
Uzun bir yolculuğun sonuydu. Bir aşkın gerçek bir mutluluğa yuvaya dönüşmesine çok az zaman kalmıştı.
Elif heyecanla ne düşüneceğini şaşırıyor, Karan ise mutluluktan yerinde duramıyordu.
"Sakin ol Elif ve mutlu ol." Diyen Hazal ile başını salladı. Heyecandan ne yapacağını şaşırmıştı.
Elif'in makyajı biterken diğer herkesin de makyajı bitti.
Büyülü bir maceranın sonunda gibi hissediyordu Elif. Bu macerayı kazanmış hissediyordu. Ayağa kalktığında aynaya baktı.
Bu hali çok güzeldi. Keşke babam da bu halimi görebilseydi? Diyerek içinden geçirdi. Babasına ne kadar kırgın olsa da onu o an yanında görmek istedi.
Annesini asla umursamıyordu bile, ama babası. Onun için hep özeldi. Belki babası hayatta olsa onu affedebilirdi.
Babasının ölümünün bir kaza olmadığını öğrendikten sonra hayata bakışı da değişmişti.
"Karan aşağıda seni bekliyor." Dediğinde Elif başını salladı. O sırada içeri giren Alparslan Elif'i kısaca süzdü.
"Biz de inelim mi artık Hazal?" Dediğinde Hazal başını salladı.
"Olur hayatım." Elif'e baktı. "Beni nikah şahidin yaptığın için asla pişman olmayacaksın." Dediğinde Elif gülümsedi.
Alparslan Elif'i kısaca süzdü. "Elif" dediğinde Elif Alparslan'a baktı.
"Seninle çok kavgamız oldu, çok didişmemiz oldu belki. Ama şunu da unutma, sen benim için gerçekten değerlisin. Seni hep bir kız kardeşim olarak gördüm. Bundan sonra da görmeye devam edeceğim ve ne olursa olsun ben senin yanındayım. Karan seni üzerse bunu misliyle ona ödetirim." Dediğinde Elif gülümsedi.
"Sende benim bir abimsin Alparslan. Aynısı benim içinde geçerli." Dediğinde Alparslan Elif'e kısaca sarıldı.
"Umarım daima mutlu olursun." Elif'i bıraktığında Elif nefesini verdi.
Kadınlar onun gelinliğini tutup aşağı indirirken Karan merdivenlerin sonunda onu bekliyordu.
Elif merdivenleri tek başına inip Karan'ın yanına tek başına gidecekti. Elif Karan'ın haline baktı.
Karan Elif'i fark etmedi. Eli ayağı birbirine dolaştı. O sırada Karan ise heyecandan ne yapacağını düşünüyordu. Merdivenlere baktığı an hayatının en güzel manzarası ile karşılaştı Karan.
Karşısındaki bu kadın gerçek miydi? Harikaydı, büyüleyiciydi. O an Karan'ın aklına Elif'i ilk gördüğü an geldi.
Eve yeni taşınmışlardı. Annesi ve babası kavga ediyordu ve Elif bu sebepten dışarıda oturuyordu. Elif'i ilk o an gördü.
Elif'in yanına gitti. Elif için o an her şeyi yapabilirdi. Tatlıydı, yaramazdı. Ama çok güzeldi. Yine öyleydi Elif. Tatlı, güzel ve yaramaz.
Göz göze geldikleri an ikisinin arasında sanki bir şimşek çaktı. Elif Karan'ı damatlığı ile gördüğünde o da geçmişe gitti.
"Sen de damatlık giysen sana ne yakışır Karan." Demişti minik Elif.
"Ben damatlık giymesine giyerim ama damatlık giymem için de bir geline ihtiyacım var." Demişti Karan.
O gelinin Elif olmasını istiyordu.
"O zaman ben senin gelinin olurum. Olur mu?" Dediğinde Karan başını salladı.
"Senden harika bir gelin olur Elif." Dediğinde Elif de başını salladı.
"Senden de harika bir damat."
Şimdi o gelinlik yıllar önce sözü edilen kişideydi.
Karan bu haline dayanamadı. Gözleri doldu, Elif'i bu şekilde görmek onun için hep bir hayaldi. Şimdi ise bu hayalini gerçekleştiriyordu.
Elif basamakları teker teker indiğinde Karan daha da sabırsızlanıyordu. Bir an önce sevdiği kadının ona ulaşmasını istiyordu.
Elif son derece asil halde son basamağı da indi. Karan'ı uzun uzun süzdü.
Sevdiği adam çok yakışıklıydı. Onun yanına ilerledi. Karan Elif'in elini tuttuğunda yüzlerinde birkaç santim vardı. "Büyüleyicisin, çok eşsizsin." Diyen Karan ile gülümsedi.
"Sende benim kadar olmasan da çok yakışıklısın."
Elif Karan'ın koluna girip ilerledi. "Bugün bir hayalimi daha gerçekleştiriyorum Elif."
Dediğinde yürümeye başladılar. "Ne hayaliymiş o?" Dediğinde Karan gülümsedi.
"Çocukluktan kalma bir hayal." Dediğinde Elif düşündü.
"Şimdi daha çok merak ettim."
"O hayal sensin Elif. Benim hayalim sensin. Benim bütün hayalim sadece sensin." Dediğinde Elif ağlamamak için zor tuttu kendini.
"Sana bir sır vereyim mi?" Dediğinde Karan konuştu.
"Ver" dediğinde Elif nefesini hüzünle verdi.
"Babam olsaydı seni çok severdi ve beni bir tek sana emanet ederdi."
Güldüm Karan. "Rıza amca kızına olan duygularımı öğrense ne yapardı acaba?" Dediğinde Elif güldü.
"Önce her kız babası gibi döver ardından da senin dışında bir damadı kabul etmezdi." Dediğinde Elif güldü.
"Babama ne kadar kırgın olsam da Karan bugün burada bu mutlu günümde yanımda olmasını isterdim." Dediğinde Karan konuşamadı. Bu konuda bir şey diyemezdi. Çünkü o da babasının kaybetmişti.
Salona girdikleri anda büyük bir alkış tufanı koptu. Yanlarına gelen Defne ve Tuna da oldukça çekici görünüyorlardı.
İki çift de ilerlediğinde nikah masalarına oturdular. Erkekler önce kadınları oturttu. Ardından da kendileri oturdular.
Sıradan şeyler den sonra asıl can alıcı kısma geçildi. "Siz Elif Tansu, Karan Yazır'ı iyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta eş olarak kabul ediyor musunuz?"
Elif Karan'ın gözlerinin içine baktı. Gülümsedi. Onunla her şeye vardı. Bu hayatta onun için her şeye kabuldü.
"Evet" diye bağırışı ile salonda Büyük bir alkış sesi.
"Siz Karan Yazır, Elif Tansu'yu hastalıkta ve sağlıkta, iyilikte ve kötülükte eş olarak kabul ediyor musunuz?" Karan'ın düşünmeye bile ihtiyacı yoktu.
"Sonsuza kadar evet." Elif bu haline güldü. Ardından diğer çifte geçildi.
Onlardan sonra şahitlere de soruldu. Hepsi kabul ettiğinde imzaladılar.
"Bende İstanbul belediyesinin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ederim. Bir Ömür mutluluklar."
Büyük bir alkış tufanı koparken Elif cüzdanı aldı. O cüzdanı almak onun tarifsiz bir mutluluğuydu. Ayağa kalktığı esnada Karan'ın ayağına da bastı.
"Çiçeği at" diye bağıranlara inat arkasını döndü ve çiçeği attı. Önüne döndüğü an gülmemek için çok zor tuttu kendini.
Çiçeğin Ceylan'a gelişi oldukça şaşırtıcıydı. Alparslan sinirle bakıp kardeşinin yanına gitmek isterken Hazal onu son anda tutup sakinleştirdi.
Mecburen yerinde duran Alparslan kardeşinden bakışlarını çekip sinirle Koray'a baktı.
Koray Alparslan dışında bakabileceği her yere bıraktı.
Etrafı bir müzik sesi doldurdu. Bu gelin ile damatların ilk dansı olacaktı.
Karan Elif'in elini tutarak sahneye ilerletti. Elif kendini tamamen Karan'a bıraktı.
Etrafta bir ışıltı hakimdi. "Bu anı o kadar uzun zamandır bekledim ki Elif." Dediğinde Elif bir şey diyemedi.
"Bugünü yaşamak için uzun zaman bekledin ve istediğini aldın." Dediğinde Karan Elif'i öpmemek için zor tuttu kendini.
"Sadece ben mi istedim? Sen hiç istemedin mi?" Dediğinde Elif güldü.
"Eğer istemeseydim seninle o nikah masasına oturur muydum?" Dediğinde Karan güldü.
"Sende haklısın güzelim." Dans devam ederken diğer çiftler de sahneye ilerledi.
"Tek isteğim bugünü mutlu bir şekilde bitirmek ama bizde ne hikmetse pek mümkün olmuyor." Dediğinde Elif gülümsedi.
"Bugün güzel bir şekilde bitecek Karan, sana söz..." Durdu Elif.
Hareket edemedi. Konuşamadı. Bir şey diyemedi, buz kesti. "Elif" Karan Elif'in buz tutmuş yüzüne baktı.
"Sen iyi misin?" Elif cevap veremedi, kendine gelemedi.
"Elif?" Elif zorlukla kendine geldi. "İyi misin?" Karan Elif'in bu halinden korktu.
Elif yutkundu, "bir hayal gördüm sadece," demekle yetindi.
"İyisin değil mi güzelim?" Diye sordu Karan.
Elif başını salladı. "Sen yanımdasın ya, sen yanımda olduğun her an ben iyiyim Karan. Senin sayende." Karan bir şey diyemedi. Ama bu lafından etkilenmediğini söyleyemezdi.
"Sen bu tür şeyleri çok söyler miydin?" Elif kaşlarını çattı. "Neyi söyler miydim?" Dediğinde Karan başını olumsuz anlamda salladı.
"Anlamadım?" Elif sinirlendi.
"Sen bu tür lafları bilir miydin?" Dediğinde Elif bıkkınca nefesini verdi.
"Seni sevdiğimi mi duymak istiyorsun Karan?" Diyen Elif oldukça neşeliydi.
"Aynen öyle sevgili karımın beni sevdiğini duymak istiyorum." Dediğinde Karan ilk defa karıcım demenin şaşkınlığını yaşadı.
"Karıcım?" Elif kaşlarını çattı. "Karım değil misin?" Elif idrak etti.
"Haklısın" Karan beklenti ile Elif'e baktı. Elif güldü. "Seni çok seviyorum Karan." Karan gülümsedi.
"İşte dünyanın en güzel ezgisi bu." Dediğinde Elif güldü.
"Sen bana hiç söylemedin ama düğünden sonra balayına gidecek miyiz?" Diye soran Elif beklenti içindeydi.
Karan onun bu haline güldü. "Tabi ki gideceğiz. Balayı olmadan olur mu?" Güldü Elif.
"Peki nereye gideceğiz?" Dediğinde Karan kısa bir süre düşünür gibi yaptı.
"Bilmem" Elif bu çocuksu haline baktı. "Mızıkçılık yapma ama, nereye gideceğiz?" Dediğinde Karan gülümsedi.
"O da karıma sürpriz olsun." Elif başını salladı. Daha fazla konuşmayacaktı. Bunu bu sayede anlamış oldu.
"Ama umarım bir sıkıntı çıkmaz. Bu düğünlerde, özellikle bizim kesinlikle lanet olduğuna inanıyorum." Dediğinde Elif Karan'ın bu haline kahkaha atabilirdi.
"Abartma en fazla ne olabilir ki" dedi Elif.
"Lütfen şu tür sözler söyleme güzelim, görürüm ben seni sonra." Dediğinde Elif bir şey demedi.
Düğün güzel bir şekilde devam ederken herkesin keyfi yerindeydi.
"Ben hala şüphe duyuyorum." Dediğinde Karan korku ile konuşmuştu.
Elif bu sefer bir şey diyemedi. "En sonunda beni de inandırdın Karan." Dediğinde ikisi de bu hallerine isyan edebilirdi.
Bir şey olacağını ikisi de düşünüyorlardı ve ikisinin de hisleri çok kuvvetliydi.
Düğün yavaş yavaş sona ererken Elif'in başına bir ağrı yayıldı. Geçmişten gelen bir ağrıydı bu.
"Karan ben iyi değilim."
Karan endişe ile karısına baktı. "İyi misin? Başın mı ağrıyor güzelim?" Elif başını salladı.
"Biraz daha dayanabilecek misin? En fazla on dakika." Dediğinde Elif başını salladı.
"Dayanırım merak etme."
"Dayanamadığında söyle, senden önemli değil bu düğün." Dediğinde Elif başını salladı.
Herkes yavaş yavaş giderken Hazal Elif'in yanına ilerledi.
"Bir ömür mutluluklar," diyerek Elif'e sarıldı.
"Mavi nerede?" Dediğinde Hazal güldü. "Yaramaz babasının kucağında uyuyakaldı.
O sırada bir karartı geçti yanlarından. Hazal da arkasına döndü.
O an Elif o karartıdaki kişiye baktı. Kendini o an tutamadı. İlerleyen karartının peşinden koştu.
"Elif!" Sesleri umursamadan koştu Elif. İyi değildi, Elif hiç iyi değildi.
"Elif," Karan'ın sesini de umursamadan koştu.
"Dur!" Diye bağırdı. O karartı durmadı, hızla ilerlemeye devam etti.
Düğün salonunun kapısına ulaştığında, tüm gözler onu izliyordu; kiminin merakı, kiminin kaygısı vardı yüzlerinde. Elif bu bakışları duymuyordu artık. Soğuk hava bir anda tenine çarptı, omuzlarını sarmaladı. Derin bir nefes çekti; dışarısı daha bir gerçekti, daha bir azaplı.
Sokak boştu. Ayak sesleri yankılanıyordu, ardında bıraktığı kalabalığın neşesinden çok uzakta. Gelinliğinin eteği kaldırım taşlarına sürtünürken, her adımını daha da zorlaştırıyordu. Ama Elif pes etmiyordu.
Karanlığın içinde bir siluet belirdi, uzaklarda, bir sokak lambasının altında titrek bir gölge. Elif’in kalbi hızla atmaya başladı; o kişinin kim olduğunu çok iyi biliyordu.
“Lütfen dur!” diye bağırdı, sesi titriyordu. Koşmaya başladı; ayakları onu neredeyse taşımaya çalışıyordu. Her nefeste umudu biraz daha yeşeriyordu.
Yürüyen o kişi aniden durdu. Elif de durdu. Nefesi kesilmişti, kalbi sanki göğsünden dışarı fırlayacaktı. Birkaç adım daha yaklaşabilirdi, her şeyi değiştirebilirdi.
Ama kişi ona dönmedi. Sırtı Elif’e dönüktü; duruşu kararlı, sessizdi.
Elif donup kaldı. Gözlerinde yaşlar belirmeye başladı ama istemeden geri çekildi. Göz göze gelmemişlerdi; aralarındaki sessizlik, söylenmemiş tüm kelimelerin yankısıydı.
Rüzgar hafifçe esti, gelinliğinin eteğini savurdu. Elif derin bir nefes aldı, gözlerini kapadı. Kalbindeki fırtına yavaşça durulurken, vücudu o anın ağırlığını taşıyamamıştı.
"Kimsin sen?" Diye konuştu. Gelinlik rüzgarın etkisi ile uçuşurken başka hiçbir şey düşünmüyordu.
Karartı yavaşça ona döndü. Yüzü hayla gözükmüyordu. Giydiği kapşon bunu engelliyordu.
Elif yüzüne bakmaya çalıştı ama olmadı. O sırada Elif'in peşinden koşan Karan geriden onu gördü. Yanına gitmek için ilerledi.
"Hemen çıkar şunu!" Adam kaderine boyun eğdi ve kapşonu çıkardı.
Saçları beyazlamıştı. Yüzünü Elif'e döndüğü an Elif hiçbir şey diyemedi.
Hareketsizce kaldı, o anın gerçekliğini sorguladı.
"Baba..."
Bir laf onca yıl sonra bir gerçekliği kendisine gösterdi.
O sırada Hazal ve Karan d o kısma ilerledi. Elif o an daha fazla dayanamadı. Başı döndü ve kendini Karan'ın kollarında buldu.
Evet bölüm nasıldı? Elif ve Karan okumayı seviyor musunuz? Yoksa Hazal ve Alparslan mı?
Peki Karan'ın sürekli kötü bir şey olacak diyerek gerçekten de kötü bir şey olması djjdjdjdjdjdjdjdjdjs
Elif'in babasının yaşadığı öğrendiniz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz
Size daha önce anne ve babasının da teşkilattan biri olduğunu göstermiştim.
Elif'in annesinin yaşadığını düşünüyorsanız diyorum.
Elif'in annesi gerçekten öldü. O kazada annesi öldü, babası da ağır yaralandı. Bir yıl komada kaldı.
Herkes onu ölü sanarken de o düşmanlarını büyük şaşırttı.
Tabi bunları yaparken de kızını geride yalnız bıraktı. Ah Rıza ah.
Evet umarım özel bölümü beğenmişsinizdir.
Bu hafta diğer bölümü yazıp bitirirsem o bölümü de paylaşırım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 67.97k Okunma |
5.4k Oy |
0 Takip |
82 Bölümlü Kitap |