14. Bölüm
rüveyda kul / Abimin Arkadaşı / 13.Teklif

13.Teklif

rüveyda kul
hayal_edelim

Sabah alarm sesiyle uyandım demek çok isterdim ama diyemiyorum çünkü abim hayvan cüssesine bakmadan yatağıma resmen balıklama atladı. Ben mi? Benim yerim yapışmış, dağılan beyin hücrelerimi toplamaya çalışıyorum. (Yazar: Garibim, görene seni melek sanar. Geçen gün abini bir kova su dökerek uyandırmadın mı?) Nolmuş canım, sabah banyo yapmak zorunda kalmadı işte. Hıh, neyse, küçük kız kostümü oynama sırası...

“BABAAA BABAAAA!" abime dönüp “görürsün şimdi sen" diyerek aşağı kata koştum. Oturma odasına girerken yavaşlayıp topallayarak, hem de nefes nefese kalmışım gibi odaya daldım. Babamın dikkatini çektiğimden emin olunca ağlamaklı ve arada sümük çekerek konuşmaya başladım: “Babaa... abim... abim" diyip şarıl şarıl ağladım. Babam beni kucaklayıp “Tamam, bitanem, sakin ol. Noldu, anlat bakayım bana, bileğin mi acıyor?" İçli bir nefes alıp abimin yaptıklarını sanki dünyanın en dramatik, acı dolu hikayesi gibi anlattım. “Tamam, prensesim, sen otur şimdi burada, ben bir kırem ve buz getiriyorum." “Tamam, babacım." “Can, mutfağa gel hemen, seninle konuşacaklarım var." Hahahaha, abim mutfağa giderken oturma odasının kapısından baktı, ağzını oynatarak “şeytan" dedi. Ben de onun gibi "iltifat için teşekkür" dedim. Yaşasın kötülük...

Akşama doğru Aziz beni aradı ve 1 saate geleceğini, hazırlanmamı söyledi. Cansu'nun geleceğini, bu yüzden bizimkilere Cansu'yla dışarı çıkacağım diye haber vermemi söyledi. Bu çocuk arada cidden odunlardan daha has odun oluyor.

Sade ve hoş bir elbise giyinip hazırlanmaya başladım...

En son kendime bakıp eksik bir şey olmadığını ve Aziz'i yarım saat daha bekletiğime emin olduktan sonra aşağı indim. Eee sonuçta beklemeye alışması lazım, ne kadar erken o kadar iyi.

Hep beraber arabaya bindik, yolda biraz sohbet ettik ve çok güzel manzarası olan bir restorana geldik. Bir şeyler yedik, tatlıları söyledik. Cansu, “Ben bir hava alacağım" diyip gitti ve Aziz'le biz yalnız kaldık. Evet, şu an havada gerginlik kokusu var ya da çiçek. Aman, ne fark eder? Hem acaba buradan yanlışlıkla düşsem ölür müyüm yoksa sakat mı kalırım? Acaba benim bunları düşünmemi bölen şey Aziz'in konuşmasıydı...

Aziz, “Perim, lafı dolandırmayı pek beceremem, bilirsin" diyip kafasını eğdi ve geri gözlerime kaldırdı. Gözleri parlıyordu, kulakları kıpkırmızı olmuştu, tatlı şey. “Ben senden çok hoşlanıyorum. Bu sadece geçici bir heves ya da his değil. Sensiz nefes alamayacağım, yanımdan gitince boşluğa düşecekmişim gibi oluyor. Ben seni artık bir anım bile olsun istemiyorum. Benimle evlenme yoluna girer misin?" (Arkadaşlar, şimdi direkt evlenme teklifi etse bu kız hevesli gibi gözükmemek için reddeder.) Yazar: Ayıp oluyor, evet öyle yaparım. Ne demişler, kız evi naz evi. Neyse, çocuğa cevap verdim. “Olur, ben de seninle o yola girmek çok isterim." (Yazar: Evlenelim desen daha iyiydi.) Sus bakıyım...

Biraz daha sohbet edip ben ona mahalledeki tüm dedikoduları anlatıktan sonra Cansu geldi ve eve dönmek için ayaklandık. Ben Aziz'in hesabı öderken 2 saat olan olayı Cansu'ya 10 dakikada anlattım. Detayları da eve gidince görüntülü konuşarak anlatım...

Evet, yeni bölüm nasıldı? Bir dahaki bölüm 10 oy olunca gelecek! Öpüldünüz..

​​​​​

Bölüm : 31.08.2024 01:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş