Bazen yolun kendisi kapıdır ya. Yani belkide hiçbir zaman açılmayacak bir kapının önünde beklemektense yolda ilerlemek sizi o kapının arkasındakinden daha iyi bir yere çıkarır
Gözlerimi açtığımda karşımda uyuyan Selim'e baktım. Çok mutluydum. Onu çok seviyordum. Sonunda hayallerim gerçek olmuştu. Bir sabah uyandığımda onun kollarındaydım. Yavaş yavaş aralanıyordu gözleri. Bana baktı
yatakta doğruldu. Bende doğrulup göğsümde tutuyordum çarşafı
"Allah kahretsin. Allah kahretsin." Kafasını yatak başlığına vurdu iki kere "Dün gece dün gece Allah kahretsin nasıl yaptım ben bunu?...Neden izin verdin!" Yataktan çıktı
Gözlerim dolmaya başlamıştı "Sen istedin?"
Elleri başına gitti öfkeyle "Köpek gibi içmiştim. Sarhoştum. Görmedin mi? Nasıl izin verirsin!"
"Bak Pelin benden bir beklentin olmasın. Bu bir hataydı. Bak bundan abinin haberi olmasın. O benim kardeşim. Allah kahretsin! Bak benim sana karşı hiçbir duygum yok. Ben öyle cici kızları falan hiç sevmem. Sen sadece benim için Berk'in kardeşisin bu kadar. Ben ilişki yaşayacak bir adam değilim. Benim bütün ilişkilerim bir gece anladın mı?"
Gözümden bir damla yaş süzülmüştü. "Merak etme söylemezdim zaten......Sadece tek bir şeye üzüldüm o da.. seni severek geçirdiğim zamana. Bu kadar iğrenç bir adamın yinede iyi biri olduğuna inanarak kör bir şekilde geçen yıllara" Yataktan çıkıp elbisemi geçirdim üzerime. Odadan çıktım. Salondaki çantamıda alıp çıktım evden. Gözümden süzülen yaşları elimle siliyordum. Evden biraz daha uzaklaştıktan sonra ağzımdan sesli bir ağlama çıkmıştı. İnsanlara aldırmadan ağlayarak yürüyordum sokakta.
Mutfak masasında oturmuş kahve içiyordum. Kapının çalınmasıyla kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm yüzle gerildim. Fisun Hanım'dı
yutkundum. Sanırım Yavuz benim İçin ondan ayrıldığını söylemişti. Gözlerinden bir damla yaş süzüldü
"Çok kötüyüm" deyip sarıldı bana. Çok şaşırmıştım.
"Biraz konuşabilir miyiz?"
Mutfağa geçip sürahiden bir bardak su doldurduktan sonra içeri girdim. Elimdeki bardağı ona uzattım. Elimden alıp bir yudum aldı sudan. Yanına oturmuştum bende
"Yavuz dün gece bana benden ayrılmak istediğini söyledi. Sana geldim çünkü hayatında biri olduğunu düşünüyorum. Onun yanında okulda hiç bir kadın gördün mü? Lütfen bana dürüst ol. Genelde okulda oluyor oradan biridir diye düşünüyorum"
"Of çıldıracağım...ben onu bırakamam. Ölürüm. Ben ölürüm. Sonra çocuğumuz onu çok seviyorum o da mahvolur. Kaldıramaz. Neslihan ben yapamam ondan ayrılamam...Lütfen okulda falan bir şey görürsen bir kadın belki bir telefon konuşması bilmiyorum. Bana haber ver olur mu?"
"Ben gideyim. Senide rahatsız ettim üzgünüm"
Ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi. Bende onunla beraber yürüdüm. Kapıyı açtığında "görüşürüz" dedi. Dudağımın kenarıyla hafifçe gülümsedim. Evden çıktıktan sonra kapattım kapıyı. Canım acımıştı. Ne yapıyordum ben
..............................
Eve geldiğimde hızla çıktım odama. Kapımı kilitleyip üzerimdekileri çıkardım. Banyoya girip suyu açtım altına geçip üzerimden akan suları izledim. Sesli sesli ağlıyordum yavaşça çöktüm yere. Suyun sesine karışıyordu sesim, gözyaşlarım.
Elime telefonu alıp Yavuz'u aradım.
"Alo
"Bana senin hayatında birinin olduğunu düşündüğünü söyledi. Kim olduğunu bilip bilmediğimi sordu"
"Gözlerinin içine baka baka yalan söyledim. Bilmiyorum dedim"
"Neslihan..çok özür dilerim seni buna maruz bıraktığım için. Her şey düzelecek söz veriyorum...Peki Berk..Berkle konuştun mu?"
"Yavuz bunu yapamayız. Bu ikimizede çok zarar verir."
"Bana verdiği zarar önemli değil. Sana zarar gelmediği sürece"
"Olmaz Yavuz. Bizden olmaz. Bunu açıklayamayız. Duyulsa kariyerin mahvolur. Benimki zaten başlamadan biter. Yapamayız. Karın, oğlun, Berk herkesi etkileyecek bu durum...bir kere daha düşünelim"
"Hayır gelme lütfen. Böyle riskli bir zamanda birlikte görünmeyelim"
"Neslihan her şeyden önce sen benim öğrencimsin"
telefonu kapatıp masanın üzerine koydum. Koltukta oturuyordum. Çok geçmeden kapım çaldı. Kesin Yavuz gelmişti. Of Yavuz ben sana gelme demedim mi? Yerimden kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı açarken "Ben sana" karşımda Berk'i görmemle sustum. Berk bana bakıp
"Evet sen bana" deyip gülümsedi.
"Hoşgeldin"
"Başkasını bekliyordun galiba"
Berk'in içeri girmesiyle kapıyı kapattım. Koltuğa doğru yöneldi. Bana bakıp
"Yarın değil ertesi gün Pelin'in doğum günü. Bil bakalım kim hala hediyesini almadı? Kimin yardıma ihtiyacı var?"
"evvet..Birlikte çıkalım mı? Senin içinde Pelin'e güzel bir şey seçeriz. Partiye benimle katılırsan çok mutlu olurum. Bunlar şahsi ricam sadece"
"Peki. Ama kahvaltı yapmadın bence. Bunda doğru muyum?"
"O zaman şimdi sen hazırlanıyorsun. Sonra birlikte kahvaltı yapmaya gidiyoruz. Oradan da hediye seçmeye. Olur mu?"
"Peki. Ben burada bekliyorum o zaman"
"Tamam bende üzerimi değiştirip geliyorum"
...............................
Bornozla yatağımın üzerinde oturuyordum. Kapımın çalınmasıyla
"Pelincim açar mısın kapıyı canım"
ayağa kalkıp kapının kilidini açtım. Kapıyı açmamla annemle göz göze geldik. Annem bana bakıp
"Doğum günün için sipariş verdiğin elbiseyi getirdiler. Bakmak istersin diye düşündüm"
"Anne aslında bu sene hiç doğum günümü kutlamak istemiyorum."
"Canım. Çok hevesliydin. Doğum günüm doğum günüm diye geziyordun ortalarda. Ne oldu birden?"
"Hadi saçmalamada gel kıyafetini dene bakalım. Üzerinde görmek istiyorum. Söylüyorum odana getirsinler"
...............................
Neslihan'la denizin yanında açık alan bir kafede kahvaltı yapıyorduk. Yüzüne kilitlendi gözlerim. Denizi seyrediyordu. Hafif esen rüzgarla havalanıyordu saçları.
"Denizin rengi gözlerine vuruyor sanki"
Bu cümlemle bana döndü başını "efendim"
"Dedim ki denizin rengi gözlerine vuruyor sanki. Aynı renk"
"Sonunda seni gülümsetebildim. Gerçekten neyin var?"
"Bu oyunu daha fazla sürdürmesek mi?"
"Sevgililiğimizi mi diyorsun?" Alaycı bir gülümsemeyle "Beni terkediyorsun yani"
Hafifçe gülümsedi. Cümleme devam ettim
"Aslında şu an evde de durumlar pek iyi gitmiyor"
"Fisun Hanım gelmiştide sabah"
"Anladım. En azından bu olaylar dinene kadar bana katlanabilir misin? Umarım sana karşı yanlış bir hareketim olmamıştır"
"Yok hayır sen yanlış bir şey yapmadın"
"Peki sevgilim o zaman devam edebilir miyiz kahvaltımıza" gülümsedi. pankekin üzerine bal sürüp bana uzattı "sizin için yaptım efendim buyrun" elimden aldı
"Rica ederim sevgilim. Ex sevgilim mi demeliyim?"
"Kalkalım mı? Hediye bakacaktık"
Kalkıp arabaya doğru ilerledik. İkimizde arabaya bindiğimizde arabayı çalıştırdım.
"Bir kadına her şeyi alabilirsin. Ne alsan mutlu olacaktır."
"Sen öyle bir kadınsın o zaman"
"Değildir...Takı olsa çok mu kolaya kaçmış olurum?"
"Peki o zamann şuraya park ediyorum arabamı"
arabayı park edip durdurdum. İkimizde indik arabadan. Kuyumcudan içeri girdik.
"Imm ne alsak. Kolye, küpe ya da başka bir şey bilmiyorum. Her şeyide var ama"
"Tektaş bir yüzük nasıl olur? Sevgilisi yok galiba. İlk tektaşını abisinden almış olur"
"Yok sevgilisi. Galiba hoş olur"
satıcıya baktım. "O zaman bize en şık tektaş yüzüklerinizi çıkarır mısınız?"
satıcının çıkarmasıyla. Neslihan birtanesini eline aldı " Bu şıkmış" dedi.
"Bunu alalım o zaman" eline aldığı yüzüğü parmağına taktım "Bunuda senin için almak istiyorum"
"Lütfen. Bugünkü yardımların için. Bana katlandığın için"
"Hayır lütfen. Gerçekten teşekkür ederim çok incesin"
"Hayır gerçekten ısrar etme. Kabul edemem ben"
Yüzüğü alıp ödedikten sonra çıktık kuyumcudan. Neslihan'ın evine doğru sürdüm arabamı. Eve geldiğimizde hava kararmıştı. Neslihan arabadan inerken ona baktım
"Pazar günü akşam bizim evde olacak doğum günü partisi. Akşama doğru seni almaya gelirim"
"Tekrar teşekkür ederim. İyi akşamlar"
...............................
Duş alıp hazırlandıktan sonra Selim'i aradım
"Hadi oğlum birazdan parti başlayacak. Bende Neslihan'ı alıp geleceğim tekrar"
"Ben gelmeyeyim ya. Hiç parti havamda değilim"
"Ohoo sen parti adamısın ya. Senin hayatın bu. Ne demek gelmeyeyim. Hem sende Pelin'in abisisin gelmezsen bozulur bak"
"Tamam hadi bekliyorum. Nazlanma"
"Hadi bay bay" deyip kapattım telefonu. Aşağıda hazırlıklar tamalanmıştı. Müzik sesleri doluyordu odama. Aşağı indim. Pelin yanıma geldi
"Tamam güzellik. Hızla gidip geleceğim"
gülümsedi. Yürümeye devam edip arabama bindim. Neslihan'ın evine doğru sürdüm arabamı. Neslihan'ın evine geldiğimde durdurdum arabamı. Aşağı inip kapıya yöneldim. Kapının önüne geldiğimde kapıyı çalmamla Neslihan kapıyı açtı. Üzerinde derin göğüs ve sırt dekoltesi olan, uzun kırmızı bir elbise vardı. Saçlarını yukarıdan sıkı bir topuz yapmıştı. O kadar güzel bir fiziği vardıki ne giyse harikulade gözüküyordu üzerinde. Yine nefes kesici görünüyordu.
"Hoşgeldin. Hemen yukarıdan çantamı alıp geliyorum"
"Bekliyorum" dememle yukarı çıktı. İçeri girip elime tektaşın kutusunu açıp göreceği şekilde salondaki masanın üzerine bıraktım. Tekrar dışarı çıkıp kapının önünde bekledim. Neslihan'ın gelmesiyle arabaya doğru yürüdük. Arabanın kapısını açmamla Neslihan arabaya bindi. Onun kapısını kapattıktan sonra kendimde bindim arabaya. Eve doğru sürdüm arabayı.
.............................
Asya'yla konuşuyorduk Ceyda'yı görmemle Asya'ya bakıp
"Bunu kim çağırdı ya. Abim Neslihan'ı almaya gitti. Gelirler şimdi. Bir tatsızlık çıkarmasa bari"
Selim'i görmemle mıhlanmış gibi kaldım yerimde. Göz göze gelmemizle bana doğru ilerliyordu. Asya'ya bakıp
İçeriye doğru ilerledim. Odama geldiğimde. Odamın kapısının iki kere çalınmasıyla Selim girdi içeri. Kapıyı kapattı. Bana doğru yaklaştı. Kalbim deli gibi çarpıyordu.
O kadar gerilmiştim ki tek kelime edemedim. O cümlesine devam etti.
" O gün sana öyle davrandığım için üzgünüm..asla seni kırmak istemezdim. Benim için değerlisin. Birbirimizden kaçmayalım. O günü yaşanmadı sayalım. Beni sevdiğini düşünüyorsun biliyorum. Ama bunlar geçici duygular ıı zamanla anlayacaksın. Ve inan ben sevilecek bir adam değilim"
"Evet haklısın. Sen sevilecek bir adam değilsin. Şimdi izninle katılmam gereken bir doğum günü partim var" dedikten sonra odadan çıktım.
.........................
Arda'nın odasında yatağında oturuyordum. Bana baktı
"Keşke bende böyle partilere katılabilseydim"
Alnından öptüm "Canım indireyim mi senide aşağıya ister misin?"
"Baba gerçekten bırakacak mısın bizi?"
"Hayır tabiki. Sen, ben ölene dek benim oğlumsun. Bunu hiçbir şey değiştiremez. Seni hiçbir zaman bırakmam"
Fisun'un odaya girmesiyle ona baktım. Yanıma geldi.
"Birazdan pasta kesilecek aşağıya inelim mi?"
Arda'ya döndüm "aşağı inmek istemediğine emin misin?"
Arda'yı tekrar öptükten sonra çıktım odadan. Fisun'da benimle beraber çıktı. Kolumdan tutup
"Yavuz ben her şeyi unuttum. Hiç sorun yok tamam mı?"
"Fisun gerçekten bunları konuşmanın zamanı değil şu an"
"Tamam canım. Hadi aşağı inelim. Pelin mutlu gününde amcasıyla yengesini yanında görmek ister"
Birlikte bahçeye indik. Pastan'nın gelmesiyle hepimiz hep bir ağızdan "İyiki doğdun Pelin" deyip alkışlıyorduk. Pelin dilek tutarken Neslihan'la göz göze geldik. Öylece birbirimize bakıyorduk. Pelin'in mumları üflemesiyle alkış sesleri artmıştı. Herkes alkışlıyordu biz hariç. Biz hala Neslihan'la bakışıyorduk. Pastanın servis edilmek için tekrar gitmesiyle herkes dans etmeye başladı. Abim Sinan ve karısı Elvin'in yanımıza gelmesiyle Elvin ve Fisun sohbet etmeye başladılar. Müzik yavaşlamıştı. Dans şarkısı çalmaya başlamıştı.
............................
Sinan kızı Pelin'in yanına gider.
"İlk dansımı güzel kızımla yapmak istiyorum" Pelin babasının elini tuttuktan sonra Berk'e bakıp
"Abi hadi sende Neslihan'ı dansa kaldır"
Berk Neslihan'a bakıp gülümser "emir büyük yerden" elini Neslihan'a uzatmasıyla Neslihan'da elini Berk'in elinin üzerine koyar. Birlikte biraz ilerledikten sonra dans etmeye başlarlar. Fisun, Elvin'e bakıp
"Bunlarda çok yakışmadılar mı?"
"Yani bilmiyorum Ceyda iyiydi. En azından annesini babasını tanıyorduk"
Yavuz'un bakışları Neslihan ve Berk'e kilitlenir. Ceyda'da kıskaçlıkla bakar onlara. Müziğin yavaşlamasıyla Berk aşağı doğru eğer Neslihan'ı gözlerinin içine bakar ve dudağından öper. Tekrar kalktıklarında Berk ve Yavuz göz göze gelirler Yavuz hafifçe gülümser Berk'e. Ceyda Berklere doğru bir adım atınca Sarper Ceyda'ya bakıp
"Nereye Berk'e yalvarmaya mı gidiyorsun?"
Yavuz içeriye doğru ilerler. Çalışma odasına çıkar. Neslihan'la göz göze geldikleri an gelir gözünün önüne. Sonra Berk ve Neslihan'ın dans edişleri sonra Berk'in Neslihan'ı öpüşü. Nefes alışverişleri artar düşündükçe sinirlenir ve kıskanır. En sonunda kafasındaki düşünceleri susturmak istercesine geçirir yumruğunu önündeki cam sehpaya. Cam sehpa paramparça olur. Yavuz'un elinden kanlar akıyordur yere doğru.
Bazen hava aydınlıktır ama yinede görmezsin. Üzerinde bin tane yorgan olsa yinede titrersin. Bir tipinin ortasında çırılçıplak kalmışsın gibi. Çünkü çaresizsin
Keyifli okumalar ❤️ Yorumlarda buluşalım ❤️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |