
1 AY SONRA
Evde tamı tamına 30 gün geçirmiştim.
Bu sürede sık sık büyü alıştırmaları yapmıştım ve artık her şeyi rahatlıkla büyüyle yapabiliyordum.
Dük Javed ve Glenn ile birlikte sık sık kılıç antrenmanları yaptık. Şuan kolayca kılıçta birisini yenebilecek düzeydeydim.
Prens Drew ile sadece bir kere görüşmüştük. Ama Eldon'u 1 ay boyunca hiç görmemiştim.
İki prenste ülkedeki çıkabilecek dedikoduları bastırmış ve şeytan aristokratları yakalamışlardı.
Tamam işleri aşırı yoğundu ama insan hiç mi merak etmez. Ona bir kere mektup bile göndermiştim.
Ben yatakta dönüp kendi kendime oflarken içeri Nomi girdi.
"Leydim günaydın bir misafiriniz var"
Of kesin Dük Javed geldi yine kim olduğunu bile sormama gerek yoktu. Neredeyse her gün buraya geliyor bir çay içip kılıç antrenmanı yapıyorduk.
"Tamam Nomi geliyorum hemen"
Üstüme bir şeyler giyip aşağıya doğru indim.
Daha koridorda ilerlerken bana merakla bakan bir çift kırmızı göz gördüm.
Onu görünce yerimde duraksadım.
Salonda ayakta durmuş beni bekliyordu. Bu Eldon'du onu görünce neden kalbim hızlı atmaya başladı anlayamadım, galiba 1 ay sonra onu yeniden görmek böyle hissettirmişti.
Beni görünce gözlerini bir saniye bile ayırmadan bekledi.
Açık pencereden güneş yüzüne yansıyor ve hafif esinti saçlarını estiriyordu.
Bana bakan gözlerinde bir sıcaklık vardı. İçimde ona koşup sarılma hissiyatı vardı.
Ama bunu yapamazdım. Çünkü o bir kere bile bana mektup yazmamıştı.
Ona doğru yürüdüm ve tam önünde durdum.
İkimizde birbirimize bakıyorduk ve ikimizde susuyorduk.
Salonda sadece ikimiz vardık. Göğsüm hızlı hızlı inip kalkıyordu.
"Seni özledim"
Bana bakıp yutkunarak bunları söyledi.
Gözleriyle bir dudaklarıma bir yüzüme bakıyordu.
Bende dudaklarımı ıslattım.
"Benim mektubuma tenezzül edip cevap yazmamış bir adam beni özlediğini söylüyor" deyip güldüm ona.
"Ne bana mektup mu yazdın?"
"Evet"
"Ama benim elime bile geçmedi mektubun ayrıca ben sana yazdım sen bana yazmadın diye biliyordum" dedi düşünceli bir şekilde.
"Ne sen bana mektup yazmış mıydın?"
"Evet Alexandra 1 ay boyunca sana nasıl yazmam"
"O zaman ne oldu mektuplarımıza?"
"Bilmiyorum ama şuan bunu konuşmak istemiyorum. Sana söyleyeceklerim var"
"Tamam Eldon ama bunu yapanı bulalım. Sen söyle bir sorun mu var?"
"Alexandra beklediğimiz savaş sanırsam çok yakında gerçekleşecek"
"Nee nasıl olur bu?"
"Şeytan aristokratları yakalayıp olası bir iç isyanı engelledik fakat diğer krallıklar babamın şeytan krallığından öldürdüğü çocukları öğrenmiş. Şeytan aristokratların güçlü bir iletişim kaynağı olduğunu düşünüyoruz ama konuşturamadık"
"Bu nasıl olur Eldon o zaman ne yapacağız?"
"Senin dediğin gibi ülkede tasarrufa gittik. Bolca erzak stokladık. Olası bir savaş için sıkı bir mühimmat birikimi yaptık. Ama bunun diğer krallıkları yenebilecek düzeyde olduğunu düşünmüyorum"
"Haklısın Eldon savaş kaçınılmaz onu biliyorum fakat bu savaşın kazananı biz olmalıyız. Öncelikle şeytan aristokratları bir de ben konuşturmayı denemek istiyorum. Konuşturup köstebeği öğrenmezsek işler daha da kötü olacak"
"Evet Alexandra bunun için yarın gizli bir toplantı yapılacak sarayda mutlaka gelmelisin. Aynı zamanda şeytan aristokratlarla sen de görüşmüş olursun ama dikkatli ol lütfen"
"Olur Eldon gelirim fakat sana söylemem gereken bir şey var"
"Evet söyle lütfen"
"Senin ailene düşkün olduğunu biliyorum. Bana sadece şunu söyle babanı ve anneni gözden çıkarabilecek misin?" Soruyu sorarken gözlerinin en içine bakıyordum.
"Annem yaşaması gerekenden uzun yaşadı. Babam ise öldürdüğü çocukların günahını çekmeli" dedi biraz hüzünlü bir ifadeyle.
"Bak Eldon her türlü saldırıya açık olmalıyız. Baban bir suikaste kurban bile gidebilir. Bu esnada soğukkanlılığını koruyabilmen çok mühim" gözlerinin içine bakarak söyledim her cümlemi.
"Alexandra aile ister istemez insanı etkiliyor biliyorsun ama ben elimden geleni yapacağım bunu bil sadece" dedi.
"Ihmm peki o zaman bugünlük başka bir sorunumuz yok değil mi? Yarın hareketli bir gün olacak anlaşılan" dedim ve koltuğa bıraktım kendimi.
"O zaman bugün biraz dışarı çıkmaya ne dersin?" Dedi bana bakıp gülümseyerek.
"Tamam bana uyar nereye gideceğiz?"
"Birkaç güzel mekan biliyorum aynı zamanda Lonca Teşkilatının başıyla görüşme yapmam gerekiyor. Bir bilgi almalıyım" dedi.
Lonca teşkilatı para karşılığında bilgi satıyordu. Birçok bilinmeyen bilgiye onlar sayesinde ulaşabiliyorduk.
"Özel değilse ne için bilgi alacaksın?" Dedim meraklı bir şekilde.
"Çok önemli bir şey değil. Hadi gel gidelim arabam dışarıda bekliyor"
Ben de bir şey söylemeden kafamı olumlu anlamda salladım.
Eldon önümde ben arkasında yürümeye başladık ardından onun kraliyet arabasına bindik.
"Sence mektuplarımıza ne olmuş olabilir Eldon?"
"Bilmiyorum da birisi haberleşmeyi engellemek istemiştir. Sen bana ne yazmıştın?"
"Öyle hal hatır sorup durum belgesi almak için yazmıştım. Peki sen ne yazmıştın?" deyip geçiştirdim.
"Ben de neler yaptığını vs merak etmiştim. Bir şeye ihtiyacın var mı gibi bu tarz şeyler yazmıştım" deyip o da geçiştirdi.
Mektupta biraz daha duygularımı ifade etmiştim onların ona ulaşmaması iyi oldu neyseki.
Araba esnafların olduğu yere gelmişti. Eldon önden inip elini uzattı ben de tutup indim.
Elini tuttuğumda ellerinin teri elime geçti ve anlık olarak yüzü kızardı. Ona doğru bakarken bir anda bulunduğu durumdan kurtulmak için,
"Hey beni daha ne kadar süzeceksin o kadar mı yakışıklıyım?" Deyip gülmeye başladı.
Ah ne egoist. Ama beni geçebilir misin ki?
"Yoo sadece bir şey mi var diye bakıyordum. Ellerin terlemiş ve yüzün kızarmışta ne oldu ki arabada birlikte seyahat ederken yüzümü görmek heyecanlandırdı mı seni?" Deyip sırıttım.
Bana baktı vs gözlerini gözlerime dikti sonra dudaklarıma kaydı. O sırada kendi dudaklarını ısırdı.
Bu hareketi göğüs kafesimi daralttı, bir anda kalbim gümbür gümbür atmaya başladı. Bu çocuk gerçekten bana iyi gelmiyor.
"Hadi gidelim yakında halka açık bir yerde tiyatro var önce onu izleyip ardından güzel bir mekanda yemek yiyelim" dedi.
"Tamam olur" deyip onu takip ettim.
Meydan baya kalabalıktı. Tüm halk coşkuyla eğleniyordu.
Tiyatroda Kraliyet ailesinin tüm üyelerini parodi yaparak canlandırıyorlardı.
"Ooo Eldon şuna bak seni şeytan yapmışlar" deyip kısa bir kahkaha attım.
"Lan buna kim cüret eder!" Deyip kızgın bir şekilde bakıp oraya doğru gitmeye başladı.
O giderken elini tuttum.
Elini tutunca önce elime sonra bana baktı.
"Gitme sensiz sıkılırım dağ ayısı"
Bunu söyleyince bir anda kızardı. Bu adam hep böyle kızarmaya devam mı edecekti?
Yanıma doğru geldi ve parmağıyla burnuma vurdu.
Bunu yapmasıyla yüzümün yandığını hissettim.
"Demek bensiz sıkılırsın ha ne yani seni eğlendiriyor muyum Cadı?" Deyip güldü. Bana bakarken gözleri ışıldıyordu.
"Evet beni baya eğlendiriyorsun" deyip güldüm ben de.
"Tamam bu çok güzel ben bize iki tane pamuk şeker alıp geleyim olur mu? Sen burada dur" dedi.
"Tamam tamam olur buralardayım ben" dedim gülümseyerek.
Eldon yanımdan hızla ayrıldı ve ilerideki Pamuk şekerciye gitti.
Onun arkasından bakıyordum.
Sonra birden birisi kafama bir çuval geçirdi ve görüş açım kapandı.
Hareket etmek istedim ama vücudum anlık bir şeyle sarıldı bunlar sarmaşıktı ayağımdan koluma kadar hızla dolandı.
Ben hareket ettikçe onlar daha çok sarmaya başladı. Bıçakla kesmeye çalıştım ama kestiğim yer sertçe diken çıkartıp elime geçirdi.
Büyü kullanmaya çalışıyordum ama olmuyordu.
"Huhhh ahhh" bağırmaya çalıştım.
Fakat anlık gözlerim karardı.
.
.
.
.
Eveett yeni bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.🥹
Sizce Alexandra'ya ne olmuş olabilir?
Bunu kim yaptı?? Tahminleri alayımm?
Peki Alexandra kendini kurtarabilecek mi?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.74k Okunma |
547 Oy |
0 Takip |
44 Bölümlü Kitap |