
AÇELYA'DAN
Sabah gözlerimi açtığımda hala dün gece Barlas'ın söyledikleri zihnimde yankılanıyordu. Yatağımdan kalkıp hazırlandım. Aşağı indiğimde Barlas yoktu. Edis'le konuşmak istiyordum. Bir taksi çağırıp Edis'in evine gittim. Kapı hafif aralıydı. İçeri girdim. Etrafta Edis'e bakınırken beni sakladıkları mahzen tarzı yere ilişti gözlerim. Beni sakladıkları zaman orada dosyalar falan vardı. Flaşımı açtım ve oraya indim. Dosyaları koyduğu dolaba yöneldim. İncelemeye başladım. Hepsi babamın şirketiyle ilgiliydi. Elime bir belge aldım. Edis'in annesinin ölüm raporuydu. Raporun fotoğrafını çektim. Masada duran laptopa kaydı gözüm. Gidip kapağını açtım. Bir flaş takılıydı. Flaşa girip içindeki videoya tıkladım. Babam Edis'in annesini dövüyordu. Dehşetle baktım ekrana. Video bitince tekrar açtım. Belkide onlar doğru söylüyorlardı. Belkide babam bunları gerçekten yapmıştı. Tekrar gidip dosyaları inceledim. Yukarıdan gelen seslerle. Merdivenlerden yukarı çıktım. Tepemdeki kapağı açıp o mahzenden çıktım. Odanın kapısının yanından onları izledim.
Edis ve Başak konuşuyorlardı. Başak iki eliyle Edis'in kollarını tuttu.
"Sana sormak istediğim şeyler var. O gün amcana ikimizin sevgili olduğunu söylediğin gün kim vardı evde? Kiminleydin?"
"Arkadaşımlaydım"
"Kız arkadaşın galiba"
"Evet"
"Bak o gün sorgusuz sualsin ne desen evet dedim. Ama sen hala bana öfkelisin. Seni hala seviyorum görmüyor musun?"
"Senin yalanlarını dinlemek istemiyorum." Diyip Edis Başak'ın ellerini tutup kollarından çekti.
"Gerçekten seni seviyorum....Eski günlerimizi o kadar özledim ki?"
"Sen o eski günleri bana sor. Sen gittiğinde dayanamadım. Nasıl baş edeceğimi bilemedim. Sonra bir başkasıyla olduğunu öğrendim. Ben seni öldü kabul ettim bu başkasıyla olduğunu bilmekten daha az acıtıyordu biliyor musun?"
"Ben sadece seni sevdim. Hiç unutmadım seni. Kokunu, bakışını, dokunuşunu" Başak söylediği her kelimeyle Edis'e biraz daha yaklaşıyordu. Sonra Edis'i öpmeye başladı. Gördüklerimle duvara yasladım başımı. Gözümden akan yaşa engel olamamıştım.
Edis ve Başak koltuğa oturup birbirlerini öpmeye devam ettiler. Başak üzerindeki tişörtü çıkarıp yere attı. Edisin eli onun sırtında geziniyordu. Elimdeki telefonu yere düşürmüştüm. Gelen sesle ikiside ayağa kalkmıştı. Telefonu elime alıp. Hızla kapıya gittim. Edis arkamdan "Açelya" diye bağırdı. Kapının yanından geçen taksiyi durdurup uzaklaştım oradan. Gözümden akan yaşlara bir türlü engel olamıyordum. Babam hakkında gördüklerim sonra Edis'le Başak ağır gelmişti biraz. Yani madem hala eski sevgilisini seviyordu neden bana böyle davrandı. Neden ben Açelya'ya aşığım dedi? Şu berbat hayatımda tutunduğum tek dalımdı o benim. İnandığım her insandan inanmamam gerektiğini öğreniyordum.
"Abla iyi misin?" Taksicinin sözüyle ona baktım.
"İyiyim"
Barlas'ın evinin yakınlarına geldiğimizde arabayı köşeye çekmesini söyledim. İnip biraz kayalıklara oturdum. Denizi seyrettim.
............................
BARLAS'TAN
Sabah uyandığımda kardeşimin mezarına gitmiştim. Hala mezar bile olsa insan sevdiği birinin yanına gidince bunu kalbinde hissedebiliyordu. Bazen bir ölünün verdiği yakınlık bütün yaşayanlara bedeldi.
