
Bölümü bu şarkıyla dinlemenizi tavsiye ederim. Karam'ın Dolunay'a karşı olan hislerini biraz da olsa anlattığını düşündüğüm şarkı ve bir kısmı bölüm içinde geçiyor.
Keyifli okumalar dilerimm.💜💜
"Sakin ol ay ışığım, herşey iyi olacak"
Ameliyathane'nin kapısı aralanırken içeriden doktor ve hemşire çıktı. Ayaz'ı apar topar ameliyata almışlardı ve diğerleri de limandaki feryadımla Ayaz'ın kardeşim olabileceğini öğrenmişlerdir.
Doktorun bakışları bize dönerken volta atmayı bıraktım.
"hasta çok fazla kan kaybetmiş acilen A negatif kan lazım "
Heyecanla karşımdaki doktora döndüm. "benim ki A pozitif olur'mu?"
Tüm gözler bana dönerken doktor başıyla onayladı ve yanındaki hemşireyi işaret etti. "Olur hanımefendi, Serap hemşire size yolu göstersin "
Doktor içeriye dönerken aklım burada kalsa da hemşirenin peşine takıldım. Tabiki Karam'da benim peşinden gelmeye başladı.
Yürürken adımlarımı durdurmadan ona döndüm. "ben hallederim Karam kan verip geleceğim. Sen burada kal kardeşimi yalnız bırakma. Oçok yalnız kaldı. "
Karam ellerini nazikçe yüzümün iki yanına yaslayıp akan gözyaşımı sildi.
"ben senden ayrılmayacağım güzelim unut bunu ama için rahat edecekse dayın burada, Barlas ve çocuklar burada. Merak etme kardeşin yalnız kalmayacak ve iyi olacak."
Gözlerim etrafta gezinirken gerçekten herkesin burada olduğunu gördüm kimi yere çökmüş, kimi çaresizlik ve endişeyle dolanıyor kimide ayakta dikiliyordu.
Dayım ters bakışlarını Karam'dan çekip bana çevirdi. Bana dönen gözleri yumuşarken rahatlatıcı bir şekilde hüzünle gülümsedi. "Merak etme birtanem ben buradayım ve bir an bile ayrılmayacağım orada yatan gerçekten yiğenim olsun olmasın"
Yanına adımlayıp kollarımı boynuna doladım ve sevgiyle, minnetle sarıldım. "Teşekkür ederim dayım iyi ki varsın "
Büyük eli sırtımı sıvazlarken saçlarımı öpüp beni içime dolan huzurla sardı. "Sende iyi ki varsın birtanem"
Oradan ayrılıp Karam ile kan verme alanına gittik.
Benden bir sürü yaklaşık 2 torba kan alınmıştı ve şimdi damarından çıkan iğneyi hissedebiliyordum.
"geçmiş olsun" dedi genç hemşire nazikçe gülümseyerek ve pamuğu koluma bastırdı. "vişne suyu içmenizi tavsiye ederim çok solgun görünüyorsunuz "
Karam ona dönüp sözlerini onayladı. "tamamdır ben hallederim, teşekkür ederiz"
Birkaç dakika sonra Karam yerimden kalkmama izin vermemiş ve yanımdan ayrılırsa ayaklanacağımı bildiği için gidemeyip üsteğmen Barış ile meyve suyu getirtmişti.
Gözlerim endişe ve anlayışla bana bakan Barış'a döndü. Benden 2,3 yaş küçük duruyordu. "Sana da zahmet verdim "
Bana bakan gözleri şefkatle aydınlandı. "Olur mu öyle şey savcım hem Ayaz'da bunu isterdi "
Ayaz'ın ismi geçince gözlerim parıldadı. Barış da bunu hissetmiş gibi gülümsedi ve önümde eğilip elimi tuttu.
"Bana ismimle hitap edebilirsin resmi bir kurumda değiliz. Ayrıca isterdi değil mi? Ben ondan uzun süre ayrı kaldım onu tanımıyorum bile" Başım önüme eğildiğinde gözümden yaşlar aktı.
Gözlerim farkındalıkla açılırken acıyla Barış'a döndü. "Ben onu tanımıyorum bile Barış, neyi sevip neyi sevmediğini bilmiyorum bile. Mesela, ka... ka"
Cümlem yarıda kalırken aklıma gelenle nefesim boğazımda yıkanırken yutkundum. "Karamelli şekeri halen çok sever mi? "
Sözlerimle dilime binlerce diken batmış gibi hissettim, miğdem bulandı.
Bir zamanlar çok sevdiğim şeylerden biri olan karamelli şeker bana o günden beri annemi, cani ölümünü, kardeşimin kaçırılmasını, kabusumun başlangıcını hatırlatıyordu.
Ayaz bana hüzünle bakarken elimi sıktı. "Tabiki isterdi. Senin dim dik yanında olmanı, ona sarılmanı her şeyden çok isterdi "
"Bende istiyorum" engel olamadığım küçük bir hıçkırık koptu boğazımdan göz yaşlarım çeneme akarken mırıldandım. "Hem de herşeyden çok istiyorum. Ona sarılmayı, herşeyin geçtiğini söylemeyi artık ablasının yanında olduğunu"
Barış Karam'ın ufak hareketiyle birlikte anlayışla ayaklanıp destek verircesine tekrar elimi sıktı ve bizi yalnız bıraktı.
Karam yanıma gelip eğildi ve alttan bana bakarken elindeki vişne suyunu uzattı. "al güzelim, biraz iç "
Kafamı iki yana sallarken ayağa kalkmaya çalıştım ama Karam izin vermeyip bana engel oldu. "İçmezsen bayılacaksın Dolunay" diyerek sitem etti. "çok fazla kan verdin aşırı solgun ve halsiz görünüyorsun "
"İstemiyorum Karam sadece kardeşimin yanına gitmek istiyorum. "
Karam şefkatle uzanıp saçlarımı okşadı. "Biliyorum güzelim biliyorum ama Ayaz daha ameliyatta ve dayın yanında. Hem ameliyattan çıkıp uyandığında yanında olmak istiyorsan ve ablasıyla ilk tanışmasında perişan bir halde gözükmek istemiyorsan hepsini bitirmen lazım"
Sözleriyle mecburen Karam'ın elindeki vişne suyunu alıp zorla bitirdim ve tekrar ona uzattım.
Karam saçlarımı okşamaya devam ederken mırıldandı ve anlıma öpücük bıraktı. "aferin benim güzel ay ışığıma"
Başka bir zaman olsa nerdeyse eriyeceğim cümlelere şuan tepki dahi veremiyordum.
Ayağa kalkmaya çalıştığımda başımın dönmesiyle sendeleyip zaten bir kolunu belime sarmış olan Karam'a tutundum. Bir anda yerden havalanmamla kollarımı boynuna dolamam bir oldu.
"Napıyorsun? "
Karam dibimdeki gökyüzünü andıran derin gözleri bana döndü. Bir yandan kan alma bölümünden çıkmış ameliyathaneye doğru ilerliyorduk.
"Yürüyecek halde değilsin Dolunay. Bunu bile bile halen seni taşımamı sorguluyor musun? "
Dudaklarımı büzüp önüme döndüm. Aşırı haklıydı şuan.
İfademi görünce eğilip dudağımın kenarına minik bir öpücük bıraktı. "Büzme o güzel dudaklarını, tabiki istediğini söyleyebilirsin ay ışığım"
Yaklaşık yarım saat geçmişti ve ameliyat sürüyordu. Dayım savcılığa, Barlas ve tim ise daha sonra geleceklerini söyleyip karargaha dönmüştü.
Karam bekleme koltuklarından birine otururken beni kendine dönük olacak şekilde oturttu ve bacaklarımı bacaklarının üzerinden aşşağıya sarkıttı. Sol kolum sandalyenin sırt kısmına yaslanırken beni belimden kavrayıp kendine çekti ve kafamı omzuna yasladı.
Gözlerim istemsizce kapanırken ona daha çok sokuldum. Kollarını etrafıma dolarken beni sarıp sarmaladı.
Kokusu her bir zerreme dolarken sakinleşip mayıştığımı hissettim. Kokusu huzur doluydu, sakinleştirici gibiydi.
"Yanımda olduğun zaman
Eve dönmek istemiyorum.
Sadece benimle olman için,
Seni herkesten saklıyorum."
Mırıldandığı Rusça şarkı kulağımın hemen yanında fısıltıdan biraz yüksek bir şekilde duyulurken diğer yandan nazikçe saçlarımı okşuyordu. Birazcık Rusça biliyordum o yüzden o kadarını rahat bir şekilde anlayabiliyordum.
"Sözlerin beni değiştiriyor.
Gitmenin Senin için Kolay olduğunu söylüyorsun.
Nasıl güzel oldun yanımda.
Ve Gece Işıklarının olduğu bu Sokakta.
Ben Senin olacağım, sende benim.
Gözlerinin Hüzünlenmesine izin veremem.
Benim için Önemli olan tek kişisin.
İlk günden bugüne. "
Dolu dolu olan gözlerim kapanmak için direnirken Karam bana daha sıkı sarıldı ve alnıma ardından şakaklarıma oradan burnuma, çeneme ve yanaklarıma öpücük bıraktı. "Ağla krasivyy rebenok (güzel bebeğim) ben yanındayım ağla ve dök içini. Sana söz veriyorum her bir gözyaşın için tüm dünyayı ateşe vereceğim "
Uykuya yenik düşmeden önce son duyduğum şey Karam'ın şarkıyı tekrar mırıldanmasıydı. Sonrası ise koca bir karanlık.
✨✨
Gözlerim aralandığında birkaç saniye boyunca tavan ile bakıştım. Hafızam yerine gelirken aceleyle yerimden kalkmaya çalıştım.
Hareket etmemle başucumda uyuyakalan Karam kafasını kaldırıp bana baktı.
"Ben neden buradayım?"
Gözlerim içinde olduğumuz hastane odasından Karam'a döndü. Ameliyathane'nin önünde olmamız gerekiyordu.
"Günaydın ay ışığım" diye mırıldandı uykulu ve boğuk sesiyle "Ayaz ameliyattan çıktı ve dinlenmesi için odaya alındı. Ameliyat çok iyi geçmiş bende uyuyakaldığın için ameliyat biter bitmez rahat uyu diye seni buraya getirdim."
Duyduklarımla rahatlayarak derin bir nefes alırken kendime engel olamayarak Karam'a sarıldım. "Teşekkür ederim"
Bir koluyla belime sarılırken diğer koluyla saçlarımı okşadı. "teşekkür etmene gerek yok güzelim, senin için herşeyi yaparım. Yeter ki sen iste, bütün dünyayı ayağına sererim" Son cümlesini adeta bir yemin gibi söylemişti.
"Sen hiçbir şeye değmezmişsin"
Beynimde yankılanan sesle irkildim. Belli etmeden dolan gözlerimi silerken Karam'dan ayrıldım.
Umarım Karam, umarım yüzleştiğimizde geçerli bir açıklaman olur ve ben seni affedebilirim.
Gözlerimi kaçırıp örtüyü üstümden iterken Karam kolumu tuttu ve beni durdurdu. Sanki bir an ne söyleyeceğini bilmiyormuş gibi baktı.
Sonra beni şaşkına çeviren sözlerin çıktığı o güzel dudakları aralandı.
"Sana haber vermeden yaptığım için özür dilerim ama gerçekten emin olmamız lazımdı Dolunay. Yurtdışında çalışan bir arkadaşım var. Ondan DNA testi için ricada bulundum o da en kısa sürede halledeceğini söyleyince bende güvendiğim biriyle ikinizin saç örneğini gönderdim."
Mantıklı olan buydu. O yapmasa zaten ben yapacaktım.
Her ne kadar hissetsem de onun gerçekten kardeşim olduğuna gerçekten emin olmamız lazımdı.
"iyi yapmışsın "
"Kızmadın mı? " diye sordu şaşkınlıkla.
"hayır, mantıklı düşününce olması gereken buydu sen yapmasaydın en kısa zamanda ben yapacaktım her ne kadar hissetsemde tamamen emin olmam lazım"
Kısa bir an dudaklarını ısırdı. Gözlerim ona dönerken kaşlarım çatıldı.
"Karam" diye mırıldandım. "Ne haltlar karıştırdın"
Göz göze geldiğimizde uzatmanın bir anlamı olmadığına kanat getirmiş olmalıydı. Dişini çekip dudaklarını içimin gittiği bir şekilde serbest bıraktı.
"Bilmediğin şey ben bunu birkaç gün önce yaptım"
Algıladıklarımla birlikte beynimden vurulmuş gibi şokla ona baktığımda buz mavileri temkinli bir şekilde tepkilerimi inceledi.
"Ne?"
Uzanıp ellerimi tuttu. "Ayaz'a olan bakışını, elini tutunca irkilmeni ve daha bir sürü şeyi gördüm Dolunay, hissettim. Bende Bade'yi sorguladım kardeşlerinle ilgili birkaç şey anlattı. Öyle olunca yapboz tamamalanmış oldu ve bende harekete geçtim "
Şaşkınlıkla onu dinlerken içten içe Bade'ye kızdım. Nasıl bana haber vermeden bahsederdi?
Karam'ın bakışları ona cevap vermem için beklentiyle baktığında dudakalarımı araladım. "Bilmiyorum Karam, artık ne yapacağımı ne hissedeceğimi, ne diyeceğimi, lanet olsun ki hiçbir şeyi bilmiyorum"
Beni kendine çektiğinde kucağına oturmuş oldum. Kollarını etrafıma dolarken şakağıma narin bir öpücük bıraktı.
"Biliyorum güzelim senin hissettiklerini tam buramda hissediyorum" kalbini işaret etti. "Sadece bana güven yaşadıklarımızın boşuna olmadığını ve herşeyin düzeleceğini bil"
"Zamana ve düşünmeye ihtiyacım var Karam herşey allak bullak." derin bir nefes aldım. "Sanki bir labirentte tıkılı kalmışım güneşi görüyorum ama bir anda yok oluyor her bir bölmeyi geçtiğimde yeniden doğuyor gibi. O her bir bölmede benim bir parçamı söküp alıyor"
Beni onaylarcasına başını salladı ve saçlarımı okşadı.
"Ben seni hep bekledim güzel bebeğim benim ve ne olursa olsun her zaman beklerim. İster zihnin bomboş olsun yanında olurum ister bir labirentte tıkılı kal o labirentleri yıkarım. Ha baktım yıkamadım sana sesimi duyurana kadar, sen o labirenti yıkana, gerekirse sonsuza kadar beklerim"
Aramızda birkaç dakikalık sessizlik oluşurken çalınan kapı sesi sessizliği böldü.
Karam ayaklanıp kapıya ilerlerken bende ayakkabılarımı giyip arkasından gittim.
Karam kapıyı açtığında kargocu olduğunu düşündüğüm bir adam gözüktü.
Gözleri sorgularcasına üzerimizde gezindi. "Alex Karam Akaydın? "
"Buyrun benim "
Karam'ın yanıtıyla elindeki büyük, krem rengi zarfı bize uzattı. "Zarf size gelmiş. Şurayı imzalamanız yeterli "
Karam onaylayıp zarfı ve kalem alırken kağıda göz gezdirdi ve imzalayıp kalemi adama uzattı. "İyi günler"
"İyi günler "
Karam kapıyı kapatıp yanıma gelirken zarifçe zarfı açtı. İçinden başka bir zarf çıkarken gözlerimiz aynı anda üstündeki yazıya takıldı.
... Dna Center
Göz göze geldiğimizde zarfı bana uzattı. "Sana gelmiş"
Titreyen elimle zarfı alırken yutkundum. Tam zarfı açacakken elimin üstüne Karam'ın eli kapandı.
Gözlerim ona dönerken ellerini uzatıp yüzümün iki yanına sabitledi.
"O zarfta her ne görürsen gör, sonuç ne çıkarsa çıksın ben her zaman senin yanında olacağım ve bunu değiştirmeyecek."
"Teşekkür ederim "
Derin bir nefes alıp zarfı açtım ve kağıdı içinden çıkardım. Gözlerim gereksiz yazılarda dolandı ardından sonuca geldi.
Okuduklarımla içime çığlık atma isteği doldu.
Gözlerim dolarken Karam ile göz göze geldik. Kolu belime sarılı olmasa muhtemelen yere yığılırdım.
Ben okumayı bitirene kadar bakmamış saygı duyarak bir kirpiğini dahi zarfa çevirmemişti. Sadece yanımda bana destek oluyordu.
Gözlerimden yaşlar akarken derin bir nefes verdim. İçime heyecan dolarken göz yaşlarıma rağmen gülümsedim.
"Buldum Karam Ayaz... Ayaz benim kardeşim, o benim biriciğim"
DNA Eşleşme oranı : %99,9 uyumlu ve pozitif.
HellooHelloo
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.
Dolunay ve Ayaz? 🥲
Bir sonraki bölüm için sabırsızlanıyorum.
bölümü nasıl buldunuz?
Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli desteklerinizi bekliyorum.Sizi seviyorum tesadüflerim🌠🌟
Senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına basıp onu da parlatırsa çok sevinirim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.07k Okunma |
323 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |