12. Bölüm
Hayaliyazar22 / Tesadüf Eseri (Savcı) / 11. Bölüm : Kardeş

11. Bölüm : Kardeş

Hayaliyazar22
hayaliyazar22

keyifli okumalar dilerimm. 💜💜

 

"Karam" diye fısıldadım. " Ayaz benim kardeşim "

Heyecanla kardeşimin yanına gitmek için kapıya doğru koşarken kapıyı açmamla bir bedene çarptım. Karşımdaki yakın arkadaşım, sağ kolum, herşeyim benimle aynı ifadeyle, dolu gözlerle bana bakıyordu.

Sanırım içeriye girecekken bu ana tanıklık etmişti.

"Bade" fısıldayışımla kollarını bana dolamak için zaman kaybetmedi ve bana kocaman sarıldı.

"Biliyorum canım biliyorum, ikiniz için çok mutlu oldum kardeşine kavuştun. Kardeşim sonunda kardeşini buldu."

Gözlerimden yaşlar akarken bir süre öylece kaldık.

Üçümüz birlikte Ayaz'ın kaldığı odaya ilerledik. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde Barış'ın içeride olduğunu gördüm. Heyecanla yanına ilerledim ve elimdeki belgeyi ona uzattım. Yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi.

"Barış, Ayaz benim kardeşim miş bak"

Çok mutluydum sonunda kardeşimi bulmuştum ve önüme çıkan herkese söyleyesim vardı.

Barış ikimize bakıp kocaman gülümserken sırıttım. İçim içime sığmıyordu. "Çok çok sevindim "

Gözlerim kardeşime dönerken gülüşüm büyüdü.

Belki imkansız gibi duruyor ama onun eve ilk geldiği zamanı, bebek pusetindeki o sevimli bebeği çok net hatırlıyordum.

"Peki o nasıl?"

"Doktorlar dünden beri uyutuyor ama bugün uyanır dediler"

Barış'a kafamı sallayıp kardeşimin yanına ilerledim ve elimi kumral, dalgalı saçlarına koydum.

Bir melek gibi uyuyordu.

"Ayaz'ım, biriciğim ben geldim, ablam geldi. Özür dilerim seni bulmam bu kadar sürdüğü için, özür dilerim gitmene engel olamadığım için, özür dilerim seni aldıkları için, özür dilerim bunca zaman yalnızlık çektiğin için"

Kısa bir es verdim.

"Ama şimdi buradayım biriciğim. Belki ilk başta kabullenmen zor olacak ama birlikte halledeceğiz. Bunu başaracağız"

Gözlerim Karam'a ve Bade'ye döndü. İkiside beni onayladılar. Karam Barış'a birşeyler söyleyip yanımıza geldi.

Oradan çıkmak için kapıyı açtığımda sarışın, yeşil gözlü, hafif iri bir adamla karşılaştım. Onu daha önce hiç görmemiştim.

Kaşlarım çatılırken yanımdan geçip Karam'a ilerledi. "Karam'ım, panterimm iyimisin? Duyar duymaz kendimi burada buldum"

Bir anlık boşlukla işittiklerimizle Bade ile aynı anda kahkaha attık.

Panterim mi?

Karam yüzünü buruşturup adamı kendinden uzaklaştırırken "saçmalama Burak, kendine gel bana birşey olmadı " diye mırıldandı.

Adının Burak olduğunu öğrendiğim adam arkasını dönünce göz göze geldik.

Gözleri hayalet görmüş gibi bir ifadeyle büyürken irkildi.

İnanamıyormuş gibi yanıma yaklaştı ve işaret parmağını yanağıma bastırdı.

Ben kaşlarımı çatarken Karam ona 'ne yapıyorsun? çek elini' der gibi bakış attı.

Gerçekliğimden emin olmuş olduğunda dehşetle kalakaldı. Ardından gözleri Karam'a döndü. "Siktir! Sen şaka yapmıyormuşsun. Ben sen 'Dolunay burada' diyince yine kafayı yedin halisünasyon görüyorsun sanıyordum"

Burak ile göz göze geldiğimizde başıma şiddetli bir ağrı girdi. Yüzümü buruş yürürken zihnime kaybettiğim anılar dolmaya başladı.

Geçmiş

Burak, Karam ve ben bir mekanda oturuyorduk. Karam pek içmesede Burak ile ikimizin hali içler acısıydı.

"kız Doluşş, sen bu Karamı ne zaman alacaksın?" bunları söyleyen Burak bir an kaşlarını çattı. "hayır alamazsın panterimi başkasına vermem ben"

Yüzümü buruştururken elimdeki bardağı sertçe masaya bıraktım.

"Yok dolmuş"

"benim bir adım var tamam mı? ve bu kadar zor değil. Do-lu-nay, Do-lu-nay."

Yan tarafımdaki Karam'ı yakasından kavrayıp sertçe kendime çektim ve beline sarıldım. Ardından aynı sertlikle dudaklarımızı birleştirip bir süre Karam'ın tadının dudaklarıma yayılmasının tadına vardım.

"Ayrıca o senin Panter'in değil sarı bebe, o benim kara denizim "

Memnuniyetle gülümsedim. Bu hitap aşırı hoşuma gitmişti.

Kara denizim...

Karam ve deniz gözleri.

Burak sanki üç çocuğuyla kapıya konuşmuş gibi yakarmaya başladı. "Bu gözler bu anlara'da mı şahitlik edecekti? vay benim halime vay benim halime. Gitti dağ gibi panterim gitti bu çakma ay kılıklıya"

Bir an duraksadı. Sanki daha önce fark etmediği bir detayı fark etmişti. Bu sefer o yüzünü buruşturup kaşlarını çattı.

"Bana sarı demekten vazgeç Dolunay yoksa çok kötü olacak "

Tam cevap verecekken Karam olaya dahil oldu. "Dolunayı tehdit edemezsin"

Burak bir süre boş boş ona baktı. "Ama o da bana sarı diyor " diyerek çok haklı bir savunma yaptı kendince.

Sokrates bile böyle bir savunma görmedi Burakcığım.

Karam içinden sabır çekerken "Sende ona Doluşş diyorsun." dedi Burak'ın taklidini yaparak. Ardından ekledi "Suratına patlatmadığına dua edeceğine halen yakarışlar içindesin Burak"

Kendimi tutamayarak Karam'ın taklidi ne kahkahayı basarken Burak'ın ters bakışlarına karşı kendisine sırıttım.

Birkaç dakika sonra ikimizde Karam'ın 'ben sizinle ne yapacağım?' bakışları altında onun yardımıyla bağıra çağıra arabaya ilerliyorduk.

Günümüz

Başımdaki şiddetli ağrı yerini boşluğa bırakınca bir süre kendime gelmeye çalıştım. Ardından gözlerim Burak'a döndü.

"Sarı?" mırıldanmama karşı Burak'ın gözleri parlarken "Ben demiştim" diye resmen haykırdı. "ben ,beni daha kısa sürede hatırlar demiştim "

Aşırı mutlu olmuşa benziyordu. Gözleri bana dönerken sırıtarak üstüme atladı.

"Bana sarı diye hitap ettiğinde sevineceğimi düşünmezdim. Gel kız buraya" Burak beni kendine çekip sarılırken Karam araya girdi. "Yeter bu kadar sarılma "

Burak sırf ona inat olsun diye bana daha çok sarıldı. Benden ayrılırken Karam'a döndü. "Aman yemedik sevdiğini "

Bir anda aklına gelen şeyle hafiften sırıttı ve kaşlarını çatıp hesap sorar gibi Karam'a döndü. "Ayrıca doluş'uma tonlarca şey çektiren sensin şimdi ne hakla onu kıskanıyorsun"

"Buraak bence kes konuyu almayayım ayağımın altına" Bakışları Burak'tan bana döndü. "Nedenlerim vardı "

Benimde sinirim yavaştan yükseliyordu. "Neymiş o nedenler? "

"Zamanı gelince konyşacağımız nedenler"

Burnumdan alayla nefes verdim ve arkamı dönüp çıkışa ilerledim. Bir an önce şu işi halledip kardeşimin yanına dönmek istiyordum.

Bade'de arkamdan gelirken gülümseyip koluna girdim. "Düşünme bu kadar ay, eninde sonunda nedenini öğreneceksin o zaman onu affedip affetmeyeceğine karar verirsin "

Kafamdaki düşüncelerle boğuşurken sessiz kaldım.

Tek dileğim, o zaman geldiğinde bunun için geç olmamasıydı.

Karam ve Burak arkamızdan gelirken otoparka indik. "Şimdi ne yapacağız?"

Karam Burak'ın sorusuna karşı bileğimi kavrayıp beni kendi arabasına doğru ilerletti. "Dolunay benimle geliyor, sizde bizi takip edin "

Kaşlarım havalanırken sinir bozucu bir ifadeyle ona döndüm. "Kim seninle geleceğimi söylemiş? "

"Ben söylüyorum Dolunay "

Karam halen sinirli gözüküyordu. Allah Burak'a kolaylıklar versindi çünkü Karam ona acımayacaktı.

"Gelmeyeceğim, ben seninle gelmek istemiyorum "

Adımları dururken bana çevrilen gözleri anında yumuşayıp şefkatle baktı.

"Dolunay şuanda sinirliyim ve bu halde seninle tartışmak istemiyorum "

"Bende sana kırgınım Karam kızgınım, öfkeliyim, canım çok yanıyor, içim parçalanıyor ama halen seninle yan yanayım, halen seninle konuşuyorum, halen sana sırtımı yaslıyorum çünkü bazı şeyleri dinlemeden anlamadan bitirmek istemiyorum eğer bitecekse de gerçekten doğru bir karar verdiğimden emin olacağım"

Karam'ın elimin üstünde duran parmakları yavaş yavaş elimi okşadı. Siniri birazcık yatışmış gibiydi. "Biliyorum güzelim biliyorum, senin için hiç kolay değil benimde canım yanıyor karşımda dururken sana rahatça sarılamıyorum, seni gülümsetemiyorum. Senden ayrı kaldığım her Allah'ın günü kendime lanet okuyorum ama sana söz veriyorum çok yakında herşeyi halledeceğim ve açıklayacağım "

Karam sessizliğimi kabullenirken buruk bir tebessüm edip beni kendine yanaştırdı.

Yaklaşık yarım saat sonra depo'nun olduğu ıssız bir yere gelmiştik. Kaşlarım çatılırken Karam'a döndüm. "Karakola gitmeyecekmiydik neden buraya geldik?"

Ban bir bakış atıp ilerlemeye devam etti. "Birazdan anlarsın ay ışığım"

Bade ve Burak arkamızdan gelirken arabadan inip depoya ilerledik. Karam kuvvetli bir şekilde kapısını açarken geçmem için bana yol verdi.

İçeriye girip etrafa göz gezdirirken şokla Karam'a döndüm.

Göz göze geldiğimizde hafiften sırıttığında tek kaşı havalandı. "Senin için yapamayacağım birşey olmadığını biliyorsun "

İstemsizce sırıttım. "Buna benim için karakoldan adam pardon adamlar kaçırmak da dahil galiba "

Gözlerim sandalyede ağzı, elleri ve ayakları bağlı olan Meriç ve Melis'e döndü. Meriç epey bir hırpalanmış görünüyordu.

"Senin için aklına bile gelemeyecek şeyleri yapabilirim Dolunay bu hiçbir şey değil"

Çıkan patırtı ile gözlerim diğer sandalyede olan Sinan'a ardından sorgularcasına Karam'a döndü.

Sinan ne alakaydı şimdi? O da mı onlarla işbirliği içerisindeydi?

Onunda hırpalanma konusunda Meriç'ten aşşağı kalır yanı yoktu hatta fazlası vardı.

Gözlerim sorgularcasına Karam'da dolandı. "Bakma bana öyle. Ben sana dokunamazken bu herif sana gülümseyip gözlerini dikecek bulunduğun her ortama gelecek sana sarılabilecek, bende buna karşı sessiz kalacağım. Benim buna karşı öylece duracağımı düşünüyorsan çok yanıldın ay ışığım"

Ben kocaman bir kahkaha atarken Karam'da sırıttı. Manyak adam.

Gözlerim dibimde olan buz mavilerine döndü. "Sen tam bir delisin"

Karam bana yaklaşıp dibime girdi ve gözlerimi esir aldı. Avucu yanağıma yerleşti ve baş parmağıyla hafifçe okşadı. "Senin delinim ay ışığım sadece senin delinim, beni sen delirttin"

Bu adam temas bağımlısı olabilirmiydi?

Bence bir ihtimal değil, direkt temas bağımlısıydı.

Kaç dakika geçti bilmediğim süre zarfında Karam birkaç adım geriye gitti. Eğer ayrılmasaydı olay hiç iyi yerlere gitmeyecekti.

"O zaman tekrar tanışalım "

Nefesimi tutarken önüme uzattığı elini tuttum. "Ben Alex Karam Akaydın. Türk savcı, aynı zamanda Rus mafya birliği üyesi "

Sanki yarım saat önce tartışıp birbirimize içimizi dökmemişiz gibi gülümsedim Karam gerçek benliğini göstermişti. O halde sıra bendeydi. "Seni ilk gördüğüm anda mafya olduğunu hissetmiştim."

"Kan çektiyse demek ki "

Karam'ın imalı cevabıyla gülümsemem daha çok büyüdü. "Dolunay Hilal yıldırım savcı ve en önemli mafyaların bulunduğu masanın üyesi"

Ellerimiz ayrılırken sandalyede bağlı duran üçlünün yanına ilerledik. Melis'in ağzındaki bantın yarısını açtım.

Hiç beklemeden nefesini tüketmeye başladı. "Bana zarar veremezsiniz bak veremediniz de zaten "

Sözlerine karşı kahkaha attım ve saçlarından tutup geriye çektim. "Ben tanıdığın kimseye benzemem. Seni açıkça uyarmıştım eğer kardeşime zarar verirseniz hayatınızı sikerim demiştim "

"Ayrıca onlar kadın olduğun için sana zarar vermemiş olabilirler ama ben o botokslu yüzünü dağıtıp röfleli kaynak yaptırdığın saçlarını zevkle yolarım."

Ağzında kalan bantı tamamen çekince çığlığı bastığında bende yüzümü buruşturup suratına tokadı bastım.

Depoda tokat sesi yankılanırken Melis sesini kesmişti.

Adımlarım yan tarafa ilerleyip Meriç'in önünde durdu. Yumruğumu sıkarken diğer elimle ağzındaki bantı çıkardım. "Biliyordun değilmi? Allahın cezası biliyordun"

Meriç rahat bir şekilde sırıttı. "Evet kardeş olduğunuzu biliyordum. Hatta en başından beri oyun oynadığınızı biliyordum amacımız sizi tuzağa düşürmekti ama malesef sadece biriniz yaralandı"

Yumruk olan elimi çenesine geçirdim ve belimdeki silahı çıkartıp emniyetini açtım ardından anlına dayadım. "Ayaz'ın adını o pis ağzına almayacaksın onun varlığından bile bahsetmeyeceksin"

Çenesinin verdiği ölçüde ufak bir kahkaha attı. "Çok gözünü karartmışsın Dolunay. Etrafında olup bitenlerden haberin bile yok " Göz göze geldiğimizde bir an gözüme çok masum gözüktü.

"Kes sesini" diye atıldı Karam arkadan.

Meriç tekrar kahakaha attı ve Karam'a baktı. "Ona bahsetmedin değil mi? "

Karam içinde beliren sinirle ona baktı. "Kapa çeneni yoksa ben kırarım"

Gözlerim merakla ikisi arasında gidip geldi ardından Meriç'e döndü.

"Neyden bahsetmedi?"

O an sözleriyle birlikte beynimden vurulmuşa döndüm, elimdeki silah şokla anlından kaydı ve Meriç ile göz göze geldik.

"Kardeş olduğumuzdan "

"Ne? "

Sırırtı. "Karam benim sevgili kardeşim, bende onun abisiyim"

 

WHATT !!

Hellooo

Nasılsınız canlarım? Umarım iyisinizdir.

Bölümü nasıl buldunuz? Bölüm sonu?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli. Desteklerinizi bekliyorum.Sizi seviyorum tesadüflerim🌠🌟

Senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına basıp onu da parlatırsa çok sevinirim. ✨✨

Bölüm : 17.01.2025 01:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...