Eve dönerken sahilde yürüyen Açelya'yı gördüm. Arabayı durdurup onu izledim. Gidip bir kayanın üzerine oturup denize bakıyordu. Kapıyı açmak için arabanın kapısının kulbunu tuttum. İnip inmemek konusunda kararsızdım. Özellikle dün söylediklerinden sonra. Sonra yanına gitme fikri galip geldi. Arabadan inip yanına gittim, bende kayanın üzerine, yanına oturdum. Bana çok kısa bir bakış atıp denizi izlemeye devam etti.
"Sen haklıydın galiba"
Bu cümlesiyle anlamaz gözlerle ona baktım. Cümlesine devam etti. "Babam konusunda" biraz duraksadıktan sonra "Bu sabah Edis'e gittim her şeyi kendi gözlerimle gördüm." Gözleri dolmuştu "Ben çok aptal bir kızım Barlas. Gözünün önündekileri göremeyecek kadar." Biraz duraksadı ve sonra bana baktı. "Babam konusunda neden polise gitmediniz?"
"Baban İstanbul'un sahiplerinden biri sayılır. Onu hapiste tutarlar mı sanıyorsun?"
"Peki Edis neden babamın yanında? Üstelik babası savcı...kardeşinin karısını dövdüğü bir video var elinde, uyuşturucu sattığına dair kanıtlar. Sonra anlayamadığım çocuk resimleri. Neden babasına göstermiyor? Nasıl durabiliyor babamın yanında? Ben babama soracağım bunları?"
"Hayır kimseye bir şey söylemeyeceksin. Edis'in bunları bildiğini baban öğrenirse sonra Edis'le benim bağım ortaya çıkarsa babanın Edis'in gözünün yaşına bakacağınıda sanmam. Amcan zaten babanın uyuşturucu işini biliyor. Dediğin gibi o bir savcı. Birkaç iştende babanı o sıyırmış ayrıca."
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten"
"Ben yıllarca o adamın bana aldığı kıyafetleri giydim, takıları taktım, arabalara bindim. Kim bilir kaç kişinin kanıyla alındı. Bana mafyanın kızı dediler. Herkes benden korktu. Baban kötü adam dediler. Ama ben yinede babamı savundum. O benim için ailesini seven bir iş adamıydı. Annemde biliyordur değil mi?"
"Bilmem. İllaki biliyordur bir şeyler"
Boynundaki kolyeyi söküp denize fırlattı. "Artık benimde kimsem kalmadı sanırım." Gözünden bir damla yaş aktı "Bugün birde Edis'le Başak'ı gördüm.... öpüşürken." Eliyle gözünden akan yaşı sildi. " inandığım iki adam. Bugün çok aptal olduğumu öğrendim aslında"
"Aptal değilsin. Sadece bazı şeyleri görmek istemedin. İnsanlar görmek istemedikleri şeyleri görmezler."
"Bu acı ne zaman geçer?"
"Kendini iyi hissetmek için bir sebebe ihtiyaç duymadığın gün gerçekten iyi hissedeceksin"
"Beni hiç aramadı bile biliyor musun?"
"İnsanlar ayrılır, barışır, hayatımızdan çıkar. Hatta bazen ölebilir bile. Çokta önemli değil aslında. Bu bizim hayatımız. Başrol biziz sadece. Kimsenin peşinden koşma. Başkalarının hayatını yaşama. Çünkü sen ne yaparsan yap sonunda her şey olacağına varır" bana baktı. biraz ona baktıktan sonra "Merak etme pişman olacak. Sana gelecek. Çünkü seni tanıdı bir kere. Birgün herkes pişman olur. Özelliklede karşıdaki insan sana bir şey yapmadıysa ve sen ona ihanet ettiysen."
Ayağa kalktım. Öylece beni izliyordu. kaldırımdan bir taş alıp yanına gittim. "Bak bu taş hep kaldırımdaydı değil mi? " anlamayan gözlerle bana baktı. Cümleme devam ettim. "Bir yanı gökyüzüne bakıyor. Gökyüzüne en güzel burdan bakılır sanıyordur belki. Gördüğü en güzel manzaranın gökyüzü olduğunu sanıyor. " taşı havaya attım. Sonra denizin içine düştü. "Onu havaya attığımda güzel bir yerdeydi değil mi? Hep gitmek istediği yere, gökyüzüne daha yakın. Ama bu taş deniz nasıl bir yer bilmiyor. Çünkü hep kaldırımdaydı. Denizin varlığından haberi yoktu. Şimdi denizin dibinde. Hem denizin içinde, hem gökyüzü hala üzerinde. Ama belki artık gökyüzüne bakmak bile istemez çünkü bir kere denizi gördü."
Hafifçe gülümsedi "şimdi anladım galiba." Biraz duraksadı düşündü. Sonra tekrar bana baktı "gerçekten hiç aşık olmamış bir insan için böyle konuşabilmek çok tuhaf. Hiç mi kimseyi sevmedin mi gerçekten"
"Aslında sevdim. İlkokulda bir kız vardı Ezgi. Böyle uzun sarı saçları vardı, kocaman mavi gözleri"
Bana bakıp güldü "noldu sonra?" Cebimdeki paketi çıkarıp. Bir dal sigara alıp yaktım.
Gülümsedim " Ezgi gitti aşk bitti"
"Üzüldüm bak şimdi"
"Bende üzüldüm. Birgün otururken başımdan aşağı su dökmüştü. O gün ona aşık olmuştum işte"
Güldü "Neden böyle bir şey yaptı?"
"Ona seslendim bana cevap vermedi elindeki kalemiyle oynayıp duruyordu. Böyle tüylü bir kalemdi. Bende aldım kalemini kırdım.Oda suluğunu açıp tamamını başımdan aşağı döktü. Böyle yapınca sinirlendim tabi bağırdım. Sonra yanındaki arkadaşı onun duymadığını söyledi. Hayattan aldığım ilk hayat dersiydi. Zaten sene bitmeden okuldan aldı ailesi"
"Sende niye kırıyorsun kızın kalemini"
"Kaç kere seslendim cevap vermedi. Bilerek yapıyor sandım"
"Yani o zamanlardan belliymiş zorba olacağın"
"Çok tatlı bir çocuktum ben bir kere. Ayrıca yanlış olmakla, yalnız olmak arasında ince bir çizgi vardır. Ben yalnızdım sadece." Dedim ve gülümsedim. O da gülümsememe gülümsemeyle karşılık verdi
"Doğruda sayılmazsın bence"
"Imm haksızda sayılmazsın ne diyeyim"
"Başından aşağı dökülen suyuda haketmişsin ayrıca"
"Evet haketmiştim" biraz duraksadıktan sonra ayağa kalktım "artık kalkalım mı?"
"Olur"
Arabımın anahtarını çıkıp tuşa bastım kilidi açıldı. Açelya bana baktı
"Ben yürüsem olur mu?"
"Tabi" dedim ve arabama doğru yürüdüm. Arabama binip eve gittim zaten çok az bir mesafe vardı. Kahvaltı dahi yapmamıştım. Hizmetliye kahvaltı hazırlamasını söyledim. Odama çıktım pencereden baktığımda Açelya'da bahçeden içeri giriyordu. üzerimi değiştirdim. Aşağı inip kahvaltı masasına oturdum. Açelya'yı bekledim aşağı inmedi. Kahvaltı yapmış mıydı acaba? Sürekli bir şeyler yapıp çok önemsiyormuş gibi gözükmekte istemiyordum.
.......................................
AÇELYA'DAN
Telefonumu açtığımda açık kameramı fark ettim. Yan taraftaki resmi açtım. Bu çektiğim ölüm belgesiydi. Fotoğrafı büyütüp inceledim. Altta imza atan doktorun adına baktım. Fısıltıyla "Levent Çevik" Sandalyeye oturup. Masada duran laptopu açtım. Doktorun adını arattım. Haberleri açtım. Geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybettiği yazıyordu. Çok bilindik bir doktordu. Bu raporun hazırlanma tarihine baktım. Doktorun kaza yaptığı tarih rapor hazırlandıktan 1 gün sonraydı.
........................................
BARLAS'TAN
Dayanamayıp kalktım masadan. Odasına gittim. Kapı hafif aralıydı. Açıp içeri girdim Açelya koltukta oturmuş öylece laptopa bakıyordu. Biraz ona yaklaştım bana baktı
"Açelya" dememle bir anda koltuktan kalkıp sıkıca boynuma sarıldı. Ağlıyordu. Ona sarılmak istercesine ellerimi kaldırdım. Ama sarılamıyordum nedense. Saçlarının kokusu buram buram doluyordu burnuma. Derin, derin içime çektim kokusunu. Bende ona sarıldım. Geri çekildi. Yaşlı gözlerle bana baktı.
"Her şey çok karışık." Boynuma sarılan ellerini çekti. Gözlerime baktı. Laptopu işaret edip "Buna bakman gerekiyor" demesiyle laptopun yanına gittim. Laptopa baktım. Soran gözlerle Açelya'ya bakıp
"Yani? Kim bu?"
"Bak bu Edis'in annesinin ölüm raporunu hazırlayan doktor. Onun ölümünden 1 gün sonra bir trafik kazasında ölmüş....Bu bir tesadüf olamaz. Sende o gün sana saldıranın bir kadın olduğunu söylüyorsun. Sonra o mesaj. Belkide o yaşıyor."
"Bak bunlar sadece bir varsayım. Belkide baban kadını öldürdüğü anlaşılmasın diye bir rapor hazırlattı ve sonrada adamı öldürdü. Sonuçta onu öldürmeden önce dövmüş. Bunlar illaki fark edilirdi." Ellerini saçlarına götürdü.
"Belkide...bilmiyorum. Aklımı kaçıracağım." Biraz durduktan sonra. Sakin ve kısık bir sesle
"Bana kardeşini gösterir misin?" Evet anlamında başımı salladım.
"Gel" beraber benim çalışma odama gittik. Açelya ilk defa bu odaya giriyordu. Duvarda asılı bir yığın fotoğraf vardı. Birini gösterdim.
"Bak bu okula ilk gittiği gün"
Yüzümü makyaj malzemeleriyle boyalı olduğu fotoğrafa bakıp güldü Açelya
"Bu sen misin?"
"Evet. Orda Betül' yüzümü boyamıştı biraz. Çok severdi makyaj malzemeleriyle oynamayı."
Başka bir fotoğraf gösterdi. "Annen ve baban galiba"
"Evet yurt dışına taşınmadan hemen önce çekinmiştik."
Masadaki çizimlerime baktı
"Bunları sen mi çizdin?"
"Evet"
"Gerçekten çok başarılı hepsi"
Onu çizdiğim bir kaç resim vardı. Onlar aklıma gelince Ordan uzaklaşması için ona bisikleti gösterdim. "Bak bu Betül'ün. Ona ben öğretmiştim sürmeyi."
"Bende çok severim bisikletleri"
"Öyle mi?"
"Evet"
Bisikleti elime alıp çıktık odadan
"Napıyorsun?"
"Gel" dedim ve bahçeye indim. Bisikleti Açelya' ya uzattım
"Sürebilirsin"
"Gerçekten mi?..Kardeşinin bisikletini mi?"
"Evet"
"Yok. Ben"
"Sür. Sorun yok."
Bisiklete binip sürmeye başladı. Bahçede birkaç tur attıktan sonra çimlerin üzerine düştü. Hemen yanına gittim. Üzerinde kot şort vardı. Dizi yere geldiği için hafif sıyrılmıştı. Küçükken hep kardeşim düştüğünde falan gidip yarasına üflerdim. Acısı diniyormuş gibi geliyordu ikimizede. Gidip dizine üfledim. Başımı kaldırdığımda göz göze geldik. Öylece birbirimize baktık. Bahçeye giren iki arabayla bakışlarımızı birbirimizden çekip arabalara yönelttik.
Hayat, bir çok anlam barındıran. Sonu gelmeyecekmiş gibi görünüp, bir avuç toprak sonu olan en büyük karmaşaydı. Zihnimizi kurcalarken bazı gerçekler bize yaşamayı unuttururdu. Unuttuğun yerden başlardı yeni olduğunu sandığın geçmiş tozlu hayatın. Yeni bir hayat yoktu kimse için. Geçmiş zihninin en ücra köşesinde olsa bile asla seni terketmezdi. Penceresini kapatırdın bazen ama şeffaftı işte içerisi gözükürdü her baktığında.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.52k Okunma |
341 Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |