
İçimdeki beni atamıyorum benden. Ben hep aynı ben.
EDİS'TEN
"Seni dinliyorum"
"Seninle böyle düşman gibi olmak istemiyorum. Beni görünce başını çevirmeni, gitmeni istemiyorum"
"Söylecek gerçek bir şeyin var mı?"
"Seni hala çok seviyorum"
Bu sözle yutkundum.
"Sevme çünkü ben artık seni sevmiyorum"
İki eliyle ellerimi tuttu
"Yalan söylüyorsun. Seviyorsun. Bak bunları söylerken yüzüme bile bakamıyorsun. Sen yalan söylediğin zamanlarda karşıdakinin gözlerine bakamazsın."
Duraksadım. Gözlerine baktım "Neden gittin?"
"Gitmek zorundaydım. İyi değildim. Ama seni hiç unutmadım. Hiç aklımdan çıkmadın."
Elimi çektim
"Ondan mı tek kelime etmeden gittin? Hiç arayıp sormadın. Ben ne haldeydim haberin var mı?"
"İnan aramak istedim. Böyle davrandığım için bende çok üzgünüm. Ablam öyle evlenip yurt dışına taşınınca biraz onunla kalmak istedim"
"Biraz mı?"
"Yeni bir hayata ihtiyacım vardı. Çok yorulmuştum. Kafa dinlemek istedim sadece. Bilirsin hep bir anda yok olurdum"
"Evet kafana estiği gibi giderdin bazen bir yerlere birkaç günlüğüne. Ben o zamanlarda bile delirirdim, seni çok merak ederdim ama sen bu hareketine bir türlü son vermezdin.Yine kayboldun yıllar oldu gelmedin bu sefer. Ne kadar bekledim seni biliyor musun? İyi olup olmadığından bile haberim yoktu. Sonra biriyle berabersin diye duydum."
"Ah o basketçiyi diyorsun. Ablam istedi mankensin adın duyulur yani ünlü biri olduğu için sadece. Aramızda gerçek bir şey olmadı hiç. Ben sadece kariyerim için."
"Doğruymuş demek. Daha fazla konuşma dinlemek istemiyorum."
"Ben sadece seni sevdim."
Tekrar ellerime uzandığında çektim ellerimi. Ellerini yüzüme götürdü. Bir anda dudaklarını dudağımda hissettim. Öpüşlerini biraz karşılık verdim. Dudakları boynuma gittiğinde geri çekildim. Kalsın istemiyordum yanımda ama gitte diyemedim. Sessizce yukarı doğru ilerledim. Merdivenlerden bir adım attığımda.
"Edis"
Yavaşça başımı çevirdim
"Bu gece burda seninle kalabilir miyim? Evimin temizlenmesi lazım saatte geç oldu şimdi otel aramak istemiyorum çok yorgunum"
"Peki kal"
"Teşekkür ederim"
Arkamı döndüm ve odama çıktım. Kendimi sırt üstü yatağın üzerine atıp kafamdaki düşüncelerle savaşmaya başladım. Çok geçmeden odamın kapısının açılmasıyla Başak'a baktım.
"Müsait miydin?"
"Evet" diyip doğruldum.
"Şey yanıma giyecek bir şey almadım da senden bir şeyler alabilir miyim?"
Elimle dolabı işaret ettim. Kapağını açıp gri bir tişört aldı. Yanıma yaklaşıp
"Elbisemin fermuarı açabilir misin ben uzanamıyorumda."
Yatağın yanına gelip bana sırtını döndü. Yavaşça açtım fermuarını. Askılarını indirdikten sonra Üzerindeki elbisenin yere düşmesiyle başımı yana çevirdim.
"Misafir odasında giyinebilirsin"
"Neden sen yabancı mısın?"
"Yani artık aramızda bir şey yok biliyorsun."
Bir eli bacağıma değdiğinde başımı ona çevirip yutkundum. Dudaklarıma yaklaştı
"Giyindim bile" diyip geri çekildi.
O kadar güzeldiki dümdüz bir tişörtle bile harika görünebiliyordu. Tabi yaptıklarından sonra güzelliğinin bir önemi kalmamıştı benim için. Zaten bir insanı sadece güzel diye sevmek aptallık olurdu. Başak'ın güzelliği her zaman büyülemişti beni. Ama onu bu kadar sevmemin sebebi hep yanımda olmasıydı. Bir şeylerimi sadece onunla paylaşabiliyor olmaktı. Görünüş tamamen önemsiz bir şeydir desem yalan olur. İnsanları tanımadan önce bakabildiğimiz tek şey bedenleridir. Tanıdıkça, tavırlarını gördükçe ya güzelliklerine güzellik katarlar. Ya da görünüşlerini önemsizleştirip o başta güzel bulduğun yüzlere bile bakmak istemeyeceğin bir hal alırlar. Erkekler kadınlara göre daha yüzeyseldir. Çevremdeki bir çok erkeğin sadece güzel bulduğu için bir kadının peşinden gittiğine çok şahit oldum. Sadece o bedenlere sahip olana kadar sevmek. Ben hiçbir zaman böyle bir adam olmadım. Zaten uzun zamandır Başak'la beraberdim. Annemin ölümünden sonra babamlada konuşmayınca çok sığınmıştım ona. Bana çok iyi geliyordu. Doğru zamana çok inanıyorum. Bir insan doğru bir zamanda karşınıza çıktığı zaman sevmek kaçınılmaz bir son oluyor. Başak'ta öyleydi benim için. O olmasa belki kendimi bu kadar toplayamazdım. En büyük yıkımıda sizi toplayan insan yapabiliyordu sadece. Ona o kadar tutunmuştumki gidişiyle darmaduman etmişti beni. Başka birisiyle beraber olduğunu duyduğumda hissettiğim şeyi nasıl unutabilirdim. Hala onu seviyor olduğum için nefret etmiştim kendimden. Onu başkasına aitken bile sevmiştim.
Kapıyı açıp çıktı odadan. Sabah burnuma dolan güzel kokularla uyandım. Aşağı indiğimde Başak'ın hazırladığı kahvaltı masasına baktım. Başak domates dilimliyordu. Bir an Açelya'yla mutfakta geçirdiğimiz zamanlar canlandı gözümde. İstemsiz gülümsedim.
"Neye gülüyorsun?"
Başak'ın sesiyle gözümün önünden gitti görüntüler. Başak'a baktım
"Hiç öyle aklıma bir şey geldide"
"Otursana bak sana krep yaptım."
"Hayret sen hiç mutfağa girmezdin ne oldu?"
"İçimden geldi sana kahvaltı hazırlamak istedim."
Bugün amcamın geleceğini hatırladım. Dünden beri düşünmekten kafam kazan gibiydi. Başak'la zaman geçirmekte istemiyordum açıkcası. Onunla hiçbir şey olmamış gibi oturup kahvaltı yapamazdım.
"Benim çıkmam lazım sana afiyet olsun"
"Ama"
Masanın üzerindeki telefonumu alıp çıktım evden. Arabama binip amcama doğru yola koyuldum.
...........................
AÇELYA'DAN
Sabah uyandığımda Barlas evde yoktu. Kahvaltımı yapıp okula gittim. Bugün hoca bizi ikili gruplara ayırmıştı. Yanıma bir ellilerde güzel vücutlu, siyah keskin kaşlı, kahverengi gözlü, küçük burunlu, esmer çok tatlı bir kız oturdu.
Bana elini uzattı
"Merhaba ben Gökçe"
Bende ona elimi uzatıp tuttum elini. Gülümseyerek
"Merhaba Açelya bende"
"Bu ödevi beraber yapacağız sanırım istersen hafta sonu çalışmaya başlayalım."
"Olur haberleşelim"
"Olur" çantasından telefonunu çıkardı "numaranı alabilir miyim?"
"Tabi"
Diyip ona numaramı söyledim.
................................
BARLAS'TAN
Hava kararmak üzereydi. Eve geldiğimde Açelya'nın odasında olduğunu söylediler. Yukarı çıkmak için merdivenlerden bir adım atmıştımki kapının yumruklanırcasına çalınmasıyla havaya atılan silah sesleriyle. Dış kapıya doğru yöneldim. Açelya'da merdivenler aşağı inip yanıma geldi
"Noluyor?"
"Babanlar olmalı." Açelya'ya yaklaştım. Açelya hızla nefes alıp veriyordu. Çok gerilmişti. " Sakın umutlanma. Eğer onlarla gitmeye kalkarsan seni bulur gebertirim. Anneni, babanı. Sana dair her şeyi silerim yeryüzünden"
Açelya koşup kapıyı açtı. Edis, Fuat Adalı ve Ali Adalı arkalarındaysa onu geçkin adam vardı.
"Baba"
Fuat direkt silahını bana doğrultarak girdi içeri.
Tam silahın ateş etmesiyle Edis kolundan tutup kolunu havaya kaldırdı. Silahın tavana doğru ateş almasıyla Açelya bir çığlık attı. Ali Adalı bana baktı
"Ben İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ali Adalı. Bu kız benim yeğenim sen ne yaptığının farkında mısın?"
Tek kaşımı kaldırdım. Alay edercesine bir tonla
"Ne yapmışım? Aşık olduk evlendik sayın savcım, suç mu?"
Fuat Adalı bana doğru hızla bir adım attı "Seni varya" Edis onu tekrar tuttu. Ali Adalı gidip Açelya'nın kolundan tuttu
"Bizimle geliyorsun" Açelya'ya bakıp tek kaşımı kaldırdım. O da gözlerimin içine bakıyordu. Aliye döndü ve
"Amca ben Barlas'la kalmak istiyorum...ben...kendi isteğimle evlendim."
Açelyanın sözüyle hafifçe gülümsedim. "Evet duydunuz ve ben ne kadar karıcığımı sevsemde akraba ziyaretlerini hiç sevmem. Hem yeni evli çiftlerin evine böyle çatkapı gelinmez...hiç adet bilmiyorsunuz ama olmaz böyle"
Bu sözümle Edis bana çok sert bir bakış attı. Ali Adalı öfkeyle bana baktı
İ
"Senin karşında bir savcı var."
"Öyle mi onun yanındada katil kardeşi var. Ona savcılığın pek işlemiyor galiba."
"Haddini bil! Senin bu yaptığın yanına kalmaz biliyorsun değil mi?"
"Elinizden geleni ardınıza koymayın. Benim kaybedecek bir şeyim kalmadı. Şimdi söyleyecekleriniz bittiyse sayın savcım..çıkın dışarı..hepiniz."
Fuat Açelya'yı kolundan tuttu. Açelya'ya baktım. Açelya gözünden gelen yaşla
"Baba lütfen" dedi ve çekti kolunu.
"Kız kalmak istiyor Adalı duymuyor musun?..Bırak karımı. Çık git evimden"
Adalı bana doğru yürüdüğünde Ali kolundan tuttu. Adalı bana bakıp
"Bu kızın saçının tek teline bir zarar gelirse seni kardeşinin yanına gömerim."
Sinirle belimdeki silahı elime alıp tetiği çekip Adalı'ya doğrulttum. Adalı bana baktı
"Şansın varken sık. Çünkü birimizden biri ölmeden bu hikaye bitmeyecek"
Ali bir adım attı. Fuat'ıda kendisiyle beraber dışarı çıkardı. Edis'te onlarla beraber çıktı. Açelya'da gözünden akan yaşlarla odasına doğru hızla çıktı merdivenleri. Bende biraz durup sonra kardeşimin odasına çıktım. Onun yatağına oturup düşündüm, düşündüm. Şimdi ne yapacaktım bilmiyorum. Zaten ne uğruna savaştığımı bile unutmuştum. Odasından çıkıp kapıyı kapattım. Bahçeye çıkıp merdivenlere oturdum. Hava epey karanlıktı. Gökteki ayla aydınlanıyordu etraf. Hiçbir yere sığamaz olmuştum artık. Çok yorulmuştum. Yanıma Açelya'nın oturmasıyla ona baktım tek eliyle saçlarınından bir tutamı kulağının arkasına götürdü. Tekrar önüme çevirdim başımı.
"Böyle tehditlerle nereye kadar devam edeceksin hı.... Şimdi ne yapacaksın?"
"Bilmem"
"Bak her şey böyle olmak zorunda değil biliyorsun değil mi? Beni bırak sonra git yurt dışına çık. Zaten babamada kendi isteğimle yanında kaldığımı söyledim. Bu yalanı sürdürürüm"
Hafifçe gülümseyip ona baktım.
"Babandan korkar gibi bir halim var mı?"
"Babam senden daha güçlü"
"Farkındayım. İkimizden biri ölmedende bu dava kapanmaz. Ve inan ben ölmekten hiç korkmuyorum."
"Hiç hayalin yok mu senin neden böyle şeylerle uğraşıyorsun? Mutlu musun böyle?"
"Sence mutlu muyum?" Hafifçe başını salladı. "Çok mutsuzum. Hayal kurmayı falanda hiç bilmem. Hiç hayalim falanda yok anlıyor musun?"
"Git ressam ol mimar ol ne istiyorsan onu ol. Hepsine bakamadım ama çizimlerin çok güzeldi uzaktan hiç oturup çizim yapacak biri gibide durmuyordun. Yok mu bir sevgilin falan git düzgün bir yuva kur kendine...Kendine ait bir ailen olsun. Her şeyi geride bırak. Hepsini unutursun inan."
"Uzaktan nasıl göründüğümü bilemem. umurumdada değil aslında, kendime hiç uzaktan bakamayacağım nasıl olsa. Evet küçükken mimar olmak istiyordum. Ama insan ileride böyle şeyler yaşayacağını tahmin edemiyor işte."
İki eliyle elimi tuttu. Gözlerimin içine baktı
"Bak hala nefes alıyorsun hala bir şansın var. Git okuluna devam et."
O kadar tuhaf hissettimki kendimi. Gözlerinin içine baktıkça kayboluyordum sanki. Ellerimi çektim ellerinden. Çünkü eğer biraz daha tutarsa hep tutmak isteyecekmişim gibi geldi.
"O söylediklerin o kadar kolay değil. Bu yaşadıklarımı yaşanmamış saymak imkansız artık."
"Bir sevgilin falan yok mu senin?"
"Hayır"
"Onuda içeri kapatmaya çalıştıysan kaçmıştır tabi."
Hafifçe gülümsedim. Kısık bir sesle "Hiç olmadı"
"Ne? Nasıl yani"
"Olmadı işte. Hiçkimseyi sevmedim. Zaten öyle bir vaktimde olmadı."
Bana bakıp güldü. "Birini vaktin olduğu için sevmezsinki zaten. Yani seversin işte öyle dümdüz. Gerçi sende haklısın sana katlayabilecek bir kızın yeryüzünde olabileceğinden biraz şüpheliyim."
Dudağımın kenarıyla gülümsedim. Açelya cümlesine devam etti. "Peki nasıl kızları beğeniyorsun?"
"Yani bilmem hiç düşünmedim."
"İllaki birinde görüp etkilendiğin bir şeyler vardır."
Sigaramı yaktım bir kez içime çekip dışarı üfledim ve gülümsedim. "Yani ben güzel kızların hepsini beğeniyorum. Güzel bir şey gördüm mü asla unutmam. Ama özellikle nasıl kızlar diye sorarsan güzel gülenleri ve güzel boyunluları."
O da bana baktı ve güldü "güzel boyunluları mı? İlk defa böyle bir şey duyuyorum." Biraz duraksadıktan sonra "yanından gitmemden korkuyor musun? Ne zaman gitme ihtimalim olsa beni bin bir tehdit yanında tutuyorsun. Sonra hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun."
"Sen bence o kıyafetleri okumaktan vazgeç senarist ol...Evet az önce seni tehdit ediyordum. Ama yanıma gelip benimle sohbet etmeye çalışan sensin"
"Ayy bayılıyorumda sohbetine seni yalnız görünce dayanamıyorum....Sadece senden kurtulmanın yollarını arıyordum."
Gülümsedim "buldun mu bari?"
"Henüz değil ama bulacağım...ayrıca kıyafet okuma diye bir şey yok canım o moda tasarımı...aa ben bugün biriyle tanıştım beraber ödev yapacağız. Sana sormadan bir şey söylemek istemedim. Şimdi boğazıma yapışırsın ya da belki beni camdan atarsın. Bu yüzden önden sorayım dedim. Eve gelmesinde sakınca var mı? Bana kurduğun odayı kullanmak bizim için çok rahat olurda."
"Tabi yapın senin için sorun yoksa benim içinde yok."
Gülümsedi "Teşekkür ederim."
Ona bakıp hafifçe gülümsedim. Biraz duraksadıktan sonra oluşan sessizliği bozmak için bende ona sordum. "Peki senin hayalin ne?"
"Ünlü bir modacı olmak.. Annem, babamla denize sıfır güzel bir evde sakin bir hayat yaşamak. Birde küçük bir köpek istiyorum."
"Köpek mi?"
"Onu sahilde gezdirmek ve şu sıralar en önemlisi seni hayatımdan çıkarmak." Bu söylediğine ikimizde gülümsedik.
"Güzel hayallerin varmış" onunla böyle normal bir şeyler konuşmak beni mutlu etmişti açıkcası. Açelya'nın telefonunun zil sesiyle yanına indirdiği telefonunu eline aldı. Ekrandaki isme baktım. Edis'ti. Başımızı kaldırmamızla ikimizde evin dış kapısının yanında duran Edis'i fark ettik.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.54k Okunma |
341 Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |