14. Bölüm
Hayaliyazar22 / Tesadüf Eseri (Savcı) / 13. Bölüm : Yangın Sözü

13. Bölüm : Yangın Sözü

Hayaliyazar22
hayaliyazar22

Keyifli okumalar dilerim.💜💜

Gözüm karşımda oturan adamlara döndü. "Güzel güzel soruyorken söyleyin sizi kim gönderdi? "

Sağ taraftaki diğerine göre daha büyük olan kahkaha attı. "Aman çok korktuk" Bende onunla kahkaha atıp sırıttım ve gözlerimi üzerine diktim.

"Ben Cumhuriyet savcısı Dolunay" tek kaşımı kaldırdım "aynı zamanda mafya Hilal Yıldırım. Emin olun Hilal Yıldırıma dönüşmemi istemezsiniz beyler"

Bu bir uyarıydı. Hemde çok net ve tehlikeli bir uyarıydı.

Yutkunurken hafiften titreyerek gözlerini kaçırmıştı. Sırıtmam büyürken sessiz kalmaya devam ettiler.

Ama ben onu uyarmıştım.

Elimdeki bıçak kulağının kenarını delip arkadaki duvara saplanırken "CAFEER" diye bağırdı.

Karam ile göz göze geldiğimizde onunda sırıttığını gördüm. Duyduğum isimle bir anda kahkaha atmaya başladım. "Bezci Cafer? "

"Evet " Diyerek onayladı beni "Cafer abi "

"Demek daha dünkü mafya bize saldırı düzenledi, vay be "

Cafer mafyalar arasında alt konumda olan ve pis işleri yapan kişi olduğu için ona bu lakabı takmışlardı ve tam onu yansıtıyordu. Daha dünkü dediğime bakmayın kendisi 40 yaşına yaklaşmıştı ama mafyalar arasına yeni gelmişti.

Karam onlara yaklaşırken kollarını göğsünde bağlayıp tek kaşını kaldırdı. "Cafer'in arkasında kim var?"

Büyük olan aval aval bakarken Karam'ın sorusunu anlamamış gibiydi. "Anlamadım "

Arkasından yaklaşıp ensesine geçirdim. "Kıt mısın oğlum? Neresini anlamadın? Cafer abinde bize bulaşacak cesaret yok ve arkasında birisi olduğu çok belli"

Yutkunup gözlerini kaçırdığında teorimiz doğrulanmış oldu "Söylersem bana zarar vermeyeceğinizi nereden bileceğim"

"Zarar verecek olsak çoktan öbür taraftaydın" Sırıttım. "Demek arkasında biri olduğunu kabul ediyorsun. Kim bu kişi? "

Dudakları aralandığında bir an yer ayağamın altından kaydı. Öyle ki dünyam başıma yıkılmış gibi hissettim

"Ferit... Ferit Kayas"

Ağzından çıkan isimle geriye sendeledim. Delici bakışlarım kararıp karşımdaki adamı buldu. "Ne demek Ferit Kayas? Sen neyden bahsettiğinin farkındamısın? "

Adam sırıttı. "Evet doğru duydun Ferit Kayas yani baban size saldırı düzenlememizi istedi. "

Artık sabrımın sınırındaydım ve delirmek üzereydim.

Hızla ilerleyip yakasına yapıştım. "Öncelikle o sırıtmanı sil yoksa sırıtacak bir ağzın olmaz. İkinci olarak ise baştan anlat ne zamandır birlikte çalışıyorlar? Ne yapıyorlar? Ve neden bize saldırı düzenlendi? ne istiyor? "

"O kadarını bilemem onu babacığına sorman gerek"

Depo sessizliğe gömülürken etrafta önce kemik sesi daha sonra çığlık yankılandı. Yumruğumu çenesinden çekip sandalyeye tekme savurdum.

"Sana sırıtmanı silmeni söylemiştim"

Hızla çıkışa ilerlerken Karam'da peşimden geldi.

Bu aralar çokça yaptığı gibi bileğimden yakalayıp beni kendisine döndürdü. "Sakın ol ay ışığı, öfkeyle kalkan zararla oturur"

Ters bakışlarım mavinin en güzel tonu gözlerine çevrilirken "nasıl sakin olayım Karam adam manyağın teki, 20 küsür senedir hakkında tek bir haber bile almadım şimdi gelmiş ilgi çekmeye çalışıyor. "

Evet tam olarak babamdan bahsediyordum.

Kokusu etrafımı sararken gözlerine baktığımda sakinleştiğimi hissettim.

Karam'da dinen ses tonumdan anlamış olacak ki gülümseyip ellerini saçımdan geçirdi. Elleri saçlarımda dolaşırken kafam omzuna düştü.

Buna o kadar çok ihtiyacım vardı ki herşey üst üste gelmişti. Ev, hafıza kaybı, Karam, kardeşim ve daha birçok şey.

"Ben ne olursa olsun ve ne yapmaya karar verirsen ver yanındayım ay ışığım her şey güzel olacak "

Umarım Karam umarım bu sadece sadece bir söz olarak kalmaz.

Kafamı kaldırıp gözümden firar eden yaşı sildi ardından yaşın aktığı elmacık kemiğine bir öpücük bıraktı. "Gözyaşı'nın tek bir damlasına kurban olurum güzel bebeğim benim, sen iste tüm dünyayı ayağına sereyim"

İyi ki varsın Karam iyiki yanımdasın ama birgün umarım buna pişman olmam.

Burnumu çekip ona gülümsedim. Gülümsememe gözleri parıldarken ona söylemediklerimi tek tek anladı. O beni anlardı, o beni her zaman hissederdi.

İkimizide arabaya ilerletti ve kapımı açarken bana gülümseyerek çapkınca göz kırptı. "Buyrun savcım"

Ona göz devirirken arabaya bindim. Ama aynadan kendime bakarken yüzümde bir gülümseme olduğunu fark ettim.

Hatta benim bile daha önce görmediğim ışıl ışıl bir gülümseme.

1 Gün Sonra

Ayaz taburcu olacaktı. Karam çıkış işlemlerini halletmeye gitmişti ve benden Ayaz'ın yanındaydım.

Yanına oturup ellerini avuçlarımın arasına aldım. "Ablacım nasıl hissediyorsun kendini? ağrın varmı? "

Yüzünde mesleğinden gelen sert asker tavrı olsa da bana bakınca gözleri yumuşadı ve başını eğdi. "iyiyim, ağrım biraz var"

Kafasını kaldırıp bana bakmasını sağladım. "Hiçbirşey için başını eğme biriciğim. Asıl başını eğmesi gerekenler bizi birbirimizden ayıranlar, annemizden ayıranlar, bize bunları yaşatanlar. Asıl başını eğmesi gerekenler bu vatanı birbirine düşürenler, ailesini bırakıp vatanı için canını vermeye gelen aslanları şehit edenler. Asıl başını öne eğmesi gerekenler bizleri bu hale getirenler "

Hafif uzamış dalgalı saçlarını okşadım. "Sen başını dik tut aslanım yiğidim, bunlara sebep olanlar karşımızda başlarını eğecek"

Göz göze geldiğimizde içinde birşeylerin koptuğunu gördüm.

Yiğidim, aslanım

flashback (geçmiş)

Ayaz, annem ve ben yerde oturmuş oyun oynuyorduk. Bir zil sesi duymuştum, annem kapıyı açmaya gitmiş ve yanında uzun, heybetli, karizmatik bir silüet belirmişti. Silüet yaklaştıkça gözlerime askeri üniforma çarpmıştı.

Albay Erhan Yılmaz

Gülümseyip kollarına atladığımı hatırlıyorum. "Dedeee"

Beni kucaklarken "dedem" diyor sevgiyle görüntüsüne tezat bir şekilde. "Asenam, Hilal'im"

Daha sonra bacağına tırmanan Ayaz'ı kucaklıyor. "Yiğidim, aslanım"

Günümüz

İkimizde aklımıza düşen anılarla gülümsedik. Dedem küçüklüğümüzden beri bize öyle hitap ederdi.

"Dedemi ziyaret etmek istermisin? "

Soruma karşı burukça gülümsedi ve bir çocuk masumiyetinde konuştu. "Beni hatırlar mı? "

"Tabiki hatırlıyor ve eminim seni gördüğünde çok sevinecek"

✨✨

Topuklularımın sesi zeminde yankılanırken güneş gözlüğümü çıkartıp şaşkınlıkla yanıma gelen adama yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"Dolunay hanım burada ne işiniz var? "

Tabikide beni tanımıştı ne de olsa en yakından takip ediyorlardı.

Gözlerini üzerine diktim. "Öncelikle sanada merhaba Arda, iyiyim teşekkür ederim. İkinci olarak ise babamın şirketine gelirken sana soracak değilim"

Arda 35 yaşında, esmer, bal renkli gözlü, iri bir adamdı. Babamın ise sağ koluydu.

"Tabi ben Ferit beye haber vereyim "

Hareketlenmişken elimi kaldırıp onu durdurdum.

"Lüzum yok, yıllar sonra görüştüğü kızına silah doğrultacak hali yok ya" Yaptığım imaya karşı Arda gözlerini kaçırırken kafamı çevirip üst kata ilerledim.

Babamın odasının önüne geldiğimde ise kapıyı açıp içeriye girdim.

"Kim benim odama pat diye dalmaya cesaret ediyor "

Bariton sesini duyduğumda dudaklarımda tebessüm oluştu. Gözlerimi ona çevirdiğimde göz göze geldik. Yanına ilerleyip karşısındaki koltuğa oturdum ve elimdeki kurşunu masasına bıraktım.

"Bende seni özledim baba "

İlk şoku atlattıktan sonra dudakları kıvrıldı. Her ne kadar yer yer saçları ve sakalları beyazlamış ve yaşlanmış olsada halen hatırladığım kadar karizmatik ve güçlü duruyordu.

Buz mavisi gözleri bana dönerken beni baştan aşşağıya süzdü. Dudakları tekrar kıvrıldı.

"Çok büyümüşsün ay "

"Benim ismin ay değil benim ismim Hilal"

Çenemi kaldırıp özellikle hatırlaması annemin koyduğu ismime vurgu yapmıştım.

Gözlerinde bir dalgalanma meydana gelirken amacıma ulaşmış oldum. "Ona çok benziyorsun "

Gülümsedim. "Benim için çok büyük bir onur "

Bir süre sessizlik olurken bakışları üzerimde dolanıyordu.

Annem şehit olduktan sonra polisliği bırakmış ve kendine şirket kurmuştu. Nasıl ve neden kurduğu ise koca bir soru işaretiydi.

Saniyeler geçerken dudaklarım aralandı. Kırgınlığımı ondan saklamadım. "Neden bir anda bizi bırakıp gittin? Bütün bunlar olurken o gün neredeydin? Neden biz bunları yaşamak zorunda kaldık? "

Tebessümü silinirken kaşları hafiften çatıldı.

Ne bekliyordu gerçekten 20 kısır yıl sonra hasret gidermemi mi?

"Bunlar ağır konular Dolunay dışarıda konuşalım"

Kalkmaya hazırlanırken elimle onu durdurdum. "İstemiyorum. Anlatacağımı anlatıp gideceğim"

Beni onaylayıp tekrar yerine oturdu ve dinlemeye başladı.

"Annem boğuşurken neredeydin? Ben senin adını sayıklaya sayıklaya cesedin yanına kıvrıldığımda neredeydin? Arel annemin karnında can verirken, Ayaz kaçırılırken neredeydin? Senin için bir hiçten mi ibarettik? "

Siyah ceketimi sıyırıp omzumdaki yarayı ortaya çıkardım. "Ben daha 5 yaşındaydım. Yaralanırken, elime bıçak alıp tanımadığım adamı öldürürken sen neredeydin? "

Blazer ceketimi omzuma geri geçirirken çenemi dikleştirdim. "Ben söyleyeyim bu şirketin için yasa dışı işlerle meşguldün. Belkide teröristlerle iş birliği yapıyordun"

"Dolunay ileri gidiyorsun "

İstemsizce kahkaha atarken kolumu sıyırıp yaptığı izleri gösterdim.

"Asıl sen ileriye gidiyorsun ve yetiştirdiğin canavar büyüdü Ferit Kayas. Uğruna yaktığın şeyler için, o uğurda elde ettiklerinin yanıp kül olmasını izle çünkü ben zevkle izleyeceğim "

10 yaşına kadar beni yanına alıp güya yetiştirmişti. Eğer dayım beni elinden almasaydı gerçek bir canavara dönüşmemesi kaçınılmaz olacaktı.

Kapıya kadar gidip kapıyı açtığımda geri dönüp ona tatlı tatlı gülümsedim. "Bende seni çok özlemişim babacığım umarım hediyemi (kurşun) beğenmişsindir. "

 

Hellooo

Nasılsınız canlarım? Umarım iyisinizdir. Biz 1k olmuşuz ağağa çok mutlu oldum. Sizleri çok seviyorum iyiki varsınız .💖

Yeni bölümü nasıl buldunuz?

Ferit Kayas? Karam? Dolunay? Yeni bölümde görüşmek üzere.

Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli. Desteklerinizi bekliyorum sizleri seviyorum tesadüflerim.💜💜

Senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına basıp onu da parlatırsa çok sevinirim. ✨✨

Bölüm : 12.05.2025 20:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...