
Daha küçük yaşlardan itibaren herkesin bir gün gidebileceğine kendimi inandırmış ve hayatımı da bu inanç çerçevesi içerisinde yaşamıştım. Herkes bir gün giderdi, göz kapakları ise gidişleri görmememiz içindi. Fakat bazı gidişler vardı ki gözlerini kapatsan bile acın geçmez ve senin ruhun da onunla birlikte giderdi. Bunun da adına ölüm dendi.
AÇELYA'DAN
Barlas önce boynumdan. Sonra dudağımdan öptü. Bir elini karnımın üzerine koydu.
"Benim çocuğum mu olacak şimdi?"
Evet anlamında salladım başımı. Beni kucağına alıp döndürdü. Kahkahalarım yankılanıyordu odada. Barlas durdu ve ben ellerindeyken koltuğa oturdu. Benide kucağına oturttu. Öylece sarılıyordu bana. Yüzü boynumdaydı.
.....................
YAZAR'DAN
Adalı'nın açık olan kapıdan içeri girmesiyle Edis ona bakar. Adalı kırık olan cama bakıp
"Ne oldu burada?"
Diyip iyice Edis'e yaklaşır. Elini Edis'in omzuma götürmesiyle Edis geçen gece aldığı kurşun yarasından dolayı canınının acımasıyla buruşturur yüzünü. Adalı Edis'in gözlerine bakıp
"Ne oldu omzuna?"
"Hiç"
Adalı geçen gece sıktığı kurşunlardan birinin arabaya denk geldiğini hatırlar. Edis'e bakıp
"Annenin en sevdiği çiçek neydi biliyor musun?"
"Hanımeli"
"Hayır.... Açelya"
Adalı'nın Sibel'le anıları canlanır gözünde
.................................
22 YIL ÖNCE
Sibel'le Açelya'nın doğumundan sonra karşılaştık. Bana baktı
"Bir kızın olmuş"
"Evet"
"Adını neden Açelya koydun."
Hüzünle baktım yüzüne. Saklayamıyordum içimdekileri. Zaten ben sussam gözlerim, kalbimin atışı, nefesimin kesilişi herzaman ele veriyordu beni. Tüm hücrelerim Sibel'le doluyken nasıl yalan söyleyebilirdim ki?
" Seni unutamıyorum ben Sibel. Bir an. Tek bir an bile çıkmıyorsun aklımdan. En azından böyle bir parçan yanındaymış gibi hissederim. İçimdeki şey belki diner biraz."
Sibel'in gözleri dolmuştu. Bir damla süzüldü gözlerinden
"Sana bir şey söyleyim mi? Artık Açelyayı hiç sevmiyorum. Senin hayatımdan alıp götürdüğün şeylerden sonra sevdiğim her şey değişti. Ve senin kızın benim bir parçam değil. Senin ve karının bir parçası. Ha ayrıca... senide artık hiç sevmiyorum. Sana olan sevgimde sen beni bir malmışım gibi, bana aşık değilmişsin gibi, kardeşine vermeden, sen böyle iğrenç işlere bulaşmadan önceydi. Ben artık başka bir adama aitim....kardeşine"
........................
YAZAR'DAN
Edis anlamaz gözlerle bakar Adalı'ya. Derin bir iç çekip
"Annemin yaşadığını neden benden gizledin?"
"Çünkü annenin yaşadığının duyulduğu gün öleceği gündü. O gece oradaydın değil mi?"
"Evet. Seni takip ettim"
"Yalnız mı?"
"Evet"
"Hayır değildin. Yalnız olsan arabayı sen kullanırdın. Arabayı sen kullanıyor olsaydın, kurşun yaran diğer omzunda olurdu" Edis'in bir şey söylememesi üzerine sözüne devam eder. "Kiminleydin? ..... Dur tahmin edeyim....Barlas'la...yani beni sattın."
Edis sinirli, yüksek bir sesle "Sen bana neyin hesabını soruyorsun ya? Sen benim annemi sakladın benden. Öldü dedin"
"Ben sadece annen yaşasın istedim"
"Beni öldürerek. Ben öldüğü günden beri yaşamıyorum. Onu sen öldürdün sanıyordum."
"Ben ona aşıktım onu nasıl öldürebilirdim"
Edis dudağının kenarıyla güler "aşk....Babamda öyle söylüyordu. Ama önce annemi aldattı. Dünde gözümün önünde sıktı kafasına.
" Sende benim öldürdüğümü düşündüğün için Barlas'la iş birliği yaptın."
Adalı silahını çıkarıp Edis'e doğrultur. "Bizde ihanet edenin cezası nedir biliyorsun değil mi? Çocuğun bile olsa gözünü kırpmazsın."
Edis Adalı'nın tuttuğu silaha alnını dayar. Gözünden akan yaşlarla "Bana hayatta yapabileceğin en büyük iyilik bu tetiği çekmek olur."
Adalı Edis'in gözlerinin içine bakar. Yavaşça indirir silahını ve çıkış kapısına doğru yürür. Duyduğu sesle duraksar.
"Ben Açelya'ya aşığım"
Adalı yoluna devam eder ve evden çıkar.
........................
BARLAS'TAN
Açelya'yla yemek masasına oturmuş akşam yemeğimizi yiyorduk. Onun yüzüne baktıkça mutlu oluyordum. Gülümsemem silinmiyordu yüzümden. Telefonumdan gelen mesajla telefonumu elime aldım. Ekranda gördüğüm numarayla gerilmiştim. Edis'in annesinin numarasıydı. Mesajı açtım. Bir konum göndermişti. Açelya bana baktı
"Noldu?"
"Yine o numara.... bir konum atmış bana"
Ayağa kalktım.
"Gidecek misin?"
"Evet"
"Bende geleceğim"
"Hayır. Hamilesin birde asla olmaz"
"Lütfen. Ne zaman yanımdan gitsen biri yine beni alıp götürecekmiş gibi hissediyorum"
Bu sözünün üzerine bir şey diyememiştim. Bir iç çektim
"Pekala. Gel bakalım"
Arabaya binip konuma doğru ilerledik. Şehrin dışında yıpranmış büyük bir binaya gelmiştik. Açelya'ya baktım
"Sen arabada bekle"
Açelya etrafına bakıp
"Seninle gelmek daha az korkutucu görünüyor"
"Tamam gel başımın belası gel"
Belimdeki silahımı çıkarıp binaya doğru yürüdüm. Aslında girip girmemek konusunda emin değildim.
"Geri mi dönsek ben sonra yalnız gelsem"
"Merak etme bana bir şey olmaz. Ben yaptığınız onca işkenceye katlanmış bir kadınım öyle değil mi?"
Hafifçe gülümsedim "günün lafınıda yediğimize göre konumuza odaklanabiliriz"
"O numaradan hiç anlamsız bir şey gelmedi. Bununda altında da bir şey olmalı"
Haklısın anlamında salladım başımı
"Arkamda kal"
Tamam anlamında kırptı gözlerini binaya girdiğimizde kimse yok gibiydi. Üst kata çıktık. İçeriden gelen tıkırtıyla duraksadım. Açelya'yıda durdurdum bir elimle. Açılan kapıdan çıkan adama baktık. Doktor gibiydi. Üzerinde yeşil bir takım vardı. Ve takımın üzerinde kanlar. Silahımın tetiğini çektim. Normalde direk içeri girerdim ama yanımda Açelya olduğu için duraksadım. Kapının tekrar açılmasıyla masadaki çocuğa baktım. Karnı yarılmış bir vaziyetteydi. Açelya gördüğü manzarayla öğürdü. Bir elimle onun gözlerini kapattım. İki takım elbiseli adam yanımızdan geçtiler. Açelya nefes bile almıyordu neredeyse. Neyseki bizi görmemişlerdi. Açelya elimi tuttu.
"Barlas içeride bir çocuk daha var."
Kapı aralığından görünen çocuğa baktım. Açelya'ya bakıp
"Kaç kişiler sayabildin mi?"
"Önlüklü iki, takım elbiseli iki adam gördüm."
"İtiraz etme ve burada bekle beni. Sakın çıkma tamam mı?"
