25. Bölüm

MESAJ

Hatice Barış
haticebariss

BARLAS'TAN

 

Gözlerimi ayıramıyordum ondan. Bir insan ancak bu kadar güzel olabilirdi. Merdivenlerden aşağı inip yanıma geldi.

 

"Nasıl olmuş mu?"

 

Ona bakmaya o kadar dalmışım ki cevap veremedim. Biraz durup

 

"Evet. Olmuş"

 

"Bende beğendim aslında. İnsanın kendi tasarımını giymeside başka oluyor biliyor musun?"

 

"Bilemiyorum hiç yapmadım böyle bir şey" diyip gülümsedim. Bu cümleme o da gülümseyerek karşılık verdi.

 

"Bu arada birazdan Edis beni almaya gelecek. Senin için sorun olmaz umarım. Babamda şu an İstanbul'da değilmiş. Bana yemek hazırlamış."

 

Bu söylediğine istemsiz canım çok sıkılmıştı. Biraz gözlerinin içine baktım sonra bir şey söylemeden merdivenlere doğru yöneldim. Odama çıktım. Bazen biri bizi görsün isterdik, söylemeden anlasın ama olmazdı işte. Odamda biraz oturduktan sonra tekrar aşağı indim. Açelya yoktu. Çıkmış olmalıydı. Ev üzerime üzerime geliyordu sanki. Bahçeye çıktım biraz yürüdüm. Havuza bakınca Açelya'yı havuza attığım gün geldi aklıma. İstemsiz gülümsedim. Şu an resmen evde baş başalardı. Aklımdan kötü kötü senaryolar geçiyordu. Başımı salladım baneneyse. Biraz daha yürüdüm. Bugünde çok güzel olmuştu. O elbiseyle Edis'in yanına gideceğini bilseydim farklı bir şey seçerdim.

 

"Adam resmen evimden karımı alıp yemek yemeye götürüyor ya."

 

Eve girip salondaki masanın üzerindeki araba anahtarımı alıp dışarı çıktım. Edis'in evine doğru sürdüm arabamı. Kapısının önüne geldiğimde durdum. Arabadan indim. Duvarın yanından eve doğru baktım. Bir şey gözükmüyordu. Karşıdaki büfe dikkatimi çekti. Oraya gidip üç patlamış mısır aldım. Poşete koyup eve girdim. Kapıyı çaldım. Kapıyı Edis açtı. Beni gördüğüne çok şaşırmıştı. Bir şey demeden kapıdan içeri girdim. İçeriyi şömine ve masada yanan mumlar aydınlatıyordu. Masanın başında oturan Açelya' ya baktım. Birde romantik ortam yapmışlar. Bana merakla bakan iki çift göze sırayla baktım. Elimdeki poşeti Edis'e uzattım.

 

"Imm evde çok sıkıldım. Açelya'da Fuat'ın İstanbul'da olmaduğunu söyledi. Gelmemde sakınca yok diye düşündüm. Sendede güzel filmler vardı beraber film izleriz."

 

Açelya masadan kalktı

 

"Şaka falan mı bu?"

 

"Hayır çok ciddiyim. Bir kerede normal bir gün geçirelim değil mi?"

 

"Biz zaten gayet normal bir gün geçiriyorduk sen gelene kadar."

 

"Beni her gördüğün yerde kalbimi kırıyorsun ama."

 

Açelya bıkkın bıkkın yukarı baktı. Edis araya girdi

 

"Neyse geç madem. Arabanı buralara park etmeseydin yinede. Buraya gelmen çok riskli."

 

"Arabam evin yan tarafında. Fuat yoksa sorun yok değil mi? Zaten çevrede de kimse yoktu."

 

Filmlerin olduğu rafa yöneldim. . Elime bir boksör filmi aldım. Onlara doğru yürüdüm. Elimle filmi gösterdim. Açelya'ya bakıp

 

"Sever misin?"

 

Dalga geçer bir tonla "çoook"

 

Bu sözüyle gülümsedim "tahmin etmiştim."

 

"Ne güzel"

 

Gidip DVD ye filmi taktım. Poşetten bir mısır paketi açıp koltuğa oturudum. Ayaklarımı masaya uzattım. Onlara baktım öylece duruyorlardı

 

"Gelsenize" Açelya'ya baktım "Bak izle çok güzel"

 

Edis eliyle buyur işareti yaptı. Açelya geçip tekli koltuğa oturdu. Edis'te gelip yanıma oturdu. Edis filmden gözlerini ayırmıyordu. Ara ara Açelya'ya bakıyordum. Uyuklamaya başlamıştı.

 

"Uykun geldiyse eve gidelim."

 

Açelya bana baktı. Edis dönüp Açelya'ya

 

"Bu gece burada kal istersen?"

 

İlla sinirimi bozacaklar yani.

 

" Söylemiştim ya arkadaşım gelecek. Hiç git gel olmasın şimdi. Gideyim bende."

 

"Ben sabah bırakırdım seni."

 

Kapının çalmasıyla üçümüzde sustuk. Edis kapıya yaklaşıp. Kapı deliğinden baktı. Sonra şok olmuş bir ifadeyle bize baktı. Kısık bir sesle

 

"Amcam"

 

Açelya şaşkın bir şekilde "Ne"

 

İçeri geçin Açelya'yı sakladığımız yere. Açelya çantasını aldı. Beraber içeri odaya geçtik. Mahzen tarzı yerin kapağını açtım. Açelya bana baktı başını iki yana salladı. Burada pek güzel anıları yoktu tabi içeri girmek istememesi normaldi. Fuat'ın içeri dolan sesiyle Açelya'nın gözlerine baktım.

 

"Misafirin vardı galiba"

 

"Evet"

 

"Özel bir misafir olmalı"

 

"Mumlar,şömine falan"

 

"Yani evet aslında şu sıralar görüştüğüm biri var."

 

"Bak sen yeğenime. Hiç söylemedin. Gelsinde tanışalım." Biraz duraksadı "E nerde odanda mı?"

 

"Yok o da sen gelmeden hemen önce çıktı?"

 

"Kimmiş bakalım tanıyor muyuz?"

 

Kapının tekrar çalmasıyla iyice kulak kesildik içeri.

 

"A Başaktı demek"

 

"Evet barıştıkta biz"

 

İçeriden gelen seslerle Açelya'nın rengi atmıştı resmen. Açelya'ya baktım kısık bir sesle

 

"Girelim artık biri görecek"

 

Çaresiz indi aşağı. bende arkasından inip kapağı kapattım. Flaşı açıp sandalyeyi gösterdim. Önceden onu bağladığımız sandalyeyi.

 

"Oraya oturmam."

 

"Sen bilirsin."

 

Açelya yere oturup, sırtını duvara yasladı. Bende gidip yanına oturdum. Burası biraz soğuktu.

 

"Başak kim?"

 

"Eski sevgilisi"

 

"Bende diyorum bu niye bu kadar bozuldu." Dedim gülerek. Sinirle bana baktı.

 

"Sen sussana."

 

"Bak iki tip erkekten asla hayır gelmez. Birincisi eski sevgilisiyle görüşen erkek. Bu hala onda aklı var demektir . O tip erkekler o kızdan hiçbir zaman kopmazlar. Durup durup barışırlar. Başkalarını hayatına alsalarda aklı hep o kızdadır. Her fırsatta tekrar ona dönerler. Genelde sonunda o kızla evlenirler. O adamlar hiçbir zaman sizin olmaz. Sadece sürekli onun kalbini kazanmaya çalışır, kendinizi yıpratır durursunuz. Geçmişten bahseden bir insanın yanından bile geçme. Ya geçmişine geri gider. Ya da sende kendini toparlar başkasına gider."

 

Başını bana döndü ve gözlerimin içine baktı.

 

"İkincisi neymiş?"

 

"Kendisi her haltı yiyip sonra gideyimde temiz aileme uygun kız alayım diyen erkek. O kızların hepsine yazık oluyor. Çünkü o adamlar o kızları hiçbir zaman gerçekten sevmiyorlar. Çünkü arada gerçek bir duygusal bağ yok. Öyle gözlerine biraz hoş gelen sessiz sakin evde oturacak kızları alıyorlar. Çünkü kendilerini aldatmayacaklarını, kötü bir şey yaşandığında istedikleri gibi onları terk edemeyeceklerini, çocuklarına iyi bir anne olacaklarını düşünüyorlar....Başta kızların gönlünü hoş tutuyorlar sevgisel bir evlilik gibi duruyor ama aslında tamamen mantık evliliği. Zaten kızlarda genelde böylelerini zengin diye alıyorlar. Bunların onlara mutluluk getireceğine inanıyorlar. Oysa pek bir şeyleri olmasa ama karşıdaki adam tamamen ona ait olsa, onu sevse daha mutlu olurlar."

 

"Diyorsun?"

 

"Ama bunu istemeyip sonunda boynunda pırlanta takılı, önünde kırk çeşit yemekle, yaşlı gözlerle, İçlerinde şüpheyle kocalarını beklerler. Bunun sonunda da iki tarafta mutsuz oluyor. Bu tip evlilik yapan erkekler hep bi arayış içinde olur. Ne kadar kabul etmesede evdekiyle duygusal bir bağ kuramaz. Daha doğrusu evdeki ona yetmez ve genelde aldatır. Yani kimseyle aileme uygun diye, onu var bunu var diye evlenmeyeceksin. Öyle nedensiz sadece aşık olduğun için evleneceksin. Zaten aşık olunca kusur olmuyor. Ve o insana kıyamıyorsun, her zaman gözlerinin içine bakıyorsun. İşte o kişi sadece senin gerçek ailen olabiliyor."

 

Bu sözümle gözlerimin içine baktı. Elleriyle kollarını ısıtmaya çalışıyordu.

 

"Sende ne tuhaf adamsın ya" gülümsedim

 

"Ah ben doğruları söyleyen bir adamım." Diyip gülümsedim "Üşüdün mü?"

 

"Evet."

 

"Bu halde normal tabi." Biraz duraksadıktan sonra alaycı bir şekilde "istersen sarılabilirim."

 

Gözlerimin içine baktı "soğuktan ölmeyi tercih ederim"

 

Bu sözüne gülümsedim "sen bilirsin."

 

"Yok mu başka böyle hayat dersin?"

 

"Birde kızlarda da erkeklerde de şu algı var mesela. Çok güzel, dikkat çeken, böyle güzel giyinen, bakımlı kızları kötü görüyorlar. Kendilerini aldatacakmış gibi. Biri bakarsa kaldıramam diye özgüvensiz tipler işte. Sanki çirkin olan otomatik iyiymiş gibi. Oysa bunlar sadece karakter meselesidir. Yakışıklı bir erkekte evine çok bağlı olabilir. Çok güzel bir kadınında birinin aşkıyla gözü kör olabilir. Çünkü seven insan için dünyada kişi sayısı birdir zaten. Ama insanlar bunu görmeyip çok saçma sapan noktalara takılır. Karaktersiz insan güzelde olsa, çirkinde olsa, zenginde olsa fakirde olsa karaktersizdir. Karakterli olanda her koşulda karakterlidir. Birde Açelya"

 

Omzuma Açelyanın başının yaslanmasıyla sustum. Yüzüne baktım uyumuştu. Gülümsedim. Kollarımla sardım onu. Başını göğsüme koydu. Bende sıkıca sarıldım ona. Telefonumun şarjı bitmiş, flaşı kapanmıştı. Ben başımı onun başının üzerine koyup kapattım gözlerimi. Saçlarının kokusu doluyordu burnuma. Üşümeme rağmen, yerde oturuyor olmama rağmen rahat ve huzurlu hissediyordum.

 

Yukarıdaki kapağın açılmasıyla gelen aşıkla başımı kaldırdım. Edis'le göz göze geldik. Gördüğü manzara biraz onu rahatsız etmiş gibiydi. Hareket etmemle Açelya'da kaldırmıştı başını. Önce bana sonra Edis'e baktı.

 

"Gittiler" dedi Edis. Onun bu sözüyle ikimizde ayağa kalktık. Açelya önden ben arkasından yukarı çıktık. Edis Açelya'ya baktı

 

"Benim odamda uyu istersen."

 

"Olur."

 

Açelya'nın bu sözüyle kalbimde ufak bir sızı olmuştu. Merdivenlerden yukarı doğru bir adım attı. Edis telefonuna gelen mesajla telefonunu arka cebinden çıkardı ve telefonunun ekranına baktı. Donmuş gözlerle öylece telefona baktı. Gözleri dolmuştu

 

"Bir şey mi oldu?"

 

Bu sözümle Açelya'da durup bize baktı.

 

"Noldu kimden mesaj?"

 

"Anne.....annemden"

 

"Annen mi annen ölmemiş miydi?"

 

"Öldü."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 09.05.2025 12:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...