22. Bölüm

YA ŞİMDİ

Hatice Barış
haticebariss

Bazen sonlardan kaçarız. Bazen sonsuzluktan. Bazen sonu gelmeyeceğini anladığımızdan.

 

 

AÇELYA'DAN

 

Aşağı Barlas'ın yanına indim. Yemek masasında oturuyordu. Ben aşağı inince başını kaldırıp bana baktı

 

"Beni kaçırıp, tehdit edip, zorla evlenip, camdan aşağı atıp karşılığında bana iki oda mı veriyorsun?"

 

"Ne istiyorsun?"

 

"Sadece beni rahat bırakmanı"

 

"Bende sana bayıldığım için bu evde tutmuyorum ya da aşık olduğum için evlenmedim. Seni camdan aşağı falanda atmadım bir şey gösterecektim"

 

"Ne gösterecektin manzara mı?"

 

"O pencereden benim kardeşim...... neyse beğenmediğin bir şey varsa söyle değiştirsinler ya da bir eksiğin"

 

"Imm huzur"

 

"Açelya yemek yemek istiyorsan otur. Böyle konuşmaya devam edeceksen odana getirsinler."

 

"Oo demek benim seçme hakkım var ha. İnan tek kelime etmeyecek olsam bile seninle tek lokma bir şey yemek istemem. Açta değilim kalsın."

 

"Senin çenen açılmış"

 

"Evet ne yapacaksın yine odaya mı kilitleyeceksin? Belki yine elimi kolumu bağlarsın. Belki başka şeyler yapmaya kalkarsın. Hatta belki bu sefer direkt kafama sıkarsın."

 

"Elini kolunu bilmem ama ağzını bağlamak gerekiyor gibi"

 

Ters ters bana baktı. Derin bir nefes alıp başını yana çevirdi. Neyse şansımı daha fazla zorlamasam iyi olacaktı. Ona arkamı dönüp odama çıktım. Tekrar durup etrafıma baktım. Her şey gerçekten o kadar güzeldiki. Yani zevkliymiş gerçekten bir kusur bulamadım. Telefonumun zil sesinin odamı doldurmasıyla yatağımın üzerine attığım çantama uzandım. Arayan Edis'ti.

 

"Alo"

 

"Pencereden bak"

 

Odamın boydan boya olan penceresinden dışarı baktım

 

"Tam olarak nereye bakmalıyım?"

 

"Evin karşısındaki ağaca doğru bak"

 

Uzaktan tam net görünmüyordu ama onu görebiliyordum.

 

"Gördüm gelmişsin"

 

"Evet yanıma gelsene"

 

"Geliyorum hemen"

 

"Bekliyorum"

 

Dedi ve kapattık telefonu. Yavaşça merdivenlerden aşağı indim. Barlas'a baktım yoktu. Yavaşça dışarı çıktım. Aşağıda korumalar vardı. Bir şey olur muydu ki bilmiyorum. Barlas pisliğiyle hiç uğraşmak istemiyordum. Edis'e bir zarar gelsinde istemiyordum. Kapıya doğru yöneldim. Kimse bir şey söylemeyince çıkıp Edis'e sıkı sıkı sarıldım. O kadar rahatlatıyordu ki beni onu görmek. Ama onu görünce gözyaşlarımada hakim olamıyordum. İstemsiz akıyorlardı gözlerimden. Yüzümü ellerinin arasına aldı

 

"İyi misin?"

 

"Evet iyiyim"

 

"Bugün amcam İzmir'den dönecek. Bu olanları öğrendiğinde ne yapar bilmiyorum...Barlas'la aramızdaki bağı öğrenmesin diye bundan sonra böyle elimi kolumu sallaya sallaya gelemem ama bulduğum her fırsatta geleceğim yanına. Sık sık mesaj at, ara beni nasıl olduğunu bileyim"

 

"Tamam"

 

 

..........................

 

 

BARLAS'TAN

 

Yemekten sonra odama çıktım. Zaten Açelya'nın sözleriyle yeterince yemek zehir olmuştu. Ben hiç ister miydim böyle olmasını? Bazı şeylerin önüne ne kadar çabalasakta geçemezdik bazen. Olanların, olmayanların, olacak olanların, hiçbir zaman olmayacak olanların. Kabullenmek gerekti bazen her şeyi olduğu gibi. Yoksa yaşamak dahada güçleşirdi.

 

Pencereden dışarı bakarken karşı yolda ağacın altında bir karartı gördüm. Dikkatli bakınca anladım Edis olduğunu. Açelya bahçeye çıktığında kapıda duran adamlarımdan birini aradım.

 

"Açelya'ya bir şey sormayın çıkarsa bırakın çıksın"

 

"Peki efendim"

 

Telefonu kapatıp Açelya'yı izledim bahçeden çıkıp karşı yola geçti. Gidip Edis'e sarıldı. Gördüğüm manzarayla başımı öne eğip çekildim pencerenin karşısından. Geçip yatağıma oturdum. Birine sarılmak nasıl bir duyguydu unutmuşum.

 

Yatakta uzanırken uyuyakalmışım. Uyandığımda saat 01:00 di. Susadığımı fark ettim. Yanımda duran sürahiye baktığımda boş olduğunu gördüm. Odamdan çıkıp bir kat aşağı indim. Açelya için yaptırdığım odanın ışığı yanıyordu. Oraya gidip kapıyı açtığımda Açelya çizim masasında oturmuş kapıyı açan bana baktı.

 

"Imm ışığı açık görünce açık kalmış sandım"

 

"Gördüğün gibi ben varım"

 

"Evet. Napıyorsun bu saatte?"

 

"Hayatımda bir şeylerin normal olduğuna kendime inandırmaya çalışıyorum. Normal öğrenciler gibi ödevimi yapmak istedim. Sakıncası mı var."

 

Yanına yaklaşıp çizdiği şeye baktım.

 

"Anladım..Ne ödevi?"

 

"Bahar kreasyonu. Yarın son günmüş. Ben İstanbul'a geldiğimden beri adam akıllı okula gidemeyince tabi yeni öğrendim"

 

"Güzel çiziyorsun"

 

"Teşekkür ederim"

 

Açelya bana bakerken yanındaki meyvesuyu bardağına eli çarptı ve meyvesuyu olduğu gibi çizimlerinin üstüne döküldü.

 

"Ah kahretmesin" hemen gözleri dolmuştu.

 

"Tamam yenilerini çizersin"

 

"Yok ya gerçekten benim hayatımda iyi bir şey yaşamaya hakkım yok galiba"

 

Dedi ve çıktı odadan. Bir peçete alıp güzelce kuruttum çizimleri. Ne oldukları görünüyordu artık en azından. Oturdum masaya elime kağıt kalem alıp tek tek aynılarını çizmeye başladım. Çizimleri oldukça güzeldi. Dün koluma saplanan cam parçası yüzünden hala çok acıyordu kolum. Sağ kolumu kullanmakta zorlanıyordum biraz. Birde üstüne uykulu gözlerle yapmak biraz zor oluyordu ama olsun. Çizimleri tamamlayıp Açelya'nın odasına gittim. Görmesi için makyaj masasının üzerine koydum çizimleri. Üstü beline kadar açıktı. Gidip üzerini örttüm.

 

Yatağa oturup ona baktım. Birkaç saniye izledim. Gözlerim dudaklarına kaydı. Dudaklarına doğru eğildim. Ona dokunmadan doğruldum. Uyurken hiç sinir bozucu durmuyordu. Sessizce çıktım odasından. Odama gidip uzandım. Birkaç dakika tavana baktıktan sonra uyuyakalmışım.

 

Odamın kapısının sertçe açılmasıyla açtım gözümü

 

 

 

 

"İnanmıyorum bunları sen mi çizdin"

 

Uykusuzluktan zorla açmaya çalıştığım gözlerimi hafifçe aralayabilmiştim sadece. Uzanır vaziyette ellerinde çizim kağıtları duran Açelya'ya baktım

 

"Kim yapacak başka"

 

Hafifçe gülümsedi. Onu gülümserken görmek çok güzeldi. Yavaşça doğruldum yatağımdan

 

"Çizim yapabildiğini bilmiyordum"

 

"Aslında bu tarz şeyleri ilk defa çiziyorum."

 

"Başka şeyler çiziyor musun?"

 

"Evet bazı çizimlerim var"

 

"Görebilir miyim?"

 

Yatağımdan kalkıp dolabıma yöneldim. İçinde sadece çizimlerimin bulunduğu bir çizim çantam vardı. Onu alıp uzattım Açelya'ya. Fermuarını açıp çizimleri çıkarıp yatağın üzerine koydu

 

"Vov gerçekten güzel çiziyormuşsun. Adam öldürmekten farklı bir şeylerde yapabiliyorsun demek. Senin böyle şeylerle uğraşabileceğini hiç düşünmezdim doğrusu"

 

"Eğer okusaydım mimar olmak isterdim kendi evimi kendim tasarlamak ya da bir ressam"

 

Gözlerime baktı

 

"Keşke okusaymışsın"

 

Sessizce bir "keşke" çıktı ağzımdan.

 

Neyse ben okula gidiyorum. Hafifçe onaylarcasına başımı salladım. Kapıya doğru yönelip kulbunu çevirdiğinde bana baktı

 

"Sağol"

 

Tekrar onaylarcasına hafifçe bir ker başımı salladım. Masadaki bardağın altında kalan bir yudum suyu içip indirdim masaya.

 

 

 

............................

 

 

EDİS'TEN

 

Açelya'yı gördükten sonra amcamın evine doğru sürüyordum arabayı. Evdeki herkesi olanlar hakkında amcama haber vermesinler diye tembihlemiştim. Kendime düşünme süresi bırakmak için. Bu yüzden amcamın hala olanlardan haberi yoktu. Bunların altından nasıl kalkacaktım bilmiyordum. Açelya'nın daha fazla Barlas'la kalmasını istemiyordum. Buna izin veremezdim. Amcamı aradım

 

"Amca nerdesin"

 

"İzmir'deyim hala bugün gelemeyeceğim. Yarın öğleden sonra orda olurum"

 

"Tamam amca"

 

Diyip kapattım telefonu. O gelmeyecekse benimde onlara gitmeme gerek yoktu. Evime doğru sürmeye başladım arabamı. Eve geldiğimde kapıda Başak'ı gördüm. Beni fark edince durup gözlerimin içine baktı.

 

"Konuşabilir miyiz?"

 

"Dinliyorum"

 

"İçeri girseydik"

 

"Gerek yok ne söyleyeceksen burda söyle"

 

"Edis yapma lütfen hem üşüdüm"

 

Kapıyı açtım Başak içeri girdi. Bende kapıyı kapatıp gittim yanına. Koltuğa oturmuştu. Bende yanındaki tekli koltuğa oturdum. Arkadan topuz yaptığı sarı saçları, vücudunu saran askılı, mini, dar, siyah elbisesiyle her zamanki gibi çok güzeldi. Mavi gözlerine baktığımda yine içimde eriyen bir şeyler hissedebiliyordum.

 

Bir kere birini sevdiysen o senin için hiçbir zaman sıradan bir insan olamaz her zaman farklı kalacaktır. Bu çok acı verici ama gerçek. Ona hiçbir zaman herkese baktığım gibi bakamayacaktım. Benim için hiçbir zaman yoldan geçen bir insan olamayacaktı. Ona her baktığımda o hüznü, belki zamanında yaşadığım mutlulukları, zamanında duyduğum aşkı tekrar tekrar görecektim. Canımı nasıl yaktığı, beni terk edişini onu her hatırladığımda tekrar hissedecektim. Şu an karşımda olması bile çok tuhaf geliyordu bana. Oysa ben bir daha onu göremem diye düşünüyordum. Bir daha hayat boyu konuşamayacağız diye. Ona söylemek istediğim çok şey biriktirmiştim aslında. Şu an karşımda duruyordu ama ben hiçbir şey söylemek istemiyordum. Çünkü zaman bana aslında kelimelerin bir şey ifade etmediğini öğretmişti. Bir insanın sözlerinle, yaptıklarınla yanında tutamazdın ya da kendini sevdiremezdin. O seni sevmek istiyorsa sen hiçbir şey yapmasanda hatta kötü şeyler yapsanda seni severdi. Ama seni sevmek istemiyorsa dünyanın en muhteşem şeylerinide yapsan, dünyadaki en muhteşem insan olsanda seni sevmezdi. Seninle kalmak istemiyorsa sen yalvarsanda kalmazdı. Sen sadece bunları yaparak kendine olan saygını yitirir, gururunu ayaklar altına aldırırdın. Zaten kimse kendisini her koşulda gerçekten seven, değer veren, ona iyi gelmek için kendini paralayacak, kendini hiçe sayacak bir insanı sevmezdi. Karşısındakinin sevgisinden emin olan insan korkusuzca giderdi. Döndüğünde bulacağı insandan emin olduğu için. Oysa yanılırdı insan, kimse aynı yerde kalmazdı. Belki unutmazdı. Onda açtığı yaralar kapanmazdı. Derinlerde hala hissederdi bazı şeyleri. Ama yeni bir insan sevilemez miydi? Sevilirdi bence.

 

Bölüm : 09.05.2025 12:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...