
Bazen bir şehir dar gelir iki insana
AÇELYA'DAN
Barlas'ın gözlerini açmasıyla öylece kala kaldım. Gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerinden alamıyordum gözlerimi. Kısık bir sesle
"Sabah olmuş"
Bu cümlemle o da kısık bir sesle karşılık verdi.
"Evet"
Biraz daha baktık birbirimize. Sonunda kendimi toplayıp doğruldum yataktan. Gereksiz bir panik kaplamıştı bedenimi. Belkide biraz heyecan
"Ben...hazırlanayım"
O da yatakta doğrulmuş bir eli başının arkasında beni izliyordu. Odadan çıkmama yakın alaycı bir sesle
"Çıkıyor musun? karşımda hazırlanacaksın diye heyecanlanmıştım bende."
Bu cümlesiyle kıpkırmızı olmuştum. Arkamdaki koltuğun yastığını alıp ona fırlattım. Yüzüne çarpmasına yakın yakaladı yastığı. Pis pis sırıtıyordu. Odadan çıktım. İstemsiz bir gülümseme oluşmuştu yüzümde. Odama çıkıp okula gitmek için hazırlandım. Gökçe'yle yapacağımız sunum hakkında konuşacaktık.
....................
EDİS'TEN
Burnuma gelen güzel kokularla açmıştım gözlerimi aşağı indiğimde mutfakta bir şeyler pişiren Başak'a baktım.
Mutfak girişinin yanında durup "Bunu bir daha yaparsan kilidi değiştirmek zorunda kalacağım"
Elinde tuttuğu spatulayla bana döndü yüzünü
"Sanada günaydın"
"Evime benden habersiz girme artık"
"Önceden böyle demiyordun ama. Hiç gitmesen diyordun. Saatlerce sana baksam sıkılmam diyordun. Şimdi bir dakika görmeye tahammülün yok mu gerçekten?"
"Seninde dediğin gibi önceden. Eskide kaldı onlar yani. O sen beni terk etmeden önceydi"
"Ben seni terk etmedim. Gitmek zorunda kaldım"
Gidip elindeki spatulayı alıp yavaşça tezgaha fırlattım
"Başak bak gerçekten seni dinlemek istemiyorum. Artık bu eve gelme! Sebebinin ne olduğu hiç fark etmez"
Bu söylediğimle gözleri dolmuştu. Bağırarak cevap verdi
"Evet gittim! Evet gittim! Gittim çünkü mecburdum. Benim annem fahişeydi beni 15 yaşımdan beri geneleve satmaya çalışıyordu her fırsatta. Kaç kere dayak yedim ondan biliyor musun? Ben ağzımda gümüş kaşıkla doğmadım anlıyor musun? Ben bir çöplükte büyüdüm. Gittim çünkü yıllar sonra annem denen o aşağılık kadın geldi. Gittim çünkü onu görmek istemiyordum.Gittim çünkü geçmişimden kaçtım. Anlıyor musun?" Sesi titremeye başlamıştı "Hani o ablam varya o benim ablam değil aslında. O sadece bana acıdı. Bana sahip çıktı. Ben onun sayesinde manken oldum. Kaçtım çünkü bunları kimsenin bilmesini istemiyordum. Anladın mı! Bunları bilseydin yinede beni sever miydin?"
Öylece ona baktım sakin bir sesle
"Ben bunları bilmiyor muydum sanıyorsun?"
"Ne? Nasıl yani?"
"Bunları bildiğim için bu kadar dikkatimi çekmiştin. Zor hayatını kolaylaştırmak istemiştim. Söylemedim hiç sana çünkü bunları bana sen anlat diye bekledim. Ama sen hep olmadığın biri gibi davranmayı tercih ettin."
Yukarıdan gelen cep telefonumun sesiyle merdivenlerden çıkıp odama gittim. Arayan amcamdı.
.............................
BARLAS'TAN
Edis'ten gelen telefonla aşağı indim. Dışarısı oldukça yağmurluydu. Bahçe kapısından çıkıp ilerlerken önümde karşıya geçmeye çalışan Açelya'ya ve hızla gelen arabaya baktım. Açelya ayakkabısının topuğunun kırılmasıyla yolun ortasında duraksadı. Hızla koşup belinden kavrayıp yolun kenarına çektim. Saçları ıslanmış. Kirpiklerinden bile akıyordu yağmur damlaları. Yüzlerimiz oldukça yakındı birbirine. İkimizin gözlerini ayıran tek şey hızla yağan yağmurdu. Belindeki ellerimle Açelya'yı iyice kendime çekip öptüm. Sanki asırlardır bunu bekliyordu dudaklarım. Sanki hiç yabancı değildi dudakları.
Öylece kaç dakika geçti bilmiyorum. Dudaklarımızın birbirinden ayrılmasıyla Açelya kızaran yanaklarıyla başını eğip önce kırık topuklu ayakkabısını çıkardı. Sonra diğerinide hızla çıkarıp eline aldı ve eve doğru koştu. Gülümsetmişti bu hali beni. Bu sırada unuttuğum Edis geldi aklıma. Telefonumu cebimden çıkarıp Edis'i aradım. Telefonu açmadı. Gözlerimle yavaşça etrafa süzdüm. Görünürde yoktu. Bende tekrar eve doğru yürüdüm.
.......................
EDİS'TEN
Barlas'ın Açelya'yı öpmesiyle kalbime bir hançer saplanmıştı sanki. Gördüğüm manzarayla mıhlanmış gibi kaldım yerimde. Yumruğumu öylesine sıkıyordumki parmaklarım kırılsa yeriydi. Arabama binip çalıştırdım. Amcamın şirketine doğru sürdüm arabayı. Arabamdan inip hızlı adımlarla odasına çıktım. İçerden gelen seslere odaklandım. Hala yürüyordum. Zafer, amcamın karşısında elindeki silahı amcama doğrultmuş bir şekilde konuşuyordu.
"Adalı mallar nerde?"
"Bilmiyorum"
Kapıdan içeri girdim
"Barlas'ta" söylediğim cümleyle herkes bana baktı.
.......................
BARLAS'TAN
İkindi vakitleri Açelya'nın aramasıyla onu almaya gittim. Arabası bozulmuş yolda kalmış. Onu alıp eve doğru sürdüm arabamı. Evin yakınlarına geldiğimizde ona bakıp gülümsedim. Alaycı bir şekilde
"Yalnız beni aramış olman beni duygulandırmadı değil."
"Yolun ortasındayım bir taksi bile geçmiyordu. Şarjım yüzde beşti yani mecbur kaldım. Kendine pay çıkarma."
Yolun ortasında yatan adamla ani fren yaptım. Ani frenimle Açelya
"Barlaass!"
Açelya'ya bakıp indim arabadan. Adam yüz üstü uzanıyordu. Açelya'da arabadan inip korkarak yavaş adımlarla yanıma geldi. Adamı omzundan tutmamla beraber elindeki silahla hızla sırtüstü döndü. Ani bir refleksle belimdeki bıçağı çıkarıp göğsüne sapladım. Hızla bize doğru yaklaşan arabadan üzerimize kurşunlar yağmaya başladı. Açelyayı tutup önüne geçtim. Onu tutup arabanın arkasına götürdüm. Sağ omzumdan aldığım kurşunla canım yanıyordu ama yinede belimdeki silahı alıp onlara sıkmaya çalıştım. Evin yakınlarında olduğu için adamlarım bize doğru koşmaya başladılar onlarda geçen arabaya sıkıyorlardı. Arabadan kimse inmemişti zaten. Kurşunlardan kaçıp hızla uzaklaşmaya çalıştılar. Açelya bana baktı. Endişeli bir ses tonuyla
"Barlas! Barlas iyi misin?"
Adamlarımda yanıma geldi.
"Abi"
Ayağa kalkıp Açelya'yla arabanın arka koltuğuna oturduk. Adamlarımdan biri gelip şoför koltuğuna geçti arabayı eve doğru sürdü. Alnımdan soğuk terler boşalıyordu. Açelya ve Hamza koluma girip beni odama çıkardılar. Beyaz tişörtüm şu an kıpkırmızıydı. Açelya tutup tişörtümü çıkardı bir havlu alıp yarama bastı. İstemsiz bir "ah" çıkmıştı ağzımdan. Açelya bana baktı. Yarama üfleyip
"Ay acıdı mı özür dilerim."
Adamıma döndüm. Bizim böyle işler için kullandığımız bir doktor vardı.
"Hamza, Bekir'i getirsinler"
"Çoktan getirmeye gittiler abi"
"Kapıya bir bu kadar daha adam koyun"
"Tamam abi" Diyip çıktı odadan. Açelya bana baktı
"Bunlar kimdi? Babamlar mıydı?"
"Sanmam. Baban senin olduğun yere kurşun sıktırmaz."
"Kim o zaman?"
"Ne bileyim. Belki öldürdüğüm birilerinin bir şeyleridir."
"Gerçekten mi? Çok huzur buldum şu an."
Biraz zaman geçtikten sonra. İçeri Bekir girdi. Açelya'ya döndü
"Sıcak suyla temiz havlu getirir misiniz?"
"Tabi" diyip çıktı Açelya. Hamza içeri girdi
"Dışarısı tamam abi"
Açelya'nında gelmesiyle Bekir yaramı temizledi. Telefonumun çalmasıyla Hamza telefonumu getirip elime verdi. Arayan Edis'ti
"Amcam Zaferlere malların sende olduğunu söylemiş"
Bu cümleyle telefonu kulağımdan çektim. Şimdi anlamıştım bunların kim olduğunu. Bekir'e döndüm
"Kurşunu çıkar hemen yaramı sar"
"Bunu burda nasıl yapayım. Hem uyuşturmamız lazım"
"Vaktim yok hemen yap"
"Dayanamazsın"
"Dayanırım. Yap sen."
Temiz havlulardan birini acıdan dişlerimi kırmamam için ağzıma koydu. Açelya gelip elimi tuttu. Bekir kurşunu çıkarırken Acıdan Açelya'nın elini kırmamak için bıraktım. Sonunda kurşunu çıkarıp sardı omzumu.
Hava iyice kararmıştı. Gece olduğunda Açelya'yı da alıp arka kapıdan çıkacaktım. Hamza benim en güvendiğim adamımdı. Hamza bana baktı
"Abi bende geleyim nasıl gideceksin böyle."
Tamam anlamında başımı salladım. Saat 01:00 geçiyordu. Arka kapıdan ben Açelya Hamza bir arabadaydık. Arkamızdan bir araba daha çıktı. Bağ evine gittik.
Hamza ve diğer arabadaki adamlarım kapının önünde durdular. Açelya'yla ben evin içine girdik. Salondaki kanepeye uzandım. Açelya uzandığım koltuğun yanında ayakta durmuş etrafı işaret ederek
"Buranın güvenli olacağına emin misin?"
"Hayır"
"Neden buraya geldik o zaman"
"Çünkü Zaferler peşimde"
"Zafer kim?"
"Uyuşturucudan patlatıp olayı babanın üzerine attığımız adamlar."
"Ne? Naptınız?" Biraz duraksadıktan sonra "iyide babam burayı biliyor ya hani"
"Evet ama Zafer bilmiyor. Eve bir yığın adam diktim. Evde olduğumu düşünecektir. O kadar adama rağmen eve girer mi bilmiyorum. Girersede biz yokuz zaten"
"Çok iyi ya gerçekten bu mu planın."
"Evet. Şimdi biraz sessiz olursan uyuyacağım"
Ufak bir inleme çıkmıştı ağzımdan. Açelya ayağa kalkıp yukarı kata doğru ilerledi. Geldiğimden beri hafif sağa dönük uzanıyordum koltukta. Hafifçe doğrulup bir sigara yaktım. Önümdeki kadehe biraz içki koyup elime aldım. Bir yudum aldıktan sonra
Açelya elinde battaniyeyle yanıma geldi. Elindeki battaniyeyi yanıma indirip
"Bu halde bile sigara mı içeceksin gerçekten?"
Bu cümlesiyle ağzıma dolan dumanı üfledim. Omzumdaki sızıyla yüzümü buruşturdum.
"Çok acıyor mu? Uzanıp sola doğru dönsen daha iyi olmaz mı?" Bu sözüne bir süre sessiz kaldım. Bana sırtını döndü. Tekli koltuğa doğru bir adım attığında. İyice halsizleşmiştim. Kısık bir sesle ona cevap verdim
"Sanki gözümü kapatsam....sana sırtımı dönsem mesela..tek bir an... Sende gidermişsin gibi geliyor.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.54k Okunma |
341 Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |