33. Bölüm

BENİ KALBİNDE SAKLA

Hatice Barış
haticebariss

BARLAS'TAN

 

 

Hafifçe başını bana çevirdi

 

"Alkol çabuk çarptı galiba" elimdeki içki bardağını masaya bıraktım.

 

"İnsanda kafa yapan şey elindeki kadeh değildir. Kafasının içindekilerdir."

 

Yüzünü tamamen bana döndü

 

"Peki şimdi ne yapmayı düşünüyorsun? Hayatını kaçarak yaşayamazsın"

 

"Ben, sen olduğun için kaçtım. Seni bu kolla yeterince koruyamayabilirim. Sen olmasan evde kalırdım zaten."

 

Hafifçe gülümsedi yanımdaki sehpaya oturdu. "Benim için yaralandın birde"

 

Küllüktem sigaramı alıp ağzıma götürdüm. İçime çekip dumanı üfledim hafifçe gülümseyip alaycı bir şekilde

"Kurşunda çok sıktım. Pahalı bu aralar biliyor musun?"

 

"Evet. Sen beni önemsiyor musun yoksa?"

 

Meraklı gözlerle vereceğim cevaba kilitlenen mavi gözlere baktım. Gülümseyip hafifçe ona doğru eğildim. Alaycı bir tonla

 

"Bak şimdi böyle düşününce Ben Hamza içinde çok sıktım biliyor musun? Galiba onu çok önemsiyorum. Hiç bu açıdan bakmamıştım"

 

Bana gözlerini devirdi. "Gerizekalı"

 

Telefonuma gelen mesajla durdum.

"Adalıy'ı takip et. Şu an 5 km ilerinde dört yolda. Sağdaki yoldan düz inecek"

 

Açelya bana baktı. "Kimden?"

 

"Bilmiyorum"

 

Açelya telefonu elimden alıp mesaja baktı

"Gitme. Ya tuzaksa. Bu Sibel yengenin numarası değil mi? Edis'in annesinin"

 

"Bilmem" üzerime bir tişört giyip arabanın anahtarlarını aldım.

 

"Bende gelicem"

 

"Hayır sen kal"

 

"Olmaz nasıl gideceksin bu halde"

 

"Ben iyiyim"

 

"Bende gelicem"

 

"Kal dedim Açelya"

 

Dışarı çıktım. Hamzanın omzuna elimi koydum.

 

"Açelya'ya dikkat edin"

 

"Abi sen nereye?"

 

"İşim var"

 

Arabama binip hızla sürdüm.

 

Sonunda arabasını görmüştüm uzaktan arabamla takip etmeye başladım. Ormanın içine girdiğimizde arabamın farlarını kapattım.

Biraz daha ilerleyip etrafı çitlerle kaplı iki katlı ahşap bir evin bahçesine girdi. Arabamı ağaçların arasında durdurup onu izledim. Kısa sarı saçlı bir kadın açtı kapıyı. Bu da kim? Edisi aramak için cebimdeki telefona uzandım. Omzumun acısıyla elimdeki telefonu düşürdüm. Almak için eğildim yanlışlıkla kornaya bastım

 

"Hassiktiir"

 

Yavaşça başımı kaldırıp Adalı ya baktım. Sesin nereden geldiğini anlamak için biraz etrafına baktıktan sonra çok şükür içeri girdi. Derin bir oh çekip arkama yaslandım. Elimdeki telefona baktım şebeke yoktu. Biraz zaman geçtikten sonra arabamı çalıştırdım. Normal bir yola çıktığımda Edis'i aradım.

 

"Efendim"

 

"Amcan kadın ticareti yapmıyor. Amcan bir kadını saklıyor."

 

 

.................................

 

ADALI'DAN

 

Kapıyı bakıcı açmıştı. İçeri girip kapıyı kapattım. Salona geçtim Sibel'in yanına oturdum.

 

Saçlarını sevdim. 26 yıl önce kardeşimle aynı kadına aşık olduk. Sibel'e. O kadar güzeldi ki gören herkesin nefesi kesilirdi. Uzun siyah saçları, belirgin keskin kaşları, hokka burnu, beyaz teniyle gerçek değil gibiydi. Yıllar önce kardeşimle bir anlaşma yaptık o Sibel'i aldı. Ben şirketi. Sonra bütün İstanbul'u aldım. Başka bir kadınla evlendim. Bir çocuğum oldu. Yinede atamadım Sibel'i kafamdan.

 

Yıllarca kardeşimle konuşmadık. Ta ki o güne kadar. Sibel görmemesi gereken bir şey gördü. Büyük bir yaygara kopardı. Onu susturmaya çalıştık. Sonunda Ali öldü sanıp bıraktı. Ben ona gerisini halledeceğimi söyledim. O gün her şeyi ayarladım. Sibeli öldü gösterdim. Edis'in gelmesine 1 dakika kala çektim tabureyi. Boynundaki morluğa kadar her şeyi düşümdüm. 24 saat nabzını durduracak bir iğne yaptık. Ali kendisi öldürdüğünü düşündüğü için hiçbir şey yapamayacak kadar kötüydü. Aynı gün içinde mezara koyduk. Gece olduğunda onu mezardan çıkardım. Bu eve getirdim. Ona yıllarca ilaç verdim. Ne Aliyi ne oğlunu hiçbir şeyi hatırlamıyordu. Kim onu ölümünü izlemeyi göze alabilecek kadar sevebilirdi ki?

 

İşte aşk, bir insanı mezara koyup. Mezardan alabilecek kadar güçlü bir duyguydu.

 

..........................

 

 

BARLAS'TAN

 

Bağ evine doğru giderken Ard arda ilerleyen arabalar gördüm

 

"Siktiiir Zaferler"

 

Hemen elime telefonumu alıp Hamza'yı aradım

 

"Buyur abi"

 

"Hamza hemen Açelya'yıda alıp çıkın o evden hemen! Zaferler geliyor" diyip kapattım telefonumu. Arabamı sağa kırıp en hızlı şekilde eve ulaşmaya çalışıyordum.

 

Yolda hızla ilerlerken ormanda ağaçların arasına park etmiş arabayı fark ettim. Bu da kimdi? Ama durup kim olduğuna bakamayacak kadar acelem vardı.

 

Hayatta her şey sarpa sardığı zaman. O an bir mucize gerekir bizlere. Anlayamadığımız her an için kurulan bir cümle. İçinden çıkamadığımız her durum için uzanan bir el. Peki ya gerçekleşmezse mucizeler. Ya yapayalnızsak. O zaman ne olur? Kim kurtarabilir bizi? Herkes kendisinin mucizesi değil midir zaten?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 09.05.2025 12:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...