75. Bölüm

74. Bölüm

Hatice Sare Tanır
haticemsare

Defne'nin isteme günü sonunda gelmişti. Evde bir curcuna hakimdi. Tuna sürekli etrafta dolaşıp duruyordu. Oldukça gergindi.

Bu haline ister istemez güldüm. "Oğlum bir yavaş ol." Diyen abim ile güldüm. Abimi bile çıldırttı.

"Cidden Tuna, senin yüzünden midem bulandı." Dediğimde Tuna'nın umrunda bile olmadı.

Alparslan eve girdiğinde Tuna'nın haline bakıp bıkkınca nefesini verdi.

"Tuna sakin ol." Dedim son defa. Tuna'nın yine umrunda olmadı.

"Tuna otur!" Bunu üçümüz aynı anda söyledik. Tuna üçümüz ile mecburen oturdu.

"Şimdi bir sakin ol, çiçekler hazır mı?" Dediğimde başını salladı. "Arabanın içine koydum."

"Bir kontrol etmek lazım, şimdi sen almışsın ve unutmuşsundur." Diyen abim ile güldüm.

Abim arabaya gidince çikolataları sordum. Onları yol üstünden alacağımızı öğrendim. Defne'nin ailesi başka bir şehirde yaşıyordu.

Biz de bu sayede biraz şehir dışına çıkmış olacaktık. Elif'i soracak olursam ise o kız tarafı olarak Defne'nin yanındaydı.

Böyle şeylerde kız tarafı olmak isterdim ama damat ikizim olunca mecburen erkek tarafıydım.

Ceylan da içeri geçince rahat bir nefes verdim. Defne'nin yanında teşkilattan birkaç arkadaşımız da vardı.

"Ceylan sen hazır mısın abicim?" Ceylan başını salladı.

Yanımıza gelen Mavi ile rahat bir nefes verdim. "Gel bakalım senin saçlarını örelim" dediğimde Mavi hemen yanıma geldi.

Onun saçlarını örmeye başladım. O sırada diğerleri de hazırlığa yardım ediyordu.

Tüm tim yine istemeye gidiyordu. Umarım evleri büyüktür. Annem ve babam da geldiğinde herkesin hazır olup olmadığına baktık.

"Herkes hazır mı?" Babam son bir kontrol yaptıktan sonra herkesin hazır olması tek moraldi.

Yola kendi arabalarımız ile gidecektik. Dördümüz bir araba ile gidecektik.

Annem ve babam ise Tuna ile birlikte gidecekti. Tuna'nın araba sürmesi bu durumda pek mümkün değildi.

Yola çıktığımızda yol oldukça sıradan ve sıkıcıydı. Arkama yaslanıp yolculuğun tadını çıkarmaya başladım.

Arada bir aynadan kızımı da kontrol etmeyi unutmuyordum.

Yolculuğumuzun ortasında midem bulandığı için mola yerinde durup kusmam gerekti. Bugün yediklerimi tek tek çıkartmak zorunda kaldım.

Alparslan midenin boş olmasını istemediği için bana açma börek gibi şeyler aldı. Yanına meyve suyu ile yedikten sonra yolculuğumuza devam ettik.

Yol boyunca çok fazla konuşmadım. Midenin bulanmasını istemediğim için çok hareket etmedim.

Mavi'ye hamileyken çok fazla mide bulantım olmamıştı. Aşermeler de bir yerden sonra tamamen kesilmişti.

Ama şimdi ikisi de oldukça fazlaydı. Ceylan tıp okuduğu için bana olabildiğince yardımcı olmaya çalıştı.

Onu da arada kontrol ettim. Koray ile yazışmalarını gördüm. Bunu yakaladım.

Onlar bunca zaman abisine nasıl yakalanmadı acaba? Bunu en azından bir Koray'ın sorgulaması lazımdı.

Mavi yolculukta çişim geldi demesiyle Alparslan tekrar durmak zorunda kaldı. Mavi'yi götürme işini bu sefer Alparslan'a verdim.

Ceylan ile ikimiz yalnız kaldığımız için konuşmamızın tam zamanıydı. Ceylan telefonda yazışırken sordum.

"Koray ile nasıl gidiyor Ceylan?" Dediğimde Ceylan ağzından kaçırdı.

"Daha başlamadık bile ama..." Diyeceği esnada sorduğum soruyu anladı.

Önce kısa bir süre yutkundu. Ardından ise bana baktı. "Yenge" dediğinde nefesimi verdim.

"Sen nereden biliyorsun?" Dediğinde güldüm. "Alparslan'ın sizi bunca zaman yakalamamasının nedeni ne acaba?" Dediğimde Ceylan yutkundu.

"Şimdi anlat bakalım, Koray ile ne zamandan beri konuşuyorsun?" Dediğimde nefesini verdi.

"Aslında bir ara onunla karşılaşmıştık. O zaman birbirimize numaramızı vermiştik. Size ulaşamadığım zamanlarda onu aramıştım. Daha sonra zaten karşılaşıyorduk. Birçok ortak yönümüz olduğunu söyleyip benimle konuşmak istedi. Bende kabul ettim." Dediğinde gülümsedim.

"Onunla mutlu olacağına inanıyor musun?" Dediğimde hemen başını salladı.

"Emin ol bende senin istediğin kişi ile mutlu olmanı isterim Ceylan ama abini nasıl atlatmayı düşünüyorsun." Dediğimde nefesini verdi.

"Abinin kıskançlığından haberin var mı senin?" Dediğimde bana baktı.

5 yaşındaki kızını kıskanan adam kardeşini kıskanmaz mıydı?

"Bilmezse sıkıntı olmaz." Dediğinde güldüm.

"Abini hafife alma, o ne yapar eder. Gerçeği öğrenir. Bu zamana kadar sizi zor sakladım." Dediğimde gülümsedi.

O sırada Alparslan Mavi de geldi. Tekrar yola çıktığımızda artık daha rahattık. Yol bittiğinde rahat bir nefes verdim.

Şimdi Defne'yi isteme vaktiydi.

Ailesi evlerine bir ordunun sığmayacağını düşünmüş olacak ki bir mekan tutmuşlardı.

İçeri girdiğimizde bizi güzel bir alan karşıladı. İçeride klimanın olması da beni ayrıca mutlu etti.

Bu sıcak havada daha iyisi yoktu. İçeri giren takımı ile nefesimi verdim.

Tüm tim girince rahat bir nefes verdim.

Elif'i görünce yanına gidicekken o koşarak nişanlısının yanına gitti. Ona sıkıca sarıldığında tepkisiz kaldım.

Şimdi Elif'i daha iyi anlıyordum. Zamanında bana yaptığı her şeyi bende ona yapacaktım.

"Elif" derken yanına ilerledim. Elif beni görüp kısaca süzdü.

"Yol nasıl geçti?" Diye sorunca nefesimi verdim. "Bulantılı bir yolculuktu." Dediğimde üzüldü.

"Hamileliğin ilk aylarındasın daha, biraz daha dayan." Başımı salladım.

Elif'in kolunu tutup onu ilerlettim. Elif şaşkınca ne yaptığıma bakarken arkada Karan'ı görünce yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Ay sen beni mi kıskandın?" Dediğinde sustum. Bu konuda cevap vermemek en iyisiydi.

"Cidden de kıskandın. Kıskan kıskan böyle hissetmek de ayrı bir güzelmiş." Ben ona en azından alan bırakıyordum. Elif zamanında bana çıkarttığını sorunların çeyreğini çıkartmamışımdır.

İçeri geçtiğimizde yerime oturdum. Kucağıma Mavi'yi de almayı ihmal etmedim.

O sırada Defne yerine kurulmuş bir şekilde beklemekteydi. Birkaç sohbetten sonra Defne kahveleri yapmak için yanımızdan ayrıldı. Elif ve Ceylan da ona eşlik etti.

Ben ise yerimde mal gibi kaldım. Bende yardım edeyim demiştim ama sen hamilesin kal demişlerdi. Sanki tek hamile benim.

Birkaç dakika sonra kahveler geldi. Bana gelen kahveyi alacaktım ki, "o kahve içmez." Lafı ile Alparslan'a baktım. Benim adıma mı karar veriyor bu?

"Pardon" dediğimde kaşlarımı çattım. "Hamilesin karıcım." Dediğinde bıkkınca nefesimi verdim. Bir bakıma da haklıydı.

Kısa bir süre sonra Defne elinde tepsideki kahveyi Tuna'ya uzattı. Tuna yavaşça kahveyi aldı. Herkesin bakışları ondayken kahveden bir yudum aldı.

Ama yüzünü ekşitmemek için zor durdu. Defne buna şaşırdı. Diğer ikililere baktığında Elif ona gülümseyerek bakıyordu.

Defne sinirle nefesini verdi. Elif bu sefer Karan'ın intikamını almıştı.

Etrafta kısa bir sessizlik oldu. Ardından birbirlerine baktılar. Babam Defne'nin babasına baktı.

"Sebebi ziyaretimiz malum" dediğinde herkes ciddiyete geri döndü.

"Oğlum Tuna'yı kızımız Defne'ye istiyoruz." Dediğinde ortamda büyük bir sessizlik oluştu.

Babası Defne'ye baktı. Arkasına yaslandı. "Kızım seviyorsa benim için her şey tamamdır." Defne gülmemek için zor tuttu kendini.

Bu da herkesin dikkatini çekti. Yani Defne babası ile bildiğin alay etti. Tabi kızın hayatına kendin karar vermeye çalışırsan olacak olan bu.

"Verdim gitti." Dediğinde herkes ayağa kalktı. Tepsiyi getiren Elif'e baktım.

"Yalnız şu tepsiyi tutan kız aşırı güzel değil mi?" Denilen ses ile arkama baktım. Defne'nin akrabalarındandı sanırım.

"Kendisi nişanlım olur." Lafı ile ikisi de arkalarına baktılar. İkisi de ne yapması gerektiğini düşünürken Karan onları sürükleyerek çıkardı.

Acaba onlara ne yapardı? Hiç bir fikrim yok, umurunda da değil ama Elif bilse iyi olur.

Bunu daha sonra söyleyecektim.

Babam makası eline aldı. "İkinize de mutlu bir hayat dilerim çocuklar" babam makası kesince bir alkış tufanı koptu.

Elif sonra yanımıza gelince Karan'ın olmadığını fark etti.

Onun kulağına fısıldadım. "Az önce senin hakkında konuşan birkaç adamı dışarı çıkarmıştı. Sanırım onları uyaracak." Diyerek güldüm.

Elif dehşetle baktı. Ardından ise bir şey demeden dışarı koştu.

Bu haline gülmeden edemedim.

Herkes mutlu bir şekilde eğlenirken bende Alparslan'ın yanına oturdum.

"Alparslan ben çok yorgunum." Diye fısıldadım.

Kulağıma fısıldadı. "Biraz daha dayan güzelim sonra gideriz olur mu?"

"Ama ben şimdi gitmek istiyorum." Dediğimde nefesini verdi.

"Şimdi gidersek Tuna sence ne düşünür?" Dediğinde ona hak verdim.

Birkaç dakika sonra Karan ve Elif geldi. Karan biraz dağılmıştı. Ama çok bir şeyi yoktu. Elif ona kızgın bir şekilde bakıyordu.

O sırada içeri giren adamlar ile gülebilirdim. Bu Elif hakkında konuşan adamlardı.

Onların görüntüsü ile her şey durdu. Defne'nin babası onlara baktı.

"Size ne oldu oğlum?" Dediğinde adamlar kısa bir süre Karan'a baktı. Onlara geri döndüğünde ise nefesini verdiler.

"Dayak yedik amca" gülmemek için zor tuttum kendimi.

"Kim yaptı bunu?" Dediğinde Elif sinirle Karan'a bakıyordu.

Hepsi kısa bir süre birbirlerine baktılar. "Görmedik amca'' dediğinde güldüm. Elif'e bakıp gülmek vardı. Zamanında benim bu halime o gülüyordu. Şimdi ben gülebilirdim.

Hepimiz bu anı izlerken Alparslan kulağıma fısıldadı. "Hala uyumak mı istiyorsun?" Dediğinde güldüm.

Tam o sırada Ceylan yanımıza geldi. Alparslan'dan meyve suyu istediğimde almak için gitti.

Ceylan abisinin gidişini fırsat bilip bana baktı.

"Yenge Koray ile konuşmamız lazım beni biraz oyalayabilir misin?" Dediğinde ona baktım.

"Beni kullanmak istiyorsun yani?" Dediğimde ağlayabilirdim. Ah şu hormonlar. Mavi'ye hamileyken bin kat mislini de gösteremem ama ya.

"Yenge o anlamda değil ama..." Devamını getirmedi çünkü ben lafını kestim.

"Tamam ve sus, git sen sevdiceğinin yanına" güldü. Alparslan gelince bana göz kırpıp ilerledi.

Alparslan'ın omzuna yaslandım. "Benim çok uykum var." Diye fısıldadığımda güldü.

"Biraz daha dayan güzelim" dediğinde dudak büzdüm. "Ama dayanmak istemiyorum." Dediğimde benim saçlarımı okşadı.

Görev başarılıydı. O sırada yanımıza Mavi geldi.

"Baba halam biriyle konuşuyor. Bir er..." Kızım devamını getiremedi.

"Alparslan" dediğim an Alparslan bana baktı. "Ben yine aşerdim." Aslında hiç aşermemiştim.

Kızım tam konuşacaktı ki onu hemen kucağıma alıp sıkıca sarıldım. "Canım tatlı bir şeyler istiyor, hemen getir." Dediğimde başını salladı. Gittiğinde rahat bir nefes alıp Mavi'yi bıraktım.

"Anne sen babamdan birşey mi saklıyorsun? Çok ayıp anne" kızından nasihat da almazsın artık.

"Bu ikimizin sırrı, baban halanın bir adamla konuştuğunu bilmeyecek anladın mı?" Dediğimde Mavi güldü.

"Anne sır olabilirdi ama babam artık biliyor." Diyerek arkayı işaret etti. Bu çocuk neden bu kadar akıllı ya?

Bir dakika, babam artık biliyor mu? Arkama döndüğüm an gördüğüm Alparslan ile küfür etmemek için zor tuttum kendimi.

"Alparslan..." Diye fısıldadığımda sinirle nefesini verdi. Yapma ya, öyle yapma.

"Neredeler?" Dediğinde sustum.

"Balkondalar baba" diyen Mavi'ye tersçe baktım. Kızım sen babanı hapishanelere mi düşürmek istiyorsun?

Alparslan elindeki tatlı tabağını hemen elime tutuşturup ilerledi.

Tatlı tabağını kızıma verdim. "Orhan" hemen onun yanına koştum. Orhan şaşkınca bana baktı.

"Koş Alparslan adam öldürecek." Dediğimde şaşkınca baktı. "Koş be adam" timin Tuna dışında diğer üyelerini alıp balkona koştu.

Bende peşinden ilerledim. Balkona girdiğimiz anda herkes Ceylan ve Koray'ı birlikte görmenin şaşkınlığını yaşıyordu.

Alparslan ikisine kısa bir süre baktı. Alparslan korku ile abisine baktığında ne yapacağını düşünüyordu. Tüm tim şaşkınlıkla kaldı.

"Ulan Koray, herkesle beklerdim de komutanımızın kız kardeşi ile de beklemezdim." Ortamda büyük bir sessizlik.

"Ulan köpek seni öldürmezsem" Alparslan, Koray'a bir yumruk geçirdi. Koray yeri buldu.

"Abi" Koray'a bir yumruk daha attı. Koray geriye doğru yalpaladı.

"Ne işin var senin benim kardeşimle?" Dediğinde oldukça sinirliydi.

"Seviyorum." Diye bağırması ile şaşkınca kaldık. Ceylan bile şaşkınca kaldı.

"Komutanım ben kardeşinizi seviyorum." Ceylan ile göz göze geldiler. Ceylan ona yapılan aşk itirafı karşısında bir saniyelik mutluluğunu yaşadı.

Koray ve Ceylan birbirine baktı. İkisinin de romantikliğini Alparslan bozdu.

"Seni geberteceğim!"

"Alparslan sakin ol." Yanına doğru koştum. Koskoca tim bir şey yapamadı. Onu durduramadı.

"Abi lütfen dur." Alparslan dinlemedi. Herkes onu durdurmaya çalışırken Alparslan'ın elini tuttum.

"Alparslan sakin ol!" Diye bağırdığım an durdu. Ama kalbinin haddinden fazla attığını görüyordum.

Elini hemen karnıma koydum. "Sakin ol." Dediğimde nefesini güçlükle verdi.

Ellerimi yanaklarına değdirdim. "Sakin ol" diye fısıldadım.

Nefesini verip beni tuttu. "Bırak onları ve gidelim." Alparslan kısa bir an Koray'a baktı. Patlamış dudağına, dağılan yüzüne baktı. Onun önünde duran Ceylan'a baktı.

"Sizinle sonra daha normal bir şekilde görüşeceğiz." Beni de alıp balkondan çıktı.

Sonunda rahat bir nefes verdim. "Eğer ki doktor stres ile ilgili bir şey demeseydi o balkondan asla çıkmazdım." Gülmemek için zor durdum

Aşağı indiğimizde nişan devam ediyordu. Alparslan beni sakin bir kısma götürdü. Sonunda rahat bir nefes verdim.

Alparslan benim aksime hiç sakin değildi. Kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. Koray'ı öldürmemek için kendini zor tutuyordu.

"Benim kardeşime nasıl bakabilir?" Diye sesli düşündü.

"Bence sana rağmen kardeşini seviyorsa onu gerçekten seviyor olabilir. Bildiğin sevdiğini haykırdı." Dediğimde bana umutsuzca baktı.

"Sen bunu ne zamandan biliyordun Hazal." Dediğinde kısa bir süre düşündüm. Ama bu işin içinden çıkamadım.

"Uzun bir zamandır desem yeterli olur mu?" Dediğimde güldü.

Nişan devam ederken bende rahat bir nefes verdim.

(...)

"Ulan ne biçim dövdü be seni" diyen Orhan abiye baktım.

Abim gerçekten Koray'ı çok kötü dövmüştü. Onu öldürecek diye çok korkmuştum ama neyse ki öyle bir şey olmamıştı.

"Yengeme de helal olsun, nasıl götürdü kocasını" bir şey diyemedim.

"Koray iyi misin?" Çenesini tutup yüzünü yüzüme çevirdim.

"İyidir iyi, bu kadarına şükretsin." Diyen Orhan abiye döndüm.

"Abi ayıp olmuyor mu?" Bana bakınca nefesini verdi.

"Buna şükretmesi gerekiyor asıl kızım" dediğinde nefesimi verdim.

"Bence biz gidelim," diyen Karan ile bir şey diyemedim.

Orhan abi Karan'a döndü. "Senin bu halin ne lan?" Diye sorduğunda Karan güldü.

"Sevgilimize hakkında konuşan oldu. Biz de icabına baktık komutanım" dediğinde Orhan abi kısa bir süre düşündü.

"Lan o dayak yiyen çocukları sen mi dövdün?" Karan başını salladı.

Timin bir başka üyesi "komutanım bende yenge size neden iki saattir atar yapıyor diyordum." Dediğinde Karan ona baktı.

"Sen bizi mi dinliyorsun pislik?" Dediğinde başını olumsuz anlamda salladı.

"Tövbe komutanım sadece kulak misafiri oldum." Dediğinde Orhan güldüm.

"Dağda pislikler bizden kaçacak yer arıyor. Burada biz kadınlarımızdan."

"Geçen gün size geldiğimde yengenin terliği kafanıza geçirmesinden mi söz ediyorsunuz komutanım?" Diyen kişi bir başkasıydı.

"Lan pislik aramızda kalacak demiştim." Herkes gülmemek için zor tuttu kendini. Hatta ben bile.

En sonunda hepsi bizi yalnız bıraktığında rahat bir nefes verdim. Çantanın içinde her daim ilk yardım malzemelerini taşırdım.

Sonunda bugün bir yardımı olmuştu. "Koray iyi misin?" Dediğimde nefesini verdi.

"Çok iyiyim, illa bir gün bu olacaktı. Erkenden oldu bitti."

"Bence daha yeni başlıyor." Pamuğu alıp tentürdiyotu sürdüm. "Hafif acıyabilir." Dedikten sonra sürmeye başladım. Acısı geçsin diye hafif de üflüyordum ama Koray hiçbir acı belirtisi göstermiyordu.

"Acımıyor değil mi?" Dediğimde bana baktı.

Göz göz geldik. İkimiz de kısa bir süre konuşmadık. Sadece gözlerimiz konuştu.

"Ceylan..." Diye fısıldadı. "Seni çok seviyorum." Dediği an yutkundum.

Koray ile bu zamana kadar bir ilişkimiz olmamıştı. Sadece flörtleşmiştik.

Onu sevdiğimi biliyordum ama onun duyguları konusunda emin değildim. Şimdi emin olmanın mutluluğunu yaşıyordum.

"Koray" diyerek yutkundum. Hayatıma yeni birini alabilir miydim? Bu gerçekten doğru muydu?

"Ceylan sana aşık oldum." Dediğinde gülümsedi. "Ben hayatımda ilk defa sana aşık oldum." Hiçbir şey diyemedim

Koray çok fazla ciddi bir insan değildi. Ben ise yerine göreydim. Onunla gerçekten olabilir miydi? Onun sevdiğimi ona itiraf etmeli miydim?

Gözlerinin içine bakarken ne bir şey diyebildim, ne de konuşabildim. Kendimi toparladığımda zorlukla konuştum.

"Abim seni çok zorlayacak, buna hazır mısın?" Dediğimde başını salladı.

"Yeter ki sen ol, her şey ile savaşırım." Dediğinde gülümsedim.

"Bende seni seviyorum Koray"

Eli yanağımı buldu.

"Ama şimdiden söyleyeyim, okul bitmeden evlenmem" dediğimde gülümsedi.

"Ben beklerim, sen yeter ki yanımda ol."

24 yaşıma basmıştım. Okula bir yıl geç başladığım için biraz daha zaman vardı.

Yani bir yıl...

"Tamam" elini tuttum. "Senin yanındayım." Dudaklarımız birbirini bulduğunda bu anın hiç bitmemesini isterdim ama abimin beni araması bir oldu. Açtığımda hemen yanıma gel diyerek suratıma kapattı.

Abim ile çok güzel zamanlar geçirecektik. Hayırlı olsun.

"Ben gidiyorum ama kendine dikkat et." Ayağa kalktı. "Beni merak etme"

Başımı salladım ve yanından ayrıldım.

 

 

 

Ceylan'ın hikayeye gelişi kendi ağzından olduğu gibi böyle önemli bir sahnesini de onun ağzından yaptım.

 

 

 

Bölüm : 16.07.2025 09:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...