Dedi meraklı bir şekilde yüzüme bakarak.
"Bir Krallıktan başka bir Kral tarafından alınıp öldürülen çocuklar her ne sik ülkesi olursa olsun bu evrensel bir suçtur!"
"Böyle bir şey yok Alexandra"
"Eldon, Azize'ye güveniyorsun değil mi?"
"Yani evet güveniyorum bir sorun çıkarmadı bu son olay haricinde"
"Bu son olayda dışarıda görüşmek varken neden onları ülkeye soktu dersin?"
"Yani bunu ben de bilmiyorum ama görüşüp konuştuğunu söyledi"
"Ooofff Eldonnn Şuan ebesinin nikahına kadar küfretmek istiyorum"
Ahhh lanet olsun saçlarımı hızla karıştırıp bir şeyler düşünmeye çalıştım.
"Ne oluyor Alexandra bir Leydi nasıl halkın dilini kullanabilir?"
"Eğer o Leydi yarın iç isyan çıkacağını bilirse zaman kullanabilir"
"Nee! Ne iç isyanından bahsediyorsun sen"
"Sence Azize neden o şeytanları soktu ülkeye. Eminim yarına bahanesini hazırlamıştır bile iki sulu gözle birlikte" dedim sertçe.
"Dur dur bir dakika bunu nasıl düşünemedim sen haklısın"
"Evet haklıyım Eldon o şeytanların halkın içine sızıp pek sevgili babacığınızın başka krallığın çocuklarını öldürüp onların özünü eşini yaşatmak için kullandığını duysa ne olur sence?"
"Hatta şöyle diyeyim. Dedikodu hızlı yayılır. Tüm şeytan çocuklarını öldürdüğünü söyleyip sırada halkının çocukları var derse ne olur?" Dedim jetonu iyice aklına düşürmeye çalışarak.
"Siktiiiirrrr!!!"
Eldon koşarak odadan çıktı. Bu gece anlaşılan uzun olacaktı. Ben de hızla onun arkasından koştum.
Sarayın çıkış kapısına geldiğimizde karşımızda Drew ve Azize Lenora vardı. Bize bakıyorlardı.
"Abi seninle biraz konuşabilir miyiz?" Dedi Eldon.
"Tamam kardeşim olur ofise gidelim o zaman"
İkisi birlikte ofise doğru gittiler. Ben de Azize Lenora ile kalmıştım.
"Benimle biraz bahçeye çıkmak ister misiniz Azize Lenora?" Dedim.
"Olur Kontes Alexandra"
Birlikte bahçeye doğru ilerledik. Oradaki kamelyalardan birisine geçip oturduk.
"Nasıl oldunuz Kontes Alexandra? Kendinizi acınacak hale getirmeniz aslında çok sıkıcıydı" dedi gözlerini devirerek.
Başım aşağıya bakıyordu ona çok tahammül edemiyordum.
"Ayrıca eminim ki ilgi çekmek için yaptınız bunu" dedi.
O laflarını söylerken gülümsüyordum.
Sonra başımı kaldırdım "hahaha" kahkaha attım.
Bu halime kaşlarını çatıp baktı.
"En azından sizin gibi ilgi çekmek için büyümü kendi üzerimde kullanmıyorum. Işıldamak için büyü yapmama gerek yok ben zaten ışığın ta kendisiyim" dedim.
"Ne sen bunu nereden biliyorsun!? Ayrıca senin nasıl bir ışığın olabilir ki olsa olsa simsiyah bir ışık olur o"
"Daha fazlasını da biliyorum Azize merak etme. Ayrıca siyah ışığı beyaza tercih ederim herkes beyaza hayranken siyahı sadece entelektüel insanlar seçer" dedim.
"Sen çok acımasızsın siyahın ta kendisisin ormanda da burada da hayvanları canice öldürüyorsun. O sergilediğin görüntü hele nasıl canımı acıttı kuşları öyle görmek ühüü~" derken ayağa kalkmış bağırıyordu.
Arkasından ağlamaya başladı. Ani ruh değişiminin sebebini elimde döndürdüğüm bıçakta görmüştüm.
Drew, Eldon ve Glenn arkadaydı. Onları görünce bu taktiğe geçmişti. Ama sen benim kim olduğumu öğreneceksin.
Yavaşça başımı kaldırdım ona baktım. Demek benimle oyun oynuyorsun ha.
"Birincisi Azize ben hayvanları canice öldürmüyorum. Bir gün vurduğum hayvanları alıp incele lütfen. Hepsini boyunlarından vurup hızlı ve acısız bir ölüm veriyorum"
"İkincisi de senin üzerindeki kürkleri nasıl elde ettiğini ikimizde biliyoruz" deyip sırıttım.
"Ne! Sen neyden bahsediyorsun?" Derken sesi çatallaşmıştı.
"Evet ormanda önce ben gördüm seni"
"Na-nasıl gördün beni"
"Birileriyle konuşuyordun"
Bunu duymasıyla birlikte yüzü kaskatı kesildi.
Fakat benim oyunumu kabul edecekti. Seni yerin dibine girdireceğim.
"Yok öyle bir şey ben kimseyle konuşmadım"
"Neden hayvanlarla konuşuyordun"
"Haa ah ah e-evet öyle hayvanlarla konuşurum hep"
"Onlara sizi canice katledeceğim siz de bana kullandığınız kürkleri vereceksiniz diye emir veriyordun" dedim ve başımı yana yatırıp ona baktım.
Vereceği cevap önemliydi. İnkar ederse başka krallıklara verdiği belgeler ve konuşmalar ortaya çıkacaktı. Yani ben tarafından. Bu yüzden kabul etmekten başka çaresi yoktu.
Ah Şuanda karşımda benimle alay eden Azize gitmiş yerini titreyen bir Azize'ye bırakmıştı. Bu görüntü keyfimi yerine getiriyordu.
"Hayır ben öyle söylemedim bir kere Kontes Alexandra ben sadece canlarını acıtmadan kürklerini alacağımı söylemiştim!" Dedi ve ağzından kaçırdığı şeyle birlikte tekrar bıçağa baktım.
Bıçağa 3 kişinin şaşkın dolu bakışları yansıyordu.
Ona olta atmıştım. Anasını satayım bu sürtük gerçekten de hayvanların kürkünü alıyormuş.
"Ah öylemi size sadece şaka yapmak için böyle söylemiştim Azize Lenora gerçekten de onların kürkünü alıyormuşsunuz!" diyerek şaşırmış bir şekilde ağzımı kapatıp gözlerimi ona diktim.
Yemi yuttuğu için yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Gülmemek için dudaklarımı dişliyordum.
Azize Lenora ise sinirle yanımdan ayrıldı. O giderken arkasından baktım. Drew arkasından onunla konuşmak için gitti.
Eldon'un yanında duran Glenn ise bana baş parmağını kaldırmış okey işareti yapıyordu. İyi bıçak attığında ona ben öğretmiştim bu yaptığını takdir etmek anlamındaydı.
Sonra Glenn'de saraya doğru gitti. Ardından Eldon bana doğru yürümeye başladı.
"Ah Alexandra o yaptığın neydi öyle? Senden cidden korkulur. sen bu dünyadan olduğuna emin misin acaba?" Deyip güldü.
"Bilmem belki de değilimdir dikkat et" deyip ben de ona güldüm.
"Azize oyununa kolayca geldi ama o gerçekten kiminle konuştu söyle bakalım? Çok fazla kasıldı sen bunu söyleyince"
"Sana söylesem mi ki hımm" diye elimi çeneme dayayıp parmağımla yüzüme vurdum.
"Hadi ama Alexandra ben sana anlatmıştım"
"Tamam tamam anlatıyorum"
"Aslında Azize Lenora'yı onlarla konuşurken duymadım. İki adam aralarında konuşuyorlardı ve onlara Azizenin, Kralın mührü olan bir belge verdiklerini bu belgenin de bu krallık için ölüm fermanı olacak nitelikte bir değerinin olduğunu söylüyorlardı" dedim.
"Sen de onları öldürdün" dedi.
"Aynen öyle böyle bir durum var ise onların yaşaması riskliydi"
"Alexandra sen cidden inanılmazsın! 16 yaşındaki bir kızın Akad Krallığına ait iki önemli büyücüyü öldürdüğüne kim inanır? Hatta savaş Şeytan Krallığından değil de sırf bu sebepten bile olabilir" dedi.
"Akad Krallığı mı orası 2. En büyük imparatorluk yeri değil mi?"
"Evet Alexandra ve sana şunu söylemeliyim ki biz galiba büyük faka bastık"
.
.
.
Bir bölümün daha sonuna geldik.
Fenaaa şeyler oluyorr
Ölümlerin bedeli geliyorr...
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın ballarımm 😽😽😽😽
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.74k Okunma |
547 Oy |
0 Takip |
44 Bölümlü Kitap |