Tamam anlamında salladı başını. Önce arka taraftan gidip içeriden çıkan doktora silahımın arkasıyla vurdum. Yere yığıldı. İçeride başka biri yok gibiydi. Yeterince hızlı olursam üçünüde vurabileceğimi biliyordum. Direk kapıyı açıp ilk silahlarına davranmadan önce iki takım elbiseli adamı vurdum. Formalı olan adam ellerini kaldırdı.
"Napıyorsunuz len siz burda"
"Ben sadece bana denileni yapıyorum"
Kapıdan içeri Açelya girdi. Ona baktım. Sonra adama döndüm. Bana bakıp cümlesine devam etti
"Seni bulurlar. Yaşatmazlar."
"Off yapma bee çok korktum bak şimdi"
"Kimin işi bu?"
Bir tane sıktım dizine "aahh" diye feryat etti
"Kimin işi dedim?"
Konuşmayınca bir tanede diğer dizine sıktım. Yerde dizlerini tutmuş inliyordu.
"Fuat.....Fuat Adalı"
Açelya'ya baktım
"Bak bizimkiler manyak kabul ama sizinkiler daha manyak"
Açelya konumu bu mu der gibi bakıyordu bana. Adamın arkasında duran kapıya yöneldim. Gördüğüm manzarayı midem kaldırmadı. Yere yatay şekilde derin dondurucular vardı. Birinin kapağı açıktı. İçinde gördüğüm çocuk cesediyle kapattım kapıyı.
"Şerefsizler"
Yerde duran adama bir tane tekme attım
"Hepsi sahipsiz, kimsesiz çocuklar. Biz kimsenin çocuğuna bir şey yapmadık"
"Ulan" ayağımla bastım dizindeki yaraya. Acıyla inledi. İçeri girip derin dondurucuların içine baktım. Boş birtane bulduğumda bunu yakasından tutup yerde sürüklemeye başladım. Birer tanede omuzlarına sıkıp derin dondurucunun içine atıp kapattım kapağını. Açelya masadaki diğer çocuğun nabzına baktı
"Yaşıyor"
Silahımı belime koyup çocuğu kucağıma aldım. Binadan çıktık. Araba'nın yanına geldiğimizde Açelya arka kapıyı açtı. Çocuğu koltuğa indirdikten sonra. Şoför koltuğuna geçtim. Açelya'nında yan koltuğa oturmasıyla arabayı çalıştırdım. Eve doğru sürmeye başladım. Açelya'nın gözlerinden yaşlar akıyordu
"Ben...Ben nasıl bu adamın kızıyım.....Bu adam nasıl benim babam olabilir. Bu yaptıklarını aklım almıyor. Çok utanıyorum Barlas. Onun kızı olduğum için."
"Sen neden utanıyorsun? Utanması gereken kişi baban. Onunda utanmayı bildiğini sanmıyorum"
Eve vardığımızda çocuğu kucağıma alıp misafir odasına taşıdım. Açelya yatağın üzerindeki yorganı açtı. Çocuğu yavaşça yatağa bıraktım. Açelyada üzerini örttü. 11-12 yaşlarında, uzun siyah saçlı. zayıf, esmer bir kız çocuğuydu. Hala kendine gelememişti. Bizim doktor Bekir'i aradım. Çok geçmeden geldi. Çocukla ilgilendi.
Aşağı inip arabama bindim. Yine mesajın Edis'in annesinin numarasından gelmesine takılmıştı kafam. Edis'in eski evine doğru sürdüm arabamı. Aslında bunu neden yapıyordum bilmiyorum. Belki bir şeyler bulurum diyeydi sanırım. Bahçesine girip geçen girdiğim pencereden girdim içeri. Pencerenin hala açık olması şaşırtmıştı beni.
İçeri doğru yürüğümde karanlıkta hayal meyal gözüken kafaya baktım. Belimdeki silahı çıkarıp elime aldım. Tetiği çektim. Dışarının ışığıyla aydınlanıyordu etraf.
"Bir an gelmeyeceksin sandım." Karşıdaki kişi ayağa kalkıp yüzünü bana döndü. Gördüğüm yüzle oldukça şaşırmıştım
"Sendin demek"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.54k Okunma |
341 Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |