31. Bölüm

SINIR

Hatice Barış
haticebariss

Senin olan seninle kalır. Sana ait olan şey seninledir. Eğer değilse o sana hiçbir zaman ait olmamıştır zaten.

 

 

AÇELYA'DAN

 

Amcamın kapıdan içeri girmesiyle ayağa kalktım. Gidip öptüm

 

"Hoşgeldin amcacım"

 

"Sende hoşgeldin kızım nasılsın?"

 

"İyiyim amcacım. Sen nasılsın?"

 

"Bende iyiyim"

 

Kapıdan Edis ve Emir'in el ele gülümseyerek içeri girmesiyle üçümüzde onlara baktık. Edis neredeyse saçını tamamen kazıtmıştı. Çok hafif saçı vardı. Amcamla göz göze gelmeleriyle yüzündeki gülümseme gitti.

 

"Ben gideyim" Dizlerinin üzerine çöküp Emir'e sarıldı "görüşürüz"

 

"Abi burda kalsana"

 

Amcam araya girdi "Edis en azından bir akşam yemeği yiyebiliriz hep beraber. Kuzenin, kardeşin. Hem sizinle konuşacaklarım var."

 

Emir Edis'in boynuna sarıldı

 

"Abi beraber yiyelim nolur. Biraz daha kal benimle"

 

Başını kaldırıp peki anlamında Emir'e salladı, gülümsedi.

 

Yengem hizmetçiye seslendi

 

"Aynur"

 

Aynur içeri girdi "Buyrun efendim"

 

"Masayı hazırlamaya başlayın artık. Açelya ve Edis'te bizimle olacak"

 

"Peki efendim" diyip çıktı odadan.

 

Amcam bana baktı

 

"Açelya, Barlas seni zorla tutuyor değil mi? Seni o evden çıkaracağım merak etme"

 

Ne diyeceğimi bilememiştim. Edis'in gözlerine baktım. O da ne diyeceğini bilemeyen gözlerle bana bakıyordu

 

"Amca ben...... aslında ben onunla kalmak istiyorum."

 

"Nasıl onunla kalmak istiyorsun?"

 

"O beni zorla tutmuyor"

 

Bu cümlemle Edis'in yüzü düşmüştü iyice. Tuhaf bakıyordu bana. Amcam sözüne devam etti

 

"O seni tehdit ediyor biliyorum. Ne diyor ne yapıyor bilmiyorum ama bana söylersen sana yardım ederim. Ben yeğenimi o caninin yanında bırakmam merak etme. Sana zarar gelmesine asla izin vermem."

 

"Amca lütfen ben bu konuda konuşmak hiç istemiyorum."

 

"Söyle bana söyleki seni kurtarayım" biraz duraksadıktan sonra cümlesine devam etti "onu seviyor musun?"

 

Barlas'la evde geçirdiğimiz zamanlar geldi aklıma. Neyimi kurtaracaklardıki benim? Beni kimden kurtaracaklardı?

 

Hizmetçinin içeri girmesiyle ona baktık "Efendim sofra hazır."

 

Kurtarıcım olmuştu resmen. Bu sorgudan bir an önce kaçmak istiyordum. Cevap veremeyeceğim sorular beni bu hayatta en çok korkutan şeylerden biriydi. Belkide cevabını kendime dahi veremeyeceğim sorular.

 

"Tamam Aynur." Yengem bize baktı "Geçelim mi madem sofraya."

 

Hepimiz ayağa kalkıp salona geçtik. Emir Edis'in yanına doğru gidip. Edis'in yanındaki sandalyeyi tuttu

 

"Ben abimin yanına oturacağım"

 

Bu sözüne gülümsemiştim. Edis'in yanındaki sandalyeye oturdu. Bende karşılarında yengemin yanındaydım. Edisle karşı karşıya oturuyorduk. Derin bir bakış attı bana. Sofradaki sessizliği ara ara Emir bozuyordu. Edis bana baktı

 

"Sen burada mı kalacaksın?"

 

Amcam bana baktı "evet" dedi

 

"Amca yarın okulum varda eve geçsem çok iyi olur"

 

Edis bana bakıp "Ben çıkacağım şimdi senide bırakayım"

 

"Olur" diyip ayağa kalktım

 

Kapıya gittiğimizde Edis'le Emir sarıldı. Emir Edis'e bakıp

 

"Yine gel tamam mı?"

 

Edis gülümseyerek "Tamam geleceğim"

 

Edis'le arabaya bindik. Gittiğimiz yol Barlas'ın evinin yolundan biraz farklıydı.

 

Yolda giderken bir mezarlıkta durdu.

 

"Benimle gelir misin?"

 

Şaşkınlıkla ona baktım. Arabadan inmesiyle bende indim. Bir mezarlığa gelmiştik. Edis önden gidiyordu bende yavaş adımlarla onu takip ediyordum. Bir mezarın başında durdu. Mezarın başında konuşmaya başlamıştı. Mezar taşında yazan yazıya baktım Sibel Adalı

 

"Öldüğünü hiçbir zaman kabullenememiştim. Bu yüzden hiç gelemedim yanına özür dilerim. Cesaret edemedim. Şimdi orda olsanda beni duyduğunu biliyorum. Bak seni tanıştırmak istediğim biri var. Gerçi sen onu tanıyorsun zaten.....anne"

 

Hayatta özrü olmayacak bazı şeyler vardı. Kaybedilen zaman, sergilenen tavır, kırılan bir kalp. Çünkü geri alınamayan şeylerin telafisi olmazdı. Hayatta geçen hiçbir saniyede geri alınamazdı zaten. Bu yüzden hep cesur olmalıydık. Doğru olmalıydık. Boş yere kırmamalıydık sevdiklerimizi. Kaybetmemeliydik bize ait bir kalbi. Çünkü gidenler asla geriye aynı gelmezlerdi. Gönül yorulurdu bir kere beklemekten. Ruh acı çeke çeke dinerdi sonunda. Zihnin kabul etmezdi onu affetmeyi. Dilin, kalbin, aklın üçe ayrılırdı sonra hepsi farklı farklı konuşmaya başlarlardı. Yanında öylece durup onu izliyordum. Bana dönüp dolu gözlerle gözlerime baktı.

 

"Ben yıllar sonra babamla yüz yüze geldim. Annemin öldüğü eve gittim. Kardeşimle tanıştım. Ve Açelya yıllar sonra ilk defa Başak'tan başka bir kadını sevdim. Seni sevdim. Seni seviyorum.......Bunu biraz geç fark ettim özür dilerim. Beni affeder misin bilmiyorum ama bunun için çabalayacağım. Her zaman yanındayım bunu asla unutma olur mu?"

 

Gözleri dolu doluydu. Kurduğu cümlelerle dilim tutulmuştu sanki. Ne söyleyeceğimi bilemedim. Gözlerine baktığımda sanki artık aynı gözler değildi benim için. Çünkü bu gözler bir kere hayal kırıklığı bırakmışlardı bana. Kalbimin üzerine bir hançer saplamışlardı. Çünkü bu gözlerde ihanet vardı. Peki bir kere ihaneti gören gözlerim aynı bakabilirler miydi onun gözlerine?

 

"Edis ben..... ne diyeceğimi bilemiyorum."

 

Ellerimi tuttu. "Bir şey söyleme. Sadece bunları bil istedim."

 

Ona bakıp hafifçe gülümsedim. Sonra beraber arabaya bindik. Barlas'ın evine doğru sürdü arabayı. Yol boyunca ikimizde hiç konuşmadık.

 

.........................

 

BARLAS'TAN

 

Elimde sigaramla salondaki pencereden bakıp Açelya'nın gelmesini bekliyordum. Hava iyice kararmıştı. Salonun ışığı kapalıydı. Evin önünde duran arabayla Açelya aşağı indi. Arkasından da Edis indi. Açelyayla sarıldılar. Bir anda bütün vücudumu hayal kırıklığı ve sinir kaplamıştı. Ayrıldılar Açelya eve doğru yürümeye başladı. Aradan geçen 15 dakikanın ardından yukarı çıkan ayak seslerini duymaya başlamıştım. Beni fark etmedi yukarı doğru çıkıyordu

 

"Sen daha dün bu çocuk beni aldattı diye ağlamıyor muydun? Ne oldu yine kahramanın mı oldu?"

 

Açelya ilk kelimemle duyduğu sesle beni yeni fark edip ürkmüştü. Elindeki iki kupadan biraz kahve dökülmüştü yere. Pencereden gelen ışıkla aydınlanıyordu yüzü.

 

"Beni korkuttun. Burada mıydın? Bende seninle konuşacaktım. Sana kahve getirmiştim."

 

Elimdeki sigaradan bir kere içime çektim birkaç adım attıktan sonra önümdeki masanın üzerinde duran küllükte sigaramı söndürüp odama doğru yürümeye başladım. Açelya'nın yanından geçerken yüzüne baktım

 

"Kalsın benim tadım kaçtı."

 

Diyip odama çıktım.

 

..........................

 

YAZAR'DAN

 

Açelya kahvelerden birini masaya indirip diğerini yanına alıp odasına çıkar. Duş alıp geceliklerini giyer yatağıda uzanır. Gecenin ilerleyen saatlerinde araladığı penceresinin çarpmasıyla korkuyla açar gözlerini. Şimşek sesleri ve uğuldayan rüzgarla korkusu iyice artar. En sonunda yastığını alıp Barlas'ın odasına doğru yürümeye başlar. Kapıyı iki kere tıklattıktan sonra içeri girer. Barlas şaşkın gözlerle yatağında uzanmış bir şekilde Açelya'ya bakar

 

"Açelya"

 

Açelya kapının eşiğinden öylece Barlas'a bakıp

 

"Iı şey... eğer senin için bir sakıncası yoksa" yatağın yanındaki koltuğu işaret edip "bu gece burada uyuyabilir miyim?"

 

Barlas yatağında doğrulup "Tabi"

 

"Teşekkür ederim"

 

Diyip koltuğa yastığını koyup uzanır. Barlas'ta sağ omzunun üzerine uzanıp öylece Açelya'yı izler. Açelya hapşırınca gülümseyip

dolaba yönelir.

 

Bir çarşaf alıp üzerini örterken yüksek sesli bir şimşek sesiyle etraf tamamen birkaç saniyeliğine aydınlanır. Açelya korkuyla sıkıca Barlas'a sarılır. Birkaç saniye öyle durduktan sonra yavaşça açar kollarını. Yüzlerini birbirine oldukça yakındır birbirlerinin gözlerine bakarlar. Barlas doğrulur yatağı işaret eder.

 

"İstersen burda uyuyabilirsin"

 

Açelya tamam anlamında başını sallar. İkiside yatağa geçip uzanırlar. Bir şimşek çakmasıyla Açelya Barlas'ın kolunu tutar. Barlas'ta Açelya'nın sıkıca elini tutup

 

"Bütün gün sıçramalarınla uyanmak istemiyorum" der. Bununla Açelya'da gülümseyip sıkıca onun elini tutar. Omuzları arasında kalan birkaç santimlik mesafeyi gösterir.

 

"Bu sınırı geçme" diyip gülümser. Barlas'ta gülümseyerek ona bir bakış atar.

 

"İstesende geçmem bir kere tipim değilsin. Asıl sen bakıp hayaller kurma sakın"

 

"Ne hayali kuracağım be istesende kurmam bir kere tipim değilsin"

 

Bu sözüne Barlas gülümser. Açelya huzurla uykuya dalar. Sabaha karşı Barlas gözlerini açar. Göğsünde uyuyan bir eliyle tişörtünün yakasını tutan Açelya,yı izler.

 

Bir eliyle ona sarılır diğer eliyle Açelya'nın yüzüne düşen bir tutam saçı yavaşça geriye iter. Bir anda Açelya'nın yüzünde bulur elini. Beyaz tenine, yüzündeki benine, uzun kirpiklerine bakar. O eliylede sıkıca sarılıp. Başını boynuna koyup, kokusunu içine çekip huzurla kapatır gözlerini.

 

Sabah olduğunda Açelya gözlerini açar karşısında gördüğü kirli sakallı, keskin yüz hatlı, ona sıkı sıkı sarılmış olan adama bakar. Barlasında gözlerini açmasıyla gözleri bulur birbirlerini. Birbirlerine değen nefesleriyle öylece birbirlerinin yüzüne bakarlar.

 

Bazen yanlışlar doğru olur. Doğrular yanlış.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                       

Bölüm : 09.05.2025 12:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...